Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 12:41   #31
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Orta Doğu
Orta Doğu’daki durum son derece kırılgandır ve ABD’nin askeri harekâtlarıyla daha da istikrarsızlaşması muhtemeldir. Afganistan’a saldırmakla tatmin olmayan ABD emperyalizmi, gözlerini sürekli başka kurbanlara dikiyor. Egemen çevrelerin bir kesimi Irak’a saldırmak istiyor. Bununla birlikte, Irak’a karşı yapılacak olan yeni bir saldırı tüm Orta Doğu’yu bir kaosun içine sokacaktır. Petrol fiyatları yeniden yükselecektir ve bu da dünyadaki ekonomik krizi şiddetlendirecektir. Çileden çıkmış Arap kitleler sokaklara dökülecek ve bu da Arap rejimlerini birbiri ardına istikrarsızlaştırmakla tehdit edecektir. Amerikan elçilikleri ve ekonomik çıkarları her yerde saldırıya açık hale gelecektir. Amerikan yanlısı Suudi rejiminin devrilebilmesi bile olasıdır. ABD acımasızca daha geniş çaplı askeri müdahalelere girebilir.
Afganistan’daki savaşın ve İsrail-Filistin sorununun kanayan yarasının yol açtığı istikrarsızlığa şimdi de petrol fiyatlarının düşmesi eklenmiştir. 300 milyar dolar dış borcu olan Suudi Arabistan için bu hayati bir sorundur. Suudiler, OPEC’in petrol fiyatını yüksek tutmak amacıyla petrol üretimini kısma politikasını desteklemesi için Rusya’ya bel bağlıyor. Fakat Rusya kendi çıkarlarını izlemeyi tercih ediyor ve işbirliğini reddediyor. Petrol fiyatlarının düşmesi sadece Suudi Arabistan’ı değil petrol üreten tüm ülkeleri, Venezuela’yı, İran’ı, Ekvator’u, Cezayir’i, Meksika’yı, Endonezya’yı da etkiliyor. Tüm bu ülkeler devrimci gelişmelerle yüz yüzeler.
ABD emperyalizmini asıl telâşa düşüren, Suudi Arabistan’daki durumdur. Washington’dan gelen yoğun baskılar sonucu Suudi rejimi, dostu Taliban’la tüm ilişkilerini kesti ve genel olarak Amerikalıların tüm isteklerini yerine getirdi. Fakat Washington’un Suudi yardakçılarının bile sınırları vardır. Suudi Arabistan’daki rejim istikrardan uzaktır. Büyük petrol gelirlerine rağmen, rejim geçmişte vatandaşlarına bol keseden verdiği tavizleri daha fazla verecek durumda değildir. Huzursuzluk ve çürümüş egemen kliğe yönelik eleştiriler artmaktadır. Kraliyet ailesi içindeki bölünmeler ve kavgalar toplumdaki bu huzursuzluğun yansımasıdır. Müslüman bir devlete karşı ABD askeri harekâtını açıkça desteklediği görülen rejim için bu son nokta olabilir. Her zaman olduğu gibi Amerikan emperyalistleri inanılmaz derecede beceriksiz davranmışlardır. ABD birliklerinin İslamın doğduğu ve onun en kutsal yerlerini barındıran Suudi Arabistan’da konuşlandırılmış olması tam bir aptallıktır ve son derece gereksizdir. Şimdi de, Irak’a saldırırken ülkenin hava üslerini kullanmalarına izin vermeleri doğrultusunda Suudilere baskı uygulayarak –ki bu onlardan intihar etmelerini istemekten beterdir– asıl hatayı daha da artırıyorlar. Aptalca hataları sayesinde, Suudi rejimini uçurumun kenarına itmekte gayet başarılı olabilirler.
Suudi kraliyet ailesi, viski, hızlı arabalar ve pahalı fahişelerle tamamlanan Batılı yaşam tarzını, kısmen katı Vahabi mezhebine bağlılığından kaynaklanan yaygın bir dinsel Puritanizm imajıyla birleştiren gerici bir kliktir. Ne zaman bir halk kargaşası tehdidi hissetseler, ya din adamlarının en muhafazakâr kesimine yaslanarak din kartını oynuyorlar ya da onyıllardır utanmadan kendi çıkarları için sömürdükleri Filistin konusunda bağırmaya başlıyorlar, üstelik sürekli Amerikan emperyalizmini desteklerken. Suudi Arabistan’daki din adamlarının en gerici kanadının muazzam gücü, doğrudan kraliyet ailesinin bu ahlâksız manevralarının ürünüdür. Kraliyet ailesi, Afganistan’da ve Körfez’de “komünizme karşı savaşta” –Amerikalılarla yakın ittifak halinde– aktif bir rol oynadı ve son günlere kadar Taliban’ı finanse edip arka çıktı. Ailesinin kraliyet elitiyle bağı olan Suudi milyoner Usame bin Ladin bu çevrenin ürünüdür. Şimdi onlara musallat olmak için geri geldi. Bir yandan Washington’un öte yandan İslamcı gericilerin basıncı altında kalan Suudi rejimi, örs ile çekiç arasında sıkışmış durumdadır. Geleceği şimdi daha önce olmadığı kadar belirsizdir.
  Alıntı ile Cevapla