Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14-05-2008, 19:55   #159
uMuT TaCiRi
Optik bArikAtı
 
uMuT TaCiRi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

BJK İnönü’yü yıkamaz
5 Nisan 2008

OKTAY EKİNCİ / Cumhuriyet
* Yöneticiler tarihi stadını “deniz tarafındaki tarihi duvarı kalacak şekilden yıkılıp genişletileceğini belirtiyorlar. Oysa, Cumhuriyetin İstanbul’a ilk çağdaşlık armağanı olan stadın sadece o duvarı değil, “Dolmabahçe Vadisi’ndeki topografyayla uyumlu ve kent peyzajını zedelemeyen, zarif ve plastik tasarımı” da korunması gerekli “kültür varlığı” kabul edilmesinin temel nedenidir.

Spor tarihimize “Türkiye’nin üç büyükleri” olarak geçen Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş ‘ın aynı zamanda “İstanbullu” olmaları, 2600 yıllık dünya kentimize “zarar” vermeye başladı.

Üstelik bu zararlar “kalıcı” olduklarından, gelecek kuşaklara miras olarak sadece “şampiyon” luklarla birlikte “giderilemez kentsel tahribatlar” da bırakılıyor.

Örneğin FB’nin adını aldığı semte adeta “karabasan” yaşatan “azmanlaşmış” kaçak stadyumunu hangi mimarlık ve şehircilik öğrencisi önerseydi, “okuldan atılır” dı…

GS’nin Mecidiyeköy’deki Ali Sami Yen Stadyumu’yla yaratılmış “spor dünyamız” ı umursamadan, aynı alanı “devasa rant apartmanları” na teslim etmesi, o hep tribünlerde görmek istedikleri “kent halkı” nın çağdaş yaşam haklarına saygısızlık değil midir?

Siyasi karar vericilerin de belli ki “oy” uğruna kayırdıkları bu “ayrıcalıklı” ve hatta “şımarık” lık ürünü çirkin örneklere, şimdi de BJK’nin her yönüyle bir “Cumhuriyet anıtı” olan İnönü Stadı’nı yok etme projesi ekleniyor. Üstelik, hem bir “mimarlık cinayeti” işlenecek; hem de 50 bin kişilik yeni bir stat, İstanbul’daki tarih, doğa ve deniz buluşmasının elde kalan son ve en hassas yerine yerleştirilerek eşi görülmemiş bir çevre ve kültür cinayetine de “BJK imzası” atılacak.

‘YAŞ’INA BİLE BAKMADAN

Oysa asırlık “yaşı” nedeniyle de en “görmüş geçirmiş” olması gereken BJK, önce Beşiktaş’taki tarihi Akaret Evleri ‘nin adeta “içine” diktiği gökdelenleriyle; ardından İstanbul’un eşsiz “ıhlamur kokulu” vadisi Fulya ‘daki abartılmış yükseklikte gökdelen konutlarıyla; başta “kendi semti” ne ve tüm kente karşı en çıkarcı tutumlar içinde…

Küçüklüğümüzden beri “halk takımı” olarak farklı bir sevgi beslediğimiz bir kulübün, son yıllardaki bu “tam tersi” yatırım anlayışına; yani aslında halkın gereksinmelerini gözetmesi gereken alanları tutup belli bir zümreye pazarlamasındaki “rantçı” tutumuna şimdi de tarihi İnönü Stadı eklendi.

İstanbul’a ve “Cumhuriyet uygarlığı” mıza karşı bu akıl almaz aymazlığı, yine “İstanbullu” ulusal medyanın adeta “teşvik edici” yayınlar yapması ise hazindir!..

BJK’nin uygarlık dışı projesi için 19 Mayıs’ta temel atılacağını “İnönü Stadı’nda mutlu sona az kaldı” gibi başlıklarla bildiren spor yazarlarımızın, bu gibi durumların mutluluk değil “acı” vermesi gereken bir “kültürel soykırım” olduğunu unutmaları ise daha da hazindir…

DOĞDUĞU GÜN YIKILACAK!

BJK yöneticilerine göre, stadın “tarihi” özelliği korunarak yıkılıp genişletilmesinin yöntemi şu olacakmış: “Deniz tarafındaki tarihi duvarı kalacak”!..

Oysa, Cumhuriyetin İstanbul’a ilk çağdaşlık armağanı olan stadın sadece o duvarı değil, “Dolmabahçe Vadisi’ndeki topografyayla uyumlu ve kent peyzajını zedelemeyen, zarif ve plastik tasarımı” da korunması gerekli “kültür varlığı” kabul edilmesinin temel nedenidir… Projesi Mimar Vietti Violi , Mimar Şinasi Şahingiray ve Mimar Fazıl Aysu tarafından hazırlanan stadın inşaatına 1939′da başlanmış, ancak II. Dünya Savaşı’nın ekonomik sarsıntıları nedeniyle açılış töreni 1943′teki “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı “nda yapılabilmişti. Şimdi ise aynı bayramı sonsuza dek yine orada da yaşamak yerine, 2008′in 19 Mayıs’ını “yıkım ve yok ediş günü” olarak belirlemek, o “efsanevi anılar” ımıza ve ulusun “onur tarihimiz” e de darbe değil midir?

Yine BJK yönetimi, büyütme projesinde arka taraftaki İETT’ye ait alanın da değerleneceğini, yeni statla birlikte “restoranlar” ve “mağazalar” ın da yer alacağını söylüyor.

Sadece bu açıklama bile, ne denli “özrü kabahatinden büyük” bir anlayışla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Her tarafı tarih ve doğa ile çevrili bir alan, alışveriş ve tüketim merkezi için değil, kentliler ve toplumsal yaşam için değerlendirilmelidir. Her boş bulunan yere insanların cebinde kalan son paralarına da göz koyan “tüketim hangarları” nı yığmak, rantçıların beklentisi olabilir; ama spor dünyamız bunu nasıl isteyebilir?

‘EMANET’E HIYANET

Sözün kısası BJK eğer bu “büyütme” projesinde diretip de yasal olanak bulabilirse -ki Koruma Kurulu’nun buna onay verebileceğini kimse tahmin etmiyor- öncelikle 49 yıllığına devraldığı “emanet” e hıyanetin doruktaki örneğini yaratacak.

Dahası, Dolmabahçe Sarayı’nın dünya güzeli siluetini “arkasından dolanarak” paramparça eden 12 Eylül mirası Swiss Otel’le ve aynı peyzaja bir hukuksuzluk abidesi olarak abanan hukuksuz Gökkafes’le de adeta “suç ortağı komşuluk” içinde olacak.

Devasa çirkinlik ortaya çıktıktan sonra da sadece bizler değil, gelecek kuşaklar da bu sözde “spor amaçlı” (!) görüntüye bakarak şunu soracaklar: “BJK rant peşinde koşan bir şirket olmadığına göre, değer miydi?”

uMuT TaCiRi Ofline   Alıntı ile Cevapla