Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 12:46   #56
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Britanya’da kamu sektöründe büyük grevler yaşandı ve sendikalarda keskin bir sola dönüş söz konusu. Büyük sendikaların her birinde sağcı genel sekreterlerin yenilmesi ve sol adayların seçilmesi de bunun bir göstergesi. Almanya’da, güçlü metal işçileri sendikası IG Metal ile Schroeder hükümeti arasında bir çatışma yaşandı. Alttan gelen basıncın arttığı aşikârdır. Boom yıllarının, dolgun kârların ve dolu sipariş defterlerinin ardından, işçiler de kendi paylarını isteyeceklerdir. Bu tür grevlerin patlak vermesi, normalde bir çöküşün hemen öncesinde gerçekleşir. Bu, bilinçteki bir gecikmeyi yansıtıyor. İşçiler yeni koşullara yavaş yavaş uyum sağlarlar. Fakat artık, krizin yükünü onlara ödettirme yönündeki her girişim, şiddetli bir dirençle karşılaşacaktır.
Proleter hareketteki gecikme, denklemin belirleyici unsuru olmuştur. Yenilgiler dışında hiçbir şeyin yaşanmadığı uzunca bir dönemin ardından, işçi sınıfının aktif katmanının başı eğikti. Fakat bu durum değişecektir. Elbette ki, bu değişim henüz başlangıç aşamasındadır. Ama bir kez sınıf mücadelesinin sert rüzgârları esmeye başladığında, işçi sınıfının psikolojisi de değişecektir. Yeni katmanlar mücadeleye katılıyor, özellikle de çoğunluğunu genç işçilerin oluşturduğu ezilmiş bir katman olan çağrı merkezlerindeki işçiler gibi. Bu taze genç katmanlar militanlaşacak ve devrimci düşüncelere açılacaktır. Marksistler onlarla bağ kurmak için adım atmalı ve en iyilerini devrimci eğilime kazanmalıdırlar.
Birçok yönden durum, 1968 Mayısı arifesini andırmaktadır. Fransa’da işçi sınıfı tümüyle cansız ya da Ernest Mandel’in sözleriyle “burjuvalaşmış ve Amerikanlaşmış” görünüyordu. Fakat yüzeyin altında fokurdayan bir hoşnutsuzluk vardı. Patronlar, her türlü iş hızlandırma, üretimi artırma vb. çabasının yanı sıra, işçiler üzerine ağır bir basınç bindirmekteydi. İlk başlarda öğrenci gösterileriyle başlayan hareket, hiçbir uyarı yapmaksızın, tarihin en büyük devrimci genel grevi biçiminde patlak verdi. Bu, hiç beklenmedik bir zamanda, uzun süren bir ekonomik boom döneminin ardından meydana geldi.
Şimdi yaşanan ani ve keskin değişimlerin –11 Eylül gibi– nedeni de bu durumdur. Ekonomik, politik ve askeri durum, aşırı istikrarsızlıkla karakterize olmaktadır. Belli bir aşamada bu, kendini bilinçteki ani değişimlerde göstermek zorundadır. Bir kez harekete geçtiğinde, genç işçilerin yeni kuşağı eski kuşaktan daha militan olacaktır. Marksistler için öncelikli görev bu genç katmana ulaşmaktır. Bizler bu görev için hem politik hem de örgütsel olarak hazırlanmak zorundayız. Halinden memnun olmaya ve rutinizme hiç yer yok. En büyük tehlike, geriye bakmak ve koşulların tümüyle değiştiği geçmişte takılıp kalmaktır. Bütün ülkelerde, sınıflar arasında derin bir uçurum açılacaktır. Fakat tam da bu dönemde, işçi ve sendika liderleri sağa doğru kaymış durumdadır.
Durumun çelişkili doğası, iki dönem arasında bir geçiş aşamasının yaşanmasının ifadesidir. Ana sorun, öznel faktörün zayıflığı ve işçi liderlerinin her yerdeki korkunç yozlaşmışlığıdır. Troçki, insanlığın krizinin proletaryanın önderlik krizine indirgenebileceğine işaret etmişti. Bugün bu tesbit geçmişte olduğundan çok daha doğrudur.
  Alıntı ile Cevapla