|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
09-03-2008, 23:58 | #1 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Apr 2007
Mesajlar: 1.845
Tecrübe Puanı: 20 |
Kadın ayakkabısını çıkardı. Sızlayan ayaklarını ovuşturarak koltuğa oturdu. Bu ayakkabıları neden giymediğimi unutmuşum ama giydikten iki saat sonra hatırladım" dedi gülerek. Ayak bileğinin arkası su toplamıştı ve gün boyunca çıkaramadığı ayakkabılar su toplamış bölgeyi iyice örselemiş, açık bir yara haline getirmişti. Kadın saçlarını kulağının arkasına attı. Akşam olmuştu. Pencerenin önüne dizilmiş çiçeklerin arasında birkaç mum yanıyordu. Dışarıda esen sert rüzgârın sesi odanın içindeki anlık sessizliğin üzerine düştü. Koltuğun önündeki eski ahşap sehpada pempe gül desenli eski bir fincanın içindeki kahvenin dumanı tütüyordu. Adam kadının ayaklarını ellerinin arasına aldı. Mumun alevi titredi. Ayak bileğindeki o küçük açık yaraya baktı adam. Sonra öpmeye başladı. Bir kedinin yavrusunun yarasını iyi etme çabası gibi bir şevkatle ve dakikalarca öptü adam o yarayı... *** "Nasılsın?" diye soruyordu genç kadın attığı mesajda. "Korkuyorum diye geldi yanıt. Bir an bu içten itiraf karşısında ne yazacağını bilemedi genç kadın. Kimseye, hiç kimseye ufacık bir zaafını göstermeyen adam ilk defa böyle bir kapı açıyordu çünkü. "Korkuyorum" diyordu. "Bana yardım et. Tut elimden, ya düşersem" diyordu. "Korkma" diye yazdı genç kadın. "Her şeyin bir telafisi var. Düşsen bile kalkarsın. Eğer istersen yanında ben varım. Belki istemesen de ben varım. Elini uzat yeter. Korkunun açık kalan kapısını kapama bana.. Bırak seni korktuğun yerden tutayım" *** Cenazenin yavaş yavaş dağılan kalabalığına bakıyordu kadın. Kalabalıktan hiç kimse bilmiyordu yolcu edilen kişi onun için ne ifade ediyordu... Yağmur başlamak üzereydi. Cami iyice boşalmıştı. Oturduğu bankta boş gözlerle etrafı seyretti bir süre. Sonbahar bitiyordu. İçindeki zehiri daha da çoğaltacak olan koca bir kış vardı önünde. Ellerine baktı başını eğip sonra ayakkabılarına. Beraber almışlardı gecen kış. "Hayat böyle işte" diye düşündü. Kimin aklına gelirdi o ayakkabılarla bu cenazeye gelinecek. Yanına biri oturdu kadının. Yorgunlukla başını çevirip kim olduğuna baktı bir an. Aynı mutsuzlukla bakan bir çift gözle karşılaştı. "Bana söylemişti" dedi yanına oturan genç kız. "Sizi çok sevdiğini bana yıllar önce söylemişti. Sadece isminizi bilmiyordum. Babamın sevmekten bıkmadığı kadın bana emanet bıraktığı bir dost sayılır... değil mi?" Şu anda yanında oturan ve büyümesini uzaktan, gizlice, hep üçüncü kişi olarak seyrettiği genç kızın bu sözleri kadının içindeki zehir şişesini devirdi sanki. Sanki yakarak ağzından, burnundan, gözlerinden dışarı boşaldı o zehir... Sadece elini tutabildi genç kızın... "Nasıl tanıdın beni?" diyebildi sadece... *** Boğazım ağrıyordu. Burnum tıkalıydı ve yükselen ateşim bütün vücuduma bir titreme yayıyordu. Baş ucumdaki lambayı yaktım. Boğazımdaki gıcık yüzünden öksürmek istiyor ama yanımda yatan kızımı uyandırmaktan çekmiyordum. Sanki yatağa biri çizmiş gibi elleri yanaklarında, fındık burnu ve kiraz dudaklarıyla tatlı tatlı uyuyordu. Ona bakarken baktığımı hissetmiş gibi açü gözlerini. "Ne oldu anne?" diye sordu. "Hasta oldum ben" dedim. "Gene mi" dedi gözlerini kırpıştırarak... "Gene" dedim gülmemi tutamayarak.. "Göster ağrıyan yerini öpeyim anne, öpeyim geçsin canım" dedi... Minik elleriyle görünmez yaralarımı okşarken gözlerim acıdı. *** Kim birini yaralarından sevmeye başlasa böyle olmaz mı zaten... Acımaz mı sevilenin gözleri... Acıyan gözler güçlenen yüreğin yüzdeki yansımasıdır aslında. Çeliğe su vermek gibi... Birini yarasından sevmek yüreği suya kavuşturmaktır... Yürek çeliğe işte böyle dönüşür...
__________________ Türküler Sustu , Halaylar Durdu Hüzün Geldi Baş köşeye kuruldu Yoruldu Yüregim , Yoruldu | ||
|
10-03-2008, 00:13 | #2 | ||
Banned Üyelik tarihi: Nov 2007
Mesajlar: 9.862
Tecrübe Puanı: 0 | Güzel paylaşım eline sağlık insanın tüyleri diken diken oluyor teşekkürler ayshe | ||
10-03-2008, 00:14 | #3 | ||
Kü... Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesajlar: 2.376
Tecrübe Puanı: 27 | "Göster ağrıyan yerini öpeyim anne, öpeyim geçsin canım" dedi... Minik elleriyle görünmez yaralarımı okşarken gözlerim acıdı. eLLerine saglık aplam....
__________________ "Her Görevin Adamı" Biz Haykırırken Tribünde Sevdamız BEŞİKTAŞ Diye,Siz Manita Kollarında Bağırdınız Boş Sevdalara Aşk Diye ''Kalemimizi kırsalar kanımızla yazarız BEŞİKTAŞı'' | ||
10-03-2008, 00:37 | #4 | ||
Eye For An Eye Üyelik tarihi: Apr 2006
Mesajlar: 7.914
Tecrübe Puanı: 39 | teşekkürler...çok güzel... | ||
14-03-2008, 03:15 | #5 | ||
Banned Üyelik tarihi: Jan 2008 Yaş: 39
Mesajlar: 1.503
Tecrübe Puanı: 0 | Dışarıda ılık bir sene, korkusuzca insanları kandırmakta. Baharın tam ortasında, kaçamayan bir ben; ne yaza ne de kışa. Çingenelerin zamanı, eteklerinde ruhum sessiz hıçkırıklarda, Elbisemi, kolyemi, hatta kıpkırmızı terliklerimi bırakırcasına, Alışıyorum belki de bu sıradanlığa, hem de korkusuzca... Mis kokum var; bir beni bir de dalların, başını döndüren. Tuzakçı gözlerim, kalleşliğe sönen bakışlarım cabası, Bir de ağırlığımca, hüznü ezen adımlarım. Otuzlarıma varamadan, kayıp, altmışların yıkılmışlığı, Eski ben, işte bu tertemiz,yeni olanların sığınağı. Kaybedenler hep var, isimleri zihnimde arap saçı, Nefesimi çalanlar, yıllar...o gençliğim yılları. Yüreğimdeki kilise, çanlarını dans ettirmekte eteklerimde.... Bir sırrım var,gökyüzünden toprağa sakladığım , Adına yasakları ezdiğim, yetmeyip hıdırelezlere yazdığım. Güneş saçlarım; hani şöyle savrulmayı becebilen arsızlığım , Deli mavi bakmayı bilen gözlerim, Bir de kırık mı kırık, bir kalbim. İşte böyle benim resmim, günahlara; çarmıhsız; Ayakkabılarım yollarıma ağıtlarda, onlar aslında günahsız! Ellerimdeki cümleler, kendi boğazıma dizilirken, Her aşkta; geçerim... tellere takılan firari ellerimden.... Taşlarını oynattılar yüreğimdeki kilisenin en çingenesinden , Elimde bomboş bir kadeh varken; Oynattıkça oynattılar çingene rahibi,hayatımı kaybettiren rahibeyi. Sana yabancı gelen, bu küçücük bir dünyanın ayinleri, Körlerin dansı, sağırların şarkı melodileri..... ! Mumlardan kendimi kurtarıp, yakmalıyım diyorum, Hıdırellezlerde ateşlere çalan; sessiz ağıtlarımı, Gül dallarına takıla takıla,kalbimin zehiri sana akan. Ah! O cebimdeki sarsak ateşler bir beni yakar , Dedim ya, kalbimin zehiri bir tek sana akar. Geride bir tek, yüreğimdeki kilise, Doğum günlerimin tarihinin silindiği, İzler... Sizler hayatımı izleyeceksiniz diye... Ne olacak ki! Kutlamalı mı! Gençlik artık başka yabancıların geleceği , Sevinç hep başkasının sevinci...... Ayinlerin fısıltıları,mumlarımı söndürmüş, Mumlar hareketsiz, sönmüş.... Üzülmüş...... Kalbimdeki zehir, dualardan kopup, sana akmış hatta büzüşmüş... Tıpatıp bir ihtiyar sanırsın, yalnızlıktan korkan, Yaşamın "geç"leri, eskilerden sıyrılamayan. Kilisenin kapandığı kutlamada, elimde öksüz bir kadeh ! Son bir dakikam kalsa, yalnızlığa tam; sana yarım bana yarın, atardım, Acı kovalarken bizi, heybetle açlık arasında, kendimi kıstırdığım! Sıramı bıraksam kiliseme, inatçı hırslarım bekler arsız nöbetlerde, Çarmıhtakiler bile ağlar bu dünyadaki bedene. Aklımdaki resmini incitirken, rüzgar ben çalarken oynamakta. Yüreğimin boşlukları savaş, ellerimin kadehleri dostça, Barış diye bir yalan, ellerimin kınası bir bir kadeh kokmakta ... Arsızca gülmemekteyim, oyun yok; kalp son dakikayı bilmekte; Başarıyla gizlediğim kadehim bomboş, bir garip öksüzlerde.... Geç kalmış,bir tek duam budur, yığılmaktayım.... İki elimle boğazıma tıkananlara, yol açmaktayım.... Yüreğim kilisesini, binbir gece yalanlarına sığdırmaktayım, Yine sessiz, binbir gecelerde açıktayım, Ve ben yine binbir kadeh, kırmızıyım... | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
LinkBacks (?)
LinkBack to this Thread: http://besiktasforum.net/forum/ask-sevgi-romantizm/55645-yaralarimdan-sev-beni/ | ||||
Mesaj Yazan | For | Type | Tarih | |
Untitled document | This thread | Refback | 10-03-2008 00:59 |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |