Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14-04-2010, 23:38   #1
Hanifi
__HaNiFi_&_KüBrAm__
 
Hanifi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
TüRKüLeR Ve HiKaYeLeRi ...

Çarşambayı Sel Aldı
Yöre: Samsun / Çarşamba Çarşamba deyince bir yabancı hemen çarşambayı sel aldı türküsünü anımsar..
çarşamba her şeyden önce bu türküyle ünlenmiştir..
bu ün ardında nice acı ve gözyaşını taşıyor..
tarih boyunca yeşilırmak nice canlar almıştır..
1970 lerde suat uğurlu ve hasan uğurlu barajlarıyla doğal akışa son verilmiştir..artık yeşilırmak tan insan hayvan cesetleri..evler..beşikler ve birçok hayat nesnesi geçmiyor..kısacası artık çarşamba yı sel almıyor.. yıllardır söylenen..söylenecek olan bu güzel türküyü ve bu türkünün hikayesini hemşehrimiz sayın faik okutgen derlemiştir... çarşamba yı sel aldı... ahmet abdal deresinin kıysında yerleşmiş yoksul köy ailelerinden birinin oğluydu..baharla birlikte yıllarca süren karasevdası karşılık bulmuş..melek kalbini açmıştı..kısa zamanda yüzük takıp nişanlandılar.. ahmet yapraklar sararmaya durduğunda orduya yollandı..melekse gözyaşlarıyla başbaşa kaldı..ağaoğlu mehmet ali melek e gözkoydu..ahmet in arkadaşları ne kadar uyardılarsa kar etmedi.. melek reddetti mehmet ali yi..bunun üzerine ağaoğlu adamlarıyla melek i dağa kaldırdı..kötü haberi kuşlar uçurdu ahmet e..kısa günde uçageldi aşkın delikanlısı..kuşandı atını silahını..arkadaşlarıyla düştü yollara..dağ tepe demedi gece gündüz melek i aradı.. ´meleeeeek..meleeeeek..´ diye çığıra çığıra sesi uçtu.. önce bir çakal yağmuru uç verdi..sonra şimşek şimşek içinden çıktı..çatırdadı koca gökyüzü..ışınlar çarşamba ovasını renkten renge soktu..ne yağmur ne silinen izler aşkın atlılarını durduramadı.. tufan ikinci kez yaşanıtordu sanki..yağmur yeşilırmak ı boğuverdi..çarşamba ovası kaynayarak akan bir göle dödüştü..canik dağları ndan aşağılara doğru bir çığ gibi önüne kattığı her şeyi sürükledi sel..evler..insanlar..bebek beşikleri..hayvanlar..kağnılar..ağaçlar.. büyük küçük kayıklar çaltı burnu na doğru sürükleniyordu.. sonunda duruverdi yağmur..güneşle parladı yeşil çarşamba..usul usul bir gökkuşağı belirdi..sular günbegün çekildi..çekildikçe hayat yeniden kurulmaya başladı..yaralar sarılıyor..evler onarılıyordu..abdal deresi nin-yeşil ırmak a katılmak üzere-döküldüğü yamanın başında ahali toplanmaya başladı..derenin eğimle indiği yamanın dibinde büyük bir kaya parçası vardı..onun üstünde ise iki insan..melek ve ahmet ti onlar..elele tutuşmuş sırtüstü öylece yatıtorlardı..ahali sel acısını unutmuş onlara yanıyordu..hüzün gözyaşına döndü.. o büyük kaya parçası..ahalinin üstünde toplandığı o taş..yedi yerinden ayrıldı..ve her birinden bir servi boyu su fışkırmaya başladı.. bu hazin aşka doğa gözyaşı döküyordu.. ahali şaşkınlığın ardından dualar okumaya başladı..dualar içten mırıltılara..yıllardır can alan insanların acısını dile getiren dizelere dönüştü.. işte rivayet o rivayet..derler ve hikaye ederler ki çarşamba yı sel aldı türküsü o acı mırıltılardan doğdu.. yedi yerinden su fışkıran kayanın olduğu yerde bir su değirmeni kuruldu.. ve o yöre o gün bu gündür değirmenbaşı olarak anıldı..(çarşamba daki değirmenbaşı mah.) çınar ağaşlarının gölgelediği ahşap değirmenin yedi taşı vardı..yedi oluğuna su veren set üzerinden yedi kez yürümek..sağ ve sol omuz üzerinden yedişer kez su atmak uğur sayıldı..her hıdrellezde bu yaşandı..1970 lerde değirmenin yıkımına değin bu gelenek sürdü
.



BiTLiSTe BeŞ MiNaRe
Rus işgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir görüntüsü alır. Düşmanın çekilmesinden sonra savaş esnasında Bitlis'ten kaçan bir baba ve oğul, Bitlis'e dönmek üzere yola çıkarak şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine varırlar.Baba, şehirde canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir:

"Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış."
Bunu duyan baba yıkılır, diz çöker ve şöyle bir ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır.


Bitlis'te beş minare, beri gel oğlan beri gel.
Yüreğim dolu yare, beri gel oğlan beri gel.


Bu ağıt zamanla türkü ve manilere konu olarak günümüze kadar gelir.

Türkünün Sözleri

Bitliste beş minare beri gel oğlan beri gel
Yüreğim dolu yare beri gel oğlan beri gel
İsterem yanen gelem beri gel oğlan beri gel
Cebimde yok on pare beri gel oğlan beri gel

Tüfeğim dolu saçma beri gel oğlan beri gel
Kaçma vururum kaçma beri gel oğlan beri gel
Doksan dokuz yarem var beri gel oğlan beri gel
Bir yarede sen açma beri gel oğlan beri gel



HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI
Komşu kızı ile beşik kertmesi olan bir genç askerde vereme yakalanır. Hava değişimi olarak Yozgat'a (Akdağmadeni) gelir. Sözlüsünün ailesi gence kızlarını göstermek istemez. Genç tedavi için İstanbul'da hastaneye yatar, pencereden gördüğü incir ağacından aldığı ilhamla aşağıdaki türküyü söyler.Yakalandığı amansız hastalıktan kurtarılamayarak hastanede ölür. Ailesi cenazesini Yozgat'a getiremez., İstanbul'da kalır.


HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI

Hastane önünde incir ağacı
Doktor bulamadı bana ilacı
Baş tabib geliyo zehirden acı

Garip kaldım yüreğime dert oldu
Ellerin vatanı bana yurt oldu
Mezarımı kazın bayıra düze

Benden selam söyleyin sevdiğim gıza
Başına koysun, karalar bağlasın
Gurbet elde kaldım diye ağlasın


Ah Bir Ataş Ver
Çanakkale Boğazı, Nağra Burnu açıkları 4 Nisan 1953, Saat 02:15
Uzun ve yorucu bir seferden dönen Dumlupınar denizaltısı,
Nağra Burnu açıklarında İsveç bandıralı Nabuland şilebi ile Çarpıştı.
Sessiz, soğuk ve bulanıktı gece.
Başından aldığı şiddetli darbe ile Dumlupınar birkaç saniye içinde sulara gömüldü. Gemideki 81 kişilik mürettebattan sağ kalan 22 kişi, geminin arka bölümündeki torpido dairesine sığındı.
Mahsur kalanların su yüzüne fırlattıkları telefon şamandırasıyla gemi ile irtibat sağlandı.
Sağ kalan 22 kişiyi kurtarmak için herkes seferber oldu.
Bu arada oksijeni idareli kullanmaları için, gereksiz yere konuşmamaları, şarkı türkü söylememeleri ve sigara içmemeleri konusunda uyarılar yapıldı.
Ancak saatler süren kurtarma çalışmalarının sonunda, umutların tükendiği anda karanlıkta bekleyen 22 kişiye, her şey yine aynı sözcüklerle anlatıldı; konuşabilirler, türkü söyleyebilirler ve hatta sigara bile içebilirler.
şamandıradaki telefon hattının öbür ucundan, tüm Türkiye, denizaltıda tevekkülle ölüme yapılan hüzünlü ama başı dik türküsünü dinledi.

Ah bir ataş ver cigaramı yakayım
Sen sallan gel ben boyuna bakayım

Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği
Yanık olur anaların yüreği

Vur ataşı gavur sinem ko yansın
Arkadaşlar uykulardan uyansın

Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği
Yanık olur anaların yüreği



ÇaNaKKaLe İçiNDe
Anadolu halkının kahramanlığını destanlaştırdığı savaşlardan biri de Çanakkale cephelerinde olur. Büyük imkansızlık içinde verdiği bu çetin mücadelede, bağımsızlığı için gerektiğinde çok şeyler yaratabileceğini bütün Dünyaya bir kez daha anlatmıştır.Birinci Dünya Savaşı İtilaf Devletleri dediğimiz İngiltere, Fransa ve Rusya ile, İttifak Devletleri dediğimiz Almanya, Avusturya ve İtalya'nın birbirleriyle savaşmasıyla başlar. Almanya'ya saldırabilmesi için Rusya'nın silah ve cephane ihtiyacı vardı. Bunun için Boğazlar yoluyla Rusya'nın İngiliz ve Fransız kuvvetleriyle birleşmesi gerekiyordu. Oysa ki Osmanlı Devletinin harbe girmesi üzerine Çanakkale boğazını geçmek için Osmanlı Devletine Çanakkale'de cephe açmaları gerekti. İtilaf Devletlerine ait bir donanma 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazı'nı geçmeye kalkıştı. Burada kahramanca çarpışan Türk kuvvetleri karşısında büyük kayıplar vererek geri çekildi. Bu sefer Gelibolu yarımadası'nın çeşitli yerlerine kuvvetler çıkararak karadan İstanbul'a yürümeyi denediler. Ne yazık ki yapılan sayısız hücumlar Türk süngüsü karşısında eriyip gidiyordu. Son olarak büyük bir taarruzla Gelibolu yarımadası üzerinden Marmara'ya ulaşmayı denediler. Ansızın yaptıkları bu taarruz da Anafartalar ve Arıburnu, bölgelerinde benzeri görülmemiş bir müdafaa ile durduruldu. Türkleri bu cephelerde yenemeyeceklerini anlayan düşman buraları terk ederek çekilmek mecburiyetinde kaldı.

Yüzbinlerce şehit verdiğimiz bu savaşın bütün Anadolu'da heyecan uyandırması, bu savaşa doğudan, batıdan, kuzeyden, güneyden hasılı yurdun dört bucağından gönüllü asker gitmesindendir.

Bu türkü de Çanakkale savaşlarında şehit olan askerlerimiz için yakılmıştır.

Türkünün Sözleri

Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı
Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
Of gençliğim eyvah

Çanakkale üstünü duman bürüdü
On üçüncü fırka harbe yürüdü
Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde toplar kuruldu
Vay bizim uşaklar orda vuruldu
Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir dolu testi
Analar babalar umudu kesti
Of gençliğim eyvah
__________________
Büyüdüğümüz BEŞİK Mezarımız TAŞ > BEŞİKTAŞ

OOOOo
ooOOOoo DeLgado


Click the image to open in full size.



Birgün Kıyamet Kopar Çöker Karanlık
Allah Bizi Affetmez Çok Günah Aldık
Sevenler Ayrılmaz Biz Pilan Yaptık
Tüm ÇARŞI Cehenneme Kombine Aldık

Konu Hanifi tarafından (14-04-2010 Saat 23:41 ) değiştirilmiştir..
Hanifi Ofline   Alıntı ile Cevapla