Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-03-2007, 17:00   #5
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

ULUSLARIN ZENGİNLİĞİ

Bir anlamda “Ulusların Zenginliği” isimli eserinin temeli sayabileceğimiz “Ahlaki Duygular Kuramı”ndan sonra şimdi bu büyük eseri inceleme altına alabiliriz. Tam adını “Ulusların Zenginliğinin Niteliği ve Nedenleri Üzerinde Araştırmalar” diye Türkçe’ye çevirebileceğimiz bu eserini Smith, 12 yıldan fazla bir sürede yazmıştır. Eserini beş ayrı kitaba bölmüştür ve bölümlerin başlıkları şunlardır:

1.Kitap: Emeğin Üretim Gücünü Artıran Faktörler ve Üretimin Dağılışı
2.Kitap: Kapitalin Niteliği, Birikimi ve Kullanılışı
3.Kitap: Çeşitli Milletlerde Bolluğun Farklı Gelişimi
4.Kitap: Ekonomide Çeşitli Sistemler
5.Kitap: Hükümdarın ve Cumhuriyetin Gelirleri

Ünlü toplu iğne yapım atölyesi örneğiyle, işbölümünün emeğin üretici gücüne yaptığı etki ile başlayan eser, Amerika’nın keşfinden Merkantil politikalara, Batı siyasetinin Amerika kolonilerindeki özelliklerine ve Oxford’daki öğrencilerin boşa geçen zamanlarından, ringa balığı avlama oranlarına kadar geniş bir çerçeveye sahiptir.

Eser; açık, anlaşılması kolay, edebi bir üslupla yazılmıştır. Çeşitli konularda okurlarını büyük bir çaba harcamalarına gerek kalmadan ikna edebilmiştir. Ayrıca, Smith’in bu ünlü eseriyle birlikte, ekonomik alandaki bilgi ve çalışmalar, dağınıklık ve tutarsızlık aşamasını geçmiş ve ekonomik düşünceler bir bilim durumuna gelmiştir. Adam Smith “Ahlaki Duygular Kuramı”nda sorduğu “Bu dünyadaki bütün çabaların amacı nedir?”, “Bütün bu açgözlülükler, tutkular, zenginlik, güç ve şöhret peşinde koşmalar niye?” gibi sorulara bu eserinde cevap vermeye çalışmıştır. Ona göre bütün bu çabaların amacı, insanları varlığa, bolluğa kavuşturmak, yoksulluk ve yokluktan kurtulmalarını sağlamaktır. Ekonomi biliminin görevi de bunun yollarını göstermektir.

Smith’in bu eseri düzenleniş bakımından günümüzde yazılmış bir ekonomi kitabından oldukça farklıdır. Dikkatle bakıldığında, eserin düzenleniş biçimi, bir bilim kitabında olmaması gereken hatalarla doludur. Yararlı olmakla birlikte, konu bakımından gereksiz görülebilecek bir çok tarihsel ve siyasal bilgi, çeşitli konular içinde gelişigüzel serpiştirilmiş gibidir. Ama gene de bu hatalar ve yanlışlar eserin dünya çapında beğenilmesine ve meşhur olmasına engel olmamıştır.

Smith, her şeyden önce eserinin adını “Ulusların Zenginliği” koymakla, incelemek istediği konuyu bir anlamda sınırlandırmıştır. O, bu sınır içindeki konuları, birbirine eşit olmayan beş ana bölüm içinde incelemiştir.

Eserin ilk cümlesinden, Smith’in zenginlik sözcüğünden, insanların ihtiyaçlarını gidermeye yarayan ve değiş tokuş edilebilecek şeyleri anladığı anlaşılır. Aslında eserde zenginliğin açık bir tanımı yoktur. Smith çoğunlukla kavramları tanımlamaktan kaçınmıştır. Fakat daha ilk satırları okumaya başladığımız zaman, Smith’in zenginlikten ne anladığını açık bir şekilde yazmak endişesinde olduğu anlaşılmaktadır.

Eserin ilk sayfasında Smith’in üretimde tek unsur olarak insan emeğini kabul ettiği sanılır. Fakat o diğer konularda doğanın ve kapitalin üretimdeki önemini de belirtir. İlk sayfasında insan emeği üzerinde durmasının sebebi, Smith’in kendisini, zenginliğin tek kaynağını doğa ve toprak sayan filozoflardan ayırmak istemesidir. Yani o ekonomik konuları diğerlerinden farklı, orijinal bir açıdan incelemek, Merkantilist ve Fizyokrat olmadığını belirtmek istemiştir.

Smith ilk iki kitabında insanların ihtiyaçlarını karşılayan eşyanın çok üretilmesini, daha sonra da detaylı bir şekilde bahsedeceğimiz gibi, emeğin iyi örgütlenmesine ve çalışanların sayısının çokluğuna bağlamıştır. Böylece birinci kitabın konusu, emeğin verimini artıran etkenlerle, üretimin ulusun çeşitli tabakaları arasında paylaşılma biçimidir. İkinci kitabın konusu ise, çalışanların sayısını artıracak olan kapitalin niteliği, birikimi ve kullanım yöntemleridir. Fakat her Avrupa ulusunda emeğin örgütlenme biçimi aynı olmamış ve hatta ulusların ekonomi politikaları da zaman içinde değişiklere uğramıştır. İşte bunun sonucunda Adam Smith, üçüncü kitapta, ülkelerin ekonomi politikaları tarihini ve dördüncü kitapta da kendinden önceki düşünürlerin ekonomik doktrinlerini anlatmış ve eleştirmiştir. Beşinci kitabın konusu ise kaynakları ve kullanım biçimleri bakımından devlet gelirleridir.

Analizlerin inceliği, üslubun kolaylığı, bilgi genişliği, akıl yürütüşündeki alçakgönüllülük ile bu ilginç eser, zaman zaman bazı hatalar içerse de, ekonomi biliminin gerçekten o güne kadar yayımlanmış ilk ansiklopedik kitabını oluşturmuş ve bu yüzden Adam Smith, yüzyıl boyunca ekonomi biliminin babası unvanını taşımıştır.
  Alıntı ile Cevapla