Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21-11-2009, 14:26   #1
KanKokusu
forumun death metalcisi
 
KanKokusu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bugünlerde Beşiktaşlı olmak!

Dünyanın en güzel aşklarından biridir “Beşiktaşlılık” ama bugünlerde eğer Beşiktaşlı iseniz işiniz çok zor.

Neden mi?

Eskiden ister evinizde, ister sokakta, ister tribünde nerde olursanız olun, “SİYAHHHH” diye bağırdınız zaman mutlaka karşıdan “BEYAZZZZ” diye bir ses gelirdi. Evrenin en zıt iki olgusu birbirine ancak bu kadar yakışırdı. Her şey vardı siyah ile beyazın içinde, aşk, vefa, dostluk, isyan, gurur, acı… Bir insanın yaşabileceği her şeyi siyah ile beyazın içinde bulabilirdiniz. Siyah içinde tüm renkleri barındırırken, beyaz da saf ve temizliği ile onu tamamlardı. Tamamen zıttılar birbirlerine ama bir o kadar da birbirlerine yakışır ve tamamlarlardı. Hiç kimse onları ayrı düşünemezdi, bir siyahın arkasından hemen bir beyaz geliverirdi…

Peki, şimdi ne oldu?

“Siyahhhhh” diye bağırdığınız anda “Beyazzzz” diye bir cevap beklerken karşıdan “vayyy seni siyahçı” diye bir tepki geliyor. Hayattaki ilk aşkınız, sizi asla terk etmeyecek, karşılıksız olarak sevdiğiniz ilk göz ağrınızı dilediğinizce sevemiyorsunuz bile. Kimse siyahınıza cevap vermiyor, tam tersine karşınıza dikilip demek sen siyahçısın, beyazın düşmanısın diyor.

Bunu söylerken bir an bile durup düşünmüyorlar. Sizi hiç ama hiç anlamıyorlar. Halbuki bu insanlar değil miydi, siz çocuk yaşlarda bile maçlara giderken, içeride eğer yanınızda bir büyüğünüz yoksa abiniz, babanız, amcanız, kardeşiniz olanlar? Bu insanlar değil miydi, karlı havalarda açık tribünde ayağınız 30 cm kar suyunun içinde siyah beyaz çubuklu formalı takımınızı beklerken sizin yanınızda duranlar? Peki, yine bunlar değil miydi, işte biz kötü günde hep omuz omuzayız diyenler? Bunlar değil miydi biz sevinmek için sevmedik diyenler?

Yoksa siz farkında değilken, herkes gitti de yerine yenileri mi geldi? Yıllardır her maça beraber gittiğimiz arkadaşlarımız bile kendi içinde siyahçılar ve beyazcılar diye ikiye ayrıldı. Artık onlar bile ya siyah diye bağıralım ya da beyaz demeye başladı.

Ortak değil miydi bizim sevdamız? Üstündeki çubuklu forma ve onun göğsündeki ambleminde Türk bayrağı değil miydi ortak noktamız?

Ülkemizi yıllardır bölmeye çalışanlar hep aynı oyunları oynamadı bu Türk halkına? Her seferinde sağduyu galip çıktı ama her saldırı sonrası biraz daha uzaklaştık ve güçsüzleştik. Kurtuluş savaşında Mustafa Kemal’in önderliğinde tek yumruk olan bu milleti, alt edemeyeceğini anlayanlar, içeri sızıp her seferinde o yumruktan daha güçsüz iki yumruk yaratmadılar mı?

Şimdi aynı şeyleri Beşiktaş’ımızda görmek çok üzüyor beni. Yıllardır İstanbul’daki hiçbir buluşmamızı kaçırmadığım siyahım ve beyazıma ne oldu benim? 40 derece ateşim bile varken, hastaneye gidip serum aldıktan sonra koşarak gittiğim İnönü Stadı’na ne oldu böyle? Acaba, sevdalımın geçen iki maçını benim bile oturup evde seyrettirecek kadar neler oluyor bu tribünlerde?

Yapmayın, ne olur yapmayın. Hayatımdaki ilk aşkım ile arama girmeyin. Belki, biz yaşlanıyoruz ama daha benim oğlum geçecek benim yerine tıpkı benim babamın ve dedemin yerine geçtiğim gibi. Oğlumun elinden siyah ile beyazını almayın. Ayırmayın onları, oğlum da bilsin, o da yaşasın, ben Beşiktaşlıyım demenin gururunu yaşasın. Ona Beşiktaş’ı anlatırken eski gazete ve videoları kullanmak zorunda kalmamayım. Onun elinden tutayım, onu maça götüreyim ve işte Beşiktaş bu diyebileyim.

Kimileri bir koltuk, kimileri şan şöhret kimileri de üç beş bilet için bölüyorlar Beşiktaş’ımı, ama ben biliyorum o karlı havada tribüne kapılar açılır açılmaz giren, ayakları eve gittiğinde kar suyunun içinde kalmaktan mosmor olan bizler daha fazlayız onlardan. Başkanlar, yöneticiler gelip geçecekler ama siyah ile beyaz sonsuza kadar bu tribünde dursun, benim oğlum da kendi oğlunu alıp, o stada gidip işte farkımız diye gururlansın istiyorum.

Çok şey mi istiyorum, hiç sanmıyorum…

Eray ERDAL
__________________
Click the image to open in full size.
KanKokusu Ofline   Alıntı ile Cevapla