Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 12:35   #22
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

İster uluslararası savaş olsun ister sınıf savaşı (devrim) olsun, tüm önemli konular savaşlar tarafından çözüme bağlanır. Lenin’in Emperyalizm kitabını yazdığı dönemdeki gibi, şimdiki çağda da, kapitalist bir bakış açısından savaşın amacı pazarları, ham maddeleri ve nüfuz alanlarını ele geçirmektir. Önümüzdeki dönemde birçok savaş yaşanacaktır; geçmişteki dünya savaşları gibi değil, fakat Körfez Savaşı ve Afganistan’daki savaş gibi “küçük” savaşlar. Emperyalist ülkeler arasındaki çatışmalar, ekonomik kriz ve dünya çapındaki istikrarsızlık koşullarında muazzam ölçüde artacaktır. Küçük pazarlar için bile çok büyük mücadeleler yaşanacaktır. Emperyalistler, kendileri için mücadele etmeleri amacıyla yerel ajanlarını kullandıkları kirli taşeron savaşları başlatmakta hiç tereddüt etmeyeceklerdir. Bunu sadece Afganistan’da değil, Afrika’da (Kongo, Sierra Leone, Liberya) ve Irak’ta da görüyoruz. Bu tür çatışmalar tüm bölgelere yayılabilir ve milyonlarca insan için kâbus yaratabilir. Savaşa karşı tutumumuzu belirleyen, savaşın dehşeti değil kapitalizmin dehşetidir. Bizler sınıfsal bir tutum takınırız, pasifistlerin ve “Solcular”ınki gibi duygusal bir tutum değil. Bizim temel görevimiz; sabırlı bir şekilde ileri işçilere ve gençlere savaşın gerçek anlamını açıklamak, ikiyüzlü propagandanın maskesini düşürmek ve savaşın ardındaki sınıfsal çıkarları açığa çıkarmak, yani savaşın “politikanın başka araçlarla devamı” olduğunu göstermektir.
Savaş, her eğilimi teste tâbi kılar. Reformistler umutsuzluklarını daima savaş zamanlarında açığa vururlar. Sağ reformistler açıkça emperyalizmi desteklerler, özellikle de güçlü olan tarafı (Amerika). Sollar, gözü yaşlı pasifist tutumu benimserler ve Birleşmiş Milletleri müdahale etmeye çağırır. BM geçmişte sadece ikincil konuların halledildiği ve istim salmak için eski sömürge ülkeleri içine alan bir forumdu. Şu andaki durumu öyle bile değildir. Tamamen ABD emperyalizminin kontrolü altındadır. “Solcular”ın sürekli dillendirdikleri BM müdahale etmelidir talebi, hem ütopiktir hem de gericidir. Hem Körfez Savaşında hem de Afganistan’da, BM, ABD emperyalizminin saldırganlığına “legalite” örtüsü sağladı, aynen daha önce Kore’de ve Belçika Kongo’sunda yaptığı gibi.
Temel olan, emperyalist savaşlara karşı amansız karşı duruştur. Diğer yandan, burjuva pasifizmine de tamamen karşıyız. Bazı ultra sol grupların yaptıkları gibi vicdani reddi ya da askerlikten kaçmayı desteklemek söz konusu dahi olamaz. Böyle tutumların Leninist devrimci bozgunculukla ortak hiçbir yanı yoktur. Savaş üzerine ahlâki bir konumumuz yoktur. Bizim politikamızı belirleyen şey sınıfsal çıkarlardır. Taliban’ın suçları veya daha da ötesi Saddam Hüseyin’in ya da Savaş öncesinde Vargas’ın yahut Haili Selassie’nin suçları değil.
  Alıntı ile Cevapla