Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 12:36   #24
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Taliban (ve suç ortağı bin Ladin) en korkunç karşı-devrimcilerdir. Ve bu Afganistan’daki savaşa (dünyanın en güçlü emperyalist devletinin, dünyanın en yoksul ülkelerinden birine saldırdığı bir emperyalist savaş) karşı tutumuzu belirleyemezse de, gözden kaçırılmamalıdır. Biz emperyalizme karşı mücadele ederiz ve bu yeterlidir. Emperyalistlere karşı başarılı bir savaş yürütmekten tümüyle aciz olduğunu gösteren Taliban’a katılmak zorunda değiliz. Savaş –en iyi ihtimalle– Afgan halkının yabancı bir işgalciye karşı yürüttüğü bir gerilla mücadelesi şeklinde devam ediyorsa, bu, Afgan halkını bir felâketten diğerine sürükleyen Taliban sayesinde değildir.
Genelde bu insanların mantığı, “bir şeyler yapmalıyız” şeklindedir. Fakat gereken şey olumlu bir şeyler yapmaktır, örneğin Batıdaki işçilerin politik bilinç düzeylerini yükseltmek gibi. Bunlar, keskin ve histerik propagandalarıyla, onları dinleme zahmetine katlanan birkaç insanının bilinç düzeyini daha da düşürmeye yardım ederken, aynı zamanda Troçkizmin adını da lekeliyorlar. Taliban’ın (geçmişteki bazı ufak hatalarına rağmen) şimdi “emperyalizme karşı savaştığını”, bu yüzden artık geçmişi unutmak ve birleşik bir mücadele cephesi oluşturmak gerektiğini savunuyorlar. Gerçekte Taliban, ABD emperyalizmine karşı Panama’daki Noriega’dan daha başarılı bir mücadele yürütemez. Emperyalizme ağır bir yenilgi tattırmak için, başka politikalara –devrimci politikalara– ihtiyaç vardır. Londra, Paris ve New York’un kafe barlarındaki sekterlerin yürüttüğü “mücadele”ye gelince, en iyisi hiç konuşmamaktır.
Eğilimimiz, savaş konusunda sınıfsal bir tutumu savunan siciliyle gurur duyabilir. Devrimci partinin sektlerin boş laflarıyla değil gerçekte nasıl kurulacağını bilmemiz gerekiyor. İşçi yığınlarının, savaşın başında, “çocuklarımızı” desteklememiz gerekir temelinde savaş yanlısı bir tutum almaları normaldir. Savaşı destekleyen işçilere karşı, sektlerin keskin ultra-sol tutumunu değil, sabırlı bir tutum takınmalıyız. İşçilerin tutumları savaş deneyimi içinde kendiliğinden değişecektir. Bu arada saçma sloganlarla ve hareketlerle kendimizi yalıtmamalı, sınıf içinde yankı uyandıracak sloganlar geliştirmeye çalışmalıyız. Uygun geçişsel talepler geliştirmeliyiz. Örneğin büyük şirketlerin savaş kârlarına el koyulması ve bu fonların hastane, okul yapımında kullanılması vs.
  Alıntı ile Cevapla