Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 12:48   #63
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Büyüyen kriz her şeyi sarsmaktadır ve insanları olgular üzerinde daha derin düşünmeye sevk etmektedir. Var olan toplum düzenini sorgulamak ve mevcut dünya durumunun nedenlerini öğrenmek yönünde genel bir eğilim mevcuttur. Bu sorulara cevap verebilen eğilim, işçileri ve gençliği kazanacaktır. Burada bütün rakiplerimiz karşısında muazzam bir avantaja sahibiz!
İleri öncünün bir kesimi, sınıf mücadelesindeki uzun dönemli durgunluktan ve bu dönemdeki sendika liderliğinin görülmedik boyutlardaki yozlaşmışlığından etkilenmiş, bundan tümüyle yanlış sonuçlar çıkarmıştır. Onlar süreci diyalektik olarak değerlendirmemektedirler, bu yüzden de sınıfa güvenini yitiren sendika aktivitistleri katmanının yaygın kötümserliğini yansıtarak, kötümserleşmiştirler.
Bizler aktivistler arasındaki geçici ruh halini değil, kapitalizmin derin krizini –son elli yılın en derin krizi– esas almalıyız. Toplumdaki temel süreçleri görmeli ve sınıflar arasında bir karşı karşıya gelişin kaçınılmaz olduğunu anlamalıyız. Egemen sınıf her yerde derin kesintiler istemekte ve işçilerden “fedakârlık” beklemektedir. Bu sınıf mücadelesi için tüketilmiş bir reçetedir. Sendika liderleri bunu göremeyecek kadar kördür. Onlar geçmişte yaşıyorlar. Ödünler vererek patronlarla ve hükümetle eski sıcak ilişkileri geri döndürebileceklerini sanıyorlar. Zayıflığın saldırıya davet anlamına geldiğini anlamıyorlar. Her geri adımın ardından patronlar iki kat fazlasını isteyeceklerdir.
Bu sürecin bir sınırı vardır. Er ya da geç işçiler “Yeter!” diyecekler. İtalya, İspanya ve daha öncesinde Yunanistan’daki muhteşem genel grevler ve gösteriler bunu açıkça göstermiştir. Belli bir aşamada, Fransa’da 1968 Mayısında olduğu gibi, mücadeleyi yaygınlaştırma aracı olarak, eylem komiteleri sloganı uygun hale gelecektir. Bu slogan sektlerin düşündüğü gibi sınıfın kitle örgütlerinin karşısına koyulmamaktadır. Belli koşullar altında, 1926 Britanya genel grevinde olduğu gibi, bizzat sendikalar sovyet gibi hareket edebilirler. Almanya’da, belli bir aşamada, Troçki bütün iktidar işçi temsilcileri komitelerine sloganını ileri sürmüştü.
Faşizm ve Bonapartizm
Elbette hareket düz bir çizgide gelişmeyecektir. İnişler ve çıkışlar kaçınılmazdır. Fırtınalı ilerleme dönemlerini, yorgunluk, durgunluk, yenilgi ve hatta gericilik dönemleri takip edecektir. Sağa sola çılgınca yalpalamalar yaşanacaktır. Fakat gericiliğe doğru atılan her adım yalnızca daha büyük sola kayışları hazırlayacaktır. Günümüzde, gelişmiş kapitalist ülkelerde faşizm ve hatta Bonapartizm tehlikesi yoktur. Fakat önümüzdeki dönemde bu değişebilir.
  Alıntı ile Cevapla