Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-03-2007, 10:54   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

2. Gümrük Birliği’nin Türk Dış Ticaretine Etkileri



Türkiye’nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’ni tamamlamasına yönelik eleştiriler Gümrük Birliği’nin iyi müzakere edilmediği, Türk sanayiinin Avrupa sanayii karşısında rekabet gücünün henüz düşük olduğu bir dönemde iç piyasada pazar kaybına yol açtığı ve dış ticareti kısıtlayacak şekilde üstlenilen tek taraflı yükümlülükler ile alternatif dış pazarlara girişine engel teşkil ettiği yönündedir. Söz konusu eleştirilerde öncelikle Gümrük Birliği’ni 1995 yılında imzalanan herhangi bir ticaret anlaşması olarak değerlendirme hatasına düşülmekte, Gümrük Birliği sürecinin dayandığı hukuki çerçeve ve bu süreçte Türkiye’nin hangi koşullarda yer aldığı temel alınmamaktadır.

Esasen Gümrük Birliği, Türkiye’nin AB ile Ortaklık Anlaşması çerçevesinde 1971 yılında tek taraflı olarak hemen hemen tüm sanayi mallarında AB pazarına gümrüksüz giriş hakkını elde etmesiyle başlayan bir süreçtir. 1973 Katma Protokol ile Türkiye ekonomisinin, AB ile rekabet edebilir düzeye gelmesi için 12-22 yıllık geçiş süresi belirlenmiştir.

Bu süre çerçevesinde Türkiye, AB sanayi mallarının Türkiye’ye gümrüksüz girişine yönelik yükümlülükler üstlenmiştir. 1996 yılında ise sanayi ürünlerinde gümrükleri sıfırlamıştır. Gümrük Birliği’nin Türk dış ticaretine etkileri değerlendirilirken gözden kaçırılan bir diğer husus da bu sürecin 1996 yılı sonrası gerek Türkiye ekonomisi gerek dünya ekonomilerindeki gelişmelerden bağımsız ele alınamayacağıdır. Gümrük Birliği Türk dış ticaretindeki değişimleri tek başına belirleyen bir süreç değildir. Bu çerçevede öncelikle 5 Nisan 1994 tarihinde yaşanan ekonomik kriz ile meydana gelen devalüasyonun yarattığı sorunların ve 1997 yılında dünya ekonomisinde patlak veren Asya, ardından Rusya krizlerinin değerlendirmelerde dikkate alınması gerekmektedir. Ayrıca 1998 Mart ayı itibariyle Türkiye ekonomisinde yaşanan ciddi durgunluğun, 1999 yılında gerçekleştirilen genel seçimler, Ağustos ve Kasım aylarında yaşanan deprem felaketleriyle sürmesi de, bu dönemde Türkiye- Avrupa Birliği dış ticaretinin yapısını etkilemiştir. Son olarak Türkiye’nin kronik enflasyon sorununa çözüm bulmak temel amacıyla 2000 yılında uygulamaya koyulan ekonomik istikrar programının Kasım 2000, Şubat 2001 tarihlerinde yaşanan krizlerle hedeflerinden sapmasıyla oluşan istikrarsızlık ve devalüasyon, 2001 yılı ilk yarısındaki dış ticaret rakamlarında belirleyici olmuştur.

Bu konuda “Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisine Etkileri”[1] adlı IKV yayınında varılan sonuçlar da, makro ekonomik dengelerin Gümrük Birliği’nin işleyişini etkileyeceğini ortaya koymaktadır. Gümrük Birliği’nin, ekonometrik bir modele dayanarak, ilk dört yıldaki etkilerini değerlendiren çalışma, sadece gümrük birliği ilişkisinin varolması halinde 1999 sonu itibariyle 30,8 milyon Dolar olarak belirlenen Gümrük Birliği’nin yıllık refah artışı üzerindeki etkisinin, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın karşılıklı ve iyi niyetle uygulanması, yapısal reformların tamamlanması, yabancı sermaye ve teknoloji girişinin sağlanmasının yanı sıra makro ekonomik dengelerin iyileşmesi halinde 7,8 milyar Dolara yükseleceğini belirlemektedir.

Gümrük Birliği bu yaklaşım ile değerlendirildiğinde, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki, 1996 yılı öncesi ve sonrasına ait dış ticaret rakamlarının da daha sağlıklı analiz edilmesi mümkün olacaktır.
  Alıntı ile Cevapla