Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23-01-2007, 09:29   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
İflas Hukuku

İFLAS
I. Tanımı
İflas [1]; ticaret mahkemesi tarafından iflasına karar verilen bir borçlunun (müflisin), haczedilebilen bütün mal varlığının, cebri icra yoluyla paraya çevrilerek, bundan bilinen bütün alacaklılarının tatmin edilmesini sağlayan toplu bir cebri icra yoludur.

Ferdi icrada, borçlunun bir veya birkaç alacaklısı, mal varlığındaki bir veya birkaç şeyden, alacağını karşılayacak nispette mal haczederek alacaklarını tahsil etmeye çalışmaktadırlar. Oysa ki iflasta, borçlunun bütün alacaklıları ve tüm mal varlığı söz konusudur. Müflisin haczedilebilen bütün mal ve haklarının tamamı “iflas masasını” teşkil eder. Masayı teşkil eden bu mallar, müflisin borçlarının ödenmesine tahsis olunur.
Ferdi icra, borçlu olan herkes hakkında uygulanabilir; iflas ise, kural olarak tacirler hakkında uygulanabilir. Tacirler, her türlü borçlarından dolayı iflasa tabidirler. Buna göre bir tacir, hem ticari işletmesi ile ilgili olan ticari borçlarından, hem de işletmesi ile ilgili olmayan adi borçlarından dolayı iflasa tabidir.
Bir borçlu aleyhine yapılan iflas takibinin ve iflas davasının neticesinden bütün alacaklılar istifade ederler. İflas hukukunda, aksi belirtilmiş olmadıkça alacaklılar arasında eşitlik vardır. Masadaki mal ve hakların tasfiyesi neticesinde elde edilen para, bütün alacaklılar arasında, alacakları nispetinde eşit bir şekilde paylaştırılır [2].
İflas kararının, ticaret mahkemesi tarafından verilmesi zorunludur. İflasa tabi bir borçlu, yasada öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde alacaklılarının talebini beklemeden, ticaret mahkemesine başvurarak, kendi iflasını da isteyebilir.
II. Türleri
Üç çeşit iflas yolu vardır;
  • İflas yoluyla adi takip,
  • Kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu,
  • Doğrudan iflas yolu.
Bu iflas yollarının mahiyeti ve özellikleri ile izlenecek prosedür aşağıda açıklanmıştır.
1. Adi İflas Yolu
Borçlusunu iflas yolu ile takip etmek isteyen alacaklı, alacağı bir kambiyo senedine bağlı ise kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluna, değilse adi iflas yoluna başvurur.

Alacaklı, takibe icra dairesinde yapacağı bir iflas talebi ile başlar. Borçluya bir iflas ödeme emri gönderilir. Borçlu yedi gün içinde borcunu öderse takip son bulur; ödemezse, alacaklı ticaret mahkemesinde iflas davası açarak borçlunun iflasına karar verilmesini talep eder.
Borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz ederse, takip durur. Bu durumda alacaklı, ticaret mahkemesinde borçlunun iflasına karar verilmesi ile birlikte itirazın kaldırılmasını da talep etmelidir
İFLAS
a. İflas Davası
İflas takibi yapan alacaklı, borçlu aleyhine bir sene içinde, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesinde iflas davası açmak zorundadır.

Alacaklının iflas davası açması üzerine ticaret mahkemesi alacaklıların menfaatlerini korumak için iflas muhafaza tedbirleri alınmasına gerek olup olmadığına karar verir.
Mahkemenin incelemesi, borçlunun iflas ödeme emrine itiraz edip etmemesine göre ikiye ayrılır.
  • Ödeme Emrine İtiraz Edilmemiş ise Alacaklı açacağı iflas davasında, borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini ve borcunu ödemediğini belirterek, sadece iflas kararı verilmesini isteyecektir. Bu durumda ticaret mahkemesi, alacağın varlığı ile ilgilenmeksizin usulü bakımdan takip ve dava talebini inceleyerek karar vermek zorundadır.
  • Ödeme Emrine İtiraz Edilmiş ise
Alacaklı iflas davasında itirazın kaldırılması ve borçlunun iflasına karar verilmesini talep etmelidir. Ticaret mahkemesi, öncelikle itirazın kaldırılması talebini inceler ve buna göre itirazı uygun görmezse, itirazın kaldırılması ile birlikte “depo kararı” verir.
b. Depo Kararı
Depo kararı ile mahkeme borçluya, yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa etmesini veya o miktar parayı mahkeme veznesine depo etmesini emreder. Depo kararı ile borçluya borcunu ödeyerek iflastan kurtulabilmesi için son bir imkan verilmektedir. Bu yedi gün içinde borç depo edilmediği takdirde iflasına karar verilir.

c. İflas Kararı
Depo kararı üzerine, borçlu borcunu depo etmez ise, ticaret mahkemesi iflasına karar verir. İflas kararı verildiği anda borçlu hakkında iflas açılmış olur. Mahkeme iflas kararını derhal yargı çevresi içindeki iflas dairesine bildirir. İflas dairesi de kararı gecikmeksizin ilan eder ve gereken yerlere bildirir [3].

Dava açıldıktan sonra, iflas kararı verilinceye kadar, alacaklı davasını geri alabilir; ancak, iflas kararı verildikten sonra, davasını geri alamaz.
d. İflas Kararının Temyizi
İflas davasının reddi veya borçlunun iflası hakkında ticaret mahkemesi kararları aleyhine, kararın tebliği tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna gidilebilir. Ancak, kararın temyiz edilmiş olması hükümlerini meydana getirmesine engel olmaz. İflas idaresi, derhal kararı ilan eder ve gereken yerlere bildirir. İflas masasının teşkili için gereken işlemler yapılır; iflas idaresi seçilir ve işe başlar. Yalnız, ikinci alacaklılar toplantısı ve masa mallarının satışı, iflas kararı kesinleşmedikçe yapılamaz.

2. Kambiyo Senetlerine Mahsus İflas Yolu
Bu iflas yoluna, sadece alacağı bir kambiyo senedine [4] bağlı olan alacaklı gidebilir. Kambiyo senedine bağlı alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, alacaklı ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipte bulunmadan, iflas yoluna başvurabilir.

İFLAS
Bu yoldaki iflas takibi ve davası, adi iflas yolundakine benzer; her iki yol arasında esaslı bir fark yoktur. Alacaklı, icra dairesine müracaat ederek borçlusu aleyhine takibi başlatır. İcra memuru senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini tespit ederse, borçluya ödeme emri gönderir. Bu takipte itiraz ve şikayet müddeti beş gündür. Borçlu bu süre içinde yapacağı itirazında mevcut her türlü sebebi belirtmek zorundadır. Yanı sıra borçlu, ödeme emrine karşı şikayet yoluna gidebilir. Şikayette beş gün içinde yine icra dairesine yapılır. Şikayeti de inceleyerek karara bağlayacak makam iflas davasına bakacak olan ticaret mahkemesidir. Bu nedenle alacaklı açacağı iflas davasında, borçlunun şikayetinin de reddini ister.
a. İflas Davası
İflas davasının açılması ve incelenmesi, adi iflas yolunda olduğu gibi, borçlunun ödeme emrine itiraz ve şikayet etmiş olup olmamasına göre değişir.
  • Ödeme Emrine İtiraz veya Şikayet Edilmemiş ise Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz ve şikayette bulunmazsa, aleyhine yapılan takip kesinleşmiş olur. Borçlunun artık itiraz veya şikayette bulunmak hakkı yoktur. Artık iflas davasında itiraz ve şikayetlerini ileri süremez.
  • Ödeme Emrine İtiraz veya Şikayet Edilmiş ise
Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz ve şikayette bulunmuş ise, alacaklı açacağı iflas davasında ticaret mahkemesinden; borçlunun itirazının ve şikayetinin kaldırılmasını ve borçlunun iflasına karar verilmesini birlikte talep etmelidir.
Bu durumda iflas davası, tümüyle adi iflas yolundaki hükümlere göre incelenip karara bağlanacaktır.
b. Depo Kararı
Açılan davada ticaret mahkemesi, borçlunun süresi içinde ödeme emrine itiraz etmediğini, iflas takibinin kesinleştiğini ve borcun ödenmediğini tesbit ederse; alacak miktarını depo etmesi için borçluya yedi günlük süre verir.

Depo emri süresi içinde yerine getirilmediği takdirde, borçlunun iflasına karar verilir.
İflas kararı ve temyizi, aynen adi iflas yolundaki gibi olduğundan yeniden anlatılmamıştır.
3. Doğrudan Doğruya İflas
Alacaklının, öncelikle icra dairesine başvurup iflas takibi yapmadan ticaret mahkemesinde iflas davası açtığı usule doğrudan doğruya iflas yolu denilmektedir.

a. Alacaklının Talebi ile Doğrudan İflas
Bazı durumlarda, alacaklının borçluya karşı bir iflas takibinde bulunması, icra dairesinin borçluya iflas ödeme emri göndermesi, ödeme emrindeki sürelerin beklenmesi alacaklının alacağına kavuşmasını tehlikeye sokabilir veya borçlunun borcunu ödemeyeceği önceden kuvvetle tahmin edilmektedir. Bu gibi hallerde alacaklının doğrudan ticaret mahkemesinde iflas davası açarak borçlunun iflasını isteyebilmesi gerekir.

İcra ve İflas Kanununda sayılan doğrudan iflas halleri şunlardır:
  • Borçlunun ikametgahının belli olmaması,
  • Borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçması,
  • Borçlunun, alacaklarının haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunması veya bunlara teşebbüs etmesi,
  • Borçlunun haciz yolu ile yapılan takip sırasında mallarını saklaması,
  • Borçlunun ödemelerini tatil etmiş bulunması,
  • Borçlunun teklif ettiği konkordatonun tasdik olunmaması,
  • İlâma dayalı alacak, icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse
Borçlunun doğrudan iflası istenebilir. Ayrıca yasada, sermaye şirketlerinin de [5] alacaklının talebi üzerine doğrudan iflasının istenebileceği kabul edilmiştir. Buna göre, borçları mevcut ve alacaklarından fazla olduğu idare ve temsil eden kişiler tarafından beyan ve ispat edilirse bu şirketlerin iflasına karar verilebilir.
Yukarıda sayılan durumlardan birinin mevcut olması halinde, alacaklı, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesine başvurarak borçlu aleyhine iflas davası açar.
Burada borçluya karşı daha önce bir takip yapılmadığından, borçluya kendisini savunması için imkan verilmesi gereklidir. Bu nedenle yasada borçlunun açılamada bulunmak üzere mahkemeye çağrılması öngörülmektedir. Borçlu duruşmaya gelmezse yokluğunda devam edilerek karar verilir.
Alacaklı doğrudan iflas davasında alacağının varlığını ve dayandığı iflas sebebini isbat etmek zorundadır. Ticaret mahkemesi yapacağı inceleme neticesinde alacağın ve iflas sebebinin varlığına kanaat getirdiği takdirde, adi iflas yolunda olduğu gibi öncelikle depo kararı verir. Süresi içinde depo kararı yerine getirilmediği takdirde borçlunun iflasına karar verecektir.
b. Borçlunun Müracaatı ile Doğrudan Doğruya İflas :
Borçlarını ödeyemeyecek durumda olan borçlunun, yetkili ticaret mahkemesinden kendi iflasını istemesidir.

Ticaret mahkemesi, borçlunun borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğunu re’sen inceleyemeyeceği gibi, borçlunun ispatlamasını da isteyemez. Mahkeme borçlunun beyanına göre onun iflasına karar vermeye mecburdur.
Borçlu iflasını isteyip istememekte serbesttir. Ancak, borçlunun alacaklılarından biri borçlu aleyhine haciz yolu ile takip yapar, bu takip neticesinde yarı mevcudunun elinden çıkmasına sebep olur ve borçlunun kalan mevcudu da muaccel ve vadesi bir sene içinde gelecek olan diğer borçlarını ödemeye yetişmiyorsa, o zaman borçlu derhal ticaret mahkemesinden iflasını istemeye mecburdur. Bu durumda olan borçlu iflasını istemez ve bir yıl içinde iflas ederse, taksiratlı müflis sayılır ve cezalandırılır.
Borçlunun iflas talebini ticaret mahkemesi duruşma yapmaksızın inceler ve iflasına karar verir.
III. İflas Kararının Sonuçları
1. İflasın Borçlunun Malları Hakkında Sonuçları
a. İflas masası
İflasın açılması ile, müflisin haczedilebilir bütün malları, alacak ve hakları nerede bulunursa bulunsun kendiliğinden bir masa, yani bir topluluk teşkil eder; buna “iflas masası” denir. İflasın açılması ile borçlu artık masaya dahil mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunamaz; masanın idaresi iflas organlarına geçer.

b. İflasın Müflisin Tasarruf Ehliyetine Tesiri
İflas masasına girmeyen malları ve şahsi çalışması bakımından müflisin medeni hakları kullanma ehliyeti hiçbir kısıntıya uğramaz

İflasın gayesi, müflisin masaya giren mal ve haklarının tasfiye edilmesi ve elde edilecek paradan alacaklılarının tatmin edilmesi olduğundan, iflasın açılmasıyla, müflisin masaya giren mal ve haklar üzerindeki tasarruf yetkisi kısıntıya uğrar.
İflasın ilanından sonra masaya ait bir şeyi iyi niyetle de olsa iktisap edebilmek mümkün değildir. Bütün bu tasarruflar masaya karşı mutlak olarak hükümsüzdür. Müflisin masaya dahil mal ve haklar üzerindeki her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür.
Müflis masa mevcudunu azaltıcı veya masanın pasifini artırıcı tasarruflarda bulunamaz; masaya dahil mallar üzerindeki tasarruf yetkisi iflas masasına aittir. Masa bu yetkisini kanuni mümessil olan iflas idaresi vasıtasıyla kullanır.
c. Takiplerin Durması ve Düşmesi
İflas toplu bir cebri icra yolu olduğundan ve iflas tasfiyesinde alacaklılar eşit olarak muamele göreceklerinden, artık ferdi icra takibine gerek yoktur. Bütün alacaklılar alacaklılarını iflas masasına yazdıracaklar ve tasfiye sonucu elde edilen paradan tatmin olacaklardır.

Bu nedenle, iflasın açılmasından sonra müflis aleyhine başlamış olan takipler, iflasın açılması ile duracak ve iflas kararının kesinleşmesi ile de takipler düşecektir. Yanı sıra, tasfiye müddetince müflise karşı yeni takip yapılamaz.
2. İflasın Alacaklılar Bakımından Hukuki Sonuçları
a. Müflisin Borçlarının Muaccel Hale Gelmesi
İflasın açılması ile müflisin vadesi gelmemiş borçları, kendiliğinden muaccel hale gelir. Buna mukabil, müflisin üçüncü şahıslardan olan alacaklarına iflasın hiçbir tesiri yoktur. Sadece bu alacaklar vadesinde müflis yerine, iflas masası tarafından ödenecektir.

b. Faizlerin Kesilmesi
İflasın açılması ile faizler kesilir. Alacaklı, alacağını iflasın açıldığı tarihe kadar işlemiş faizi ile birlikte masaya yazdırır; iflastan sonraki dönem için faiz isteyemez.

c. Müflisin Kefil Olduğu Borçlar
Yasaya göre, müflisin kefil olduğu borçlar, vadeleri gelmemiş olsa bile masaya borç olarak kaydedilir. Kefalet alacaklısına, diğer alacaklılar gibi masadan ödeme yapılır. Masa ödediği para nisbetinde kefalet alacaklısının yerine geçer; onun haklarına halef olur.

IV. İflasın Tasfiyesi
a. Masanın Teşkili
İlk olarak masaya girmesi gereken mal ve hakların neler olduğunun tesbit edilmesi gerekir (defter tanzimi). Bu mal ve hakların kaçırılması veya kaybolmasının önlenmesi için gereken tedbirler alınır (muhafaza tedbirleri). Daha sonra, deftere geçen malların değerine göre iflasın tasfiye şekli tesbit edilir. (tasfiyenin tatili, basit tasfiye veya adi tasfiye).

Masaya ait hiçbir mal bulunamadığı takdirde, tasfiyenin tatiline karar verilir ve bu durum ilan edilir. Masadaki malların adi tasfiye usulünde tasfiye masraflarını karşılayamıyacak değerde olduğu anlaşılırsa, tasfiyenin basit usule göre yapılması kararlaştırılır. Ancak, burada adi tasfiye anlatılmakla yetinilecektir.
b. Adi Tasfiye
Müflisin mallarının, masrafları karşılayacağı anlaşılırsa, tasfiye adi tasfiye usulüne göre yapılır. Buna göre;
  • Adi tasfiye yolu ile tasfiyenin yapılacağı ilan edilir.
  • Birinci alacaklılar toplantısı yapılır ve iflas idaresi seçilir.
  • Seçilen iflas idaresi masa alacaklarını tahsil eder; bazı hallerde acele satışlar yapar; üçüncü şahısların istihkak iddiaları hakkında karar verir; iflas alacaklılarını araştırır ve sıra cetveli yapar.
  • İkinci alacaklılar toplantısı yapılır; masa malları satılır ve paralar paylaştırılır.
c. İflas İdaresi
Birinci alacaklılar toplantısında hazır bulunan alacaklılar bir veya birkaç gerçek kişiden ibaret bir iflas idaresi seçip, masanın idare ve tasfiyesiyle görevlendirirler. İflas idaresinde görev alanların alacaklı olmaları şart değildir. İflas idaresi, iflas dairesinin denetimi altındadır. İflas idaresi, iflas masasının kanuni mümessilidir; yani masanın bir organıdır.

d. İflas İdaresinin Görevleri
İflas idaresinin görevi, iflas dairesinin denetimi altında iflas masasını idare ve tasfiye etmektir. İflas idaresinin görevi iflasın kapatılmasına kadar devam eder.

Tasfiye sırasında masanın menfaatlerini gözetmek zorundadır.
Masanın teşkili safhasında defteri tutulan ve muhafaza altına alınan masa mallarını muhafaza etmeye devam etmek ve masa mallarını çoğaltmak.
Masanın pasifini tesbit etmek
Bundan sonra iflas idaresi ikinci alacaklılar toplantısı için çağrı yapar ve elde ettiği paraları alacaklılara paylaştırır.
Masada mal kalmadığı takdirde, iflasın kapatılmasına karar vermesi için ticaret mahkemesine müracaat eder.
i) Alacakların İncelenmesi
Adi tasfiye ilanı ile, müflisten alacaklı olanlara ve müflisin elindeki mallar üzerinde istihkak iddiasında bulunanlara, alacaklarını veya istihkak iddialarını yazdırmaları için bir aylık süre verilir. Bu sürenin bitiminde iflas idaresi masaya yazdırılan her alacağı ve istihkak iddiasını inceleyerek;
  • Alacağın mevcut olup olmadığını,
  • Mevcut ise ne nisbette mevcut olduğu,
  • Alacak yazdıran kimsenin gerçek alacaklı olup olmadığı,
  • Alacağın imtiyazlı olup olmadığı,
  • İmtiyazlı ise sırasının ne olduğunu
araştırır.
Müflisin yapacağı açıklamaların yanı sıra, alacak veya istihkak iddiasında bulunanların gösterecekleri delillere göre edineceği kanaat uyarınca her alacak ve istihkak iddiası hakkında açık bir şekilde kabul veya ret kararı verir.
İflas idaresinin kabul veya red kararlarına karşı ilgililer sıra cetveline ticaret mahkemesinde itiraz davası açabilirler
İFLAS
ii) Alacakların Sırası
İflasda ilk ayırım, adi ve rehinli alacak olarak yapılır. Rehinli alacaklar rehinli malın satışından elde edilecek bedelden öncelikli olarak alacaklarını elde etmek hakkına haizdirler. Rehinli alacakların dışında kalan diğer alacaklar adi alacaklar olarak nitelendirilir ve bunlarda sıra şu şekildedir;

1) İmtiyazlı alacaklar.
1.sıra
a) İflasın açılmasından önceki bir sene için hizmetçi ücretleri.
b) İflasın açılmasından önceki altı ay için çalışanların ücretleri.
c) İflasın açılmasından önceki altı ay için işçi ücretleri.
d) Cenaze masrafları.
e) İlama müstenit karı koca ve çocuk nafakaları.

2.sıra
Velayet ve vesayet sebebiyle malları müflisin idaresine bırakılmış olan kimselerin bu yüzden alacakları.
3.sıra
a) İflasın açılmasından önceki bir sene için doktor, eczacı, ebe alacakları ve borçlu ile ailesinin tedavi ve bakım masrafları.
b) İflasın açılmasından önceki bir sene için acentaların acentalık sözleşmesinden doğmuş olan alacakları.

4.sıra
Müflisin karısının şahsi mallarından dolayı alacağının yarısı.

5.sıra
Her türlü vergiler ve amme alacakları.

2) İmtiyazsız alacaklar.
6.sıra
Sayılanların dışında kalan her türlü alacaklar.

Yukarıda sayılan altı sıranın her birindeki alacaklılar, kendi aralarında eşit haklara sahiptirler. Toplanan para öncelikle birinci sıradaki alacaklılar arasında eşit şekilde paylaştırılacaktır. Birinci sıradaki alacaklılar alacaklarını tamamen almadıkça ikinci sıradaki alacaklılara hiçbir şey dağıtılamaz. Bu şekilde sonraki sıralara dağıtım yapılır. En son altıncı sıradaki imtiyazsız alacaklılar arasında paylaştırılır. Kalan para altıncı sıradaki alacakları ödemeye yetmezse, her alacaklıya alacağı nisbetinde ödeme yapılır. Buna garameten paylaştırma denilir.
iii) Sıra Cetveli
Sıra cetvelinde masaya yazdırılan her alacak ve istihkak iddiasının iflas idaresi tarafından kabul edilen miktarı ve sırası gösterilir. Reddedilen alacaklar da red sebepleriyle birlikte gösterilir.

Cetveli doğru bulmayan ilgililer şikayet veya itiraz yoluna başvurabilirler
Sıra cetveli düzenlenirken uyulması gereken iflas hukuku kurallarına aykırı hareket edildiği veya yapılan muamelenin hadiseye uygun olmadığı iddia edilirse, bu durumda İcra Tetkik Mercii’ne şikayet yapılması gerekir.
Bir alacaklı alacağı hakkında verilen kararın esasına veya başka bir alacaklının alacağına veya onun sırasına itiraz ediyorsa sıra cetveline itiraz yolu ile ticaret mahkemesinde dava açmak zorundadır.
Sıra cetveline karşı yedi gün içinde şikayet ve itiraz davası yoluna gidilmezse veya gidilir de şikayet veya itirazlar reddedilirse, sıra cetveli kesinleşir. Böylece kesinleşen sıra cetveline göre pay cetveli düzenlenir ve paylaştırma yapılır.
e. İkinci Alacaklılar Toplantısı
İflas idaresi, alacakların incelenmesini bitirdikten sonra, düzenlediği sıra cetvelini iflas dairesine verir ve ilan ederek alacaklıları ikinci alacaklılar toplantısına davet eder. İkinci alacaklılar toplantısı için sıra cetvelinin kesinleşmesi şart değildir. Toplantıya alacakları kısmen veya tamamen kabul edilmiş olan alacaklılar davet edilir. Alacakları tamamen reddedilmiş olanlar toplantıya katılamazlar.

Toplantıda iflas idaresi alacaklılara borçların durumu hakkında açıklayıcı bir rapor verir.
Alacaklılar, rapordan sonra iflas idaresini görevde bırakmak isteyip istemediği ve masanın menfaati için gerekli gördüğü diğer konular hakkında bir karar verir.
i) Paraya Çevirme
İflas masasının aktifi ve pasifi tesbit edildikten sonra iflas idaresince masa mallarının paraya çevrilme işlemlerine başlanır. Normal olarak açık artırma suretiyle satışların yapılmasıdır. Ancak, ikinci alacaklılar toplantısında bazı malların pazarlık suretiyle satışına karar verilebilir. Bu durumda bu malların satış işlemleri pazarlık suretiyle yapılır.

ii) Paraların Paylaştırılması
Satış safhası bittikten ve satılan malların bedeli tahsil edildikten sonra, masada toplanan paraların alacaklılara paylaştırılmasına geçilir.

İflas idaresi kesinleşen sıra cetveline göre bütün alacaklılara düşen hisseleri gösterir pay cetveli düzenler. Her sıradaki alacaklı kendi arasında, alacakları nisbetinde olmak üzere eşit bir şekilde paylaştırılır. Buna garameten paylaştırma denir. İflas idaresi pay cetveli ile birlikte son hesabı yapar, iflas dairesine verir ve alacaklılara tebliğ ettirir. Alacaklılar tebliğden itibaren yedi gün içinde pay cetveli ve son hesap hakkında İcra Tetkik Mercii’ne şikayette bulunabilirler.
Pay cetvelinin kesinleşmesinden sonra kesin dağıtıma geçilir. Dağıtım neticesinde bazı alacaklılar alacaklarını tam olarak alamadıkları takdirde bunlara ödenmeyen kısım için aciz belgesi verilir.
f. İflasın Kapanması
Masadaki paranın kesin dağıtılması ve aciz belgelerinin dağıtılması ile tasfiye işlemleri tamamlanmış olur. İflas idaresi tarafından iflasa karar vermiş olan ticaret mahkemesine müracaat edilerek iflasın kapanmasına karar vermesi talep edilir.

Ticaret mahkemesi yapacağı inceleme neticesinde, iflas tasfiyesinin kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp bittiğini tesbit ederse, iflasın kapanmasına karar verir. Bu karar ilan edilir ve iflas idaresinin görevi son bulmuş olur; iflas hali sona erer ancak, müflisin müflislik sıfatı kalkmaz. Bunun için itibarın yerine getirilmesi yoluna başvurulması gerekir.
g. İflasın Kaldırılması
Tasfiye devam ederken, müflis bütün borçlarını tamamen öder veya alacaklıların rızasını alabilirse, ticaret mahkemesine müracaat ederek iflasın bütün neticeleri ile birlikte kaldırılmasını isteyebilir.

Ticaret mahkemesi gerekli incelemeyi yaparak istemi yerinde görürse iflasın kaldırılmasına karar verir.
Muhip Şeyda IŞIKTAÇ
[1] Arapça bir kelime olan iflas, parayı pulu bitirmek anlamına gelir.
[2] İleride açıklanacağı üzere; Icra ve Iflas Kanunu 206 ve 207.maddelerinde alacaklıların sıralarının ne olacağı gösterilmiştir. Burada anlatılmak istenen, aynı sırada yer alan iki alacaklının arasında, alacağın doğum tarihi, niteliği gibi nedenlerle fark gözetilmemesidir.
[3] İflasın bildirileceği yerler : Tapu Sicil Memurlukları, Ticaret Sicili Memurluğu, Gümrük Idaresi, Posta Idaresi, mahalli Ticaret Odası, Sanayi Odası ve Borsa, o yerdeki noterler, bankalar, Amme Idaresi, Vergi Dairesi ve Ticaret Bakanlığı’na, Müflisin takipleri bulunan Icra Dairelerine, davaları bulunan Mahkemelere, müflisin kiracılarına ve bilinen bütün borçlularına bildirilir.
[4] Poliçe, bono, çek.
[5] Anonim ve limited şirketler ile kooperatifler.














ŞİRKETLER HUKUK ŞİRKETLER HUKUK ŞİRKETLER HUKUK ŞİRKETLER HUKUK
ŞİRKETLER HUKUKU
ŞİRKETLER
I. Genel Olarak Şirketin Tanım
İki veya daha çok kişinin bir araya gelerek, emek veya mallarını, müşterek bir gayeye erişmek üzere bir sözleşme ile birleştirmeleri şirket olarak tanımlanmaktadır.

1. Genel Olarak Şirketlerin Unsurları
Kişi Unsuru
Akit (Sözleşme) Unsuru
Sermaye Unsuru
Müşterek Gaye Unsuru
Eşit Haklarda Birleşme ve İşbirliği Yapma İsteği Unsuru

2. Şirket Türleri
Şirketleri birçok yönden gruplandırmak mümkündür. En klasik ayrım aşağıdaki şekilde yapılmaktadır.

I. Şahıs Şirketleri
Adi Şirketler
Kollektif Şirketler
Komandit Şirketler

II. Sermaye Şirketleri
Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirketler
Limited Şirketler
Anonim Şirketler
Şahıs Şirketleri ile Sermaye Şirketleri arasındaki farklar şu şekilde sayılabilir :
  • Şahıs şirketlerinde kural olarak her ortağın şirketi yönetim ve temsil hakkı olmasına rağmen, Sermaye şirketlerinde şirketin yönetim, temsil ve denetimi organları tarafından yapılır.
  • Şahıs şirketlerinde, genellikle şirket borçlarından dolayı sorumluluk sınırsız ve müteselsildir (Komandit şirketlerde komanditer ortak hariç). Sermaye şirketlerinde ortağın şirket borçları ile sorumluluğu yükümlülük altına girdiği sermaye miktarı ile sınırlıdır.
Bu bölümde Adi Şirketler hakkında açıklamalar yapılacak olup, diğer şirketler hakkındaki açıklamalarımızla hukuk notlarımız devam edecektir.
II. Adi Şirketler
Borçlar Kanunu’na tabi olan adi şirketlerin tüzel kişilikleri bulunmamaktadır. Bu nedenle kendilerine ait mal varlıkları olamayacağı gibi hukuki eylem ve işlemlerde de bulunamazlar. Her türlü işlemleri ortakları tarafından yerine getirilir.

Adi şirket sözleşmesi herhangi bir şekle bağlı değildir. Hatta yazılı olması dahi gerekmez.
1. Tanımı
İki veya daha fazla kimsenin müşterek bir amaca ulaşmak için emeklerini ve mallarını birleştirmeyi kabul ettikleri bir sözleşmedir (BK. 520 md.)

Adi şirketler, bir ticari girişimi işletmek üzere, kanuna ve ahlâka aykırı olmamak ve “İktisadi Amaç” - “Kâr Elde Etmek” üzere her türlü konuda kurulabilir.
ŞİRKETLER
2. Kuruluşu
Adi şirketlerin kurulması hiçbir kayda ve formaliteye tabi değildir. Yazılı veya sözlü bir mutabakat ile kurulabilirler.

Adi ortaklıkta, ortaklardan herbiri ticaret unvanını sicile tecil ettirerek kullanabilir.
3. Sermaye
Ortağın getirdiği sermaye, “Sermaye Payı”, “Katılma Payı”, “İştirak Hissesi” olarak adlandırılır ve ortakların sermaye payının birbirine eşit olması ve fiilen getirilmiş olması gerekmez.

Ortaklar, şirkete getirecekleri sermaye payı ve türünü serbestçe belirleyebilirler. Ortakların sermaye miktarı şirket sözleşmesinde gösterilmemişse, eşit olarak katıldıkları varsayılır.
Müşterek gayenin gerçekleşmesine elverişli olmak üzere kanuna, ahlâk ve adaba aykırı bulunmayan her şey adi şirketlere sermaye olarak konulabilir. Örneğin;
  • Para, alacak, kıymetli evrak ve menkul şeyler,
  • İmtiyaz, ihtira beratları ve alameti farika ruhsatları gibi sınai haklar,
  • Her çeşit taşınmazlar,
  • Menkul ve gayrimenkul malların faydalanma hakları,
  • Şahsi emek,
  • Ticari itibar,
  • Ticari işletme,
  • Telif hakları, maden ruhsatları gibi iktisadi değeri olan haklar.
Ortakların sermaye olarak koydukları maddi mal niteliğindeki sermaye payları hakkında iştirak halinde mülkiyet hükümleri uygulanır. Ortaklar sözleşme ile müşterek mülkiyet şeklini kabul edebilirler.
4. Kâr ve Zararın Paylaşımı
Ortaklık sözleşmesinde her hangi bir şekil kararlaştırılmamış ise kâr ve zarar yasada belirtilen şekilde paylaştırılacaktır. Yasada, kâr ve zararın paylaşılmasına dair bazı esaslar belirlenmiştir. Buna göre;
  • Kâr ve zarar, bir yıllık hesap dönemi sonunda yapılacak bilanço ile belirlenir. Bu sürenin uzatılmasına ilişkin sözleşmede yer alan hüküm batıldır.
  • Ortaklar bütün kârı aralarında bölüşmek zorundadırlar.
  • Aksine hüküm bulunmadığı takdirde, kâr ve zarardan hisse, sermaye katılım payı değişik de olsa, eşit olarak bölüşülür. Ortaklar sözleşme ile farklı esaslar belirleyebilirler.
  • Ortaklardan biri şirkete sermaye olarak emeğini koymuşsa, bu ortağın zarara iştirak etmeyeceği şeklinde sözleşmeye hüküm konulabilir. Bunun dışında ortakların bazılarının kâra veya zarara iştirak etmeyecekleri şeklinde sözleşmeye konulan hükümler batıldır.
  • Sözleşmede sadece kârın veya zararın bölüşümüne ilişkin hüküm mevcutsa, bu hüküm diğerini de kapsar.
ŞİRKETLER
5. Şirketin Yönetimi
Kural olarak adi şirketin yönetimi, bütün ortaklara aittir. Ancak, bu durum güçlükler yaratabileceğinden, yönetim yetkisinin ortaklardan veya hariçten bir veya birkaç kişiye devri kararlaştırılabilir.

a. Şirket Kararları
Şirket sözleşmesinin değiştirilmesi veya yönetici ortağın belirlenmesi şirketi büyük ölçüde etkileyen işlemlerdir. Bu konularda alınacak kararlar önemli kararlardır. Şirket kararlarının bütün ortakların oybirliği ile verileceği öngörülmüştür. Her ortağın sermaye payına bakılmaksızın bir oy hakkı vardır. Oy hakkının sermaye payına göre hesaplanacağı şeklindeki sözleşmeye konulan hüküm geçersizdir.

b. Yönetim Kararları
Yönetim yetkisi normal işlemleri kapsamaktadır. İşlemlerin niteliği, şirket varlığı yönünden etkileri dikkate alınarak belirlenir.

Günlük, olağan işlerin yürütülmesi şirket varlığını fazla etkilemez. Bu işlemler için alınacak kararlarda yönetici ortağın tek başına karar vermesi yeterlidir.
Borçlar Kanunu, yönetici olan ve olmayan ortaklar arasındaki ilişkiyi vekâlet olarak kabul etmiştir. Yönetici ortak bir vekilin yetkisi içinde kalan ve olağan nitelikte işleri tek başına yapabilir.
6. Şirketin Denetimi
Adi şirketlerde her ortağın şirketi denetleme yetkisi vardır. Bu kapsamda her ortağın;
  • Şirket işleri hakkında bilgi almaya,
  • Şirket defter ve evraklarını incelemeye,
  • Şirketin mali durumu hakkında özet çıkartmaya mutlak hakkı vardır. Şirket sözleşmesi ile bu hak sınırlandırılamaz ve kaldırılamaz. Aksine yer alan hükümler batıldır.
7. Ortakların Birbirlerine Karşı Yükümlülükleri
a. Rekabet Yasağı Ortaklardan hiçbiri, kendi hesabına, şirketin gayesine aykırı veya zararlı işlemler yapamaz.

b. Özen Gösterme Yükümlülüğü
Ortaklardan herbiri, kendi işlerinde mutad olarak gösterdiği dikkat ve özeni, şirket işlerinde de göstermekle yükümlüdür.

c. Masraf ve Borçlardan Doğan Sorumluluk
Ortaklardan birinin, şirket işleri için yaptığı masraflar ve borçlardan dolayı, diğer ortaklar bu masrafı yapan ortağa karşı sorumludurlar.

Şirkete avans veren ortak, verdiği günden itibaren faiz isteyebilir. Ancak, şahsi emeği için tazminat isteyemez.
8. Şirket Ortaklığında Değişiklik
Ortakların oybirliği ile kararı olmaksızın şirkete yeni ortak alınamaz veya ortaklardan biri payının tamamını ya da bir kısmını üçüncü bir şahsa devredemez.

Oybirliği ile karar alınmaksızın, herhangi bir ortak, hissesini üçüncü bir şahsa satarsa, bu işlem onunla satın alan arasında kalır; şirkete karşı hüküm ifade etmez.
Şirket sözleşmesinde hüküm konulmamışsa, şirketten ayrılmak isteyen ortak, ancak şirketin feshini istemek zorundadır. Bir ortağın şirketten çıkarılması için de, aynı şekilde şirketin feshini istemek gerekir
ŞİRKETLER
9. Adi Şirketin Dış İlişkileri
Adi şirket tüzel kişiliğe sahip olmadığından, üçüncü kişilerle ilişkilerinde bağımsız bir varlığı bulunmamaktadır.

Adi şirket, kendi adına hak ve borç iltizam edemez, davacı veya davalı olamaz.
Şirket adına hareket eden ortağın, diğer ortakları, alacaklı veya borçlu haline getirebilmesi, ancak temsil hükümlerine göre mümkündür.
10. Adi Şirketlerin Dağılması
Adi şirketler, yasada belirtilen hallerde ortakların iradesi veya mahkeme kararı ile sona ererler.

Dağılma sebepleri;
  • Gayenin elde edilmesi,
  • Gayenin elde edilmesinin imkansız hale gelmesi,
  • Ortaklardan birinin ölümü (ancak şirket sözleşmesinde, ortaklardan birinin ölümü halinde ortaklık mirasçısı ile devam edecektir hükmü varsa, bu şart geçerli olacağından şirket devam eder),
  • Ortaklardan birinin cebri icraya uğraması, bu şekilde payının satışa çıkartılması,
  • Ortağın iflas etmesi,
  • Ortağın ehliyetini yitirmesi,
  • Ortakların oybirliği ile şirketin tasfiyesine karar almaları,
  • Sözleşmede bir süre öngörülmüşse bu sürenin sonunda,
  • Ortaklardan birinin talep etmesi,
  • Haklı sebeplerin mevcut olması halinde mahkemece feshe karar verilebilir.
İnfisah sebeplerinden birinin meydana gelmesiyle şirket derhal sona ermez; tasfiye işlemleri bitinceye kadar devam eder. Artık müşterek gaye tasfiyenin tamamlanmasına dönüşür. Yöneticilerin yetkileri de sadece tasfiye işlemleri yapabilecek şekilde kısıtlanır. Tasfiye, şirket mevcutlarının nakde çevrilmesi ve borçlar ödendikten sonra kalan kısmın ortaklar arasında paylaşılmasıdır. Tasfiye neticesinde, şirketin bütün hesapları kesin ve son olarak kapatılır.

11. Tasfiye İşleri
  • Tasfiyeye bir memur tayin edilerek, şirketin defter ve hesapları yönetici tarafından tasfiye memuruna verilir.
  • Tasfiyenin başlangıç tarihi tespit edilerek, o tarih itibarıyla işlemler kesilir.
  • Tasfiye tarihi itibarıyle bilanço düzenlenir.
  • Şirketin taahhütlerine devam edilerek yerine getirilir.
  • Aktif mevcutlar nakde çevrilir ve bedeli tasfiye kâr zarar hesabına atılır.
  • Şirketin alacakları tahsil edilerek tasfiye kâr zarar hesabına atılır.
  • Şirketin borçları ödenerek tasfiye kâr zarar hesabında gösterilir.
  • Tasfiye kâr zarar hesabının bakiyesi tasfiyeden doğan kâr veya zararı gösterir. Buna göre paylaştırma öncesi bilanço düzenlenir.
  • Öncelikle her ortağın koyduğu sermaye payı iade edilir. Birşey kalırsa ortaklar arasında bölüşülür.
  • Zarar varsa ortaklardan talep edilir.
ŞİRKETLER
III. Kollektif Şirketler
Ticari hayatta en yaygın olan şirket türüdür. Ortakların kişisel emek ve gayretlerinin önem kazandığı ticari işletmelerde bu ortaklık şekli tercih edilir. Kollektif şirket, özellikle küçük ve orta çapta perakende, yarı toptancı ticaret işletmeleri ile, orta çapta işletmeler için uygundur. Asgari bir sermaye koyma zorunluluğu da yoktur. Kollektif şirket ortakları birbirine güveni olan kimseler arasında kurulur. Ortakların birbirine karşı olan güveni üçüncü kişilerin de güvenini sağlar.

1. Tanımı
İki ve daha çok gerçek kişi tarafından, bir ticari işletmeyi müşterek ticaret unvanı altında işletmek amacı ile bir akitle kurulan ve şirket alacaklarına karşı ortakların tümünün sorumluluğu sınırsız ve zincirleme olan; hak ve ehliyeti işletme konusu ile sınırlı, tüzel kişiliğe sahip bir ticaret şirketidir.

Bu tanımdan çıkan Kollektif Şirketin unsurları şunlardır:
  • Kollektif şirket bir ticari işletmeyi işletmek amacı ile kurulur.
  • İşletilen veya yapılan iş ticari değilse bu ortaklık kollektif şirket olarak ifade edilemez. Böyle bir ortaklık ancak adi şirket olabilir.
  • Kollektif şirket bir ticari unvana da sahip olmalıdır.
  • Kollektif şirket asgari iki gerçek kişi tarafından kurulur.
  • Tüzel kişiler kollektif şirketin ortağı olamazlar.
  • Asgari veya azami bir sermaye şartı da yoktur. Ortaklar yapacakları ticari işin niteliği ve kapsamına göre bir sermaye saptarlar.
  • Şirket ortakları, şirket borçlarından dolayı müteselsil ve sınırsız sorumludurlar. Şirket anasözleşmesinde bu kuralın aksi kararlaştırılamaz.
  • Kollektif şirket ortakların kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahiptir. Bu kişilik şirket anasözleşmesinin ticaret siciline tescil ile kazanılır.
2. Unvanı
Kollektif şirket, işletmesini bir unvan altında işletir.

Kollektif şirketin unvanı:
  • Bütün ortakların veya hiç olmazsa ortaklardan birinin ad ve soyadını,
  • Şirket ilişkisini belirtmek üzere “şirket” kelimesini ve
  • Kollektif şirket olduğunu gösterecek sözleri ihtiva etmesi şarttır.
3. Kuruluşu
1- Kollektif şirketin anasözleşmesinin hazırlanması:

Şirket anasözleşmesinde bulunması gereken hususlar şunlardır :
  • Ortakların adı, soyadı, adresleri ve tabiiyetleri,
  • Şirketin kollektif şirket olduğu,
  • Şirketin ticaret unvanı ve merkezi,
  • Şirketin konusu,
  • Sermaye katılım payı (Kollektif şirkette ticari itibar ve emek sermaye olarak konulabilir)
  • Ortakların temsil yetkileri
Yukarıda belirtilen hususlar zorunlu unsurlardır; bu unsurların mutlaka anasözleşmede bulunması gerekir. Aksi takdirde şirket adi şirket hükmünde olur.
2- Şirket anasözleşmesinin ortaklar tarafından imzalanması ve Noter tarafından bu imzaların tasdik edilmesi gerekir.
3- Noterce tasdik edilen bu anasözleşmenin ticaret sicilde tescili ve sicil gazetesinde de ilan edilmesi gerekir. Tescil için gerekli belgeler şunlardır.
  • Noter tasdikli iki adet şirket anasözleşmesi,
  • İki adet imza beyannamesi,
  • Ortakların ikametgah ve nüfus cüzdan suretleri,
  • Belediyeden alınan ticari durum tasdiknamesi,
  • İlgili vergi dairesine yatırılan kuruluş harç makbuzunun aslı,
  • Ticaret siciline hitaben yazılmış dilekçe,
  • Tüketiciyi Koruma kanunu’na göre sermayenin %0.2’si nispetinde paranın Merkez Bankasına yattığına dair makbuz
ŞİRKETLER
4. Kollektif Şirketin Yönetimi
Kollektif şirkette ortaklar arasında güven en önemli unsurdur. Bu nedenle kollektif şirketin tüm ortakları şirketi tek başına idare hak ve görevine sahiptir.

Kolektif şirketin idaresi anasözleşme ile veya ortaklarının çoğunluğunun kararı ile ortaklardan birine veya bir kaçına ya da tüm ortaklara verilebilir.
Kollektif şirkette ortak olmayan kişilerin idare hakkı yoktur. Kollektif şirkette idare hakkı iç ilişki yönünden bölüştürülebilir.
İdare işleri sözleşme ile bir ortağa verilmiş ise onun hak ve görevi diğer ortaklar tarafından sınırlanamaz; azil dahi olunamaz. Ancak diğer ortaklar, idarede basiretsizlik, ağır ihmal ve iktidarsızlık gibi halleri nedeniyle, mahkemeden karar almak suretiyle idareci ortağın idare hakkını sınırlandırabilir veya azledilebilirler.
Eğer şirket idaresi, şirket esas sözleşmesi ile değil de ortakların kendi aralarında aldıkları bir karar ile bir ortağa verilmiş ise, ortakların çoğunluğunun kararı ile azledilebilir. Çoğunluk sağlanamazsa, ortaklardan herbiri, şirket idaresini yürüten ortağın esas sözleşme hükümlerini ihlal ettiğinden bahisle, azil için mahkemeye müracaat edebilir.
Şirket işlerinin idaresi, ortakların hepsine veya bir kaçına verilmiş ise, bunların herbiri yalnız başına yetkilidir.
Şirket işlerinin idaresi kendilerine verilmiş ortakların, şirket esas sözleşmesinde birlikte hareket edecekleri yazılı ise, ortaklar acele işler dışında her işte anlaşmaları gerekir. Eğer anlaşamazlarsa, ortaklar kurulunun vereceği karara göre hareket edilir.
İtiraz hakkını sadece idare hakkına sahip ortaklar ileri sürebilir. Şirketin idare işi esas sözleşme ile bir ortağa verilmiş ise bu ortak diğer ortakların itiraz ve muhalefeti olsa bile şirketin idaresi için gerekli muameleleri yapabilir. İdare işlerinin sınırı, şirket maksat ve mevzuu ile mutad muamele ve işler ile ilgilidir.
Kollektif şirkette idari işler olağan, olağanüstü ve temel işler olarak ayrılabilir.
Olağan İşler : Ortaklığın idaresine giren hususlar, ortaklık amacı doğrultusunda gereken muamele ve işlerdir.
Olağanüstü İşler : Bunlara örnek olarak da bağış yapmak, ortaklık konusuna girmeyen taşınmaz malları satmak, satın almak, teminat olarak göstermek gibi işlerdir. Kefalet, rehin, garanti sözleşmesi bu kapsam içindedir.
Temel İşlemler : Ortakların giriş-çıkışı, ortaklık konusu ve ortaklık unvanının değiştirilmesi, gibi işlemler temel işlemlerdir. Bu tür işlemler için tüm ortakların oybirliği ile karar almaları gerekir.
İdare yetkisi bulunmayan ortaklar dahi şirket işlerinin gidişi hakkında bilgi alabilir. Ortaklar, ortaklığa koydukları sermaye ile değil, sınırsız ve müteselsilen sorumludurlar. Bundan dolayı da ortaklar şirkette idareci olsun veya olmasın son derece geniş bir denetleme hakkına sahiptirler. Ortakların denetim hakkı sözleşme ile dahi kısıtlanamaz.
Anasözleşmenin değiştirilmesine dair olan kararlar oybirliği ile alınır. Diğer kararlar ise ortakların çoğunluğu ile alınır. Kollektif şirkette, kararlar için herhangi bir şekil şartı konulmamıştır. Kararın geçerli olabilmesi için karar defterine yazılması ve ortaklarca imzalanması gerekir.
İdareci ortak veya ortaklar yıl sonunda bilanço ve kar zarar hesabını çıkarmak zorundadırlar. Kar ve zararın bölünmesi için ortaklık sözleşmesinde bir hüküm yoksa, ortaklar da karın bölüşümü konusunda bir karar almamışlarsa, Borçlar Kanununun 523.maddesi uyarınca koydukları sermayeye ve şirkette idareci olarak görev alıp almadığına bakılmaksızın ortaklara eşit olarak dağıtılır.
Kural olarak ortaklar, ortaklıktan emekleri karşılığı bir ücret (veya tazminat) isteyemezler, ancak, sözleşme ile aksi kararlaştırılabilir. Ortaklar oybirliği ile karar vermedikçe hiçbir ortak zarar suretiyle azalan kısmı tamamlamaya zorlanamaz.
Ancak kollektif şirketin malvarlığı borçlarının tamamına yetmezse, kalan borçların ödenmesini sağlamak için tasfiye memurları ortaklara başvurabilir. Sermayeden eksilen kısım ileride oluşabilecek kar payları ile telafi olunur.
ŞİRKETLER
5. Ortakların Yükümlülükleri
1- Sermaye koyma taahhüdünü yerine getirme borcu. Her ortak koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçludur.

2- Gecikme faizi ödeme yükümlülüğü. Herhangi bir ortak, şirketten ödünç aldığı parayı aksi kararlaştırılmış olmadıkça vade gününde ödemeyecek olursa, kanuni faizi ile ödemeye mecburdur.
3- Bir ortak, ortağı bulunduğu şirketin yaptığı işler türünden bir işi, diğer ortakların rızası olmaksızın kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı çeşit ticari işlerle meşgul olan bir şirkete sorumluluğu sınırlanmamış bir ortak sıfatıyla da giremez.
Yanı sıra kollektif şirket ortağının şirkete karşı ihtimam, sadakat, basiretli tacir olma gibi yükümlülükleri bulunmaktadır.
6. Ortakların Vergi Yükümlülükleri
Kollektif şirketin tacir olarak Kurumlar Vergisi yükümlülüğü yoktur.

Kollektif şirketin bilanço karı, vergi yükümlülüğü ile ilgilenmeksizin şirket ortaklarına anasözleşmedeki paylaştırma oranlarına göre ortaklara dağıtılır. Ortakların şirket karından aldıkları paylar, şahsi ticari kazanç niteliğinde olduğundan, ortaklar Gelir Vergisi Kanununda yer alan ticari kazanç hükümleri doğrultusunda vergi ödeme zorundadırlar.
7. Ortaklar Arasındaki Değişiklikler a. Ortağın Ölümü
Ortaklardan birinin ölmesi halinde şirket anasözleşmesinde mirasçılarla diğer ortakların şirkete devam edeceği hakkında bir hüküm varsa mirasçılar ortak sıfatıyla şirkete devam edip etmemekte serbesttir. Kararlarını üç ay içerisinde şirkete bildirmek zorundadırlar. Bildirmezlerse kollektif ortak sıfatını kazanır.

Eğer şirket anasözleşmesinde bir hüküm yoksa, diğer ortaklar ile mirasçılar oybirliği ile karar vererek ortaklığa devam edebilirler. Aksi halde ortaklık sona erer.
b. Bir Ortağın Şirketten Çıkması
Şirket anasözleşmesinde hüküm varsa veya diğer ortaklar rıza gösterirlerse şirketten çıkılabilir. Anasözleşmede hüküm yoksa veya diğer ortaklar şirketten çıkmaya rıza göstermiyorlarsa, kollektif şirketten çıkmak mümkün değildir. Şartlar müsaitse ortaklığın feshine gidilebilir.

c. Ortağın Şirketten Çıkarılması
Şirket anasözleşmesinde, bir ortağın şahsi hallerinden dolayı ortaklıktan çıkarılmasına imkan veren bir hüküm yoksa, ortaklar kararı ile bir ortağın şirketten çıkarılması mümkün değildir. Bu durumda ya mahkemeye başvurularak ortağın şirketten çıkarılmasını ve şirketin kendi aralarında devamını isterler, ya da şirketi feshederler.

Bazı hallerde ortaklar mahkemeye gitmeden de ortağın şirketten ihracı mümkündür.
  • Ortaklardan birisinin iflası halinde,
  • Ortağın kişisel alacaklısının alacağını şirketteki tasfiye payından talep etmesi halinde,
  • Süresiz şirkette, şirketin feshini ihbar eden ortağın şirketten ihracı,
bu durumlarda ortağın şirketteki payı oranında ödeme yapılarak, şirketin diğer ortaklar arasında devamı oybirliği ile kararlaştırılabilir.
d. Şirkete Yeni Bir Ortak Alınması
Kollektif şirkete yeni bir ortak alınması, bir “katılma sözleşmesi” yapılmak suretiyle olur. Bunun için de ortakların, oybirliği ile şirkete yeni bir ortak alınmasına karar vermiş olmaları gereklidir. Daha sonra bütün ortaklar ve yeni ortak katılma sözleşmesini imzalayarak noter tasdiki yaptırılır.

e. Ortaklık Hissesinin Devri
Kollektif şirkette diğer ortakların rızaları alınmak şartıyla payın devri mümkündür.

Bir ortağın çıkması veya çıkarılması hallerinde diğer ortaklar ayrılmayı tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdürler. Anasözleşmenin değiştirilmesi halinde yapılacak işlemler kuruluştakilerin benzeridir. Tescil ve ilan edilmiş hususlarda değişiklik meydana gelmesi halinde bu değişikliklerin usulü dairesinde tescil ve ilanı zorunludur.
ŞİRKETLER
8. Kollektif Şirkette Sorumluluk
Şirket borçları ve taahhütlerinden dolayı, şirket tüzel kişisi ve şirket mameleki doğrudan doğruya birinci derece sorumludur. Şirkete karşı girişilen icra takibi karşılıksız kalmış veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş ise ortaklara karşı icra takibine girişilir veya dava açılabilir. Ortak şirkete koyduğu sermaye ile değil bütün malvarlığı ile sınırsız sorumludur.

Şirkete karşı açılan dava sonucunda mahkemeden yalnız şirket aleyhine alınmış ilam, şirket hakkındaki takip semeresiz kalmadıkça veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş olmadıkça ortaklar hakkında icra edilemez. Şirket borcunu ödeyen ortak ödediği oranda diğer ortaklara rücu edebilir.
9. Kollektif Şirketin Sona Ermesi
Sona erme halleri;

1. İflas eden bir kollektif şirket, iflasın ilanı üzerine sona erer.
2. Şirket sermayesinin tamamı veya üçte ikisi zayi olup da tamamlanmasına veya geri kalan kısmı ile yetinilmeye ortaklarca karar verilmemiş olması halinde, şirket kendiliğinden sona erer.
3. Şirket diğer bir şirketle birleşirse sona erer.
4. Ortaklardan birinin iflas etmesi şirketin sona ermesine sebep olur. Şu kadar ki; diğer ortaklar, müflis ortağı şirketten çıkararak onun payını iflas masasına ödemeleri halinde, şirket diğer ortaklar arasında devam eder.
5. Tayin edilen sürenin sona ermesi ile şirket kendiliğinden sona erer.
6. Şirket anasözleşmesinde yazılı gayenin elde edilmesi ile şirket sona erer.
7. Anasözleşmede yazılı gayenin elde edilmesinin imkansız olması,
8. Ortaklardan birinin ölümü,
9. Ortaklardan birinin kısıtlanması hali de sone erme sebebi olarak sayılabilir.
10.Şirket bütün ortakların kabul etmeleri halinde de sona erer.
Sone erme sebeplerinden herhangi birinin meydana gelmesi halinde şirket hemen sona ermez. Yeni bir dönem başlar. Bu dönemde :
  • Şirketin sona ermesinin tescil ve ilan edilmesi gerekir.
  • Şirket anasözleşmesinde belirtilen amaç ve konu tasfiye gayesine dönüşür.
  • Şirket tüzel kişiliğinin ehliyeti, tasfiye gayesiyle sınırlı olur.
  • Ticaret unvanı “Tasfiye Halinde..................” kelimeleri eklenerek kullanılabilir.
  • Tasfiye halindeki şirketin temsili tasfiye memurları marifetiyle yürütülür.
  • Sone erme keyfiyeti usulen tescil ve ilan edilmemiş ise, bütün ortakların üçüncü kişilere karşı sorumlulukları sınırsız olarak devam eder.
10. Tasfiye Tasfiyenin amacı, şirketin devamı sırasında başlanmış olan ve henüz sonuçlandırılmamış olan iş ve ilişkileri tamamlamak, şirketin borç ve taahhütlerini ifa, alacaklarını tahsil ve mevcut mallarını paraya çevirmek suretiyle yapmak ve elde edilen safi mevcudu ortaklara dağıtmaktır.
Kollektif şirketler iki şekilde tasfiye edilebilir.
a. İflas Hükümlerine Göre Tasfiye
Şirket ortaklar veya alacaklılar tarafından yapılan talep üzerine, mahkemece verilen iflas kararı üzerine tasfiye İİK. hükümlerine göre alacaklıların temsilcileri tarafından yapılır. Bu şekilde tasfiyeye, şirket aktifinin borçlarını karşılamadığı durumlarda başvurulur.

b. Ticaret Kanunu Hükümlerine Göre Tasfiye
Bu şekilde tasfiyede tasfiye memurları ortakların temsilcileridir. Şirket aktifi borçlarını -karşılamaya yeterlidir. Tasfiye edilmekte olan bir şirketin iflası istenebilir. İflasla birlikte ortakların temsilcisi olan tasfiye memurları değişir ve alacaklıların temsilcileri tasfiye memuru seçilir.

IV. Komandit Şirketler
Komandit Şirketler Türk Ticaret Kanunu’nda tanımlanmıştır. Yasada, “Adi Komandit” ve “Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit” şirketler olmak üzere iki türe ayrılmaktadırlar. Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirketlere uygulamada pek rastlanılmadığından bu yazımızda sadece Adi Komandit şirketlerden bahsedilecektir.

Komandit Şirketlerin en belirgin özelliği, ortakların bir kısmının sorumluluğunun sınırlı, bir kısmının sorumluluğunun da sınırsız olmasıdır. Bu şekilde doğrudan ticaretle uğraşmadan kazanç elde etmek imkanı sağlandığı gibi, ticari yeteneği ve bilgisi olup, yeterli sermayesi olmayan kimseler için de ticaretle uğraşma olanağı elde edilmiş olur.
1. Tanım
Komandit Şirket, iki veya daha çok kimse tarafından, bir ticari işletmeyi müşterek ticaret unvanı altında işletmek amacıyla, bir akitle kurulan ve şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir kısmının sorumluluğu sınırlanmamış ve diğer bir kısım ortaklarının sorumluluğu belirli bir miktar ile sınırlanmış olan, hak ehliyeti işletme konusu ile sınırlı, tüzel kişiliğe sahip bir ticaret şirketidir.

Komandit Şirketin belirleyici unsurlarını şu şekilde sayabiliriz;
  • Komandit Şirketin kurulabilmesi için iki veya daha çok gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelmesi,
  • Şirketin, belirli bir iktisadi amaç ve konu için kurulması,
  • Girişim için bir ticari işletme kurulması,
  • Bir Komandit Şirketin kurulması için en az iki ortağın bir araya gelmesi gerekmektedir. Ortaklar, sorumluluklarının ne olacağını kararlaştırarak, en az bir ortağın sorumluluğunun sınırlı (komanditer ortak), ve yine en az bir ortağın sorumluluğunun da sınırsız (komandite ortak) olarak belirlenmesi,
  • Şirket kuruluşunda, ortakların müşterek gaye için, eşit haklarla birleşmesi ve işbirliği yapması,
  • Ortakların sermaye getirmeyi kabul etmiş olmaları,
  • Şirket işletmesinin bir unvanı olması ve bu unvanda “Komandit” olduğunun belirtilmesi,
  • Ortaklar arasında sözleşme yapılması,
Sadece gerçek kişiler Komandite ortak olabilirler, buna mukabil gerçek veya tüzel kişiler Komanditer ortak olabilirler.
2. Unvanı
Komandite şirketin unvanı, komandite ortaklardan birinin ad ve soyadı ile şirketi ve türünü gösterecek bir ibareden oluşur.

Şirket unvanında komanditer ortağın adının bulunması yasaktır. Ancak, her nasılsa unvana komanditer ortağın adı alınmışsa, bu ortak üçüncü kişilere karşı sınırsız sorumlu ortak gibi sorumlu olur.
3. Sermaye Borcu
Komandite ortaklar, sermaye olmaya yarayan her çeşit kıymetleri, emek ve ticari itibarlarını şirkete sermaye olarak koyabilirler.

Buna karşılık komanditer ortakların koyacakları sermayenin ise, nakit veya kolayca nakde dönüşebilir kıymetlerden olması gerekir. Emek veya ticari itibarlarını şirkete sermaye olarak koyamazlar.
  Alıntı ile Cevapla