Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-02-2007, 14:36   #96
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Günümüzde gelir vergisine ilişkin tartışmalar üç sorun çevresinde toplanmaktadır: vergilemenin uygun genel düzeyi ne olmalıdır; vergi nasıl bir aşamayla ya da “artan oranla” alınmalıdır; vergi ne dereceye kadar toplumsal amaçlara erişmek için kullanılmalıdır.

Vergilemenin genel düzeyi bütçe görüşmeleri sırasında kararlaştırılır. Amerikalılar her ne kadar hükümetin bütçe açığı vermesini ve 1970’lerde, 1980’lerde ve 1990’ların bir bölümünde toplanan vergilerden daha fazla harcamasını hoşgörüyle karşılamışlarsa da genellikle bütçenin dengeli olması gerektiğine inanırlar. Demokratların pek çoğunun daha hareketli bir hükümeti desteklemek için daha yüksek oranda vergi toplanmasına hoşgörüyle bakmalarına karşın Cumhuriyetçiler genelde daha az vergi alınmasını ve daha küçük bir hükümet olmasını benimsemektedirler.

Gelir vergisi başlangıçtan itibaren artan oranlı olarak tahakkuk ettirilmiş yani daha çok kazanan bireyler daha yüksek oranda vergi ödemişlerdir. Demokratların çoğunluğu artan oranların daha yüksek belirlenmesini benimsemekte ve daha çok kazanan bireylerin daha çok vergi ödemelerinin adil olduğunu ileri sürmektedirler. Buna karşılık çok sayıda Cumhuriyetçi ise yüksek bir artan oran yapısının bireyleri çalışmaktan ve yatırım yapmaktan vazgeçireceğini ve bunun da tüm ekonomiye zarar vereceğini iddia etmekte, bu nedenle de daha dengeli oranlar içeren bir vergi yapısı kurulmasını istemektedirler. Bazıları herkese tek düze ya da “sabit” bir vergi oranı uygulanmasını bile önermektedirler. (Hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi bazı ekonomistler hükümet gelir vergisinden tümüyle vazgeçip onun yerine bir tüketim vergisi getirir ve mükelleflerin kazandıklarından değil harcadıklarından vergi almaya başlarsa ekonominin daha iyiye gideceğini söylemektedirler. Bu görüşün yandaşları böylelikle tasarrufların ve yatırımların teşvik edileceğini belirtmektedirler. Buna karşılık, bahis konusu görüş 1990’ların sonlarına kadar yeterli destek sağlayamadığı için yasalaşma şansı pek bulunmamaktadır.)

Parlamenterler geçtiğimiz yıllarda belirli ekonomik faaliyet türlerini teşvik etmek amacıyla çeşitli vergi bağışıklıkları ve indirimleri onaylamışlardır. Vergi mükelleflerinin konut almak amacıyla sağladıkları krediler için ödedikleri faizleri vergilenebilir gelirlerinden düşmeleri bunun en iyi örneğidir. Hükümet, aynı şekilde, düşük ve orta gelirli mükelleflerin emeklilik sonrası harcamalarını ve çocuklarının üniversite giderlerini karşılamak için özel Bireysel Emeklilik Fonları’nda biriktirdikleri paranın belirli bir kesimine de vergi bağışıklığı uygulamaktadır.

Belki de gelir vergisi uygulamasına başlandığından beri en kapsamlı ABD vergi sistemi reformunu oluşturan 1986 tarihli Vergi Reformu Yasası ile gelir vergisi oranları düşürüldü; buna karşılık, benimsenmiş gelir vergisi indirimlerinden çoğu azaltıldıysa da konut ipotek indirimleri ile İç Gelirler Servisi indirimlerine dokunulmadı
  Alıntı ile Cevapla