Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-02-2007, 14:54   #143
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

YENİ İŞGÜCÜ

1950 ile 1999 yılı sonları arasında ABD’deki tarım dışı işgücü 45 milyondan 129,5 milyona yükseldi. Bilişim teknolojisinin ABD ekonomisinde gittikçe daha büyüyen bir rol üstlenmesi nedeniyle en önemli işçi artışları bilgisayar, sağlık ve diğer hizmet sektörlerinde görüldü. 1980’lerde ve 1990’larda genel hizmetler, ulaştırma, kamu hizmetleri, toptan ve perakende mal ticareti, finans, sigorta, emlak ve hükümet gibi hizmet üreten kesimlerde 35 milyon işçi artışı oldu. Bu sayı bahis konusu yirmi yıl boyunca elde edilen toplam net işçi artışını temsil ediyordu. İmalatta üretkenliğin artması sonucunda açıkta kalan işçiler de hizmet sektöründeki büyüme sayesinde emildi.

1946 yılında hizmete ilişkin endüstrilerde 24,4 milyon işçi çalışıyor ya da tarım dışı işlerin yüzde 59’unu dolduruyordu. 1999’un sonuna gelindiğinde bu sayılar 104,3 milyon ve yüzde 81 oldu. Bunun aksine 1946’da imalat, inşaat ve madenciliği içeren mal üretim sektöründe tarım dışında kalanların yüzde 41’ini oluşturan 17,2 milyon işçi çalışırken 1999 sonunda bu sektördeki işçi sayısı sadece 25,2 milyona yükseldi ya da toplamın yüzde 19’una indi. Buna karşılık hizmet sektöründeki yeni işlerin pek çoğu imalat alanındakiler kadar yüksek ücret getirmiyor ve sosyal yardım olanakları sağlamıyordu. Bunun sonucunda ortaya çıkan parasal sıkıntılar çok sayıda kadını da işgücüne katılmaya teşvik etti.

1980’lerde ve 1990’larda birçok işveren çalışma düzenlerini kurmak için yeni yöntemlere başvurdular. Bazı şirketlerde işçiler küçük takımlara ayrıldı ve onlara ayrılan görevlerde kendilerine önemli bir özerklik tanındı. Yönetimin bu çalışma guruplarının görevlerini belirlemesine ve sağladıkları gelişmeleri ve elde ettikleri sonuçları izlemesine karşılık nasıl çalışılacağına ve çalışma stratejilerinin değişen müşteri gereksinimlerine ve koşullarına nasıl uydurulacağına gurup üyeleri kendileri karar veriyorlardı. Yine de pek çok işveren yönetim güdümlü geleneksel çalışma sistemini bırakmak istemiyor ve bazıları da yeni yöntemlere geçmekte zorlanıyorlardı. Ulusal İş İlişkileri Kurulu sendikalı olmayan işverenlerin görevlendirdikleri çalışma guruplarının çoğunun yönetimin egemenliği altında faaliyet gösteren yasa dışı “sendikalar” sayıldığı yolunda kararlar alıyor ve bu da çok kez değişiklik karşısında bir caydırıcı oluyordu.
  Alıntı ile Cevapla