Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-02-2007, 10:19   #16
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bunun nasıl mı gerçekleşiyor? Denetçi dürüst ve güvenilir çalıştığı sürece işini yapmaya devam edebiliyor ve para kazanıyor. Dürüst iş yapmadığı ve yakalandığı anda ise hem izni elinden alınıyor hem de piyasada güvenilirliğini kaybediyor. Kimse ondan iş talep etmek istemiyor, çünkü artık onun onayı inandırıcılığını (yani değerini) yitirmiştir. Dolayısıyla mantıklı bir denetçinin dürüst davranıp davranmamanın potansiyel gelirlerinin şimdiki değerlerini kıyaslayıp kararını vermesi beklenir. Normal koşullarda denge rahatlıkla dürüstlükten yana olup piyasalar işlemeye düzgün devam edebilirken bazı unsurlar gene sorunlara yol açabilir. Piyasaların düzgün işlemesini engelleyebilecek unsurlar:
· Hile yapıldığında yakalanma ihtimali düşükse
· Hile yapmanın getirisi yüksekse
· Hile yaparken yakalanmak ne bir kurum ne de piyasa tarafından cezalandırıl(a)mıyorsa
· Hile yapılmadığı durumda gelecekteki potansiyel getiriler çok düşükse

Şimdi Enron-Arthur Andersen olayına geri dönelim:
· Yukarıda saymadığımız ama önemli bir sorun, Arthur Andersen LLP’nin Enron’da mali tabloların hazırlanmasında rol alması ve ardından bunları bağımsız(?) olarak denetlenmesi. Dolayısıyla bir tarafta yapılmasına yardım ettiği bir şeyi diğer tarafta sorgulaması mümkün olmuyordu.
· Çok alıcı varsayımı çiğneniyordu: Enron büyük bir müşteriydi, bir sürü ufak müşterisi olan bir denetçi için herhangi birini kaybetmek bir sorun olmayabilirdi, ancak bu durumda Enron vazgeçilebilecek bir müşteri gibi gözükmüyordu (tabii, şimdi gerçekleşen olayların sağladığı kristal küreye bakınca aslında başka alternatifler gözükebiliyor).Arthur Andersen için hile yaparak Enron’u müşteri olarak devam ettirmek veya hile yapmamak ve Enron’u kaybetmek arasındaki getiri farkları çok büyüktü (2000’de 52 Milyon USD ve giderek artan).
· Arthur Andersen çok uzun yıllardır Enron ile çalışıyor ve Enron birçok çalışanını zaman içerisinde Andersen’dan alıyordu. Dolayısıyla Andersen çalışanları açısından da ilişkinin devam etmesi tercih edilmekteydi.
Sonuç olarak Arthur Andersen tehlikeli bir karar almış ve cezasını çekiyor diye düşünenler olabilir, ancak olay sadece Enron ve Arthur Andersen’i etkilemekle kalmıyor, etkileri uzaklardan da açık bir şekilde hissediliyor.

1. Bu olay yüzünden bütün denetim firmaları ciddi şekilde zarar gördü ve/veya görecek. Büyük beş denetim firmasının kendileri için oluşturdukları sigorta fonu büyük bir ihtimalle silinecektir. Ayrıca sigorta primlerinde (eğer riski üstlenecek biri bulunabilirse) ciddi artışlar olacaktır.
2. Yatırımcıların gözünde finansal bilgilerin ve denetçilerin güvenilirlikleri çok kötü bir hale geldi. Tamamen düzgün bir şekilde kayıt tutan firmalar bile töhmet altında kalıyor ve borçlanma maliyetleri gereksiz yere yükseliyor.
3. Yatırımcılar bilgilere olan güvenlerini tamamen yitirdikleri takdirde, şirketler doğrudan halktan ne borç olarak kaynak toplayabilir ne de sermaye olarak. Yani Sermaye piyasasının o kanatları çöker.

Piyasalarımızı böyle tehlikelerden korumak için finansal raporların yeniden güvenilir hale getirilmesi gerekiyor. Detaylı çözüm önerilerine burada yer vermeyeceğim; ancak güvenin yeniden sağlanması için yapılacak bazı temel şeyler var. Denetçiler gerçekten “bağımsız” olmalı, hem müşteriden, hem de danışmanlıktan. Muhasebe standartlarında basitleştirmeye gidilmeli ve “özün önceliği” kavramına dayalı olarak muhasebeciler sorumlu tutulabilmeli. Muhasebe standartlarının belirlenmesinde ihtiyaçlara daha hızlı cevap verebilecek bir yapı getirilmeli. Denetçileri de denetleyecek daha sıkı bir yöntem geliştirilmeli.



  Alıntı ile Cevapla