Banned
Üyelik tarihi: Jun 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 5.198
Tecrübe Puanı: 0 | 18 >Mart 1915
>Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri
>denetlerken, bir yandan da onlarla sohbet ediyor, ' Nerelisin?' gibi
>sorular soruyordu.
>
>Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir
>delikanlıya takıldı Yanına çağırdı ve merakla sordu:
>
>"Adın ne senin evladım?" dedi.
>" Ali, komutanım" dedi.
>" Nerelisin?"
>" Tokatlıyım, komutanım, Tokat'ın Zile
>kazasındanım..."
>" Peki evladım,bu kafanın hali ne?
>
>Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?"
>
>" Cepheye gelmeden önce anam saçıma kına yaktı
>komutanım.
>Neden yaktığını da bilmiyorum."
>" Peki dedi üsteğmen. "Gidebilirisin Kınalı
>Ali."
>
>O günden sonra Ali'nin adı Kınalı Ali oldu.
>
>
>Cephede tüm arkadaşları Kınalı Ali demekle
>yetinmiyor, saçındaki kınayı da alay konusu yapıyorlardı.
>
>Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen ve
>dürüst tutumu sayesinde, kısa sürede hepsinin sevgisini kazandı.
>
>
>Bir gün memleketine mektup göndermek için
>arkadaşlarından yardım istedi.
>
>" Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek
>istiyorum.
>Ama okumam yazmam yok. Biriniz yardım edebilir
>misiniz?"
>
>Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi.
>
>" Sen söyle biz yazalım" dediler.
>Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor,
>diğeri de Söylenenlerin doğru yazılıp yazılmadığını denetliyordu.
>
>
>" Sevgili anacığım, babacığım hasretle
>ellerinizden öperim.
>Ben burada çok iyiyim, beni sakın merak
>etmeyin."
>
>Kız kardeşini, kendinden küçük erkek
>kardeşinin sağlığını ve hatırını sorduktan sonra, köydeki herkesin
>burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini merak etmemesini söyledikten
>sonra, Biz burada var oldukça bilesiniz ki düşman bir adım bile
>ilerleyemeyecektir" tümcesi ile bitiriyordu.
>
>Tam zarf kapatılırken Ali " iki üç satır daha
>ekleteceğini" söyleyerek Mektubun sonuna şunları yazdırdı.
>
>" Anacığım, beni buraya gönderirken kafama
>kına yaktın ama, Burada komutanlarım da, arkadaşlarımda benle hep dalga
>geçiyorlar.
>Cepheye gitmek sırası yakında inşallah
>kardeşim Ahmet'e gelecek, Onu gönderirken sakın kına yakma saçına. Burda
>onunla da dalga geçmesinler. Tekrar ellerinden öperim anacığım."
>
>
>Gelibolu'da savaş giderek şiddetleniyordu.
>ingilizler kesin sonuç almak için tüm güçleriyle yükleniyorlardı.
>
>
>Cephede savaşan askerlerimiz önceleri birer,
>birer, sonraları beşer,
>beşer, Onar, onar şehit oluyorlardı. Gelen
>destek güçleri de yeterli olmuyor, onlarında sayıları giderek azalıyordu.
>
>
>Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Ali'nin
>komutanı bu durum karşısında çaresizdi.
>
>Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi.
>
>
>Genç erlerine insan bedeninin süngü ve
>mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye göndermek zorunda kalmaması için
>Allah'a dua ediyordu.
>
>Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören
>Kınalı Ali ve arkadaşları,
>komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye
>göndermesini istediler.
>
>Askerlerinin ısrarları üzerine komutanları
>daha fazla direnemedi ve ölüme gönderdiğini bile, bile bu isteklerini
>kabul etmek zorunda kaldı.
>
>Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları
>atarak cepheye hayır, bile, bile ölüme gidiyorlardı.
>
>O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle
>buluşacakları yere koşan Kınalı Ali'nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi.
>Gidenlerin tümü şehit olmuştu.
>
>Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali'ye
>anne, babasından mektup geldi.
>
>Onun yerine komutanı aldı mektubu ve buruk bir
>ifade ile okumaya başladı.
>
>Cepheye gitmeden önce arkadaşlarına yazdırdığı
>mektubuna aile adına babası yanıt veriyordu.
>
>" Oğlum Ali, nasılsın, iyi misin? Gözlerinden
>öperim, selam ederim.
>
>Öküzü sattık, parasının yarısını sana
>gönderiyoruz, yarısını da yakında cepheye gidecek küçük kardeşine
>veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum. Fazla yorulmuyorum
>da.
>Sen sakın bizi düşünme."
>Babası mektupta köydeki herkesten
>akrabalarından haberler verdikten sonra " şimdi ananın sana diyeceği var"
>diyerek sözü ona bırakıyordu.
>
>Mektubun bundan sonraki bölümü Kınalı Ali'nin
>anasının ağzından yazılmıştı
>
>şöyle diyordu anası:
>
>" Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla
>dalga geçtiler. Kardeşime de yakma demişsin. Kardeşine de yaktım.
>Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler.
>
>Bizde üç işe kına yakarlar;
>1 - GELİNLİK KIZA, GİTSİN AİLESİNE,
>ÇOCUKLARINA KURBAN OLSUN DİYE
>2 - KURBANLIK KOÇA, ALLAH'A KURBAN OLSUN DİYE
>
>3 - ASKERE GİDEN YİĞİTLERİMİZE, VATANA KURBAN
>OLSUN DİYE...
>
>Gözlerinden öper, selam ederim. Allah'a emanet
>olun "
>
>Ali'nin mektubu okunurken ve çevresindeki
>herkes onu dinlerken, hıçkıra, hıçkıra ağlıyordu... "
>
>(Bu mektubun aslı Çanakkale
>Müzesindedir.) |