Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-03-2007, 12:14   #4
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

20. yüzyıldaki değişimler

20. yüzyılda kadın işinin doğası radikal biçimde değişti. Birinci Dünya Savaşında kadınların kitlesel olarak çalışmasına tanık olundu. Bütün büyük Avrupa ülkelerinde, kapitalist sınıf cephedeki erkeklerin yerine kadın işçileri sürdü. Birinci Dünya Savaşının arifesinde, çalışan kadınların beşte birinden fazlası ev hizmetinde çalışıyordu. Genellikle en tehlikeli koşullarda ve kuşkusuz erkeklere verilen ücretlerden daha az ücretler verilerek cephane fabrikalarında çalışmaya teşvik edilen kadınlarla birlikte bu artık değişmeye başlamıştı. Kadınlar için bu, patronun evinde yaşama mecburiyeti gibi kısıtlamalar anlamına gelen ev hizmeti köleliğine göre bir ilerleme demekti. Bununla birlikte, cephane fabrikalarında hız artırımı sömürünün artmasını da beraberinde getirdi. Bu, sendikal harekete büyük bir meydan okumaydı. Kadınları işgücünden söküp atmanın imkânsızlığıyla yüz yüze gelen sendikalar, “işe göre ücret için mücadele vermek” zorunda kaldı. Clydeside’da, Sheffield’da ve metal sanayiinin diğer merkezlerinde, en büyük çaba gösterenler tabandaki işyeri temsilcileriydi. Bu sırada sendikal hareketin resmi önderliği, hükümetin savaş girişimlerini desteklemek için milliyetçi bir çaba içindeydi ve sendikal hareket çerçevesinde elde edilmiş olan bütün kazanımlardan vazgeçmekle meşguldü.
Benzer şekilde savaş döneminde Almanya’da da kadın işçi sayısı %230 arttı. Çok geçmeden, metal sanayiinde ve makine araçları sanayiinde yalnızca kadın işçiler çalışır oldu. Almanya’nın en büyük silah fabrikası olan Essen’deki Krupps tesislerinde 1911 yılında kadın işçi yokken, 1914 yılında 11.000 kadın işçi çalışmaktaydı. Gece işini yasaklamak gibi kadın işçileri koruyan bütün yasalar, savaş döneminde nerdeyse hiç uygulanmadı. İşverenler kadın emeğinden devasa kârlar elde ettiler. Kadınlara erkeklerden daha az ücret ödeniyordu. Almanya’da yapılan ve kadınların katıldığı savaş karşıtı gösterileri ateşleyen de, sömürünün bu seviyede olmasıydı Çok düşük ücretlerle ailelerine bakmaya çalışan kadınların evde ve işyerinde suyu sıkılıyordu. Hükümetin savaş kampanyasını koşulsuz destekleyen Alman Sosyal Demokrat Partisinin resmi örgütünce desteklenmemesine rağmen açlık yürüyüşleri örgütlendi.
Savaştan sonra kadınlar evlerine ya da ev hizmetçiliğine dönmek istemediler. 1920’li ve 30’lu yılların yüksek işsizlik oranları, kadınların çalışmaktan vazgeçirilmesinde etkili oldu ve hükümetler kadınları yeniden işgücünün dışına sürdüler. İşsizlik yasalarının birinde geçen “gerçek anlamda iş aramayanlar” maddesi, tıpkı bugünkü iş arama ve yerleştirme sisteminde olduğu gibi, kadınları ev hizmetlerinde çalışmaya zorlamak için kullanıldığı gibi, erkekleri de beğenilmeyen ve düşük ücretli işleri kabul etmeye zorlamak için kullanıldı. Bu tür işleri reddetmeniz, işsizlik yardımını da kaybetmeniz demekti.
  Alıntı ile Cevapla