Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-03-2008, 09:58   #1
HandaN
hüngürella
 
HandaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Bankalar Bazı Konut Projelerine El Koyabilir

Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren, konut satışlarının büyük ölçüde durduğunu açıkladı. Projelerine finansman akışının aynı şekilde devam edeceğini düşünerek konut üretmeye devam eden birçok müteahhidin zorlanmaya başladığını söyleyen Eren, yakında bankaların kredisini ödeyemeyen müteahhitlerin konutlarına el koyabileceğini ileri sürüyor.
Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren'e göre global krizden etkilenmemiz kaçınılmaz. Finans sektörünün alarmda olduğunu söyleyen Eren, ekonomi yönetiminin de 24 saat alarm durumda olması gerektiğini belirtiyor.
Pamuk ipliğine bağlı, hassas bir ekonomimiz olduğunu ve bu ipliğin bir ucunun da uluslararası fonlara bağlı olduğunu kaydeden Eren, “Dünya ekonomisindeki krizin her tarafı etkileyeceği söylenirken, ekonomi yönetimimizin eskiden olduğundan, daha aktif çalışmasını bekliyorum. Maalesef ben de herkes gibi hükümetin önceliğinin ekonomi, yatırım ve istihdamdan başka sosyal gündemlere kaydığını görüyor ve endişeleniyorum” diyor.
Krizin en fazla etkileyeceği alanın konut sektörü olacağını söyleyen Eren, konut satışlarında çok ciddi bir duraklama olduğunu belirtiyor.
Eren, Ekonomist'in ekonomi ve konut sektörüne ilişkin sorularını şöyle yanıtladı:
Ekonomist: Dünya ekonomisinin durgunluğa gireceği, neredeyse kesinleşti. Bu durum Türkiye ekonomisine nasıl yansır?
Erdal Eren: Global krizden etkilenmemiz kaçınılmaz. Yansımalar başladı. Şu anda bankaların kredi faiz oranları, artmaya başladı. Bankalardan, geçen yılki kadar kolay yatırım kredisi alamıyoruz. Onlar da uluslararası piyasalardan kolay kredi bulamıyorlar. Bundan 1-2 yıl önce yatırım kredisi almak istediğimizde, yüzde 15 öz sermaye koyabiliyorsanız, proje fizibl ise kredi buluyordunuz. Şimdi bankalarımız öz sermayenin yüzde 40'lara çıkması, riskin büyüğünü yatırımcının alması halinde, krediyi inceleyeceklerini söylemeye başladılar. Finans sektörümüzde bir alarm hali var. Ekonomi yönetiminin de 24 saat alarmla çalışması gereken bir dönemdeyiz.
Dünya mortgage piyasasındaki olumsuzluklar, sektörü nasıl etkiler?
Eren: Bundan iki yıl önce mortgage yasasını çıkarırken beklentimiz, faizlerin gittikçe düşmesi, uluslararası mortgage fonlarının gelerek, yıllık yüzde 3-4 faiz oranlarıyla, kredi kullandıracağı yönündeydi.
Fakat gelinen noktada bu krizin en fazla etkileyeceği alan, konut sektörü olacak. Konut satışlarında çok ciddi bir duraklama var. Konut sektöründe iş yapan meslektaşlarımız, yoğun talep nedeniyle 2004'den bu yana, çok yoğun konut üretiyorlardı. Çarkın finansman akışının da aynı şekilde devam edeceğini düşünerek, çok büyük paketler inşa etmeye başladılar. Fakat şimdi satış durdu.
Bankalar açısından nasıl bir etki yaratabilir bu süreç?
Eren: Bu krizin bir etkisi de bankaların kredisini ödeyemeyenlerin konutlarına el koymaları olabilir. Bankalar, konut sahibi olunca ikinci el piyasası oluşur; bankalar toplu konut satmaya başlayabilirler. En önemli avantajımız, konut kredilerinin toplam mevduattaki payının henüz çok az olması. Bu oran, toplam kredi paketinde yüzde 4'lerle ifade ediliyor. Bu kriz mortgage yasasının uygulamaya geçmesini önledi.
Tam olarak durgunluk ne zaman başladı?
Eren: 2006 baharından itibaren satışlar yavaşlamaya başladı. Geçen yıl, 2006'ya oranla satışlar yarı yarıya azaldı. Büyüme yüzde 22'den yüzde 11'e düştü. Şimdi de konut sektöründe iş yapan meslektaşlarımızdan duyduğumuza göre satışlarda büyük duraklama var. Konut fiyatları biraz şişmişti, bazı müteahhitler fiyatları indirmeye, bir bölümü de vatandaşlara bankaların veremeyeceği krediler vermeye başladı. Bunlar, sıfır faizle vadeli satışa yöneliyorlar. İnşaat sektöründe, konutun payı yüzde 60 civarında etkili; bu büyüme küçüldüğünde, hemen durgunluk olur. Kamu yatırımlarıyla ilgili zaten son yıllarda büyüme yok.
Sektör son yıllarda büyük altyapı yatırımlarından çok konut sektörüne kaydı. Bununla ilgili değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Eren: Sektör, 1993-2003 arasında çok ciddi bir duraklama dönemi yaşadı. Hem kamuda büyüme olmadı, hem de konut sektörü hemen hemen durmuştu. Sektörde bu dönemde yüzde 24 küçülme oldu. Aynı sürede ekonomi GSMH bazında yüzde 22.7 büyümüş. Bu inşaat sektörünün yüzde 46 oranında küçülmesi anlamına geliyor. 2003'de başladık, sonraki üç yılda yüksek büyüme rakamları yakaladık ama hala 1993 seviyesine gelmiş değiliz. Türkiye gibi nüfus artışı ve iç göç olgusu çok fazla olan bir ülkede, işsizlik sorununa çare bulmak için bırakınız küçülmeyi, yüzde 8'den daha az oranlarda, büyüme şansımız yok.
Hükümetin, ‘bize bir şey olmaz' tavrını nasıl karşılıyorsunuz?
Eren: Türkiye'de ‘bir şey' bir gecede oluyor. Geçmişte bunları birkaç defa yaşadık. Pamuk ipliğine bağlı, hassas bir ekonomiyiz ve bu ipliğin bir ucu da uluslararası fonlara bağlı. ‘Türkiye'de ekonomimiz çok sağlam, bize bir şey olmaz' demek mümkün değil. Dünya ekonomi piyasasındaki krizin her tarafı etkileyeceği söylenirken, ekonomi yönetimimizin eskiden olduğundan daha aktif çalışmalarını bekliyorum. Maalesef ben de herkes gibi hükümetin önceliğinin ekonomi, yatırım ve istihdamdan, başka sosyal gündemlere kaydığını görüyor ve endişeleniyorum.
Sektörün 2008 için büyüme beklentisi nedir?
Eren: Ekonominin şu andaki haliyle, inşaat sektörü yüzde 8-10 arasında bir büyüme rakamına ulaşır. Genel ekonominin iki misli kadar büyüyoruz çünkü biz hala daha ekonominin lokomotifiyiz. Bu yıl, yurt içinde büyüme beklemiyoruz ama bazı ulaştırma projeleriyle ilgili ümitlerimiz var. Şu anda sektörün en önemli bakanlığı, ulaştırma oldu. Karayollarında yap-işlet-devret (YİD) projeleri gündeme gelecek, bunlar bir ivme getirebilir. Yurt dışında da özellikle petrol geliri olan ülkelerde, olağanüstü bir yatırım bütçesi var. Sadece yurt dışında geçen yıl yaptığımız işlerin hacmi, 20 milyar dolar. Bu yılki hedefimiz, 25 milyar dolar.
“MÜTEAHHİTLİKLE HİÇ İLGİSİ OLMAYANLAR KONUTÇU OLDU”
Son beş yılda müteahhit profilinde oluşan değişimi Eren şöyle anlatıyor:
“Her iktidar değişiminde, yeni kamu müteahhitleri doğar. 80'lerden 2002'lere kadar çoğunlukla birbirinin benzeri partiler iktidar oldular. İş çevresi çok büyük bir değişime uğramadı. 2002'de ise oluşmuş sermaye ve müessese yapısının kendilerinden olmadığını düşünen bir kadro işbaşına geldi. Onların olabilme şansı yoktu çünkü onlar yoktu. Birilerinin bana 2001'de sen AKP'li miydin' diye sorma şansı yok.
Farklı bir sermaye yapısının güçlenmekte olduğu bir dönem yaşanıyor. Müesseseleşmiş, özgeçmişi kuvvetli, yaptığı işin sorumluluğunu taşıyacak şirketlerin değil, dünden bugüne yeni müteahhit olmaya çalışan şirketlerin, inşaat sektörüne hakim oldukları bir dönemden geçiyoruz.
Sektörde daha önce belediyelerle iş yapan küçük şirketlerin, TOKİ, bölünmüş yol, belediye ihalelerinde daha aktif olduklarını görüyoruz. Daha önce konutla ya da müteahhitlikle hiçbir ilişkisi olmayan birçok insan, konut yapımcısı oldu.”
__________________
Click the image to open in full size.
HandaN Ofline   Alıntı ile Cevapla