Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27-01-2007, 13:58   #3
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

TRABZON - Bazı inanışlara göre: Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez. İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar. Ateşin çıkardığı ses ateşi yakan kişi hakkında dedikodu yapıldığına işarettir. Kapı eşiğinde oturulmaz, insan bekar kalır...
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güler, birlikte yaşayan insanlar arasında kimizaman korkudan, kimi zaman çaresizlikten, kimi zaman da rastlantılardan doğan bir takım inanışlar olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Güler, bu tür inanışların, ilk insanın var oluşundan günümüze kadar sürüp geldiğini ifade ederek, “Bu tür inanışların çoğunun bilimsellikle, akılla, çağdaşlıkla bir ilgisi yoktur. İnanışlar kişiden kişiye değişmekle birlikte ortak yanları vardır. Bu tür inanışların insan üzerinde negatif etkisi de bulunmaktadır” dedi.

RUH, MEZARLIK, TÜRBE VE ZİYARET YERLERİ İLE İLGİLİ BAZI HALK İNANÇLARI:
Ziyaret yerlerindeki ağaçları kesenler çarpılır.
Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişiler çarpılır.
Mezarlığı parmağı ile işaret etmek iyi değildir. Parmakları ile işaret eden kişilerin parmakları kurur.
Kurban kesilirken hayvan dilini dışarı çıkarırsa kurban sahibi o yıl içerisinde ölür.
Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir.
Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür.
Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir, insan çabuk ölür.
Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcılarına verilir.
Mezarlıktan ağaç kesilmez. Ağaçta cin olduğuna inanılır.
Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konulur.
Yoğurdun güzel olması için mezardan çırpı toplanarak, kaynayan sütün altına atılır.
Ölünün yıkandığı evde üç gün ışık yanar.
Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez.
Mezar kazıcısına para verilmezse ölünün rahatsız olacağına inanılır.

HAYVANLARLA İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Yılan öldürülüp, suya atılırsa ve yılan suda kaybolursa yağmur yağar ve durmaz, seller olur.
Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar.
Bir evin başında baykuş öterse, o evde biri ölür ya da bir yıkım olur.
İnek doğurunca eve ağır bir şey alınırsa ya da ağır bir şey kaldırılırsa ineğin sütü kesilir.
İneğin sütünü yere sağmak iyi değildir, hayvan hastalanır.
İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar.
Bir kişinin önüne tavşan çıkması uğursuzluktur, mümkünse gidilen yoldan geri dönülür.
Çakal uluyunca yere tükürmek gerekir, yoksa insanın başına bir yıkım gelir.
Çakal ulumaya başlayınca hava açacak, günlük güneşlik olacak demektir.

OCAK VE ATEŞLE İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir.
Sabah evinden başkasına ateş verenin ocağı söner.
Ocağın üstünü boş bırakmak uğursuzluk getirir.
Sacayağının birdenbire devrilmesi evin başına bir yıkım geleceğini gösterir.
Tencerede su boşu boşuna kaynarsa düşmanlar çoğalır.
Lamba yakılmayan evin ocağı her vakit kararır. Aynı zamanda ev sahibinin öldükten sonra mezarı da karanlık olur.
Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir.
Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür.
Ateş çok önceden sönmüş olsa dahi külün yanında yatılmaz. Külde cin ve şeytanın oynak yaptığına inanılır.
Ateşin çıkardığı ses ateşi yakan kişi hakkında dedikodu yapıldığına işarettir.


  Alıntı ile Cevapla