Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-02-2007, 03:33   #1
NuraN
Dişi Kartal
 
NuraN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Arrow Keşke Hakli çikmasaydim

KEŞKE HAKLI ÇIKMASAYDIM!

Kemal ORUÇ

10 Ocak 2007 saat 15: 00, Yıldızlar Altında Cinayet oyunu, Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Ümraniye Sahnesi…

Çoğu koltuk boş ve geri kalanlar da rezil bir seyirci (adayı) kitlesiyle dolu. Sahnede özellikle Elçin Altındağ ve Emrah Özertem’in muhteşem performansı (her şeye rağmen!) beni çok etkiledi. Her şeye rağmen dedim çünkü salonda öyle kötü bir seyirci vardı ki oyuncuların ve küçük bir kitleyi oluşturan gerçek seyircinin vay haline! Olmadık yerde sahneye laf atarak oyuna müdahale eden seyirci (adayları) bana “Roma Seyircisi”nin gerçekten nasıl olduğunu gösterdi! Her laftan sonra oyuncular bir an duraksayıp kedine geliyor ve oyuna devam etmeye çalışıyor. Oyunu kötü buldular desem, hayır, zaten daha oyunun başladığı anda seyirci rabarba yapıyordu ve susmadı! Oyunun ortasında (gerçek) seyircilerden biri dayanamayıp “Yeter artık kesin sesinizi! Bakın burada sanatçılar görevini yapmaya çalışıyor” dedi. Benim yanımda oturan yaşlı teyze de başka bir sahne oynanırken dayanamayıp yüksek sesle “Offf!” diyerek kalitesiz seyirciye isyanını belirtti. Bu sırada oyun bir an duraksadı ve devam etti. Üstelik 1 YTL’yi fırsat bilen gençlerin tiyatroyu -sinemada olduğu- gibi “Öpüşme Yeri” olarak seçmesi de tam bir rezalet! Bir çift değil birçok çift bunu yaptı! Arkamda oturanların öpüşme sesi de geliyordu! Salonda yemek yiyip bir şeyler içenler de cabası! Bir oyuncu olarak ben o anda sahnede olsam ne yapardım bilmiyorum. Oyunun son 15 dakikasında artık dayanamayan oyunculardan Elçin Altındağ tam da ağlama sahnesinde seyirciye döndü ve “ Artık susacak mısınız yoksa oyunu bırakıp gidelim mi?” diye bir soru sordu ve Emrah Özertem’le birlikte seyircilere 10 saniye kadar nefretle baktılar. İşte o anda gözümde o kadar büyüdü ki bu oyuncular dayanamadım ve küçük kitleyle birlikte deliler gibi alkışlamaya başladım. Oyuncular büyük bir profesyonellikle sanki hiçbir şey olmamış gibi oyuna devam etti. Tabi daha düşük bir performansla…

İşte bir tiyatro oyununun nasıl izlenmesi gerektiğini bilmeyen seyircinin sahneye attığı bazı laflar:
- Bana da sarıl anam.
- Bu adam bu kadını yer.
- Hop hop! Yavaş ol aile var.
- Kız Aslı sen niye bana hiç böyle yapmıyon?
- (İsyan eden seyirciye…) İşine baksana sen…
- …

Şimdi soruyorum: Oyuncular oyunu böldüğü için suçlu mu? Kaliteli seyirci isyan ettiği için suçlu mu? Seyirci adayları oyun boyunca müdahale ettiği için suçlu mu?

Seyirci de eğitilir. Hatta Muhsin Ertuğrul seyircinin eğitilmesine yönelik bir kitap yazmıştır. Eğitilmeden tiyatroya gitmek yüzmeyi bilmeden denize atlamak gibidir. Boğulmaktan kurtulmak için çırpınır durursun. Seni kurtarmaya çalışan kişiyi de (gerçek seyirci ve oyuncuyu) istemeden boğarsın.
İnsanları tiyatroya teşvik etmek amacıyla 1 YTL yapılan tiyatro biletleri yoldan geçen herkesi bir anda tiyatroya doldurdu. Bu kitle yüzünden daimi seyirci evde oturdu. Salonun çoğunluğu seyirci adayı olduğu için rabarbaların olması çok doğaldı. Bu yüzden seyirci adayları suçsuz… Oyuncular sanatlarını icra ederken oyunu bölüp bu duruma isyan etti ve oyuna devam edebildi. Etmeseydi oyunu bırakıp giderdi. Dolayısıyla oyuncular da suçsuz. Kaliteli birkaç seyirci de her şeye rağmen zar zor aldığı tiyatro biletiyle çok sevdiği tiyatro oyununu izlemeye gelmiş ve çoğunlukta olan seyirci adayları yüzünden izleyemiyor. İsyan etmekte haklılar, dolayısıyla onlar da suçsuz.
Peki kim suçlu? Tabi ki bu ucuz siyasete tiyatroyu alet edenler. Tüm suç onlarda!

Eğer gerçekten seyirciyi tiyatroya gitmeye teşvik etmek istiyorlarsa ben bir öneri sunabilirim. Bilet normal fiyatından satılırken her oyun için 75 kadar bilet ayrılır ve ilköğretim, lise, üniversite ve bazı kurumlara ücretsiz olarak verilir. 75 tane seyirci adayı koltukları yöneten diğer yüzlerce gerçek tiyatro seyircisini gözlemleyerek bir tiyatro oyununun nasıl izlenmesi gerektiğini öğrenir. Bu kadar açık ve basittir bu olay!

Başından beri olacakları anlatan 12.12.2006 tarihinde yazmış olduğum ve birçok tiyatro sitesine gönderdiğim “1 YTL’YE 2 AYDA KOLTUK BOŞALTMA OPERASYONU” başlıklı yazımı aşağıya tekrar yazıyorum.

“ 1 YTL'YE 2 AYDA KOLTUK BOŞALTMA OPERASYONU


İstanbul B.B. Şehir Tiyatroları'nın tiyatro biletini 1 YTL yapması tamamen siyaset olup bu olay seçimlerin yaklaşmasıyla ilgilidir. Fakat bu hem Şehir Tiyatroları'na hem Devlet Tiyatrosu'na hem de tüm özel ve amatör tiyatrolara etkisi hiç düşünülmeden yapılmış kötü bir siyasettir. Zira çevremizdeki herkes ucuzluğu fırsat bilip 6 bilet almış ama hiçkimse 6 oyuna da gitmeyi düşünmüyor ve "Hangi gün bana müsait olursa..." diyor. Oyunlarda 3- 4 koltuktan biri boş olacak gibi görünüyor! Oyuncular nasıl bir ruh haliyle oynayacaklar boş koltuklara? bu soru işareti oluşturuyor kafamızda. Tam dolu salonlara oynamaya alışan ve hiçbir suçu olmayan Şehir Tiyatroları oyuncularının günahı neydi de "boş koltuklara oynama cezası" verildi onlara? Ayrıca zaten ödenekleri kesilen özel tiyatrolara verilen "2 ay aç kalma cezası" da cabası! 2 aydan sonra da ne kadar sürede "boş koltuk yaraları" sarılacak bu da düşündürücü.

Peki soruyoruz: 2 ay bittikten sonra 1 YTL'ye oyun izlemeye alışan seyirci 7,5 YTL'ye bilet alacak mı?

Zaten bu zamana kadar tam dolu kapasiteyle oynayan Şehir Tiyatroları'na "2 Ayda Koltuk Boşaltma Operasyonu" siyaseti hiç yakışmadı.”
__________________
Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim .
Kalbimde kalbine yok bile kinim .
Bence artık sen de herkes gibisin.

Eylül 2008


NuraN Ofline   Alıntı ile Cevapla