Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-03-2007, 12:06   #11
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Türkiye ve AB Ülkeleri KDV, GSYİH Oranlarının Kararlaştırılması Yoluyla Hesaplanan KDV Kayıpları:


Verilen iki farklı yaklaşım dışında KDV potansiyel büyüklüğünü hesaplamada yararlanılabilecek verilerden bir diğeri ise diğer ülkelerdeki uygulamalardır.

Yunanistan’da normal oranın %18,0, temel gıda maddeleri tarım ürünleri için düşük oran olarak %8,0, kitap ve yayınlar için oranın %4,0 olarak uygulandığı görülmektedir. İtalya’da normal oran %19,0, zaruri gıda maddeleri ve ihtiyaç maddelerinde %4,0 ve bazı tarım ürünlerinde ise %13’tür.

İspanya’da normal KDV oranı %15,0, indirimli oran %6,0 ve %3,0’tür. Son uygulamalarda AB’de %15,0 yüksek oran ve %5,0 indirilmiş oran olarak kabul görmüştür. Türkiye’nin AB ülkeleri ile çok farklı bir uygulaması olmadığı görülmektedir. Söz konusu ülkelerde ve Türkiye’de uygulanan KDV oranlarına bakıldığında önemli farklar görülmemektedir. Ancak KDV/GSYİH oranlarında ise çok büyük farklar ortaya çıkmaktadır.

Türkiye’de ekonominin kayıt altına alınması ve bugünkü geçerli oranların uygulanması durumunda söz konusu ülkelerde olduğu gibi Türkiye için de KDV/GSYİH oranının %8,0 civarında olması olasıdır.




Gelirden Alınan Vergilerdeki Kayıplar:


Vasıtalı vergilerde olduğu gibi vasıtasız vergiler de Türkiye’nin AB ülkeleri ile vasıtasız vergi/GSYİH oranlarında önemli farklar bulunmaktadır.

Toplam Vergi Kaybı:

Toplanan bu bütün vergi büyüklüklerine bir de enformal sektör dediğimiz kesimde resmi kayıtlar dışında ücretli çalışanların, ödemedikleri gelir vergilerini de hesaplayıp katmak gerekmektedir. Enformal sektör tarafından istihdam edilen büyüklüğün 1990’larda toplam istihdam içinde %30-32 olduğu hesaplanmıştır. Vergi gelirleri toplamının en az %80’ini teşkil eden büyüklükte bir vergi kaybı söz konusudur.

Kayıt dışı faaliyetler ve vergi kaybına yol açan uygulamalara ilişkin örneklerden ilginç birisi ise konut fonu uygulamasıdır. Konut fonu uygulaması 1986 yılı başında, tasarrufu teşvik yasası ise, Nisan 1988’de başlamış ve uygulama on ve daha fazla çalışanı olan işyerinde olmuştur. İstihdamı olumsuz yönde etkileyen ve daha fazla istihdam yaratan işletmeleri cezalandıran bu uygulama sonuçları oldukça dikkat çekicidir. Sistem dışı uygulamaların ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini göstermesi açısından da ilginç bir örnektir.

Çalışan sayısı aşısından getirilen yükümlülükler sonucu bu sınırlara yakın çalışanı olan firmaların bir kısmı uygulama dışında kalmak için çalışan sayılarını düşürmüşlerdir.

DİE’nin yıllık imalat sanayi anket sonuçlarına göre 10 – 24 arasında ücretle çalışanı olan işyerleri ve çalışanlar sayısı giderek azalmaktadır.

Görüldüğü gibi işyeri nezdinde bir vergi uygulaması niteliğinde olan konut fonu ve tasarrufu teşvik yasası, işyerlerinin bu tür ekstra vergiyi vermemek için çalışan sayılarını azaltmasına yada çalışanlarının bir bölümünü mecburen kayıt dışına itip, yasaya uyum sağlamalarına neden olmuştur. Bu bulgular adil olmayan uygulamalar ile devletin sınırlı vergi geliri sağlarken daha büyük ölçüde vergi kaybıyla karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Bu tür düzenlemelerin uygulamaya konmaması durumunda büyük olasılıkla, ekonominin gelişmesi ile birlikte 10 – 24 kişi çalıştıran işyerlerinin kayıt altındaki sayısı artacak ve daha fazla vergi ödemeleri söz konusu olacaktı. Bu örnek vergi oranları ile vergi esnekliği arasında sıkı bir münasebet olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Devletin yanlış vergi politikası uygulaması nedeni ile vergi verimliliğinin zedelendiği de bu örnekte görülmektedir.
  Alıntı ile Cevapla