Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30-01-2007, 04:09   #1
Meric
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
A' Dan Z' Ye Yeni Sosyal Güvenlik Reformu Açiklamalar

SOSYAL GÜVENLİK REFORMU - EMEKLİLİK


1. Sosyal güvenlik sistemi nedir?

İnsanlar hayatlarının bazı dönemlerinde sosyal-ekonomik nedenlerle ya da yaşlanma, sakatlanma gibi fiziksel nedenlerle geçici veya sürekli bir şekilde gelirlerini kaybedebilir ya da hastalanabilirler. Karşılaştıkları bu olumsuz durumlarla bireysel olarak başetmeleri mümkün olmayabilir. Sosyal güvenlik sistemlerinin temel amacı böyle zor dönemlerde insanları yoksulluk ve yoksunluk riskine karşı korumaktır. Bir diğer ifadeyle, sosyal güvenlik sistemleri toplumun zor durumda olan bireylerine yardım etmeyi daha iyi durumda olan kişilerin vicdanına bırakmayarak toplumsal dayanışmayı kurumsal hale getirir ve vatandaşlara sosyal güvenliği bir hak olarak sunar. Toplumsal dayanışma birbirini belki de hiç tanımayan insanlar arasında gerçekleşir: Sistem tarafından toplanan mali kaynaklar zenginden yoksula, çalışandan çalışamayana, gençlerden yaşlılara aktarılır. Sizin verdiğiniz prim, hiç tanımadığınız bir kişiye sağlık hizmeti olarak gider. Size de hiç tanımadığınız bir kişinin parasıyla emekli aylığı verilir. Bu durum nesiller boyunca devam eder.

2. Ülkemizde sosyal güvenlik kurumları hangileridir?

Ülkemizde; çalışma ilişkisine dayalı üç sosyal güvenlik kurumu vardır. Bunlar bir işveren emrinde çalışanlar için Sosyal Sigortalar Kurumu, işveren ve kendi nam ve hesabına çalışanlar için Bağ-Kur ve memurlara yönelik olarak Emekli Sandığı’dır. Bu kurumlar hizmetlerini verirken kişilerden prim toplarlar. Onun için bunlara primli sistem denir. Bir de prim veremeyen kişilere hizmet eden kurumlar vardır ki; bunlar da Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile Sosyal Yardımlaşma Genel Müdürlüğü’dür. Bu kurumların harcamaları devlet bütçesinden ayrılan kaynaklarla finanse edilir.

3. Ülkemizde mevcut sosyal güvenlik kurumları ne zaman kuruldu?

Ülkemizde sosyal sigortalara ilişkin ilk kısmi düzenlemeler 1860’lı yıllara kadar gitmektedir. Tüm çalışanlara yönelik olarak ise, ilk defa 1946 yılında İş Kazalarıyla Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu ile mesleki risk sigortası uygulanmaya konularak Sosyal Sigortalar Kurumu’nun temelleri atılmıştır. 1949 yılında memurlar için Emekli Sandığı, 1964 yılında Sosyal Sigortalar Kanunu ve en son 1971 de ise Bağ-Kur kurulmuştur.

4. Bu kurumlar neden açık veriyor?

Sosyal güvenlik kurumlarımızın gelirlerinin giderlerini karşılayamamasının dolayısıyla bütçelerinin açık vermesinin bir çok nedeni vardır. Ama en önemli neden erken emekliliktir. Yaşlılık sigortası yaşlanma sonucu çalışamayacak durumda olan kişilerin ekonomik kaybını bir dereceye kadar telafi etmek amacıyla düzenlenmiştir. Ne var ki, erken emeklilik sonucunda orta yaşlı hatta genç insanlar yaşlılık aylığı almaktadır. Böylece bir taraftan sosyal güvenlik kurumları prim gelirinden mahrum olmakta, diğer taraftan prim aldıkları süreden daha uzun süre yaşlılık aylığı ödemek zorunda kalmaktadırlar. OECD ülkeleri arasındaki karşılaştırmalara göre, ülkemiz en uzun süre emekli maaşı ödeyen ülkeler arasındadır. 1999 yılında yapılan emeklilik yaş artışı bile, bu durumu çok fazla değiştirmemiştir. Böyle bir yapının makul olduğunu söylemek mümkün değildir. Erken emeklilik olgusu hem mali, hem de aktif/pasif dengesi açısından sisteme zarar vermiştir. Günümüzde SSK’dan emeklilerin % 62’sinin yaşının asgari emeklilik yaşı olan 58-60 yaşın altında olması, sorunun boyutunu açıkça ortaya koymaktadır.

Ayrıca, erken yaşlarda emekli olan vatandaşlarımız çalışamaz durumda olmadıkları için çalışmaya devam etmektedirler. Gençlere kıyasla iş deneyimi daha fazla olan genç emeklilerimiz kayıt dışı olarak daha düşük ücretlerle çalışmayı kabul etmekte, bu durumsa istihdamın yapısını gençlerimiz aleyhine bozmaktadır.

Sosyal güvenlik sisteminin yaşadığı finansman sorunu, kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskı dolayısıyla, başta enflasyon olmak üzere, diğer temel ekonomik göstergeleri de olumsuz etkilemektedir. Son on yıldır bizzat sosyal güvenlik sisteminin kendisi ülke ekonomisinde istikrarsızlık yaratan ana sebeplerden biri haline gelmiştir. Ülkemiz genç bir nüfusa sahip olduğu dikkate alındığında, doğru tasarlanmış bir sosyal güvenlik sisteminin açık vermek yerine, aynı dönemde fon birikimi sağlayarak ekonomiye olumlu katkıda bulunması gerekirdi.

5. Neden sosyal güvenlik alanında yeni düzenlemeler gerekmektedir?

Sosyal güvenlik sistemlerinin en önemli amacı göreli ve mutlak yoksulluğu azaltmaktır. Ülkemizdeki duruma bakıldığında ise, mevcut sosyal güvenlik sistemimizin bu amacı yeterince gerçekleştiremediğini görüyoruz. Her şeyden önce bütün vatandaşlarımız sosyal güvenlik kapsamı altında değildir. Sosyal güvenlik sistemi içinde olan vatandaşlarımız arasında ise, sahip oldukları haklar ve yükümlülükleri açısından bir çok farklılıklar mevcuttur. Gerek emeklilik gerek sağlık sistemimizin kaynakları toplumun görece daha iyi durumdaki kesimlerine aktarılmaktadır. Diğer taraftan, sosyal güvenlik sisteminin yaşadığı finansman sorunu, kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskı dolayısıyla, başta enflasyon olmak üzere, diğer temel ekonomik göstergeleri de olumsuz etkilemektedir. Son on yıldır bizzat sosyal güvenlik sisteminin kendisi ülke ekonomisinde istikrarsızlık yaratan ana sebeplerden biri haline gelmiştir. Kamu bütçesinden sosyal güvenlik kurumlarının açıklarını kapatmak için söz konusu kurumlara yapılan transferlerin milli gelir içindeki payı % 4.8’e ulaşmıştır.

Türkiye’de emeklilik sistemi mali açıdan dengede olsaydı bile, demografik yapıdaki değişimler nedeniyle sistemde köklü değişiklikleri yapmak zorundayız. Türkiye nüfusu diğer bir çok gelişmiş ülkeye oranla hızla yaşlanmaktadır. Yaşlıların (65 yaş ve üstü kişilerin) toplam nüfus içindeki payının %7’den %14’e ulaşması Fransa’da 115, Batı Almanya’da ve İngiltere’de 45 yıl, ABD’de 75 yıl sürmüşken, Türkiye’de bu orana 25 yılda ulaşılacaktır.

Nüfusumuzun hızla yaşlanmasından kaynaklanan sorunlara rağmen, ülkemizin önünde “demografik fırsat penceresi” olarak adlandırılan bir dönem bulunmaktadır. Önümüzdeki 20 yıl çalışabilir nüfusun artacağı bir dönem yaşanacaktır. Bu 20 yıllık dönem, aynı zamanda gerek büyüme hızının, gerek toplam tasarrufların yükselmesi, dolayısıyla sosyal güvenlik kurumlarının fon birikimi sağlaması beklenen bir dönemdir. Önümüzde bir kereliğine açılacak olan bu fırsat penceresinden en iyi şekilde yararlanmak için de sosyal güvenlik reformu gereklidir. Bu fırsat dönemi 2025 yılından sonra çalışanlara bağımlı olan nüfusun toplam nüfus içindeki payının hızlı artmaya başlamasıyla sona erecektir. Mevcut nüfus yapısı ile bu kadar büyük sorunlar yaşayan bir sosyal güvenlik sistemin, yaşlanma sorunu ile karşılaştığımızda sürdürülmesi mümkün olmayacaktır. Bundan 20-30 yıl sonra alınması gereken önlemler ise çok ağır olacaktır.

Mevcut sosyal güvenlik sisteminin açıkları için her yıl oldukça büyük miktarlarda kaynak aktarıldığı halde ülkemizde yoksulluk oranı da oldukça yüksek. Aktarılan kaynaklar yerine gitmiyor mu?

Sosyal güvenlik sistemlerinin temel amacı insanları yoksulluğa karşı korumaktır. Yoksulluk, önlem alınmadığı taktirde, kendisini çoğaltan bir olgudur. Sosyal yardım ve hizmetler de dahil olmak üzere, ülkemizde sosyal güvenlik kurumlarının 2005 yılındaki toplam harcamalarının milli gelire oranı % 12.1 gibi yüksek bir düzeyde olmasına karşın, mevcut sistem yoksulluğu önlemek konusunda yeterince etkili değildir. Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere kendi hesabına çalışanlar, ücretsiz aile işçileri ve yevmiyeli çalışanlar arasında yoksulluk riski, işsizlerden daha yüksektir. 2005 verilerine göre bu üç kesimde çalışanların %76’sı kayıt dışındadır. Yoksulluk riskinin en düşük olduğu iki grupsa, işverenler ile ücretli ve maaşlı çalışanlardır. Oysa, sosyal güvenlik kurumları aracılığı ile aktarılan kamu kaynakları büyük oranda emeklilik sistemi açıklarını finanse etmek amacıyla kayıtlı çalışma ve emekli olma olanağını yakalamış bu kesime yöneliktir. Bu durum, kamu kaynaklarının yoksulluğu önlemek konusunda yeterince etkin kullanılmadığının açık bir göstergesidir.

6. 1999 yılında Sosyal Güvenlik Reformu yapıldı. Şimdi tekrar niye yapılıyor?

1999 yılında yapılan reform, daha çok emeklilik sisteminin yaş, aylık bağlama oranı, aylık hesaplama yöntemi gibi parametrik değişikliklerine ilişkindi. Ancak o dönemde de Emekli Sandığında yaş dışında bir değişiklik yapılamamıştı.

Bu kez ise ağırlığı kurumsal yapılanma olan çok daha kapsamlı bir reform tasarımı söz konusu. Sosyal Güvenlik reformunun temel amacı adil, kolay erişilebilir, yoksulluğa karşı daha etkin koruma sağlayan, mali açıdan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemine ulaşabilmektir. Tüm nüfusu kapsayan tek bir emeklilik, tek bir sağlık sistemi, muhtaçlığa dayalı ve adil bir sosyal yardım sistemi ile sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında birleştirilmesini içeren oldukça kapsamlı bir reform gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu yönüyle değerlendirildiğinde Cumhuriyet tarihimizin en önemli ve en kapsamlı sosyal güvenlik reformu olduğunu söyleyebiliriz.

Yürütülen reform 1999 da yapılan reformun alternatifi değildir. O dönemde yapılamayanların tamamlandığı ve bunun çok ötesinde unsurlar içeren yapısal bir reform söz konusudur.

7. Reform sonrası mevcut emeklilerin maaşında bir düşüş olacak mı?

Emeklilerimizin aylıklarının düşmesi söz konusu değildir. Bir kişi ne kadar emekli maaşı alıyorsa o maaşı almaya devam edecektir. Her yıl emekli maaşlarındaki artışlarla ilgili düzenlemeler yapılmaktadır. Bu artışların genellikle son 6 ayda gerçekleşen TÜFE artış oranı kadar olması sağlanmaktadır.

8. Örneğin şu an 47 yaşında emekli olacak bir kişinin, yeni yasayla emeklilik yaşında bir değişiklik olacak mı?

Şu anda çalışan hiç kimsenin emekliliği hak etme koşulu değişmeyecektir. Mevcut kanunlara göre bir kişi hangi yaşta emekli olacaksa o yaşta emekli olabilecektir. Mevcut üç sosyal güvenlik kurumunda emeklilik yaşı kademeli olarak artmakta ve 2023 yılında kadın sigortalılar için 58’e, erkek sigortalılar için ise 60’a yükselmektedir.

Yeni kanun tasarında 2035 yılına kadar emekli yaşında bir artış öngörülmemektedir. Emeklilik yaşı 2036 yılından itibaren kademeli olarak artacak ve 2048 yılında 65’e ulaşacaktır.

9. Bu gün emekli maaşı düşük olan bir kişinin yeni yasadan sonra maaşı artacak mı?

Yeni yasada mevcut emekliler ile ilgili herhangi bir değişiklik yoktur. Mevcut emeklilerin maaşlarındaki artış her yıl enflasyondaki yükselişine paralel olarak yapılacaktır.

10. Yeni yasaya tabi olacak bir kişinin emekli aylığı mevcut emekliler gibi düşük mü olacak?

Ülkemizde emekli aylıklarının miktarının sigortalıların geçimlerini rahatlıkla sürdürmelerine yetmediği bilinmektedir. Ne var ki, bu sorun sosyal güvenlik düzenlemelerinden çok istihdam piyasasının durumuyla ilgilidir. Ülkemizdeki emekli aylıklarının düşük olmasının nedeni çalışırken kazanılan ya da beyan edilen ücret düzeylerinin düşük olmasıdır. İşgücünün vasfının düşük, işsizlik oranının yüksek ve kayıt dışı çalışmanın yaygın olması ortalama ücret düzeyini olumsuz etkilemektedir.
Emekli aylıklarının düzeyi belirleyen diğer unsur ise aylık bağlama oranıdır. Bu oran ülkemizde oldukça yüksektir: Aylık bağlama oranı dünya ortalaması her yıl için 1,5 iken, bu oran SSK ve Bağ-Kur’da 2,6 Emekli Sandığında 3’tür. Bu durum, emekli aylıklarının net ücrete çok yakın bazen de onun üzerinde olması sonucunu doğurmaktadır. Örneğin, asgari ücretle çalışan bir kişi net olarak 380 YTL alırken, emekli olduğunda 458 YTL almaktadır. Yani emekli olan birisi çalışırken elde ettiği ücretten daha yüksek emekli aylığı alabilmektedir.
Yeni sistem daha uzun süre çalışmayı, çalışma ücretinin daha büyük bölümünün biriken paraya (prime) dahil edilmesini öngörmektedir. Ekonomik gelişme düzeyimizin giderek iyileşeceği, bunun da genel ücret düzeyini yükselteceği göz önüne alındığında, gelecekte emekli aylıklarının satın alma gücü bakımından bugünkünden daha yüksek olması beklenmektedir.


11. Bazı emeklilerin maaşı yüksek bazılarının ki düşük oluyor neden? Yeni yasayla nasıl olacak?

Emekli aylıkları arasındaki farkın nedeni sigortalıların prime esas kazançlarının veya çalışma sürelerinin bir birinden farklı olmasıdır. Diğer yandan aynı durumda olan sigortalıların emekli aylıklarının da emeklilik tarihine göre bir birinden farklı olduğu görülebilmektedir. Bunun nedeni ise, önceki yıllarda farklı tarihlerde çıkarılan yasalarla, prime esas kazanç taban ve tavanı arasındaki oranın veya prime esas kazanç tespitinin değiştirilmiş olmasıdır. Yeni yasa ile aynı durumdaki sigortalıların aynı emekli aylığından yararlanabilmesi sağlanacaktır.

12. Emekli olduktan sonra aylıklar nasıl belirlenecek ?

Aylık bağlama oranı, kişinin sigortalı olarak geçirdiği her yıl başına çalışma süresi boyunca prime esas kazançlarından hesap edilen ortalama aylık kazanç veya gelirinin yüzde kaçını emekli aylığı olarak alacağını gösterir. Ülkemizde aylık bağlama oranları dünyadaki diğer ülkelerden daha yüksektir. Mevcut net ücretinin % 100’ünün üstünde oranlarda aylık bağlanmaktadır. Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere, Lüksemburg dışında AB ülkelerinde emekli aylıklarının son alınan net ve brüt ücrete göre oranı ülkemizden düşüktür. Ayrıca, üyesi bulunduğumuz OECD ülkelerinin ortalaması şu anda % 68.7’dir. Yeni yasada ülkemizde uygulanan aylık bağlama oranlarının, ancak 2041 yılında diğer ülkelerde şu anda uygulanan ortalama oranlara getirilmesi hedeflenmektedir. Aylık bağlama oranı düşünce aylıkların da düşeceği sonucuna varılmaktadır. Ancak, bağlanan aylığın miktarını sadece aylık bağlama oranı belirlememekte, kişinin çalışma süresi ve çalışma süresi boyunca aldığı aylık ücretler doğrudan etkilemektedir.

13. Yeni yasayla emeklilik yaşı yükselecek mi?

2035 yılına kadar emeklilik yaşı değiştirilmeyecektir. 2036 yılından itibaren emeklilik yaşlarında hayatta kalma beklentisindeki artışa paralel, kademeli bir artış gerçekleşecektir.



Yıllar İtibarıyla Emeklilik Yaşları

YILLAR
ERKEK
KADIN

2005-2035
Değişmiyor
Değişmiyor

2036-2037
61
59

2038-2039
62
60

2040-2041
63
61

2042-2043
64
62

2044-2045
65
63

2046-2047
65
64

2048
65
65




Yani halen çalışan sigortalıların emeklilik yaşı yükselmeyeceği gibi, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra, ancak 2035 yılından itibaren emekli olacaklar için emeklilik yaşı yükselmiş olacaktır.

14. Sisteme 2007 yılından itibaren yeni girenler için ne değişecek?

İlk defa 2007 yılından itibaren sigortalı olacaklar için emeklilik yaşı 2036 yılına kadar kadınlar için 58, erkekler için 60, 2036 yılından itibaren ise 13. sorunun cevabında gösterildiği gibi kademeli olarak artacaktır.
Sadece SSK kapsamındaki kişiler için 7000 gün olan prim ödeme gün sayısı 20 yıl içinde her yıl 100’er gün artırılarak 9000 güne çıkacaktır. Ancak, kısmi emeklilik nedeniyle kişilerin 5400 gün üzerinden de emekli olması alternatifi bulunmaktadır.


Sadece SSK kapsamındaki kişiler için 7000 gün olan prim ödeme gün sayısı 20 yıl içinde her yıl 100’er gün artırılarak 9000 güne çıkacaktır. Ancak, kısmi emeklilik nedeniyle kişilerin 5400 gün üzerinden de emekli olması alternatifi bulunmaktadır.

15. SSK’lılar için 2007 yılında ilk defa sigortalı olanlar artık 9000 gün prim ödemek zorunda olacak. 9000 gün işçiler için fazla değil mi?

Halen Emekli Sandığı ile Bağ-Kur’da emekli olabilmek için 25 yıl, yani 9000 gün prim ödenmesi gerekmektedir. Sadece SSK’da bu süre 7000 gün, yani 19 yıldan biraz fazladır. Prim gün sayıları ile ilgili yeni düzenleme, tasarının yasalaşmasından sonra sigortalı olanlar için geçerli olacaktır. Bu düzenlemeye göre 7000 günden 9000 güne her yıl 100 gün olmak üzere 20 yılda kademeli olarak artacaktır. Halen SSK kapsamında sigortalı olanlar ise 7000 gün prim ödemek suretiyle emekli olabilecektir.Ayrıca TBMM Plan veBütçe Komisyonunda yapılan bir düzenleme ile, işsizlik ödeneği alınan dönemde malüllük yaşlılık ve ölüm sigortası primleri İşKur tarafından yatırılacağı için işsizlik ödeneği alınınan dönemde emekli olmak için gerekli prim ödeme gün sayısına eklenecektir.

16. Devlet memurlarının aylıkları reform nedeniyle düşecek mi?

Kamu görevlilerinin prime esas kazanç matrahları bugüne oranla artacağından ve bu matrah üzerinden prim alınacağından ele geçen net ücretlerinin azalabileceği yönünde bir kaygı vardır. Ancak, net ele geçen ücretin düşmemesi için prim artışının bütçeden karşılanması düşünülmektedir. Böylece kamu çalışanları açısından da net ücrette bir düşme meydana gelmeyecektir
__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla