Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-11-2007, 18:15   #1
GüLoCan
Dişi Kartal
 
GüLoCan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Icon4 7 BUYUK GUNAH

1. TEMBELLİK :
Biz kültürümüzdeki “nimet” kavramını, “buğday ekmeğinden” fasulyeye taşıyamadığımız gibi, “günah” kavramını da, din kültürünün etik değerlerinin dışında düşünme alışkanlığı yaygın olan bir toplum değiliz. Tembelliği, fiziksel çalışma dışında, merak eksikliğinden kaynaklanan bir “zihinsel durağanlık” olarak algılamadığımız zaman, günah kavramı yerli yerine oturmaz.
Günah kavramının özünde “savurganlık” vardır. Bu savurganlık sahip olduğumuz görünür ya da görünmez bütün değerleri kapsar.
İşinizde “insan” ve “sermaye” kaynaklarında savurganlıktan kaçınmak, işinizde hüner sahibi olmanıza bağlıdır. İşinizde bütün bilgilere sahip olmak, o bilgileri üretime dönüştürerek, insan ve sermayeyi doğru yerde, doğru zamanda kullanmak, sizi rakiplerinizden bir adım önde tutacak sonuçlar elde etmektedir.
İşiyle ilgili bir kitap okumayan, dergi izlemeyen bir insan, yaratılan yeniliklerden nasıl haberdar olur. Bu, başkalarının anlatımına bağlı olmaya “taşıma suyla değirmen döndürmeye” benzer.
Rekabet, “öğrenme eğrisi” üzerinde hareket etmekle de kazanılamaz; eğriyi sürekli ileri taşıyan “yaratıcı yenilik” yaratmayı gerektirir. Bugünün dünyasında ayakta kalmanın koşullarından biri “entelektüel verimliliği” arttırmaktır. Yedi büyük günah arasında yer alan “tembelliği”, insanın bireysel yönüyle sınırlar, yaratıcılığın odağında yer alan “düş gücü” ne taşımazsak yarışta çok geride kalırız.
Zenginlik yaratmanın, insan yaşamını kolaylaştırmanın odağında yer alan, giderek kızışan, yoğunlaşan, derinleşen rekabeti sürdürebilme; “üretken olma” ya, insanoğlunun yarattığı birikime katkıda bulunmaya bağlıdır. Hem yaşadığın dünyaya kimsenin görmemezlikten gelemeyeceği bir katkın olmayacak, hem de sabahtan akşama kadar, doğuştan gelen inancın, ırkın, ailen sülalen ile böbürlenecek, başkalarını küçümseyeceksin.

2. BURNU BÜYÜKLÜK :
Ürettiğimiz değerlerle övünmeye hakkımız vardır. Ama ürettiğimiz işe aşırı yükleme, bizi “burnu büyüklüğe” götürür. Burnu büyüklük; birincisi, kendimizi yalanla beslemeye dayandığı için günahtır. İkincisi, başkalarını küçümsemeye dayandığı için günahtır. Üçüncüsü, üretime dayanan değer yerine, kurnazlığın öz gerçeği saklamasına dayandığı için günahtır. Dördüncüsü de, insan ilişkilerini bozduğu, uzlaşma, paylaşma ve ortak akıl önündeki engel olduğu için günahtır. Beşincisi de, Toplumun verimini dürdüğü, rekabet gücünü zayıflattığı için günahtır.

3. ÇEKEMEMEZLİK
Başkalarının yaptığını, “doğru”, “yanlış”, “yararlı”, “yararsız” gibi üretimin matematik ölçütlerine vurmadan karalamak, küçümsemek, çürütmeye çalışmak da “çekememezlik” tir. Çekememezlik, “benim yok, onun da olmasın” kıskançlığından kaynaklanır. “Övgüye kabız, sövgüye amel tavrımız” tipik çekememezliktir. Oysa rekabet; herkesin en iyi bildiğini yapması, en iyinin takdir görmesi, iyilerin birleştirilmesi ve ortak değer olarak kabullenmesine bağlı bir olgudur. Çekememezlik toplumun zenginleşmesini engellediği için yedi büyük günahtan biri sayılmıştır.
Özellikle küçük yerleşim birimlerindeki küçük işletmelerde sıkça gözlediğimiz çekememezlik, önemli kaynak savurganlığına yol açmaktadır.

4. ÖFKE :
“Öfke baldan tatlıdır” diyen ince alay, “öfkeyle kalkan, zararla oturur” biçimindeki net tanımlama, “Keskin sirke küpüne zarar verir!” dolaylı anlatım kültürümüzde yerleştiği halde, sakin bir toplum olduğumuz da söylenemez. Genel anlamda güven, bireysel anlamda özgüven eksikliği, bilgi yetersizliği, “kendine aşık olma paranoyası” öfkenin kaynaklarıdır.
Öfkenin yolu kinlenmeye gider. “Kin insan yüreğine yük, kafasına gölge” olduğu için, geniş ufku, çoklu değişkeni içeren, sağlıklı düşünmeyi engeller. İnsanları hoşgörüden uzaklaştırır. Ortak çalışmayı ortak akıl yaratmayı, güç birliği ile zenginlik yaratarak, insan yaşamını kolaylaştırmayı engeller; bu nedene yedi büyük günah arasında yer alır. Öfkeyi, bireysel ilişki yerine, üretim verimliliği boyutunda değerlendirmezsek, küreselleşmenin yarattığı rekabet olgusunu tam kavrayamayız.

5. AÇGÖZLÜLÜK :
İş yaşamında kaynak savurganlığının en önemi etkenlerinde biride açgözlülük günahıdır. Anadolu’da yakında gözlemlediğimiz bir olgu, çok sayıda işletmenin birden bire zengin olma hevesi, işin ölçeğini, hem sermaye gücünü, hem bilgi ve yetenek sınırlarını aşan (Gelişmeyi gözardı eden…MY) ölçeklere taşıma (Gelişmeden büyüme MY) nedeniyle battığını gördük. Bu eğilim bütün kentler içinde geçerlidir.
Özellikle küçük işletmelere verilen teşvikler, ucuz kredi, köşe dönme heveslerini körüklemiştir; o nedenle , ayakları yere basan projelerin seçimi çok önemlidir. Yoksa açgözlülük günahı işlenecek, kaynaklar yanlış kullanılacak, meleklerin günah defteri iyice kabaracaktır.

6. HIRS
Hırs da, akıl ve enerji harcamadan başkalarının enerjisini iç etmektir. Ya da hırs, akıl ve emek gücünüzü aşan şeylere sahip olma isteğidir. Hırs, bilgi gücümüzün, ilkeli yaşama anlayışımızın sınırları içinde tutulmazsa, başkalarının hakkını gaspa yönelir; o nedenle, hırsın günah sınırları içine girmesi kolaydır. (Hırs yelkeni şişiren rüzgara benzer. Çoğu yelkeni parçalar, azı yelkenliyi hareket ettirmeye yetmez. Bu neden hırs yeterli ve dengeli olmalıdır. MY)

7. DOYUMSUZLUK :
“Sahip olma” duygusunu bir türlü aşamayarak “olma” aşamasına gelemeyenler, “doyumsuzluk” günahını işler. Zenginlik, dostlarımızla sofrayı korkmadan paylaşacak kadar varlık yaratma gücüdür. Ondan ötesi, insan yaşamını kolaylaştıran olgunluğa (İnsanların yaşam kalitesini arttırmaya MY) dönüşmelidir.
Sınırsız varlığa, güce sahip olan, ama o gücü nasıl kullanacağı hakkında bir felsefeyi olamayan da büyük günah işler.
İşimiz ne olursa olsun, şu yedi büyük günah objektifinden bakara, kendimizi yeniden değerlendirelim. Ne kadar günah işliyoruz, ne kadar?”
__________________
MEVZU-U BAHIS VATANSA,, GERISI TEFERRUATTIR!!!
Click the image to open in full size.
KORKUTMAZ BIZI MUSALLAT TASI,, ÖLÜMÜNE SEVIORUZ BIZ BESIKTASI!!!
GüLoCan Ofline   Alıntı ile Cevapla