Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22-03-2007, 15:55   #2
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Levhalar Niçin Hareket Eder?
Levha tektoniği kuramını belgeleyen kanıtlar artık inandırıcı bir düzeye ulaştığından levhaların hareketi kavramı bugün benimsenmiştir.Bundan sonraki aşama söz konusu bu hareketlerin itici gücünü tespit etmek olacaktır.Bu gücün kökeniyse yerkürenin incelenmesi çok zor olan derin katmanlarında aramak gerekir. Levhaların yer değiştirmesinden iç mantoda oluşan konveksiyon akımlarının sorumlu olduğu, genel olarak kabul edilen bir fikirdir.Bu akımlar hücreler oluşturarak tektonik sırtların altında ıraksarlar.


Levhaların altında derinlerde gelişen bu itici güce bizzat levhaların davranışı da eklenir. Astenosferin sırtlar düzeyine yükselişi, göreli olarak hafif bir malzemenin varlığıyla açıklanır; topografik olarak yüksek konumdaki bu malzeme yerçekimi etkisiyle yanlara doğru akar.Tersine okyanus taşküresi yaşlandıkça soğur ve dolayısıyla yoğunluğu artar.Bu yoğun katmanın batması levhanın derine doğru çekilmesine yol açar.Ne var ki yer kürenin içinde ne olup bittiğini anlamak için jeofizikçilerin yapacağı daha pek çok şey vardır. Olaya her şeyden önce sismolojik yöntemle yaklaşacaklar.

Levhalar Niçin Hareket Eder?, THÉMA LAROUSSE


Levha Tektoniği
PLAKA TEKTONİĞİ olarak da bilinir, geçmişteki ve günümüzdeki depremleri, yanardağ etkinlikleri ve dağ oluşumu süreçlerini, Yer yüzeyini oluşturan çok büyük kabuk bloklarının (levhalar) karşılıklı hareketleriyle (çarpışmaları ve ayrılmaları) açıklayan kuram.
Yer kabuğu bir düzine kadar büyük levha ile bir dizi küçük levhadan oluşur. Levhalardaki kayaçlar esnemez (rijit) bir kütle halinde hareket eder; bunlar fazlaca bükülmez (fleksür) ve pek az sismik ya da volkanik etkinlik gösterir.Levhaların kenarları (sınırları) ise dar kuşaklar biçimindedir; dünyadaki depremlerin ve yanardağ etkinliklerinin yüzde 80'i burada yer alır.Üç tip sınır vardır.Bunlardan birincisi, okyanus ortasında 80 bin km boyunca uzanan uzun, etkin sırtların tepe noktalarını izleyen ve çekme gerilmenin yol açtığı çok ince bir sığ depremler (odağı 65 km'ye kadar olan depremler) kuşağıdır.İkinci tip sınıra ise bu sırtların düzlüklere karıştığı etek alanlarında karşılaşılır.Bu bölgelerdeki kırıklar boyunca gerçekleşen dep-remler çok daha şiddetlidir; bu depremler, kırığın her iki yakasındaki levhaların ters yönlerde birbirlerine sürtünerek hareket etmesinden kaynaklanır.Üçüncü sınır tipini oluşturan depremler daha seyrek dağılmış olmakla birlikte, çok daha derin odaklıdır (145 km'den daha derin).Bu depremler, okyanus tabanının nor-mal düzeyinden çok daha derinlere (10,5 km'ye kadar) indiği çukurluklar boyunca çok ince bir kuşak oluş-turur.Bu sınırdan uzaklaştıkça maksimum deprem derinliği bir eğim düzlemi boyunca giderek artar; çukurlukların sınır bölgelerinde iyice sığlaşan depremlere ise temel olarak buralardaki yanardağ etkinlikleri
neden olur.

Sırtların tepe noktalarındaki depremlere, her iki yakadaki levhaların ters yönlerde hareket etmesi sonucunda oluşan gerilmeler yol açar.Bu hareket aynı zamanda alttaki sıcak kayaçlar üzerindeki basıncın açığa çıkmasını sağlayarak bunların erimeye başlamasına neden olur.Böylece oluşan magmalar yükselerek ya-nardağları oluşturur (İzlanda'da olduğu gibi), ardından katılaşarak germe kuvvetlerinin süren etkisiyle çatlar.Bu süreçle her levhanın kenar bölümlerine yeni volkanik kayaçlar eklenir ve levhalar "yapıcı" sınır ya da ıraksak sınır olarak adlandırılan bu sınırlar boyunca büyür.Lehvaların hareket etmekte olduğunu gösteren tek kanıt depremlerin yapısı değildir; okyanusların zemininde oluşan volkanik kayaçların yaşı da bu ol-guya işaret eder.Kayaçların yaşı, bunların üzerine çökelen tortulların içerdiği fosillere bakılarak ya da gemilerden gerçekleştirilen ölçümlerle bu kayaçların magnetizmalarındaki sapmaların belirlenmesi ve yorumlanmasıyla saptanabilir.Bu çalışmaların sonucunda, en genç volkanik kayaçların okyanus ortası sırt-ların tepe noktalarında ve en yaşlıların da en derin bölgelerde, yani okyanus çukurluklarında yer alanlar olduğu belirlenmiştir.Ama hiçbir yerde 190 milyon yıldan daha yaşlı kayaca rastlanmamıştır; daha yaşlı ok-yanus kayaçlarının zaman içinde tahrip olduğu düşünülmektedir.
Çukurluk sınırı "yıkıcı" sınır ya da yakınsak sınır olarak tanımlanır, çünkü bu bölgede okyanus kayaçları bir eğim düzlemi boyunca yermantosunun içine taşınır.Bu tür yerlere dalma-batma bölgesi denir. Herhangi bir kıtanın dalma-batma olayı gerçekleşen kenar bölümlerinde yanardağ etkinlikleri karalardaki kayaçların yapısını değiştirir ve And Dağları gibi sıra dağların ya da dağ zincirlerinin oluşumuna yol açar. Öteki yerlerde ise yanardağ etkinlikleri, Büyük Okyanus'un güneybatısında olduğu gibi ada yaylarının o-luşmasına yol açar.Yıkıcı sınırlar, kıta kabuk kayaçlarının oluşturduğu, buna karşılık okyanus kayaçlarının mantoya gömüldüğü yerlerdir.Kıta kayaçlarının yoğunluğu düşük olduğundan, bunlar mantoya batmaz;bir çukurluğa taşındıklarında çarpışarak dağ zincirlerinin oluşumuna neden olurlar.Örneğin Alpler, Afrika ile Avrupa'nın; Himalayalar ise Hindistan ile Asya'nın çarpışması sonucunda ortaya çıkmıştır.
Levhaların yanal büyüklüğü oldukça iyi belirlenmiştir, ama kalınlıklarına ilişkin bulgular daha be-lirsizdir.Okyanus sırtlarının doruklarında levhalar çok incedir; ama ısı akışı ve sismik bulgular, doruktan a-şağıya inildikçe levhaların tabanının hızla derinleştiğini, doruktan 9-19 km aşağıda 48-57 km'ye, 960 km aşağıda da 115 km'ye ulaştığını göstermektedir.Levhaların kalınlığı 145 km'yi çok ender aşar.Her levha katı ya da esnemez manto kayaçları ile okyanus kabuk kayaçlarından oluşur; bunlarda her zaman kıta kayaçlarının bulunması gerekmez (örn. Pasifik Levhasında hiç kıta kayacı yoktur).Katı manto ve kabuk ka-yaçlarından oluşan bölgeye taşküre (litosfer) denir; manto kayaçlarının daha yüksek sıcaklıklarda bulundu-ğu ve bu nedenle tektonik gerilmeler altında plastik biçim bozulmasına uğradığı kuşak ise astenosfer olarak adlandırılır.Karalarda, taşkürenin altında her zaman astenosfer bulunmaz.Ayrıca, elmaslı kimberlit gibi volkanik kayaçların varlığı, kıtalardaki taşküre kalınlığının en az 190 km olduğunu ve levha hareketlerine neden olan manto akışının daha da derinlerde gerçekleştiğini göstermektedir.
  Alıntı ile Cevapla