Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-02-2007, 14:38   #101
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Fed mevduat alan kuruluşların kasalarında nakit ya da bölgelerindeki Rezerv Bankalarında mevduat olarak bulundurmaları gereken ihtiyat düzeyini belirlemek yoluyla da para arzını kontrol edebilir. İhtiyat oranı arttırılınca bankalar ellerinde daha fazla para tutmak zorunda kalırlar ve böylece para arzı azalır; buna karşılık ihtiyat oranlarının düşürülmesi aksine işler ve para arzını çoğaltır. Bankalar ihtiyat gereksinimlerini karşılayabilmek amacıyla birbirlerine sık sık bir gecelik borç para verirler. Bahis konusu borçlara ilişkin bulunan ve “federal fon oranı” diye bilinen oranlar belirli bir anda para politikasının ne kadar “sıkı” ya da “gevşek” olduğunun temel bir ölçütüdür.

Fed’in elindeki üçüncü araç reeskont oranı ya da ticari bankaların Rezerv Bankaları’ndan borç alırken ödedikleri faiz oranıdır. Fed reeskont oranını yükselterek ya da düşürerek borç alımlarını teşvik edebilir ya da daha az çekici duruma getirebilir ve böylelikle bankaların borç olarak verebilecekleri gelir miktarını değiştirebilir.

Anılan araçlar Federal Rezerv’in ABD ekonomisindeki para ve kredi miktarını azaltıp çoğaltmasına olanak yaratır. Para arzı çoğalınca kredilerin gevşediği söylenir. Böyle durumlarda faiz oranlarında düşme, işletmelerin ve bireylerin tüketim harcamalarında yükselme eğilimi görülür ve istihdam artar; eğer ekonomi tam kapasitesine yakın bir faaliyet içindeyse sürümde çok fazla para bulunması enflasyona ya da doların değerinde düşmeye yol açabilir. Buna karşın para arzı daralırsa kredi sıkılaşır. Bu durumda da faiz oranlarında yükselme eğilimi görülür, harcama eğilimi ya kalmaz ya azalır ve enflasyon düşer; ekonomi tam kapasitesinin altında işliyorsa sıkı para işsizliğin artmasına neden olabilir.
  Alıntı ile Cevapla