Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23-02-2008, 12:15   #1
HandaN
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Kadınlarla Derdiniz Ne - Nilay Yılmaz

Kadınlarla derdiniz ne?


Click the image to open in full size. Dünyanın en önemli edebi eserleri aşk üzerinedir. Bir erkeğin kadına, kadının erkeğe duyduğu aşkı anlatır romanlar. Çünkü aşkın içinde acı vardır, fedakarlık vardır ve acıdan duyulan mutluluk vardır. Ve aşkın tümü bir kafa karışıklığını anlatır. Aşkın kafa karışıklığını Marcel Proust'tan iyi kim anlatabilir ki...
Erkekler kadınları, kadınlar da erkekleri sever. Hele erkekler, karılarını, sevgililerini ne kadar çok sever. Onlara ulaşmak için kimi zaman nelere katlanır. Onlar için icabında ölümü göze alır.
Bir taraftan da nefret vardır bu ilişkinin içinde. Erkekler kadınlardan, kadınlar erkeklerden nefret de eder. Erkekler nefretin ötesinde iğrenir de kadından.
Baksanıza kadına benzetilmekten ne kadar korkuyorlar ve karşılarındakini kadına benzetmekle nasıl da mutlu oluyorlar. Nasıl da galibiyet coşkusu yayılıyor yüzlerine.
Kadına benzetilmekten ne kadar ürküyor erkekler... Birbirlerini kadına benzeterek "can evlerinden" vuruyorlar. Birileri onları kadına benzettiği zaman kavga edip hatta cinayet bile işleyebiliyorlar. Derin bir nefret olmasa böyle olur muydu?
Belki daha büyük meseleler var bunun altında. Ama futbolun kalem oynatanları değil ya bu duruma kafa yoracak olan. Hele ki erkek etiketi bariz bir oyunun içinde kadınlıkla itham etmek ve aşağılamak onlara kim bilir ne kadar çok yazı konusu çıkarıyor...


Böyle vadiye böyle racon

Örneğin, Osman Tamburacı 14.02.2008 tarihli "Bay Arena bayan olur mu?" başlıklı yazısında "O zaman haftaya Bay Arena neden Bayan Arena olmasın! Neden bu gençler Lever'i delik deşik etmesin. Bence Galatasaray tura rakibi kadar yakın" diyor.
Beşiktaşlı futbolcuları eleştiren Beşiktaş Asbaşkanı sıfatlı Levent Erdoğan, ''Bayan takımı gibi futbol oynanıyor. Çaba ve mücadele yok. Herkes antrenman maçında oynar gibi sahaya çıkıyor. Sanki kilo vermeye gelmişler'' diyor.
Beşiktaş Yönetimi "Ne olduğu ya da olmadığı kamuoyu tarafından yıllardır çok iyi bilinen 'pembe kazaklı' Hıncal Uluç'un, temsil ettiği ahlak anlayışının pisliği içinde er ya da geç boğulacağına inanıyor ve bu zat'a cevap dahi vermenin lüzumsuz olduğunu düşünüyoruz. Hakkında gerekli yasal işlemleri başlatacağımız Hıncal Uluç, hesabını Yüce Türk Adaleti'ne verecektir" diyor. Hem de kamuoyuna saygılarıyla duyurarak...
"Errrkek" bir yönetimin kendi homo-fobik dünyasında canlandırdığı kurmaca bir delikanlılık masalını, taraftara şirin gözükmek için ucuz, hem de en pespayesinden ucuz bir popülizmle denkleştirip aslında kaybetmek, daha da kaybetmek değil mi bu?
Hal böyleyken, yönetmekten aciz olanlar beğenmedikleri birkaç yazarın nahoş açıklamalarından sonra, işler biraz da çatallanmışsa "belden aşağı vurmaktan" hiç çekinmiyorlarsa erdemli, doğru ve insani kazanımlardan zerrece nasiplenmedikleri ortadadır.

Click the image to open in full size.
Erkek gibi davranmak!!!

Bu kadar fütursuzca yüceltilmiş bir erkeklik ve bununla irtibatlandırılan kahramanlık, yiğitlik söylemi ve dolayısıyla bütün negatif anlamlandırmaların odağına yerleştirilmiş erkek olmayan, öteki sayılan, dışlanmış, kötü, pis, hain vb. lanetlenmiş sıfatlara teşne bir kadınlık-kadınsılık aşağılaması...
Ne diyeyim ki ben? Gülerken karı gibi gülünür, ağlarken karı gibi ağlanır, karı gibi dedikodu yapılır...
Ve nedense bu gibilerin içinde hep erkeklerin birbirlerini suçlamaları vardır...
Ve nedense toplumun bütün köşe başlarını tutan erkekler, birbirlerinin hatalarını kadınlıkla aşağılar...
Ve tüm bunlar olurken ikiyüzlülüğün muhteşem bir örneği sergilenir. "Kadınlar da maçlara gelsin, küfür azalsın" lafları, hatta daha da ötesine geçilerek, "şiddetle, kör fanatizmle mücadele edelim" yapay kampanyaları örgütlenir. Ve başrole kadın çıkarılır.
Yerseniz!
Amerikan filmlerinin değme replikleri hep "bir erkek gibi" diye başlar. "Bir erkek gibi" savaş, oyna, kazan, diren, başar...
Bir "erkek gibi" terbiyeli, ahlaklı olmak literatürünüze ne zaman girecek?
Bir "erkek gibi" düzgün insan olmaya dair fikirlerinizi ne zaman öğreneceğiz?
Madem "Futbol erkek oyunu", madem erkeklik bu kadar önemli bir insaniyet faktörü o zaman oyunu erkekçe(!) oynayın. Erkekçe derken, gizli gizli köşelerde okuduğunuz dergiden bahsetmiyorum.
Erkek erkeğe yönetiyor, erkek erkeğe oynuyor, erkek erkeğe yazıyor, erkek erkeğe konuşuyorsunuz... Öyleyse cinsel kimliklerle parsellenmiş düşünce dünyanızla kadınlarla uğraşmayı bırakın!
Gölge etmeyin başka ihsan istemez!
Levent Erdoğan'a not: Almanya'da 860 bin kadın futbolcu var. Amerika'da ise 2 milyon... 4,5 milyon nüfusa sahip Norveç'te 86 bin kadın futbolcu var ve izlenirlik oranı açısından kadın futbolu 1. sırada yer alırken, erkek futbolu ise 3. sırada.



Türkiye'de problem herkesin futbolu bilmesi. O bilenler biraz geri çekilse herkes futboldan zevk alacak.

Tugay Kerimoğlu



Haberiniz var mı?

İngiltere'de 1894'te kurulan Dick Kerr'in Leydileri adlı kadın futbol takımı, 1917 yılında 1.Dünya Savaşı'nın ortalarında Everton'un sahasında, askeri bir hastanenin yapımı için gerekli paranın toplanması amacıyla maç yaptı. Bu maçı izlemeye tam 50 bin kişi geldi. O zamanların Futbol Federasyonu'nun kadınların top oynamalarını engellemek için elinden geleni ardına koymamasına şaşmamak lazım, çünkü savaş öncesi Everton takımının kendisi bile ortalama 18 bin 500 kişi toplayabiliyordu.




Çok haklısın!

Eğer bir zihniyet böylesine basit bir kırmızı top tercihini düşünemiyorsa hakemlik yok demektir. İşte ben bunun için Türk hakemliği Afrika seviyesindedir diyorum. Haksız mıyım?

(Ahmet Çakar - Sabah)




Allah kabul etsin!

MESAJ: Türk futbolunda Haluk Ulusoy devri bitti. Bu konuda neredeyse tek kişilik muhalefet yapan bu satırların yazarı, 100 koyun kesme yerine mahallede helva dağıttı. Bu da benim protestom.

(Kazım Kanat - Sabah)




Tabir-i Caizse seri no:14

Terim sıkça yaptığı gibi; 'Ben yaptım oldu' mantığı ile, gereksiz riskler yüklenmemelidir. Ahtapot gibi, acıktığında kendi kollarını yemesin..

(Ali Sami Alkış - Star)




Ney yapmanız lazım?

Bir kadro kurup, o kadroyu şey yapmamız lazım.

(Ömer Üründül, Türkiye-İsveç maçı, ATV)




Çok şey istiyorsun!

Geçen Salı akşamı TVNET'teki programımızda aynen şunları söylemiştim: "Gökhan Zan ve Serdar Kurtuluş takıma dönüp iyi oynar, İbrahim Toraman ve İbrahim Üzülmez kendilerini toparlar ve yeni stoper çok iyi çıkarsa Beşiktaş yarışı sonuna dek götürür. Yoksa işi zor" demiştim. Buna şimdi, "Holosko santrfor olarak oynar ve üstün performans sergilerse" şartını da ekliyorum.

(Sanlı Sarıalioğlu - Yeni Şafak)




Di mi, di mi?

Ben İsmet Arzuman'ın mahalle maçları yönettiği günden bu yana, bir maçın sonucunda tartışılmadığını ve ortalığı toza dumana bulamadığını görmedim.

(Aziz Üstel - Futbolmania, CNNTürk)




Hangileri Abi?

Nedense Türkiye'de yabancı futbolcu hayranlığı var. Hayran olunacak futbolculara tamam da, Afrika'dan öylesine gelenlere dün karşıydım, bugün karşıyım, yarın da karşı olacağım. Galatasaray'ın yabancı oyuncuları var. Bunların üç tanesi önemli.

(Turgay Şeren - Akşam)




Tabi tabi!

Haluk Ulusoy'un bugüne kadar duruşunu bozduğunu gördünüz mü? Aksa ak, karaysa kara dedi; gri demedi asla. Orası burası oynamadı. Üç kuruşluk menfaat için eğilip, bükülmedi. Doğruya doğru... Yanlış yaptığında "kusura bakmayın" diyebildi. "Ben" demedi başarılarda, "Biz" dedi.

(Bahri Havadır - Akşam)




Merak etme!

Yazıyı böyle bitiriyorum. İnşallah bu yazdıklarımdan sonra bir hadise yaparak beni yanıltmazlar, böylesine bir 90 dakikaya gölge düşürmezler...

(Mustafa Denizli - Milliyet)
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla