Konu: Dedikodu
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27-01-2007, 15:53   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Dedikodu

Dedikodu
ir derin hastalığın adıdır dedikodu. Bardağın dolu yanını değil boş yanını görmekle start alır. Her nasıl bir neden ve gerekçe olursa olsun, gayet laubali bir şekilde, hedef alındığı kişinin arkasından, onun istemediği veya tasvip etmediği şeylerin söylenilmesi halini yansıtır bu kavram. Tez ve antitez düşünce yetersizliğinin bir sonucudur. Yapanı feci halde kündeye getirir.
Hepimiz biliyoruz ki; sıradışı olmanın en üstün özelliği, toplumsal yaşamda çok olumsuz bir vasıf olarak kabul edilen bu olgudan uzak durmaktır.
Bazı menfi işlerin içine dalanlar, bir noktadan sonra, ne yazık ki bu güçlü duygunun rehavetine kapılıp, kendilerini tutamaz hale gelebiliyor. Olayı bu gerçeğin ışığında düşünürsek, dedik****un kendiliğinden ortaya çıktığını kabul edebiliriz.
Kendine hakim olamayan bir kısım insanların bu değersiz kavramı topluma kabul ettirmeye, şekillendirmeye çalışmaları anlaşılır gibi değildir. Ne var ki, sağduyu sahipleri zaman zaman düşüncelerini bir çember içine almak isteyen bu amansız hastalığın dışında kalarak, yaşamlarında yepyeni bir sayfa açabilir. Onun tuzaklarına düşen birey ise helak olup gider.
Kendine sahip olabilen insanların asla düşünmek istemedikleri bir koşuldur, dedikodu eylemi!..

İnsanların asla anlamamakta ısrar ettiği bu boyut, tarih boyunca insanın yakasını bırakmamış ve pek farklılık göstermemiştir...
Bu nitelik Hz Resullûllah tarafından belirgin bir şekilde şöyle tarif edilmiştir:
“Kardeşinin etini yemek !..”

Dedikodu, kapsamlı bir olay... O, işin mantıklı bulunduğuna işaret etmez. Olsa olsa abuk sabuk bir iş olduğuna işaret eder. Kısacası, dedikodu homojenleşmeyi önler diyebiliriz. Paylaşımcıların, konulara derinlemesine bakmadan ve analiz etmeden yaptıkları yaklaşım bunu göstermektedir. Olumsuzluğu paylaşan insanların dostluğu ise gerçek değil sahtedir. Onlar bir şeyler üretmek imkânı bulamamakta ve fasit bir daire içinde dönüp durmaktadır.
Bu yöndeki mistik hassasiyeti ağızlarına almamaları, ilkelere ve kurallara uymamaları bunun göstergesidir.
Dedikoduyu yapanların en büyük şanssızlığı, büyük hatalarından ötürü kaybettiklerinin ve ileride hesap vereceklerinin farkında olmamalarıdır. Bu şekilde davranmayı kimse önermez. Dedik****un nelere mal olacağı açıkça belli iken, bu olumsuz etmene yine de devam etmek akıl almaz bir iştir. Toplum içinde onlara sıcak bir yaklaşım yapılamaz.

Dedikodu bireyler arasında diyalog kopukluğuna neden olduğu gibi, bir takım faaliyetler sonucu yoğunlaşarak toplumu etkileyebilir hale de gelir. Dedikoduya meyli olan, bu imkânı kendi yaratır veya imkân bulunca çok geçmeden aktif duruma geçer. Ancak, dedikoduyu meziyet gibi düşünenlerin de sorunları asla bitmez. Dedikodu yapan bir bireyin geldiği sınır bellidir. Bütünüyle bakıldığında, dünyanın bir çok yerinde insanlar, bu olumsuz koşuldan nasibini almış durumda görülüyor.
Bazı insanlar ise dedik****un değil, ilmin peşindedir. Onlar, kesinlikle kendilerindeki mevcut eksikliğin giderilmesinde zaman kaybına uğramayı göze alamayan geçmişle uğraş vermeyenlerdir. İstikrar denen kavram ancak toplumun bu kesimi için geçerli olur..
İnanan bir insan, bilir ki; asıl hedef dedikodusuz bir ortamda yaşamak ve kendisiyle barışık olmaktır. Toplumsal kesimleri fazlaca geren ve toplumu neredeyse ikiye bölen, yapılanı gündemden düşürmeyen, bu tiksinti verici durumdan kurtulmak şarttır.
Mantıklı düşünen ve sorumluluk taşıyan bir İnsan bu tür yaşamı görmezlikten gelmesi mümkün değildir..
  Alıntı ile Cevapla