Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03-03-2007, 00:42   #2
Meric
Yardımcı Admin
 
Meric - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Çanakkale Boğazı da İstanbul Boğazı gibi derin kesimleri deniz sularının altında kalmış eski akarsu vadisidir. Jeolejik açıdan, Neojen bölümden ( yaklaşık 26-2,5 milyon yıl önce ) kalma çökellerin oluşturduğu kıvrım sistemlerinin en çukur yerindedir. Kıvrımlı Neojen çökellerinin temelinde, batıda Gelibolu Yarımadasının Saros Körfezi boyunca yer yer yüzeye çıkmış Mezozoyik ( ikinci ) zaman ( yaklaşık 225-65 milyon yıl önce ) Eosen ( yaklaşık 54-38 milyon yıl önce ) ve Oligosen ( yaklaşık 38-28 milyon yıl önce ) yaşlı tortullar ile doğuda Biga Yarımadasının Mezozoyik ve daha eski yaşdaki tortullar bulunur. Eski temel ile neojen yaştaki örtü tortullar, boğazın temeline doğru alçalan ve üst Pliyosen Bölümünden ( yaklaşık 2,5 milyon yıl önce ) kalma aşınım yüzeyiyle kesilmiştir. Boğaz vadisi bu yüzey üstüne kurulmuş, daha sonra yükselen aşınım yüzeyi içine kolları ile birlikte gömilerek bugünkü görümünü almıştır. Bu eski akarsu vadisi son buzul çağında, deniz düzeyinin alçalma döneminde yarılarak bugünkü derinliğine ulaşmıştır. Zamanımızdan yaklaşık 25 milyon yıl önce başlayıp 7-10 bin yıl kadar önce denizlerin bugünkü düzeylerine ulaştığı son deniz basması sırasında vadi bir boğaz durumuna gelmiştir. Ama daha önce, son buzul arası dönemde bir deniz geçidi durumuna gelmiş olduğunu gösteren kesin jeomorfolojik kanıtlar vardır. Boğaz kıyılarında son buzul arası döneme ait deniz çökellerinin ve sekilerin bulunması bunu açıklamaktadır. Çanakkale Boğazı, Senozoyik ( yakın ) Zamanda ( yaklaşık 65 milyon yıl önceden günümüze ) İstanbul Boğazı gibi iki boğaz haline gelmiş ve her ikiside Marmara ve Karadeniz’ in hem hidrolojik, hem biyolojik koşullarını derinden etkilemiştir. Buradaki eski akarsu akıntılarının akış yönünün zaman zaman değişmiş olduğu çeşitli kanıtlardan anlaşılmaktadır.

Çanakkale Boğazı Akdeniz ve Ege ile Marmara ve Karadeniz arasında su alışverişini sağlayan iki doğal suyolundan biridir. Kuzey ağzı ile Ege denizi arasında yaklaşık 20 cm deniz düzeyi farkı bulunmaktadır. İstanbul boğazında olduğu gibi Çanakkale Boğazında da üst ve alt olmak üzere iki akıntı sistemi vardır. Karadeniz’ den gelen ve yaklaşık binde 16-17 tuzluluğa sahip olan su İstanbul Boğazından geçerek Marmara’ ya girer. Bu akıntı sularının tuzluluk oranı Marmara Denizinde yaklaşık binde 22-25’e ulaşır, yoğunluğu ise 1,0175 dolayındadır. Su sıcaklığı mevsimlere göre değişir; kışın 8-100C, yazın 20-220C’ dir. Gelen su miktarı güneybatı ( lodos ) kuzeydoğu( poyraz ) rüzgarları, baharda karların erimesiyle ortaya çıkan su fazlası ve Karadeniz’ de, Akdeniz ve Ege’ ye oranla daha az buharlaşma olmasının da etkisiyle farklılık gösterebilmektedir. Bu sular Marmara Denizini geçerek Çanakkale boğazına yaklaşık 25-30 m kalınlığındaki üst akıntı biçiminde ulaşır. Hızı saniyede yaklaşık 1,5 m, Ege aktığı su miktarı yaklaşık 12.600 m3/sn’ dir. Üst akıntının kenarlarında, kıyı şekillerinin neden olduğu bazı yön değişmeleri sonucunda ters akıntı halkaları oluşur; bunlar, özellikle Anadolu kıyılarının güney ve orta kesimlerinde belirgindir. 25-30 m’den sonraki derinliklerde, yoğunluğu 1,0295, sıcaklığı ise 14-160C gibi sabit bir değerde olan, daha tuzlu ege suyu bulunur. Tuzluluk oranı yaklaşık olarak binde 39 olan bu sular saniyede yaklaşık 0,5 m hızla Marmara Denizine geçer ve Çanakkale Boğazının alt akıntısını oluşturur. Kuzeye doğru gidildikçe kalınlığı azalan ve bir kama gibi Marmara’ ya sokulan bu akıntıyla taşınan su miktarı yaklaşık 6.500 m3/sn’ dir. Alt akıntının hızı ve getirdiği suyun miktarı sert ve sürekli lodos ile daha da artabilir.
__________________


http://img81.imageshack.us/img81/9771/topmain8dd3mg5.jpg
Meric Ofline   Alıntı ile Cevapla