Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 12:49   #69
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

11 Eylül’ün ardından gelen olaylar, bu konuda temel bir durum değişikliğine yol açmadı. ABD’de bayrak taşıma ve yurtseverlik ruh hali geçiciydi ve kriz büyür büyümez bütün bunlar kaybolacaktır. ABD’de dahi gerçek bir savaş coşkusu duyulmamaktadır; çoğunluğun ruh hali gönülsüz boyun eğme olarak açıklanabilir. Bush ve sağın, kendilerini bu ruh haline dayandırabilecekleri fikri ciddi bir hataydı, Irak’ta bir maceraya kalkıştıklarında çok geçmeden görülecektir bu.
Toplumdaki sağ-sol kutuplaşması, belli bir noktada işçi ve sendika örgütlerinin içinde de tekrarlanacaktır. Bunun kanıtlarını ufak da olsa şu anda dahi görmekteyiz. İşçi örgütleri büyük oranda boşalmıştır ve liderlik oldukça sağa kaymıştır; bu yüzden bazıları bu örgütleri toptan defterden silmiştir. Bu aptallığın daniskasıdır. Liderliğin bu kadar sağa kaymasının nedeni, sınıfın henüz belirleyici bir yola girmeye başlamamış olmasıdır.
Liderler işçi sınıfının doğrudan baskısı altında olmadığı ölçüde, egemen sınıfın baskısı ikiye katlanmaktadır. Fakat sınıf hareketlenir hareketlenmez işçiler kaçınılmaz olarak kitle örgütlerinin yolunu tutacaklardır, ÇÜNKÜ BAŞKA BİR ALTERNATİF YOKTUR. Bu gerçeği asla gözden kaçırmamalıyız.
Günümüzde kapitalizmin işçi örgütleri üzerindeki baskıları savaş nedeniyle özellikle artmıştır. Hizaya çekmek, savaş sorununda “ulusal birliği” sağlamak, “bölücü konuları” bir kenara bırakmak vs. için yoğun baskılar uygulanmaktadır. Fakat zaman ilerledikçe kitlelerin can alıcı sorunlarına seslenme doğrultusunda aşağıdan büyük bir basınç gelecektir. Kitlelerin ruh hali, işçi ve sendika aygıtlarının ölü ağırlığını bir süreliğine kaldırabilir. Fakat bunun bir sınırı vardır. Süreç ne kadar uzatılırsa, geldiğinde patlama o kadar şiddetli olacaktır. Egemen sınıfı, reformistleri ve sendika liderlerini büyük sürprizler beklemektedir.
Gelişmiş ülkelerde Marksizmin etkisi henüz yavaş ilerlemektedir. Bu bir diyalektik çelişkidir. Nesnel durum çelişkilidir. Bütün bir tarihsel süreç boyunca gerçek Marksizm güçleri gelişmiş ülkelerde kitlelerden yalıtılmış durumdaydı. Bizler akıntıya karşı mücadele ettik. Fikirlerimiz işçilerin deneyimlerine tekabül etmedi. Fakat artık durum değişmeye başlıyor. İşçi sınıfı genelde kitaplardan değil kendi deneyimlerinden öğrenir.
İnişleriyle çıkışlarıyla, gelecek on yıla ve belki daha da uzun bir döneme yayılacak olan dünya kapitalizminin büyüyen krizi, kitleleri ataletlerinden ve duyarsızlıklarından kurtaracak ve mücadele yoluna itecek bir dizi şiddetli sarsıntıyı hazırlıyor. Bu koşullar altında, küçük çevrelerde yankısı olan fikirler, binlerce ve on binlerce dinleyiciyi kazanacaktır. Artık akıntıya karşı mücadele etmemiz gerekmeyecek, aksine tarihin akışıyla birlikte hareket edeceğiz. Devrimci Marksizm, toplumu sosyalist yeniden yapılandırma mücadelesinde işçi sınıfının başında, hak ettiği yeri alacaktır.
Londra, 16 Eylül 2002
  Alıntı ile Cevapla