Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 12:35   #20
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Latin Amerika İkinci Dünya Savaşından bu yana görülen en derin ekonomik kriz içerisindedir. Tierra del Fuego’dan Rio Grande’ye kadar istikrarlı bir tek burjuva rejimi yoktur. Sosyalist devrim için gerekli koşullar, eski sömürge ülkelerde en azından yarım asırdır olgunlaşmış durumdadır. Hatta bu koşullar aşırı olgunlaşarak çürümeye yüz tutmuştur. Çürüyen kapitalizm, birbiri ardına bütün ülkeleri barbarlıkla tehdit etmektedir. Ne kadar bomba atarlarsa atsınlar, emperyalistlerin bunu durdurabilmelerinin yolu yoktur Bu zamana kadar devrimin başarıya ulaşamamasının nedeni emperyalizmin güçlü olması değil öznel faktörün zayıflığıdır: gerçek bir devrimci parti ve önderliğin bulunmaması.
Cezayir örneği çok önemlidir, çünkü köktendinci gerillalarla askeri rejim arasında on yıl devam eden ve arkasında binlerce kurban bırakan çok şiddetli ve kanlı bir iç savaşla harap olan bir ülkede kitle ayaklanması gerçekleşti. Hafiflemediği belli olan koyu bir gericilik durumundan kitlesel bir öfke patlaması doğdu. Cezayir’deki durum önemlidir, çünkü pek çok burjuva düşünür, İran’daki rejimin yanı sıra FIS’in yükselişini de köktendinciliğin yükselişi olarak sundular ve bunu Müslüman bir geleneğe sahip ülkelere özgü ve ebedi bir şey olarak gösterdiler. Şu anda her iki ülkede de işçileri, özellikle de gençleri, var olan toplumsal düzeni değiştirmek için yapılan ayaklanmaların başında görüyoruz. Bu ülkelerdeki kitleler, söz konusu gerici hareketlerin hiçbir alternatif sunmadığını değişik yollardan anladılar. Geçmişte Marksistler, İran’da Humeyni’nin zaferini ve Cezayir’de FIS’in seçim zaferini, geleneksel sol örgütlerin alternatif sunamamasının ve yanlış politik stratejilerinin bir sonucu olarak değerlendirmişlerdi. Köktendinciliğin çılgınlığı, onu iktidarda denedikleri ölçüde kitleler açısından cazibesini yitiriyor, tıpkı İran’daki gibi. Ve Cezayir’de gençliğin en devrimci kesimleri, köktendinciliğe kapılmayıp, kapitalizm yanlısı generallere karşı mücadelelerinde başka bir yol arıyorlar. Gençlerin isyanı tüm halka, Berberi bölgelerinden ülkenin geri kalanına yayıldı. Ulusal çapta örgütlenmiş komiteler kuruldu. Bu komiteler, taşımacılık, medya, hukuk ve düzen gibi devlet işlevlerini üstlendiler ve mücadeleye önderlik ettiler. Diğer bir deyişle bunlar embriyonik haldeki sovyetlerdi.
Bu halk komitelerinin oluşumu, bu hareketlerin ileri karakterini yansıtır, fakat aynı zamanda devrimci önderliğin belirleyici rolünün de altını çizer. Ekvador’da ya da Cezayir’de, işçiler, köylüler ve gençler arasında kök salmış sadece birkaç yüz kadrodan oluşan bir Marksist eğilim, tüm olayların gidişatını değiştirebilirdi ve devrimci sürecin başarıyla sonuçlanmasını garanti edebilirdi. Cezayir’deki bu kitle patlamasına yol açan nesnel koşullar, pek çok Arap ülkesindeki (Fas, Tunus, Mısır vs.) koşullardan hiç de farklı değildir. Gelecek dönemde, benzer tipte hareketler buralarda da kaçınılmaz olacaktır. İşçilerin ve köylülerin tek bir ülkede dahi kazanacağı zafer, bütün durumu değiştirecektir.
Emperyalist güçlerin tepeden tırnağa silahlanmalarının temel nedeni, eski sömürge halklarının isyanında yeni bir evreye hazırlanmaktır. ABD emperyalizmi son süreçte kimsenin yapmadığı kadar çok savaş yürütmüştür, özellikle de cevap veremeyecek kadar zayıf ülkelere karşı: Libya, Grenada, Lübnan, Somali, Haiti, Panama, Nikaragua. 13 yıl boyunca Vietnam’a karşı kanlı ve yıkıcı bir savaş yürüttüler. ABD’deki kitlesel muhalefet ve ABD ordusunun Vietnam’da bozguna uğraması nedeniyle bu savaşı kaybettiler.
  Alıntı ile Cevapla