Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28-02-2007, 22:33   #9
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

  1. Toplum acı reçete kullanımında mutabakatı sağladığında, Toplumun,yönetimin de en az toplum ve bireyler kadar bu reçeteye iştirak ettiğini görmesi ve inanması, ikna olması gerekir.
  2. Yerli para birimi kuvvetlendirilmelidir. Aksi halde toplum tasarruflarının yarısının ulusal para birimi dışındaki para birimleri tutulmasının toplumda açacağı derin yaralar iyi anlatılmalı, toplumun dış devletlerden ziyade ülkesine ve ülke ekonomisine katkıda bulunması sağlanmalıdır. Bunun da ön önemli göstergesi muhtemelen yapılacak ek bütçenin gerçekçi rakamları içermesi, olmayan paraları devletin harcamaktan vazgeçmesi, bütçenin kalemlerine sıkı sıkı sahip olunması ve yeni bütçenin kesinlikle denk bütçe olmasının sağlanması gerekir.
  3. Topluma çalışma şevki aşılanmalıdır. Özellikle emek yoğun çalışma gerektiren sektörler özendirilmelidir. Bunlar özendirilirken gerek işverenler, gerekse çalışanlar minimum gelir elde etmeyi göze almalıdır. Bu sektörler seçilirken ekonomiye katma değer yaratacak olmaları, tüketime değil üretime yönelik olmalarına özen gösterilmelidir. Örnek olarak Demir yolları, Gemi yapımı, baraj inşaatları sayılabilir.
  4. Toplumda oluşan enflasyon beklentisi kırılmalıdır. Zira bu yurt içinde ve dışında fiyatlara yansıtılan ülke riskini azaltacak, fiyat artışlarının önemli bir bölümünün önüne geçecek ve ülkemize kalıcı yabancı para girişini artıracaktır.
  5. Halkın tasarruf bilinci yeniden şekillendirilmelidir. Zira elde edilen gelirlerin bir bölümü tasarruf edilebilmelidir. Yapılan tasarruflar toplamı kadar talep piyasalardan eksilecek, arz ve talep dengesinin oluşumuna fiyatların istikrar sağlamasına da önemli katkılarda bulunacaktır.
  6. Devlet taban fiyat uygulamasından vazgeçmelidir. Bu daha kaliteli üretim artışı sağlayacaktır. Destek dünya standartlarında üretim yapan üreticilere sağlanmalı, bu desteklerin ise gider kalemleri içersinde açıkca görünmesi sağlanmalıdır.
  7. Yurt içersinde yaşayan herkes geliri doğrultusunda az veya çok devlete vergi vermeli, vergi adaleti tüm kesimler için eşitlik ve adalet içersinde yeniden tesis edilmeli ve vergi oranları düşürülmelidir.
  8. Devlet süratle ekonomi içersindeki payını azaltmalıdır. Devlet özel sektörün girmediği veya boyutları nedeni ile girmediği, ancak toplumun zorunlu ihtiyacının olduğu alanlara geçici olarak yatırım yapmalı ve özel sektöre en kısa zaman dilimi içersinde de devretmelidir.
  9. Ulusal nitelikli ve özelleştirilmesinde toplum mutabakatı sağlanamayan kuruluşlar, yapılarında gerekli değişiklikler yapılarak gerçekçi fiyatlarla aldatılmadan halka satılmalı, süratle özekleştirilerek siyasi baskılardan arındırılmalıdır.
  10. Devlet rantabl olmayan kadroları mutlaka tasfiye etmelidir. Devlet kurum ve kuruluşlarında yükselmeler siyasi nitelikten kurtarılmalı, liyakat ve başarı karşılığında sağlanmalıdır.
  11. Orta öğretim ve üniversiteler özelleştirilmelidir. Özelleştirme de denetimsizlik anlamı taşımamalıdır. ( bu konudaki fikirlerimi ve önerilerimi işleyiş şekilleri sizlerden talep geldiği taktirde geniş şekilde verebilirim. 1992 yılından itibaren bu görüşlerimi ve önerilerimi bir çok üst düzey görüşmelerimde de dile getirdim. Ancak kabul görmedi. İnanıyorum ki enflasyon ile yapılacak mücadelede çok ciddi katkıları olacaktır. )
  12. Nüfus planlaması üzerinde çok titizlikle durulması gerekir. Nüfus artışı beraberinde talep artışı, işsizlik, gelir dağılımında bozulma yarattığı, oluşan gizli işsizlik nedeni ile de belki direkt olarak etkileşim sağladığı söylenmese de netice itibari ile enflasyonun kaynaklarından birini teşkil ettiği açıktır.
  13. Devlet ihale yasası mutlaka değiştirilmeli ve revizyona tabi tutulmalıdır.
  14. Gerek devlet ve gerekse özel sektörün maliyet tespitlerinde hata payları azaltılmalı, kar marjları beklentiler üzerinden değil, tespiti yapılan maliyetler üzerinden belli bir nispet dahilinde olmalıdır. Yani beklentilere yönelik olarak maliyet tespiti ve fiyatlandırma yapılmamalı, bunların önüne geçilmelidir.
15. Oluşabilecek üretim fazlası derhal en uygun pazarlara aktarılmalıdır. Bunun için yönetenlerin, dış temsilciliklerin, ticaret ataşelerinin yoğun bir çalışma içine girmeleri sağlanmalıdır. Ülkemizin döviz girdileri döviz çıktılarından az olduğu müddetçe enflasyon baskısını kaldırmak kanımca mümkün olmayacaktır.
  Alıntı ile Cevapla