Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 12:35   #23
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Sektlerin kafa karışıklığı
İkinci Dünya Savaşından önce Brezilya ve İngiltere arasında bir savaş olasılığı ortaya çıktığı zaman Troçki, yarı-sömürge bir ülkeyle bir emperyalist devlet arasındaki savaşta Marksistlerin ikincisine karşı ilkini savunmakla yükümlü olduğuna işaret ediyordu. Hükümetin karakteri belirleyici bir etmen değildi. Bundan dolayı, Brezilya’daki Vargas rejiminin aşırı gerici hatta yarı-faşist karakterine rağmen, bir Marksist demokratik İngiltere’yle savaş durumunda Brezilya’yı desteklemek zorundaydı.
Troçki bu fikri geliştirmediyse de, sorunun özü çok basittir: sömürge ya da yarı-sömürge ülkelere karşı yürütülen tüm emperyalist savaşlara, bu ülkelerde iktidarda bulunan hükümetin türüne bakmaksızın karşı çıkmak gerekir. Bir Marksist için bu ABC’dir ve üzerinde daha fazla durmak gereksizdir. Bununla birlikte sekterler, Troçki’nin argümanını her zamanki gibi karikatürleştiriyorlar. Doğru bir argümanı absürd bir uç noktaya taşıyarak yanlış bir argümana dönüştürmek daima mümkündür.
Sağlam bir anti-emperyalist çizgiyi savunurken, Troçki hiçbir zaman Varga’yı savunmak ya da onun rejimine muhalefet etmeyi bırakmak gerektiğini söylemedi. Tersine, hem Lenin hem de Troçki, emperyalizme karşı başarılı bir mücadele yürütmekten aciz oldukları için sömürge ülkelerin burjuvalarını amansız bir şekilde eleştirmiştir. Afganistan konusundaki tutumumuz, Lenin’in ve Troçki’nin klasik tutumuna dayanmaktadır. Afganistan’a yönelik emperyalist saldırganlığa karşı mücadele ederiz. Taliban’ın gerici karakteri bu tutumumuzu en ufak ölçüde etkilemez. Fakat bu bizim Taliban ya da bin Ladin’le aynı tarafta olduğumuz veya onların gerici politikalarını mahkûm etmeye son verdiğimiz anlamına gelmez.
Sekterler, düşünülebilecek her türlü hatayı yaparlar, bazen de akıl sır ermez hatalar yaparlar. Bu özellikle savaş zamanlarında geçerlidir. Lenin ve Troçki’yi herhangi bir şey anlamadan veya özümsemeden okuyan herkes kendini büyük teorisyen zannediyor. Bu yüzden Yugoslavya örneğinde, Hırvatları desteklemekten (CWI), Sırpları, Boşnakları, KLA’yı vs. desteklemeye kadar, düşünülebilecek her türlü permütasyona tanık olduk. Bunlardan hiçbiri sınıfsal veya enternasyonalist bir tutumu savunmamıştır. Artık Taliban’ı ve İslam’ı destekleyerek deliliği had safhaya vardıran sözde Troçkistlere de sahibiz. Bu yanlış olmakla kalmayıp, Marksist açıdan korkunçtur da.
Kendilerine has kıvırma ve bükülmeleriyle, sektler, özellikle ulusal sorun ve emperyalizme karşı mücadele konusunda kendilerini daima en saçma pozisyonlara sokarlar. Sonunda daima burjuvaziye ve küçük-burjuvaziye teslim olurlar ve sınıfsal tutumdan vazgeçerler. Kendi kaderini tayin hakkını ve emperyalizme karşı mücadeleyi savunmak, kazara emperyalizmle çatışma içine girmiş her gerici ulusal eğilimi savunmak zorunda olduğumuz anlamına gelmez. Hem bin Ladin’in hem de Taliban’ın çok da uzun olmayan bir zaman önce emperyalizmin yaratıkları olduklarını ve Kabil’deki Moskova yanlısı rejimi yok etmek için beraber çalıştıklarını hatırlayalım. Bu gerçeklerin üzerinden atlamak son derece hafiflik olur.
  Alıntı ile Cevapla