Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09-10-2007, 22:26   #1
Ayche
Dişi Kartal
 
Ayche - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
'Beni böyle kovdular ey halkım'

Ünlü gazeteci seçim döneminde muhalif yazılar yazmaması için uyarıldığını ve "Ne zamana kadar?" diye sorunca, "Köprüyü geçene kadar" yanıtını aldığını söylüyor. Emin Çölaşan'a, Aydın Doğan'ın memleketi Kelkit'e asılan Atatürk aleyhtarı pankartı köşesinde haber yapmasının "sonu getirdiği" aktarılmış

Hürriyet Gazetesi'nde 22 yıl çalıştıktan sonra işine son verilen Emin Çölaşan'ın, yarın raflarda yer alacak "Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi" adlı kitabında, günlerce tartışılacak diyaloglar yer alıyor. Çölaşan'ın aktarımına göre, seçim sürecinde AKP aleyhinde yazmamasını isteyen Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, "Ne zamana kadar?" sorusuna şu cevabı vermiş: "Tayyip cumhurbaşkanı olunca bitecek. Abdullah başbakan olacak. O daha ılımlı bir adam, üzerimize bu kadar gelemez. Köprüyü geçene kadar..."

KIRILMA NOKTASI

Çölaşan, Aydın Doğan'la aralarındaki "kırılma noktası"nın ise, 27 Mayıs'taki köşesinde yer verdiği bir pankart haberi olduğunu söylüyor. Gümüşhane Kelkit'te asılan bu pankartta, "Alkollü sürücüler her gün trafik kazalarında hayat kaybediyor, kaybettiriyor" denildikten sonra Atatürk'ün resmi kullanılmış ve "Sizce suç kimde?" denilmiş.

Yazısında, "Atatürk düşmanlığının hangi boyutlara ulaştığını ve nasıl sinsice sergilendiğini bu fotoğrafta bire bir görüyorsunuz. Gümüşhane Valisi ve Kelkit Kaymakamı, bu afişi herhalde görmemişler! Görseler bile anlamını, verdiği mesajı kavramamışlar! Türkiye'de şimdi böyle oyunları çaktırmadan oynuyorlar" diyen Çölaşan, sonrasını şöyle aktarıyor:

"Bilmeden cami duvarına işemişim. Çünkü bizim patron Aydın Doğan Kelkitli... Bunu kovulma saatlerinden önce Ertuğrul söyledi. Kovulma sonrasında Sedat Ergin 'Senin olayında kırılma noktası bu Kelkit yazısı oldu' dedi. Onca sorun içerisinde bunun ne kadar doğru olduğunu bilemem. Belki de bir bahane idi. Her şey aklıma gelirdi de, Kelkit'in başıma iş açacağı doğrusu gelmezdi!"

ÖZKÖK: JONGLÖRÜM

Tecrübeli gazeteci, kitabında, 10 Mart 2004'te Özkök'ün Ankara Hilton'daki kral dairesinde Bekir Coşkun, Sedat Ergin ve kendisiyle yaptığı sohbette şunları söylediğini anlatıyor: "Bakın beyler gazeteyi yazar okutmaz, haber okutur. Biz hiçbir şey değiliz. Önemli olan haberlerdir. En baba yazar gazeteden ayrılsa tantanası bilemedin bir ay sürer ve unutulur. Hürriyet'i yönetmek Türkiye'yi yönetmekten çok daha zordur. Aslında gazetecilik yapmıyorum burada biliyor musunuz? Ben cambazım cambaz. Cambazlık yapıyorum. Siz bilmezsiniz. Benim zamanımın ancak yüzde 20'si gazetecilikle geçiyor. Yüzde 80'i cambazlıkla geçiyor. Benim karşımda patron var. Kızları var, damadı var. Hangisine dert anlatacağımı şaşırıyorum. Yediğim fırçaların haddi hesabı yok.Bakın benim yaptığım işi iyi bilin. Ben burada gazetecilik değil jonglörlük yapıyorum. Elimdeki beş topu yere düşürmeden havaya atıp tutuyorum."

Çölaşan'a sunulan üç seçenek

AKP milletvekili Ömer Çelik ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında yazdığı iki yazının ardından gelişen olayları ise Çölaşan şöyle aktarıyor: "Ertuğrul yine aramaya başladı: 'Yine yazıyorsun bunları be kardeşim, bin defa rica ettim yazma diye. Ondan sonra başımıza bela açıyorsun. Geliyorum Ankara'ya' dedi. 16 Ocak'ta geldi. Derhal konuya girdi.

'Bak arkadaş, hükümetin POAŞ'ta üzerimize nasıl geldiğini görüyorsun. Biz de önlem almak zorundayız. Aydın Bey'in sana çok selamları ve ayrıca senden çok önemli bir ricası var. Dedi ki; 'Emin benim eski arkadaşımdır, bunların kesin olarak iletilmesini istiyorum.' Şimdi sana onları aynen aktaracağım ve karar vermeni isteyeceğim.
· Başbakan, Maliye Bakanı ve hükümet hakkında yazı yazma. Bizim bunlarla işimiz var.
· İstersen uzun süreli izne çık ve bir süre yazma.
· İstersen gazeteden tümüyle ayrıl. Bu takdirde Aydın Bey, sana yüklü bir para verecek. Patron diyor ki 'Emin'e istediği her türlü olanağı sağlayalım, gelecek kaygısı olmasın."

Sezer'le karşılaşma

KOVULMA olayının ardından 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, eşi Tansel Çölaşan'la telefonda görüşerek "geçmiş olsun" dediğini anlatan Çölaşan, Farabi'den Cinnah'a doğru yürürken Sezer'in konvoyuyla karşılaşmasını da kitabında şöyle anlatıyor: "Konvoy beni geçti, dört-beş metre ilerimde ve yolun ortasında birdenbire durdu. Şaşırmıştım. Siyah Mercedes'in sağ ön kapısı açıldı ve yaver inip selam durdu. Sonra sağ arka kapıyı açtı ve Ahmet Necdet Sezer aracından çıktı... Ayağımda kot pantolon, yaka bağır açık durumdayım. Sezer'le birbirimize doğru yürüdük. 'Emin Bey, önce size geçmiş olsun diyorum. Hepimiz çok üzüldük başınıza gelene. Semra da çok üzüldü..."

Simavi telefon edip dert yandı

ESKİ patronu Erol Simavi'nin geçmiş olsun demek için aradıktan sonra söylediklerine, Çölaşan kitabında şöyle yer vermiş: "(Gazetenin başına elleriyle getirdiği Ertuğrul hakkında burada yazılması mümkün olmayan şeyler söylüyordu. Sonra içini döktü) Bak Çölaşan, param olsa inan ki şu yaşımda Babıali'ye dönüp gazete çıkaracağım. Param var ama bana yetecek kadar var. Senin olaydan sonra çok iyi bir promosyon verdikleri halde gazetenin satışı çok düştü. İnşallah ders almışlardır."

Tekelleşme muhalefeti bitirdi

ÇÖLAŞAN, kitabında, Doğan Medya Grubu'nun tekelleşmesi konusunda da şunları söylüyor: "Doğan Medya Grubu'nda muhalefet yapan bir tek gazete vardı: Gözcü. Gün geldi, zarar ediyor gerekçesiyle onu da kapattılar. Patron, Vatan Gazetesi'ni de satın aldı. Sahip olduğu gazeteler, 2007 sonunda şöyle: Hürriyet, Milliyet, Posta, Radikal, Fanatik, Referans, Vatan. Yazılı basının yaklaşık yarısı. Tekelleşme denilen olayın ta kendisi. Sahip olduğu televizyon kanalları, (eksiğim olabilir) Kanal D, CNN Türk, Star TV. Öbür yanda POAŞ, İstanbul Hilton... Hilton arazisine gökdelenler dikmek için beklenen izinler... Enerji ihaleleri, özelleştirme işleri, yurtdışında satın alınan şirketler. Grup çok büyümüş, büyüdükçe AKP hükümetine olan ihtiyacı artmıştı. Muhalefet yapmak mümkün değildi."

FETHULLAH GÜLEN UYARISI

KİTAPTA, 12 Kasım 2004'te Fettullah Gülen ile ilgili yazısı üzerine Özkök'le yaptığı telefon görüşmesini, Çölaşan şöyle anlatıyor:

Ertuğrul otelden aradı:

- Yav, gözünü seveyim. Fettullah Gülen'le, Zaman Gazetesi'yle ilgili bir şey yazma.

- Niçin bir şey mi oldu? Onlar da yasak kapsamına mı alındı?

- Zaman Gazetesi'nin dağıtımını biz yapıyoruz. Her gün 500 bin gazetenin dağıtım parasını alıyoruz. Herifleri ürkütüp kaçırırsak, Sabah'ın dağıtım şirketiyle anlaşırlar. Çok büyük para kaybederiz. Senin anlayışına havale ediyorum.

- Eh yani bu kadarına pes diyorum.

- Lütfen bundan sonra bunlara dokunma.

ABDULLAH ILIMLI, BiZi ANLAR

Çölaşan ve Özkök arasında, sansürün süresi için şu konuşma geçmiş:
· Peki ne zaman bitecek bu sıkıntılı dönem?

- Tayyip cumhurbaşkanı olunca bitecek. Abdullah başbakan olacak. O daha ılılmlı bir adam. Söylediğimizi anlar. O zamana kadar biraz ılımlı gidelim. Köprüyü geçene kadar... Abdullah üzerimize bu kadar gelmez. Şimdi Tayyip bizi batırmaya çalışıyor.
· Peki cumhurbaşkanlığı konusuda Doğan Grubu olarak nasıl bir tavır alacaksınız?

- Sessiz kalacağız, destek vermeyeceğiz ama karşı da çıkmayacağız. Bunlar bizi batıracak. Şu POAŞ olayında üzerimize nasıl geldiklerini gör. Ama Aydın Bey de kinleniyor. Zamanı gelince bunların (...)
__________________

Türküler Sustu , Halaylar Durdu Hüzün Geldi Baş köşeye kuruldu

Yoruldu Yüregim , Yoruldu




Konu Ayche tarafından (09-10-2007 Saat 22:28 ) değiştirilmiştir..
Ayche Ofline   Alıntı ile Cevapla