Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 10:34   #20
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

· 1980-1990 Dönemi – 24 Ocak Kararları


24 Ocak Kararları ile mal ve faktör piyasalarında fiyatların, faiz ve döviz kurunun piyasada belirlenmesi ilkesi belirlendi. İthalat rejimi serbestleştirildi, ihracatı yoğun bir şekilde teşvik eden ve yabancı sermayeyi teşvik edici politikalar uygulamaya konuldu. KİT’lerin ve Devlet’in ekonomideki ağırlığının azaltılması hedeflendi. Bu kararlar, ekonomide bir kabuk değişimine işaret etmekteydi. Planlı, ithal ikamesine dayalı büyüme yerine liberal ekonomi politikalarının uygulandığı, devletin ekonomideki ağırlığının azaltılamaya çalışıldığı bir dönem.

1983 seçimlerinden sonra genişletici para ve maliye politikaları ile hızlı bir büyüme sağlandı, fakat enflasyon hızının yükseldiği bir sürece girildi. İç ve dış borçların ivme kazanması ile dış borçlar 1981’de $14.5 milyardan 1991’de $50.5 milyara, iç borçlar ise 1080’de TL 721 milyardan 1983’te 3.2 trilyon TL’ye, 1991’de 98 trilyon TL’ye yükseldi. İç ve dış borç faiz ödemeleri 1981 yılında vergi gelirlerinin yüzde 6’sını oluştururken 1991 yılında bu oran yüzde 30’ugeçti.(Tablo 4)

Artan enflasyon ve borçlanma sonucunda reel faizler yükseldi, döviz açığı nedeniyle devalüasyon beklentisi yaygınlaştı ve 1988-89 yıllarında ekonomik durgunluk sürecine girildi. Durgunluğu aşmak için yürürlüğe konulan 4 Şubat 1989 Kararları ile döviz girişini artırıcı önlemler alındı. Yabancı sermaye girişi yüksek faizlerle teşvik edildi. 32 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Türk lirasının konvertibilitesi sağlandı. Konvertibilitenin amacı, kaynağı araştırılmaksızın yabancı fonları Türkiye’ye çekebilmekti. Böylece kontrolsüz sermaye giriş ve çıkışları bir taraftan Türkiye’yi kara paranın aklandığı bir cennete dönüştürürken, diğer taraftan bu istikrarı bozucu spekülatif sermaye hareketleri, ileriki yıllarda, ekonomi yönetiminin para politikası araçlarını kullanma etkinliğinin giderek azaltmasına yol açmıştır.
  Alıntı ile Cevapla