Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-02-2007, 14:02   #11
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Yine yılın ikinci yarısında Sendikaya, Zonguldak’a ve Genel Başkan, aynı zamanda Türk-İş’in yeni Genel Sekreteri Şemsi Denizer’e karşı bir karalama kampanyası başlatılır. Büyük gazetelerde dizi yazılar hazırlanır. Bu sırada diğer kamu kuruluşlarında sözleşme görüşmeleri vardır ve Türk-İş, mücadelenin ve görüşmelerin doğrudan içindedir.
Kuruma sahip çıkılmasını, ciddi bir işletmecilik yapılmasını, yatırımların yapılarak üretim işçisi alınmasını savunan Sendika, emekliliklerin hızlandırılması ve Kurum’daki düzenin daha da bozulması girişimlerine karşı yaptığı açıklamada şu düşüncelere yer verir.
“Amaç, KİT’lere saldırıp özelleştirme, satma, kapatma, ülkemizi uluslar arası tekelci sermayeye peşkeş çekme önündeki en büyük engeli, mücadeleci maden işçilerini ve Zonguldak halkını aşabilmektir. Sonra sıra; Demir-çelikler, Türkiye Elektirk Kurumu, PTT ve diğerlerine gelecek, halkın yarattığı, ülkemizin, bağımsızlığının, geleceğinin teminatı olan varlıklarımız peşkeş çekilecektir. Bize, Zonguldak’a yapılan saldırının özünde bu zamanlama vardır”
Bu doğrultuda yoğun bir çalışma içerisine giren sendika; işçiler, temsilciler, yöneticiler ve Zonguldak’taki kitle örgütleri ile sık sık toplantılar düzenler ve yapılmak istenenleri anlatır.
Bu arada Çaydamar maden ocağından bazı işçilerin başka tarafa alınmak istenmesi üzerine işçiler eylem yapar. Korktukları başına gelir ve Çaydamar ocağı bir süre sonra terk edilir.

TTK ve Strateji Tartışması
Ülkemizde sadece Zonguldak’ta bulunan taşkömürü, koklaşabilme özelliği nedeniyle demir-çelik sanayimizin bağımsızlığımızın teminatı olduğu için stratejik bir üründür. Eğer bağımsızlık kavramına karşı olursanız söylenecek bir şey yoktur. O zaman ocakları kapatıp, koklaşabilir kömürü dışarıdan alabilirsiniz. Yada demir-çelik fabrikalarımızı da kapatıp ithalat yapabilirsiniz.
Kapatılan bir maden ocağının yeniden açılmasının yıllar alacağını ve büyük miktarlarda paralar gerektireceğini bilirseniz, eğer tarihinize bakar yada başka ülkelerin üretim ve maliyet rakamlarını incelerseniz, daha da önemlisi bağımsızlık ve ulusal kimlik kavramlarını kabul ederseniz, uluslararası ilişkilerde pazarlık gücümüz olmalı ve ticareti dengeli yapabilmeliyiz derseniz, bugünkü dünya dengelerinin değişebileceğini düşünürseniz, o zaman kendi doğal kaynağınıza, hele hele sınırlı olan doğal kaynağımıza daha dikkatli bakacaksınız.
1990 yılından sonra dünyaya hızla yayılan, küreselleşme ve globalleşme politikalarının yansıması, Türkiye’de, Zonguldak ve TTK’da da kendini göstermiştir. Taşkömürü nedeniyle Zonguldak bölgemize kurulan, Karabük ve Ereğli Demir-Çelik Fabrikaları bu noktadan itibaren, tıpkı diğer kurumlarda olduğu gibi ithalata ağırlık verirler.
1989 yılında üretimin % 54’ünü, 1990 yılında % 52’sini, Kardemir ve Erdemir Fabrikalarına, 71 ve 87 dolara satan TTK, aynı yıllarda Çatalağzı Termik Elektrik Santralına (ÇATES) üretiminin % 13’nü 26 dolardan vermektedir.
Demir-Çelik Fabrikalarına verilen kömür sadece Zonguldak’ta bulunurken, ÇATES’e verilen kalitesiz kömürü, eğer Zonguldak yeterince üretemezse Türkiye’nin başka bölgelerinden de temin etmek mümkündür. TTK’nın ÇATES dışındaki diğer sektörlere yaptığı satış fiyatı da yüksektir.
  Alıntı ile Cevapla