Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15-02-2007, 01:48   #2
Meric
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

4. grupta yer alan mesnevilerde beyit sayısı azdır. Gerçi öbür gruplarda da beyit sayısı yüzü aşmayan eserlerle karşılaşıyoruz. Fakat bu gruptaki eserlerde beyit sayısı daima binin altında kalmıştır. Dolayısıyla mesnevinin tamamına yakın bir bölümünü "konunun işlendiği bölüm" oluşturur.
Şehr-engîzlerde beyit sayısı genellikle daha da azdır. Şair, kısa bir "giriş"ten sonra hemen "konunun işlendiği bölüm"e geçer. Burada ele aldığı şehrin güzellerini sırayla kısa kısa tasvir eder.
Sergüzeşt türündeki eserlerde de durum buna yakındır. Bunlar arasında Keçecizâde İzzet Molla'nın Mihnet-keşân’ı sergüzeşt türündeki eserlerin en geniş olanıdır. Bu eserde mesnevi içinde "gazel", "kaside", "kıt'a", "rubâî" ve "tahmis"ler de vardır.
‘’C. Bitiş bölümü’’
Mesnevilerin "bitiş bölüm"leri, plân yönünden "konunun işlendiği bölüm" gibi değişiklik göstermez. "Giriş bölümü"nde olduğu gibi, bu bölüm için de çoğunluğu içine alan bir plân verebiliriz:
Beyit sayısı az olmayan uzun mesnevilerde, "bitiş bölümü" asıl konudan belli başlıklarla ayrılır. Bu başlıklarda çoğunlukla Arapça "hatm (= sona erdirme, bitirme)" mastarı veya aynı kökten türemiş "hatime" sözü vardır. Başlık ya Arapça kurala göre (Hâtimetü'l-kitâb... gibi) ya da Farsça kurala göre yazılmış bir tamlama (Hâtime-i kitâb... gibi) dır. Bunların yanı sıra Arapça-Farsça birleşik isim olan Hatm-şuden-i..., Tamâm-şuden-i ... gibi başlıklar da görülebilir.
Kimi mesnevilerde "konunun işlendiği bölüm"le "hatime" başlığı arasında, "tevhîd", "münâcât", "mev'ize", "temsil", "fahriyye"... gibi başlıklar görülür. Mesnevinin işlendiği konu tamamlandığına göre, bu başlıkları da "bitiş bölümü" içinde saymak gerekir.
Kimilerinde ise başlık, "hatime" yanında başka bir amacı da anlatır: Husrev ü Şîrîn'deki "Hatm-i Kitâb ve Medh-i Sultân Murâd", İskender-nâme'deki "Der Temsil ve Hâtime-i Kitâb", Işk-nâme'deki "Münâcât ve Hâtime-i Kitâb" örneklerinde görüldüğü gibi.
Bir kısım mesnevilerde ise, eser "hatime" başlığından sonra gelen başka başlıklarla biter. Ancak, bu başlıklar genellikle kitabın hangi tarihte ve nerede yazıldığı, kaç beyit olduğu gibi sorulara ışık tutan "Der târih-i kitâb" türünden bir başlık olabileceği gibi, "münâcât" şiiri, okuyucunun hoşgörüsünü ve duasını dileyen parçaların başlıkları da olabilir.
"Bitiş bölümü"nde ister tek, ister birden çok başlık bulunsun şairlerin bu bölümde söylediklerini birkaç madde halinde gösterebiliriz:
1. Tanrı'ya "hamd ü sena" ve dua;
2. Sultana övgü ve saltanatının devamı için dua;
3. Şairin eseriyle ve şairliğiyle övünmesi;
4. Tanınmış mesnevi şairleri ve eserlerini anma;
5. Şairin eserine verdiği ad;
6. Hasetçilere, acemi ve dikkatsiz müstensih (= bir eseri aslına uygun
olarak kopya eden kişi)lerle metni doğru dürüst okuyamayan okuyuculara yergi, bunların esere vereceği zarardan Tanrı'ya sığınma;
7. Mesnevinin beyit sayısı;
8. Mesnevî'nin yazılışıyla ilgili tarihler;
9. Okuyucudan hayır dua isteme;
10. Mesnevinin vezni.
Çoğu mesnevide yukarıda gösterilen maddelerin hepsi birden bulunmadığı gibi, sayılanların dışında kalan noktalar da görülebilir. Burada, "bitiş bölümü"nde en çok karşılaşılan noktalar üzerinde kısa açıklamalarla yetineceğiz:
1. Tanrı'ya "hamd u sena" ve dua
Şairler eserlerinin sonunda "tevhîd" ya da "münâcât" başlıklı kısımlarda bu konuyu işledikleri gibi, "hatime" başlığı altında en başta Tanrı'ya şükredebilirler.
2. Sultana övgü ve saltanatının devamı için dua
Şair bu noktalan da ayn bir başlık altında dile getirebilir. Ancak, zamanın sultanı hakkında söylenenler "hatime" başlığı altında da bulunabilir. Gerçekte bu bölümde anılanlar yalnız sultanlar değildir. Bunlar, şairin eserini sunduğu bir şehzade, bir vezir veya başka bir devlet büyüğü olabilir. Ama söylenenler genellikle birbirine çok yakındır.
3. Şairin eseriyle ve şairliğiyle övünmesi
Mesnevisini bitiren şair, eseriyle övünür. Bu alanda kendisiyle yarışabileceklere meydan okur. Mesnevîsinin her beytinin, hatta her harfinin sırlarla dolu olduğunu, söz ve anlam sanatlarıyla süslendiğini, bu haliyle herkesin ulaşamayacağı bir geline benzediğini söyler. Anadolu'da, İran'da ve Arap ülkelerinde hiçbir eserin, bununla boy ölçüşemeyeceğini; mesnevisinin çeviri olmadığını, başkasının eserini çalmadığını söyler. Bu son iddialar, bazen çeviri veya yararlanma yoluyla yazılmış mesnevilerde bile vardır.
4. Tanınmış mesnevi şairleri ve eserleri
Şairler İran ve Türk edebiyatlannda, mesnevi alanında üstad kabul edilmiş "hamse" sahiplerini ya da bu mesnevi konusunu kendisinden önce işleyenleri anar. Bu anış şairin kişiliğine göre değişir. Kimileri adını saydığı büyük şairleri saygıyla dile getirirken, kimileri de onlardan üstün olduğunu öne sürer. Tabii bunda şairane anlatımın da payı vardır. Mesnevilerde bu bölümde en çok adları geçen şairler; Firdevsî, Attâr, Nizamî, Mevlânâ, Sa'dî, Emir Husrev, Hâcû-yi Kirmânî, Molla Câmî ve Ali Şîr Nevâ'î'dir.
5. Şairin eserine verdiği ad
Kimi mesnevilerde şairler eserlerine verdikleri adı bildirirler. Hatta bu adın, ebced hesabıyla, eserin yazıldığı tarihi verdiğini de görebiliriz. Şairlerin eserlerine iki ad verdikleri de olur.
6. Hasetçilere, dikkatsiz müstensih ve okurlara yergi
Şair eserini bitirirken onu, kıskananların şerrinden koruması; harflerin yazımını birbirine karıştıran, noktalarını alt üst eden dikkatsiz ve beceriksiz müstensihlerden esirgemesi; sözden anlamayan, düzgün okuyamayan okuyucu¬ların eline düşürmemesi için Tanrı'ya yakarır.
7. Mesnevinin beyit sayısı
Bütün mesnevilerde bulunmamakla birlikte, bazı şairler eserlerinin kaç beyit olduğunu bildirirler. Şairin bildirdiği sayı ile eldeki nüshaların beyit sayısı her zaman aynı olmayabilir. Bu durum, şairin beyit sayısını yuvarlayarak vermesinden ya da müstensihlerin ihmalinden kaynaklanır, öte yandan, esere şairin sonradan eklemeler yapması ve önceden verdiği beyit sayısını değiştirmesi de böyle bir sonuç doğurabilir.
8. Mesnevinin yazılışıyla ilgili tarihler
Mesnevi biterken şair, eserin bitiş tarihini değişik yollarla verir. Hatta kimi eserlerde şair, eserini ne zaman yazmaya başlandığını da bildirir. Mesnevinin ne zaman yazılmaya başlandığını bildiren tarih, ay ve gün verilerek gösterildiği gibi, "bahar", "hazan", "sayf (=yaz)”, "şitâ (= kış)" gibi mevsim adları söylenerek de kabaca ifade edilebilir. Mesnevilerde yazılma (telif) işinin bittiği tarihin de birkaç biçimde verildiğini görürüz. Edebiyatımızda ilk dönem eserlerinde, şairin bu tarihi hicri yıl olarak açıkça belirttiğini görürüz. Bu durum, gittikçe "ebced"le tarih verme şekline dönüşmüş.; şairler sadece birkaç harf adı verip, bu harflerin sayı defterlerinin toplamıyla yazılış tarihinin çıktığını anlatmak istemişler; sonraları ise "tarih düşürme" konusunda bilinen her yoldan yararlanmışlardır.
9. Okuyucudan "hayır dua" isteme
Mesneviler sona ererken şair, okuyucudan "hayır dua" beklediğini; en büyük arzusunun rahmetle anılmak olduğunu bildirir; ruhu için "fatiha" okunmasını diler.
10. Mesnevinin vezni
Genellikle dinî ve tasavvufî konulu mesnevilerde şair son beyitlerden birinde eserin veznini verebilir
__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla