Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 12:39   #28
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Türkiye
Avrupa ve Asya’ya oturarak kilit bir coğrafi konumda bulunan Türkiye, sadece emperyalizm için değil dünya proleter devrimi için de stratejik bir konum işgal ediyor. Güçlü ve militan işçi sınıfıyla Türkiye, devrimin zaferiyle son bulabilecek muazzam sınıf mücadeleleri dönemlerinden geçmiştir. Fakat Moskova bürokrasisinin çizgisini takip eden Stalinistlerin yanlış politikaları, 1980’de işçi sınıfının en kanlı yenilgisine yol açmıştır.
Batı tarafından ılımlı bir rejim olarak tarif edilen kanlı 12 Eylül askeri diktatörlüğü çözülse de, mirası bugüne kadar devam etmiştir. Bununla birlikte yozlaşmış ve çürümüş Türkiye burjuvazisi, toplumun temel sorunlarını çözememiştir. Proletaryayı muazzam ölçüde güçlendiren önemli ekonomik ve sınai gelişime rağmen, Türkiye kapitalizminin temeli halen zayıf ve istikrarsızdır. Bu bir yandan sürekli politik istikrarsızlıkta ve öte yandan da mali ve ekonomik krizlerde yansımasını bulmuştur.
Türkiye şu anda, daha önce hiç görmediği şiddette bir ekonomik kriz içindedir. İşsizlik inanılmaz oranlarda artmıştır ve bu kriz kapitalist dünya ekonomisi bir resesyon içindeyken patlak verdiğinden, Türkiye kapitalizminin kısa vadede bu krizden çıkması kolay değildir. Krizin sürmesinin politik ve sosyal alanlardaki etkileri, artan politik istikrarsızlık ve keskinleşen sınıf mücadeleleri olacaktır.
Türkiye proletaryasının özgül ağırlığının bin kat daha büyük olması dışında, Türkiye birçok açıdan Çarlık Rusya’sına benziyor. Türkiye kapitalizminin temel zayıflığı, dış borcuna yansıyor. 2001’de GSMH’si yalnızca 145 milyar dolarken, 150 milyar dolar dış borcu vardı. Türk lirası, dolara aşırı derecede bağlı ve onun karşısında güçsüz durumdadır. Diğer benzer ülkelerle birlikte, dünya pazarlarındaki çalkantılar, 2000 yılının sonundaki çöküşte görüldüğü gibi Türkiye’yi feci şekilde etkiledi.
Bir çıkış yolu bulmakta umutsuz olan Avrupa yanlısı burjuva kesim, AB’ye girmeyi tek çözüm olarak görüyor. Bu yaklaşım burjuvazi açısından doğru olsa da, bunu başarmanın son derece zor olduğu kanıtlanmıştır. Üstelik Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge yeni ve patlamalı gelişmelere gebedir.
  Alıntı ile Cevapla