[alleenje]

Primadonna değil, son muhteşem kahraman


Dünyada basketbol topunun zıpladığı herhangi bir toprak parçasında, bu spora dair ilk akla gelen birkaç isimden birinden bahsediyoruz: Allen Iverson

Hani memlekette spora dair her aksiyon futbola endeksli anlatılıyor ya; bu durumu anlatacak bir örnek bulmak çok zor. Ronaldinho'nun veya David Beckham'ın Beşiktaş'a gelmesi gibi değil bu durum. Iverson 2000'lerin başında, basketbolun şüphesiz en büyük ismi Michael Jordan'ın yokluğunda bu boşluğu dolduran isimdi. NBA'in globalleşip uzakları yakın etmeden, sıradanlaşmadan önceki son birkaç 'gerçek' oyuncusundan biriydi. LeBron James, Dwyane Wade kariyerlerinin sonunda Iverson'dan daha şaşalı bir geçmişe imza atabilirler ama onun bu oyuna yaptığı etkiyi yapmalarının pek imkanı yok. Zira Iverson bir şovmen ya da sadece oyunculuk yetenekleri ile değil, oyun karakteri ile herkesi saygısını toplamış bir isim. Şu anki Beşiktaş tercihi bile onun karakterini gösterir nitelikte. NBA'de ilk beş dışında kabul etmemesi, Çin'den gelen yıllık 4 milyon dolarlık teklifi reddetmesi ve onun ayarında oyuncuların burun kıvıracağı bir tercihle Beşiktaş'ı seçmesi sadece para sevdası ile açıklanamaz. Başka bir oyuncu olsa bu akla gelebilir ama konu Iverson ise bir egonun tatmin olmasının tek geçerli yolu parke üzerindeki başarıdır.
HER HAKSIZ ELEŞTİRİYE BİR CEVAP VERDİ
İlgilenenler bilirler, Iverson daha 17 yaşında arkadaşlarıyla bowling oynarken karıştığı bir kavgada 5 yıl hapis ile yargılanmış, 4 ay içeride yattıktan sonra eyalet valisi özür dileyerek onun suçsuzluğunu kanıtlamıştı. O kavga, genç bir sporcunun kavgasından çok siyah-beyaz çatışmasına dönüşmüş; kavgada hiçbir beyaz çocuğun tutuklanmaması da Iverson'ı salan valinin siyah olması da yerel bir davadan çıkıp onu bir anda tüm ülkenin spotları altına savunmasız bir şekilde atmıştı. Iverson'ın kendisini savunacak tek cümlesi ise "Bir bowling salonunda sandalyeler havada uçuşurken ne yapabilirdim ki? Ama hangi erkek olduğu sanan biri bir kadının kafasına sandalye atar, ben bir erkeğin kafasına sandalye attım, bir kızın değil" olmuştu.
MEDYA ONU HEP KÖTÜ ÇOCUK GİBİ GÖSTERDİ
En yakın arkadaşlarının sokak çetelerinde birer birer vurulup hayatını kaybettiği dönemde bunları yaşayan ve her yanı suç dünyasıyla kaplı bir hayatta ölümle burun burun yaşayan bu adamın hayatı ise Georgetown Üniversitesi'nin efsane koçu John Thompson ve onu binbir güçlükle yetiştiren annesi Ann sayesinde değişti. Medya ve toplum linçinden kurtulan Iverson, üniversitede kendisini suç dünyasından da uzak tutmayı başarmış ve tarihin en iyi draftlarından biri sayılan 1998'de bir numaralı seçim olarak bir kez daha manşetlere ama bu sefer bileğinin hakkıyla çıkmayı başarmıştı. Ama yaşadığı zor hayatın ona kazandırdığı sivri dili, medyaya güzel malzeme çıkarıyor; 5 yıl önce Iverson'ı adi bir suçlu olarak lanse eden medya bu kez de onu Jordan, Barkley gibi basketbol efsanelerine dil uzatan sıradan bir şovmen gibi gösteriyordu. Hatta bu yüzden Chicago Bulls ile oynadıkları ilk maçta, Jordan'ın fahri bodyguard'lığını üstlenen Dennis Rodman tarafından parkeye yapıştırılıyordu. Ama Iverson pes etmeyi seçenekten saymayan bir karaktere sahipti. Gerek oyunuyla gerekse geç de olsa anlaşılan saygıdeğer karakteriyle tüm basketbol dünyasına kendisini kabul ettirmeyi başardı. Sıradan oyunculardan oluşan Philadelphia 76ers'ı 2001'de adeta tek başına finale çıkarması sıradan bir durum değildi. Ya da bir maçın en kora kor anında oyundan çıkmamak için suratına aldığı dirsekle kırılan dişini ve akan kanını yutması onun sıradan bir yıldız olmadığının göstergelerinden sadece biriydi. Hayatında karşısına çıkarılan her sorunu aşarak, hepsine kendi tarzında okkalı bir cevap vererek 'The Answer' lakabını alması boşuna değildi.
ŞİMDİ DE NBA'DEN AFOROZ EDİLDİ
Antrenmanı hiçbir zaman sevmedi, tam olarak sorunlu değil ama zor bir karakter oldu. Son yıllarda düşüşe geçti. Takımlarda tutunamadı. Her şeyden çok değer verdiği ailesinde eşiyle boşanma noktasına geldi. Alkol ve kumar alışkanlığı onda derin bir hasar meydana getirdi.
Söz konusu olan bir esik yıldızlardan mesela Shawn Kemp olsaydı hiç de bu kadar heyecanlanmazdık ama konu Allen Iverson olunca, onun yeni bir cevap vereceği konusunda umudumuz çok. Çünkü şimdiye kadar her sorunu bu şekilde alt etti ve şu anda sorunu kabul etmiş değil. Hatta son yıllarda çehresini değiştirmiş ve vitrinini temizlemeye çalışan Başkan David Stern'in NBA'inde istenmeyen adam ilan edilmesi onu kamçılamış durumda. Zira Jordan'dan sonra NBA'in yeni yüzü olarak onun kıyafetleri, dinlediği müzikler, sözleri, oturup kalkış tavrı bile birçok NBA oyuncusuna model olmuş, NBA'in bu protest gidişatından memnun olmayan yönetim kılık kıyafet uygulamaları getirmişti. Bir yıldız olduğu için dokunulmazlığı bulunan Iverson'a NBA'in ilk fırsatta sırt çevirmesi ise hiç de gözlerden kaçmadı. Kendisinden daha yaşlı Steve Nash, Jason Kidd hala birer şampiyonluk sebebi olarak görülürken medya onu kenar oyuncusu diye etiketlemekte hiç gecikmedi. Iverson'ın Memphis'ten ayrıldığı gün Baron Davis 5000 asiste ulaşan 4 aktif oyuncudan biri olarak NBA yönetimi tarafından takdim edilirken, Iverson bu listede yok sayıldı. TNT'de son 10 yıla damga vuran oyuncular listesine alınmaması ise tam bir skandaldı. Iverson hayatı boyuncu benzer haksızlıklara defalarca uğradı. Ve şimdi Beşiktaş'a gelmesi, onun yeni bir cevap hazırladığını gösteriyor ve yine doğru cevabı verirse Türk basketbol tarihinin en çarpıcı günlerini yaşamaya hazır olalım.
HEP KAHRAMAN OLDU YİNE OLACAK
Iverson'ın sadece kenarda oturmasını bile takip etmek için ABD'den gazeteciler gelecek. Tüm Avrupa'da birçok basketbolsever, onu canlı canlı izlemek için İstanbul'a gelme planları yapıyor. Bir efsane canlı kanlı ligimizde oynayacak hem de öyle gösteri amaçlı değil, kendi iradesiyle kariyerini yeniden şaha kaldırmak için. Dokunaklı bir Hollywood filmini mutlu bir sonla bitirmek için. Onu bilenler biliyor, Iverson hiçbir zaman şov yapan kaprisli bir primadonna olmadı, o başarı için tüm egosundan sıyrılıp kahraman olmayı hep başardı. Bunu defalarca yaptı, bir kaz daha yapacak

Tarik Dagli