Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 10:33   #11
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

· Kapitülasyon


Kapitülasyonlar, Konferansın en çekişmeli konularından birini oluşturmuştur. Bu konu, Konferansın Şubat ayında kesintiye uğramasına yol açan konuların başında yer almaktaydı. İnönü, konunu önemini şu cümlelerle ifade etmiştir: “Bu mevzu Türk aydınlarının eski ve aziz bir rüyası idi ve daha konferans başlamadan evvel her vatanperverin zihninde yer etmişti” (İnönü (1998,1) s.126). İnönü, Birinci Dünya Savaşı’na girmemizin bedeli olarak dahi Almanların kapitülasyonların kaldırılmasını mutlak suretle ve kendi hesaplarına kabul etmediklerini belirtmektedir (İnönü (1998,I) s.126).

Yine İnönü’nün ifadesiyle “kapitülasyonların müzakeresi, konferansın başından sonuna kadar ümitsiz bir şekilde devam etmiştir”. Bu konuda ısrar eden ülkeler arasında, “asırlarca kapitülasyonların sıkıntısını çekmiş olan” (İnönü (1998,I) sç126) Japonya’nın da yer almasını İnönü anlamakta güçlük çekmektedir. Nitekim serbest ticaret uygulamaya zorlanan ve gümrük vergilerini yükseltmek egemenliğini 1929 yılına kadar kullanamayan Türkiye’nin yanında İran, Mısır ve Japonya’da bulunmaktaydı (Madison (1989)ç Sevr Anlaşması’nda kapitülasyonlar, Patrikhanenin imtiyazlarının arttırılması ve azınlık haklarının İs-lam milletlere de teşmili yoluyla genişletilmişti. “Görülüyor ki kapitülasyonların kaldırılmaması Türk’ten başka olan yerli ve yabancı bütün unsurların müşterek davası idi. Bu dava o kadar muazzam, çetin ve zahmetli olmuştur.(İnönü (1998,I) s.127).

“Gençliğimden beri kapitülasyonların yalnız iktisadi hükümlerinden dolayı elimiz kolumuz bağlı bilirdik. İşin içine girdikten sonra anladım ki, kapitülasyonun adli kısmıdır. Nitekim, mali ve ticari hükümlerden dolayı fazla güçlük çıkarmaksızın kapitülasyonların kalkmasını kabul ettiler. Ama adli kısım üzerinde sonuna kadar direndiler” (İnönü (1998, II) s.46).

4 Şubat 1923’te Konferansın kesintiye uğradığı ana kadar İnönü’ye sürekli olarak İtalyan murahhası aracılığı ile teklifler taşınmıştır. Sonuçta “Montogna formülü” adı ile anılan bir çözüm bulunmuştur. İleri sürülen teklife göre Türkiye’nin adli idaresinin iyileştirilmesi için hiç olmazsa 5 yıl için Türkiye’de yabancı hukukçulardan oluşan bir müşavir heyetin bulunması isteniyordu. Bu müşavirlerin iştirak edecekleri bir komisyon Türkiye’de adli idarenin ve tutukevlerinin iyileştirilmesi için proje hazırlayacaklardı. Yabancıların davalarında daima yabancı hukuk müşaviri bulunacaktı. Yabancılar akında celp, tutuklama ve evlerinin aranması emirleri ancak yabancı müşavirlerin onayı alındıktan sonra verilebilecekti.

Teklife göre bu yabancı müşavirleri uluslararası adalet divanı seçecekti. Bunlar, haklı örmedikleri mahkeme kararlarını bozdurmak için Adalet Bakanına itiraz edebileceklerdi. İnönü geçici bir süre için yabancı hukukçulardan müşavir olarak yararlanmayı kabul etmekle beraber bunların Birinci Dünya Savaşı’na ve İstiklal Harbi’ne katılmamış devlet vatandaşları arasından seçilmesi, bunların uzman olarak bizim memurumuz olarak Adalet Bakanlığı’na bağlı olarak çalışmaları koşuluyla bu öneriyi kabul etti. Lord Curzon ve Poincare bu öneri üzerinde mutabık kalmışlardır. Konferans genel sekreteri Massigli, bunun üzerine, Türk Heyeti de kabul ederse, Konferans’ın kesintiye uğramadığı, ara verildiği tarzında değerlendirme yapacağını dile getirmiştir.
  Alıntı ile Cevapla