İslam Düşüncesinde Yorumları Birleştiren Unsurlar | | iSLAM DÜŞÜNCESiNDE YORUMLARı BiRLEŞTiREN UNSURLAR İslam düşüncesi, sevgili Peygamber Efendimizin vefatından sonra, Müslüman toplumun çoğalıp genişlemesiyle, farklı kültür ve medeniyetten gelen insanlarla değişime uğramıştır. Bunda insanların değişik bilgi, kültür, ört adet, coğrafyaya sahip olmaları etkili olmuştur. İslam, birçok yönden bunu gayet doğal ve normal bir süreç olarak kabul etmektedir. Çünkü İslam durağan bir din değildir. İslam,ilerlemeyi,gelişmeyi, düşünmeyi, üretmeyi esas alan bir dindir. Hatta bunları teşvik ederek sevap vadeden bir dindir. Bu sebeple zamana, olaylara, sosyal hayata ve siyasi şartlara göre. Toplumun din alanındaki ihtiyaçları değişecek ve birbirinden değişik olacaktır. işte bunlara çareler aranırken de elbette yorum farklılıkları olacaktır. İslam, bütün bunlara olumlu yaklaşan ve bunları Müslüman toplumun zenginlikleri yönüyle bakan bir dindir. İslam düşüncesinin vahyin gelişinin bitiminden itibaren farklı şekillerde yorumlanmasını İslam’ın insanlara sağladığı büyük kolaylık ve rahatlık şeklinde değerlendirmek gerekir. Eğer böyle olmasaydı, tek tip insan, tek düşünce olması gerekirdi. Oysa İslam bunu asla tasvip etmemektedir. Çünkü İslam’da her insan bir âlem gibidir. Herkesin iç dünyası, zihni yapısı, akıl ve mantığının gücü ve işleyişi, olaylara bakışı ve sonuç çıkarması vs. farklıdır. Bu, insanların içinde yaşadığı topluma kolaylık ve zenginlik getiren bir durumdur. Bundan yararlanmak gerekir. Düşünce farklılığı, insanların daha fazla ve daha geniş düşünmesine katkıda bulunur. insanların ufkunu açar. Şu halde, İslam düşüncesinin farklı yorumlanmasından korkmamak gerekir. Bunun kötü bir şey olmadığını da bilmek lazımdır. Bu durumun İslam toplumu için zarar değil fayda sağladığını, bundan dolayı dinimizin kolayca her yerde yaşanabilir bir din olduğunu anlamak gerekir. İslam düşüncesinin temel ilke ve kurallarda farklı yorumlamanın olmadığını daha önce öğrenmiştik. Farklı yorumlar, sadece dinin ayrıntı denilen kısımlarındadır. Mesela, hiçbir mezhep veya farklı bir görüş namazın farz olup olmadığı konusunda farklı düşünmemişlerdir. ister Hz. Peygamber zamanında ister sonradan Müslüman olmuş olsun; herkes namazın farz olduğunu kabul etmektedir. Sadece kılınışı konusunda dini açıdan çok basit bazı noktalarda farklı görüşler meydana gelmiştir. Bu tür farklılıklar asla namaza zarar vermeyecek ayrıntılardır. İslam’ın temelleri çok sağlam kaynaklara dayanmaktadır. Dünyanın her yerindeki Müslümanlar, bunlara bağlı kaldıkça İslam’a ve Müslümanlara hiçbir zarar ve sıkıntı gelmeyecektir. Bunlar bütün Müslümanları aynı duygu, düşünce ve idealde birleştiren temel unsurlardır. Başka bir ifade ile bunlar Müslümanları tek çatı altında birleştiren üst unsurlardır. Bu unsurları dört esasla özetlemek mümkündür: tevhid, nübüvvet, kur'an ve ahiret inancı. |