Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-03-2007, 10:57   #11
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Türkiye, serbest ticaret anlaşmaları ile önemli avantajlar elde etmekle birlikte, söz konusu ülkelerin Türkiye ile yürütecekleri ticarette AB’nin tanımış olduğu tavizleri tanıma yükümlülüğünü üstlenmektedir. Bunun yanı sıra üçüncü ülkelerle ancak Gümrük Birliği ile belirlenmiş ortak gümrük tarifesi dahilinde ticari işbirlikleri gerçekleştirebilmektedir. Belirtilen yönleri ile Gümrük Birliği’nin Türk dış ticaretine kısıtlamalar getirdiği, Türk dış ticaret politikasının AB politikası çerçevesinde şekillendirildiği yönünde eleştiriler dile getirilmektedir. Türkiye’nin Gümrük Birliği sonrasında sadece Avrupa Birliği’nin tercihli ticaret anlaşması imzaladığı ülkelerle anlaşma imzalayabileceği, bu sebeple özellikle komşuları olan İran, Suriye, Türk Cumhuriyetleri ile Birliğin ortak gümrük tarifeleri dışında bir gümrük tarifesi uygulayarak ticaret yapamayacağı belirtilmektedir. Öncelikle Ticaret ve Kalkınma Teşkilatı (EİT) ülkelerinin Suriye dışında sözü edilen ülkeleri büyük ölçüde kapsadığı ve bu teşkilattan doğan yükümlülüklerinin OKK’nin 16. maddesi çerçevesinde saklı tutulduğunu vurgulamak gerekmektedir. Öte yandan, söz konusu ülkelerle Gümrük Birliği öncesi ticaretin de sınırlı olduğu unutulmamalıdır. Belirli bir dış ticaret rejimi bulunmayan ve pek çoğu henüz DTÖ üyesi olmayan bu ülkeler ile yürütülecek ticaret, riskleri de beraberinde getirecektir. Buna karşılık Avrupa Birliği’nin ihracata dönük büyüme stratejisi çerçevesinde gerçekleştirdiği serbest ticaret anlaşmaları GATT’ın 24. maddesi kapsamında uluslararası ticarete getirdiği koşullarla örtüşen yapılardır. Ayrıca halihazırda Avrupa Birliği’nin serbest ticaret anlaşması imzalamış olduğu ülkelerin ticari yapıları değerlendirildiğinde MDAÜ ve Akdeniz ülkelerinin büyüyen, dinamik piyasalara sahip olduğu, EFTA ülkelerinin ise istikrarlı, gelişmiş ülkelerden oluştuğu saptanmaktadır.

Öte yandan ekonomik ve siyasi bir yapılanma olan Avrupa Birliği ile entegrasyonun önemli bir aşamasını teşkil eden Gümrük Birliği sadece dış ticaret ortaklığı yaratan koşullar bütünü olarak değerlendirilmemeli ve Türkiye’nin Gümrük Birliği’nden kazanımları entegrasyonun ekonomik ve siyasi boyutları çerçevesinde ele alınmalıdır.
Gümrük Birliği taraf olunan bir entegrasyon modelinin yükümlülüğüdür ve gerçekleştirilmesi Avrupa Birliği’ne tam üye olmanın koşullarındandır. Türkiye’nin içinde yer alabileceği diğer uluslararası ticaret ortaklıkları AB ile entegrasyon hedefi ile örtüştüğü ölçüde Türkiye’ye yarar sağlayacaktır.

5.3. Ticarette Teknik Engellerin Kaldırılması


1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, taraflar arasındaki ticaretin Gümrük Birliği çerçevesinde geliştirilebilmesi ve malların serbest dolaşımının tam olarak sağlanabilmesi için Türkiye’nin ticarette teknik engellerin kaldırılmasına ilişkin AB mevzuatını Türk mevzuatına aktarmasını hükme bağlamıştır. Son derece kapsamlı olan bu alanda uyum sağlanması gereken mevzuat listesi 2/97 sayılı OKK kararı ile belirlenmiş ve Türkiye’nin 31 Aralık 2000 tarihine kadar standardizasyon, ölçüm, kalibrasyon, kalite, akreditasyon, test ve belgelendirme alanlarındaki mevzuatını Topluluk mevzuatına uyumlaştırması gerektiği belirtilmiştir.

Türkiye, teknik mevzuat uyumuna ilişkin olarak yürüttüğü çalışmalarda önemli aşamalar kaydetmiştir. Öncelikle 1997 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Avrupa Birliği’nin yeni yaklaşım direktifleri çerçevesindeki 32 ürün grubuna ilişkin uyumlaştırma çalışmalarını yürütecek kamu kuruluşlarını tespit etmiştir. Söz konusu ürün gruplarına yönelik AB standartlarına uyumla yükümlü olan kurum Türk Standartları Enstitüsü’dür (TSE). TSE, 1993 yılından beri yürüttüğü çalışmalar neticesinde yaklaşık olarak “%80 oranında AB standardını Türk standardı haline getirmiştir”.[1] Avrupa Standart Teşkilatı CEN ve CENELEC’e de bağlı üye olan TSE, Gümrük Birliği sonrasında yeniden yapılandırılmış ve bünyesinde kalibrasyon, deney, belgelendirme merkezleri oluşturulmuştur. TSE, yeni yapılanması çerçevesinde ayrıca kalite bilincinin yaygınlaştırılması yönünde eğitim çalışmaları da yürütmeye başlamıştır.
  Alıntı ile Cevapla