Tekil Mesaj gösterimi
Alt 31-01-2008, 01:34   #4
nvr32
 
nvr32 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bölüm 3

3
Tutuklu Tecavüzcülerin Profili
Anneleri oğullarındaki cinsel saldırganlın sebebi olarak çeşitli şekillerde suçlayan literatür, anneleri özellikle ünlü bir psikiyatrın söylediği gibi; “baştan çıkarıcı ama reddeden” olmakla itham eder(Abrahamsen, 1963, 163). Bu görüşe göre tecavüz anne figürüne karşı, onu boyun eğmeye zorlayan düşmanca bir eylemdir. Eğer bu açıklama geçerliyse, tecavüzcülerin çocukluklarında annelerinden memnun olmadıklarını söylemeleri ve annelerine karşı olumsuz duyguları ifade etmeleri gerekmektedir.

Reddeden anne teorisinin aksine, tecavüzcülerin ve daha az bir oranda diğer grup suçluların babalarıyla sorunları vardı.

Tecavüz literatüründe kadının hâkim/başat olduğu ailelere yaklaşım ve annelerin suçlanması bu toplumda var olan erkek-merkezci önyargının cinsel şiddetin köklerinin ve sebeplerinin algılanmasını nasıl çarpıttığına bir örnektir.

Tecavüzcülerin çoğunun cinsel şiddet taşıyan davranışlarını açıklamak için bahaneler aradıklarını unutmamak gerekir. Çocukluk yıllarında aile içinde yaşanan şiddetin ve cinsel istismarın, yetişkinlerin toplum karşıtı davranışlarını mazur gösteren ve toplumsal olarak kabul edilebilir bahaneler olması nedeniyle bu erkeklerin kendi çocukluklarında yaşadıkları kurbanlaştırma olaylarını azımsamak yerine abartmalarının kendi çıkarlarına olacağı düşünülebilir.

Elimizdeki veriler erkeklerin ne “hasta” oldukları için tecavüz ettikleri yaygın tezini desteklemektedir ne de bir grup olarak tecavüzcülerin akli dengelerinin diğer grup suçlulardan daha bozuk olduğunu ortaya koymaktadır.

Tecavüz etmekten tutuklanan erkeklerin birkaçı o kadar çok kez tecavüz etmişlerdi ki, tecavüzleri sırasındaki yaşadıklarının ayrıntısını birbirinden ayırmakta güçlük çekiyorlardı. Hangi tecavüz suçundan mahkûm olduklarından bağımsız olarak erkekler değişmez bir biçimde, en az şiddet taşıyan ve imajlarına en az zararı dokunabilecek tecavüz hakkında konuşmaktan yanaydılar.

Bir toplumdaki bütün bireylerin toplumsallaşma süreci içinde bir dereceye kadar da olsa ortak değerlerden etkilendiklerini bilmek önemlidir. Bu nedenle tecavüz eden erkeklerin, daha aşırı eğilimleri olabilirse de, diğer erkeklerden çok farklı değerlere sahip oldukları düşünülmemelidir. Fark, inancın türünde değil, derecesindedir.

Eğitimin tecavüzcüler üzerinde açıkça gözlemlenebilen olumlu etkisine karşın, diğer grup suçluların tutumu üzerinde hiçbir etkisi olmamıştı. Tecavüzcüler ve özellikle inkârcılar ne kadar fazla eğitim almışlarsa kadınlara karşı tutumlarının o kadar liberalleştiği görüldü. Buna karşılık eğitimin, iş hayatı ve ev içi boyutunda daha liberal eğilimlere yol açmasına karşılık saygınlık boyutunu etkilemediği ortaya çıktı.

Veriler bize “yüceltme” ya da “saygınlık” değerlerinin eğitimle bile değiştirilemeyecek biçimde kemikleşmiş değerler olduğunu göstermektedir. Erkeklere kadınlardan daha fazla ayrıcalık tanıyan ve kadınların erkeklerden daha iffetli davranmaları gerektiği gibi bir çifte standardı teşvik eden değerler cinsel şiddetin anlaşılması için önemli olabilir. Kadınların iffetli olmasını talep eden erkekler belki de, kadınları kendileriyle aynı seçim haklarına sahip tam insanlar olarak kabul edemedikleri için kadınlara düşmandırlar. Bu tür tutumlar erkeklerin kurbanlarının “kurbanlığı hak etmiş” olduklarına ve “ettiklerini bulduklarına” inanmalarına izin verir. Gerçekten, kadınlara böylesi bir bakışı destekleyen kültürümüz tecavüzcülerin özür ve gerekçelerine yansımaktadır.

Brannon’a göre erkeklik dört temayı içerir:
(1) “Hanım evladı” olmamak – dişil olan şeylerin hepsinden sakınılması
(2) “Temel dişli” olmak – başarı ve statünün elde edilmesi, ailenin geçimini sağlamak
(3) “Kaya gibi sağlam” olmak – güçlülük, güven ve bağımsızlık
(4) “Göster gününü” tavrı – saldırı, şiddet ve cesaret

Hapishanede geçen zamanı değilse de eğitimin diğer grup suçlular için olmasa da tecavüzcüler için düşmanlığı azaltan bir etkisinin olduğu görüldü. Sezgilerimizle çelişen bu bulguların olası bir yorumu tecavüzcülerin içinde bulundukları durumda aranabilir. Kadından mahrum bir ortamda yaşama deneyimi, erkeklerin kadınlara atfettikleri değerleri değiştirebilir ve düşmanlık duygularını etkileyebilir.

Kadınlara karşı geleneksel ya da düşmanca tutumu olan erkeklerin kadınlarla ilişkilerinde kişisel şiddete de daha fazla yer vermeleri bekleniyordu. İnceleme bunun bütün erkekler için doğru olduğunu ortaya çıkardı, fakat yine de tecavüzcüler için bu ilişki daha güçlüydü.

Cinsel şiddet karmaşıktır ve tek bir basit sebebe indirgenemez.

Tutumlar ve tecavüz arasındaki ilişkiyi anlamanın en iyi yolu, erkeklerle tecavüzlerinin hemen ardından görüşmek gibi imkânsız bir stratejiyi kullanmaktan geçer.

[FONT='Times New Roman','serif']Elimizdeki veriler tecavüz eden erkekleri diğer erkeklerden ayıran tek tip tutumlardan söz etmeye izin vermezken, bu profile uyan erkeklerin gerek kendileri için önemli, gerekse tanımadıkları kadınlara yönelik cinsel şiddetin iyi birer adayı olduklarını göstermektedir.[/font]
__________________
Lütfen forum kurallarını okuyunuz..
nvr32 Ofline   Alıntı ile Cevapla