Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-02-2007, 14:36   #95
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

MALİYE POLİTİKASI - BÜTÇE VE VERGİLER

1930’lardan beri hükümet harcamalarındaki sürekli artış hükümetin de büyümesine eşlik etti. Federal hükümet 1930’da ülkedeki gayrı safi milli hasılanın (GDP) ya da ithalat ve ihracat dışında üretilen toplam mal ve hizmetlerin sadece yüzde 3,3’ünü sağlıyordu. Bu oran İkinci Dünya Savaşı’nın yoğunlaştığı 1944’te GDP’nin yaklaşık yüzde 44’ü oldu ve 1948’de yüzde 11,6’ya geriledi. Buna karşılık ilerideki yıllarda hükümetin harcamaları GDP’nin bir parçası olarak genellikle arttı ve önceleri bir parça azalmışken 1983’te hemen hemen yüzde 24 oldu. 1999’da ise yaklaşık yüzde 21’di.

Maliye politikasının hazırlanması çok ayrıntılı bir süreçtir. Başkan her yıl Kongre’ye bir bütçe ya da harcama planı sunar. Yasama organı üyeleri başkanın önerilerini birkaç aşamada ele alırlar. İlk olarak genel harcama ve vergi düzeylerini kararlaştırırlar. Bundan sonra toplam miktarı, sözgelimi, milli savunma, sağlık ve insan hizmetleri, ulaştırma gibi bölümlere ayırırlar. Kongre son olarak her bölüm için paranın nasıl harcanacağını belirleyen bireysel ödenek yasa taslaklarını ele alır. Her bir ödenek yasa taslağının yürürlüğe girmesi için başkan tarafından imzalanması gereklidir. Bahis konusu süreç Kongre’nin hemen hemen tüm bir birleşim dönemini doldurur; başkan önerilerini Şubat başlarında sunar ve Kongre ödenek yasa taslakları üzerindeki çalışmalarını çok kez Eylül ayına ve bazan daha ileri bir tarihe kadar bitirmez.

Federal hükümetin harcamalarını karşılamak amacıyla kullandığı başlıca gelir kaynağı bireylerden alınan ve 1999’da toplam federal gelirin yüzde 48’ini oluşturan gelir vergisi olmuştur. Sosyal güvenlik ve Medicare programları yaygınlaştıkça bu programların finansmanında kullanılan bordro vergilerinin önemi de gittikçe artmıştır. Bordro vergileri 1998’de tüm federal gelirlerin üçte birini oluşturmuştur; işverenler ve işçiler her yıl 68.400 dolara kadar olan ücretlerinin yüzde 7,65’ine eşit bir vergi ödemek zorundadırlar. Federal hükümet gelirinin yüzde 10’unu şirket karlarından aldığı kurumlar vergisi ile, geri kalanını da diğer çeşitli vergilerle karşılar. (Yerel hükümetler bunun aksine gelirlerinin en büyük bölümünü emlak vergileriyle sağlarlar. Eyalet hükümetleri geleneksel olarak satış ve tüketim vergilerine dayanırlardı; fakat, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri eyalet gelir vergilerinin önemi de giderek arttı.)
  Alıntı ile Cevapla