Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-02-2007, 14:54   #1
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Doğrudan Yabancı Yatırımlar

DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR



Tanımı :

Bir şirketin, yatırımını ülke sınırları dışına yaymak üzere ana merkezinin dışındaki ülkelere üretim tesisi kurması veya mevcut üretim tesislerini satın alması “doğrudan yabancı yatırım” olarak adlandırılır. Geniş anlamda, bu tanıma emlak sektöründe yapılan spekülasyonlar, borsa oyunları, tahvil alımları, kur değişikliklerinden yararlanan çeşitli spekülatif giriş-çıkışlar da girebilmektedir; ancak bu çalışmada “yabancı doğrudan yatırım”, üretken alanlara yapılan yatırım ( makine, teçhizat, bina, arsa, lisans, patent hakları) olarak ele alınacaktır.

Gerekliliği :
Dünya ekonomisi özellikle son 15-20 yılda hızlı bir şekilde değişmektedir. “Küreselleşme” olarak tanımlanan bu değişimden çok önemli iktisadi sonuçlar çıkmaktadır. Bu sonuçlar itbariyle, ulus devletinin önemini yitirdiği, ulusal iktisat politikası oluşturmanın anlamlı olmadığı, ülkelerin uluslararası gidişata ayak uydurması ve kalkınması için yabancı sermayeyi çekmesinin gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu süre içinde doğrudan yabancı yatırımların, uluslararası ticaret hacminin göstergesi olan toplam ihracat ve dünyada üretilen toplam mal ve hizmetlerin göstergesi olan GSMH’ den daha hızlı arttığı görülmektedir. Bu gelişmeyi gören ve yabancı yatırımın gelmesi için uygun koşulları sağlayan ülkeler, güçlü bir finansman yapısına sahip olmakla birlikte istihdam sorunlarını çözme konusunda da önemli adımlar atmışlardır.


TÜRKİYE’DE DOĞRUDAN YATIRIM VE YABANCI SERMAYENİN GELİŞİMİ


Türkiye, dünyanın gelişmekte ve değişmekte olan ülkeleri arasında üst sıralarda gösterilmektedir ve cazip bir iç pazara sahiptir. Ülke genelinde eğitim seviyesi yüksek olmamakla beraber çok sayıda iyi eğitilmiş işçi ve yönetici bulunmaktadır. 1954’te ‘Yabancı Sermaye Yasası’ nın yürülüğe girmesinden bu yana Türkiye, bu sermayeyi çekmeye yönelik bir hukuki yapı hazırlamayı amaç edinmiştir. Ancak bu girişimlere rağmen yabancı yatırım düşük seviyelerde kalmıştır.

Türkiye’de 1970’lerin sonuna kadarki süreç içinde yalnızca düşük maliyetli tarım girdilerine dayalı belirli birkaç sektörde yatırım gerçekleştirildi. Bu dönemde Türkiye içe dönük bir “ithal ikamesi” stratejisi uyguladı. İthalatın rekabeti fiilen söz konusu olmayıp, iç pazardaki rekabet de KİT’lerin sübvansiyonu ile bastırılmış durumdaydı. Yabancı paralar için 1’den fazla ve yüksek kur değerleri uygulanması, Türk Lirası’nın konvertibl olmaması ve süregelen politik ve ekonomik istikrarsızlık, Türkiye’nin yabancı sermaye için çekiciliğini zayıflatmıştı. Özellikle ihracat amaçlı yabancı sermaye, tercihini Türkiye için kullanmadı. Bu sorunlara rağmen 70’li yıllar boyunca 250 milyon dolar tutarındaki yabancı sermaye, iç pazarda satış yapma amaçlı olarak Türkiye’ye girdi.
  Alıntı ile Cevapla