|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
10-11-2009, 10:55 | #11 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 53
Mesajlar: 16.883
Tecrübe Puanı: 69 | Atatürk Adını adımdan önce, Heceledim, öğrendim, Duvarları, kitapları, Senin resminle beğendim. Binbir biçim içinden, Bir anda seçerim yüzünü, Kimse alamaz içimden, Gözlerinin gündüzünü. Bütün bildiklerimden, daha yakınsın yüreğime, Alfabeyi hecelerken, "Atatürk" yakıştı elime. Seni yazdım, okudum, Seni belledim yürekten, Her törende birlikteyiz, Bayrağın içinde sen, ben. Daha iyi anladım her yıl, Açıldıkça düşüncelerim, İlk sevgim büyür, büyür de, Seni daha da severim. Her yön sen olursun sen, Kitap, tren, şapka, kravat, Sen Türkiye'mi uçuran, En büyük tanrısal kanat. Her On Kasım'da gözlerimiz, Bir daha ağlarken sana, Bir kez daha inanırız, Her yerde yaşadığına. İbrahim Zeki BURDURLU Atatürk Atatürk dedim iptida Önümü ilikledim Nasıl söylerim öldüğünü, Atatürk’üm karşımda. Yatmış uyumuş karlar üstüne Kalpağı başında. Nasıl söylerim öldüğünü, Elinde beyaz tebeşir Geçmiş tahta başına, Atatürk’üm ders verir. Nasıl söylerim öldüğünü, Başında yeni şapkası Yola çıkmış yürümüş, Kalabalık arkası. Nasıl söylerim öldüğünü nasıl, Bir ışık vurmuş yüzümüze. Atatürk’üm bakıyor besbelli Çeki düzen verelim üstümüze. İlhan DEMİRASLAN Atatürk Yapraklar dökülür kasımlarda, Yeller uğuldar vadilerde, ne çıkar, Bir özgürlüksün çağlara en güzelinden, Sen bayrak bayrak fikirsin, Ölüşün diriliştir yeniden. Başak saçlarında Anadolu'm, Gözlerinde yurdumun denizleri, Sen yarınlara uzanmış ışık, Savaşta kartal, barışta defne çelengi, Sen sonu yenmiş zamansın. Sende çarpar, sende düşünür Türkiye'm, Sende büyür kucaklar, Ulusun beyni, toprağın yüreği, Kemal Paşam, Atatürk'üm ! Sen mayıslarda doğan güneş, Evrenimin sabahı, damarımın kanı, Sen mavilerde yeşeren yapraksın, Bir yolsun sevgi, sevgi Sen her mevsimde açan baharsın ! M.Güner DEMİRAY Atatürk Düşmanların elinden Bizi kurtaran sensin. Bu toprağı yeniden Özenle kuran sensin. Ünümüzü dünyaya Mertçe duyuran sensin. Gündüz gün, gece aya Benzer kahraman sensin. Adını büyük, küçük Anıyoruz her zaman, Adı büyük Atatürk Anlı şanlı kahraman. Nabzımızda atansın Ey ! ölmeyen atamız. Gönlümüzde yatansın Seni unutamayız. Mehmet Necati ÖNGAY Atatürk Uygarlık denilen yüce hedefe, Varmayı öğretti bize Atatürk. Çağdaşlık yolunda şana, şerefe, Ermeyi öğretti bize Atatürk. İşgal edilince yurdun her yanı, Bin düşmanı yendi Türk'ün bir canı, Alıp ele yeni baştan vatanı, Kurmayı öğretti bize Atatürk. Biri hilal oldu, biri yıldızı, Bayraklaştı yurdun oğulu, kızı, Bayrağımız için al kanımızı, Vermeyi öğretti bize Atatürk. İlkeleri birer sarsılmaz kaya, Devrimler yapıldı arka arkaya, Dostluğu barışı milli halkaya, Örmeyi öğretti bize Atatürk. Umutla bakarken gelecek güne, Bağlanıp kalmadık geçmişe, düne, Kafayı daima ilime, fene, Yormayı öğretti bize Atatürk. Bilimin ışığı açarken yolu, Bilgiyle ışıdı Şu Anadolu, Sevgiyle öksüzü, yetimi, dulu, Sarmayı öğretti bize Atatürk. Çokları düşündük, bakmadık aza, Hizmet için koştuk hep yurdumuza, Kadın, erkek hergün omuz omuza, Durmayı öğretti bize Atatürk. Eğitim verirken yaşlıya, gence, Gençler oldu yarın için güvence, Okullar bir demet, çocuklar gonca, Dermeyi öğretti bize Atatürk. Bilimde, teknikte kalmadık geri, Harcadık emeği, akıttık teri, Cehalet denilen paslı çemberi, Kırmayı öğretti bize Atatürk. Yollar yapılırken ovaya, dağa, Kalkındı ülkemiz baştan ayağa, En önde koşarak gelecek çağa, Girmeyi öğretti bize Atatürk. Yaşatacağız biz seni elbette, Bu canlar durdukça kemikte, ette, Tüm güzellikleri Cumhuriyet'te, Görmeyi öğretti bize Atatürk. Rasim KÖROĞLU
__________________ | ||
|
10-11-2009, 10:55 | #12 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 53
Mesajlar: 16.883
Tecrübe Puanı: 69 | Atatürk Marşı O ATATÜRK’TÜR Alim asırlarda bir yaratmış deha Şükr olsun yaratana bizde bu defa Her şeyin en üstünde görerek yurdu Son nefesine kadar gösterdi vefa Gönüllerde yaşayan o ata Türk’tür İftihar edelim ki O ATATÜRK’TÜR İngiltere Fransa ve Yunanistan Sardılar İtalya’yla Rusya bir yandan Parçalayacaklardı muazzez yurdu Haksız saldıranları haksız çıkartan Üstün zeka sahibi o ata Türk’tür İftihar edelim ki O ATATÜRK’TÜR Kahraman orduların başında durdu Taarruz cephesine karargah kurdu En önemli emrini orda buyurdu Ordular Akdeniz’e temizle yurdu Gazilerin gazisi o ata Türk’tür İftihar edelim ki O ATATÜRK’TÜR İttifakı şaşırtan büyük kumandan Kovaladı düşmanı bütün vatandan Böylece dünyaya hür bir ses duyurdu Burası Türkiye’dir Türk’lerin yurdu Ebediyen ölümsüz o ata Türk’tür İftihar edelim ki O ATATÜRK’TÜR Savaş bitmişti artık vatan bütündü Cumhuriyeti kurdu bayram bu gündü Gençliğine emanet etti de yurdu Bütün dünya huzurda saygılar sundu Büyük devlet adamı o ata Türk’tür İftihar edelim ki O ATATÜRK’TÜR Zeki İ. KIZILIŞIK Atatürk Okulu Bizim evin karısında bir okul Adı Atatürk okulu. Sabah, akşam çocuklar gider, gelir Yürekleri Atatürk sevgisi dolu. Bu çocukların her biri Görmemiş ömründe Atatürk'ü. Kimdir Atatürk, ne yapmış Bilirler, kurtardığını yurdu. Her sabah dersliklerde Ant içerler Atatürk'ün resmine karşı. "Türk'ün, doğruyum, çalışkanım" derken Okşar çocukları Atatürk'ün bakışı. Okulun en güzel yerinde bir köşe Atatürk köşesi. Tarih dersi verir çocuklara Atatürk, örnek kendisi. Her gün sabahtan akşama dek Beş yıl bir okul süresi, Kaç kuşak okusa bu okulda Atatürk başöğretmeni. Öğretir sevmeyi yurdu Cumhuriyeti korumayı. Yüceltmek için ulusu Çalışmayı el ele yaşamayı. Bizim evin karşısında bir okul Adı Atatürk okulu. Ne var ki Atatürk çocuğu bütün çocuklar Bütün okullar Atatürk okulu. Ahmet ALTÜMSEK Atatürk Yaşıyor, Baba! On kasımda üzgündü bulut buluttu gözleri “100’den çok fazla olacaktı yaşı “dedi canım babam “eğer yaşasaydı o büyük adam! ” “Üzülme,” dedim ona “Ben üzülüyor muyum bak! ” Nedenini açıkladım sonra: Diyor ki öğretmenimiz: “Yaşayıp göçmüş insanların İsimlerinin sonunda İki sayı görürsünüz… İlki doğduğu yılı gösterir Öldüğü yılı gösterir sonraki. İngilterenin Ana Kraliçesi Elizabeth (1558-1603) Gibi örneğin eğer ölmemiş olsaydı, adının sonuna yıl yazılmazdı kadının. Atatürk’ünküne bakalım bir de Baştaki yıl var sondaki yok (1881 - ……..) demek ki o ölmedi hâlâ Kocatepe’de dağları aşıyor baba denizlere ulaşıyor Atatürk yaşıyor baba! Fevzi GÜNENÇ Atatürk'le Okullara gidiyor çocuklar Önlükler içinde Çantaları ellerinde O'nunla birlikte Sarı sarı mor mor Dağlarda çiçekler açıyor Nisanın ilk günlerinde O'nunla birlikte Nine Hatun Telgrafçı Hamdi Kara Yılan Halide Onbaşı Doğarlar yine O'nunla birlikte Yazıyoruz adını gün gün Elle beyinle yürekle Yurt yüzeyine O'nunla birlikte Sabutay HİKMET Atatürk'ün Bir Saaiti Vardı Atatürk'ün bir saati vardı Yediveren gül gibi açardı Atatürk'ün bir atı vardı Etiler'den beri yaşardı Atatürk'ün bir resmi vardı Buğday tarlası gibi ağardı Atatürk'ün bir saati vardı Durmadı Melih Cevdet ANDAY
__________________ | ||
10-11-2009, 10:56 | #13 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 53
Mesajlar: 16.883
Tecrübe Puanı: 69 | Atatürk'ün Dağı Can oluğundan kan akıttım sulara Yeşersin yazdan önce Uyansın kuşlardan önce Açılsın yarılan iri bir nar gibi toprağım Bir kucakta büyüsün Bir memeden emsin çocuklar Bir beşikte söylesin ninnilerini çağım Yağmur güler yerler yeşil Tomurursan sevgi tomur Deşil ekinlere toprağım deşil Bir yonga da canımdan al Onar savaşta yıkılmış evleri Isıtsın ateşten donanları kucağım Mor menevişi gördün mü Van'dan İzmir'e Bilir misin kokusunu vargit çiçeklerinin yaylada Nasıl kıvrılır eğreltiler güzün sararır Öksüz çocuklara döner kızılağaç dalları Geyikler iner kuytulara titrek Sarıdan söylenir günlerin türküsü Karanlık uzar aydınlık kısalır Orda yüce bir ışıldağım Yaşarmış gözleri yurdumun Bıçak saplamış yüreğine koynunda büyüyenler Kurşun yemiş ekmek yedirdiklerinden Baktım bulutlar üstünden Edirne'den Ağrı'ya Can uğruna can verdim Kan yoluna kan döktüm Yakınlara yakın uzaklara uzağım Ben Hitit Ben Urartu Ben Likya Ben Frigya Çağların eskisinden en yenisine Bütün sevecen yürekleri birbirine Bağsız bağlayan bağım Ben Anadolu kokuşlu bir mavide tüten Geçmişten geleceğe Kara, yağmura, yele sıcak Büyüyen bir ocağım Ben doruklarında güneşin dinlendiği Eteklerinde korkak kurtlar çakallar uluyan Dağlar üstünde bir dağım İsmet Zeki EYÜBOĞLU Atatürk'ün Resmi Kürsünün üstünde bir resim; Gözleri denizlerden mavi, Bakışları güneşlerden sıcak. Bu resimle başlar bizim günümüz, Kıvançla dolar, taşar gönlümüz. Öğretmenimiz kürsüde Verdiği dersi Dinler bizimle birlikte, Atatürk'ün resmi. Çalışkanız çünkü Çalışınca, Bakarız. Atatürk güldü. Bir yanlışlık yaparsak, Bulutlanır gözleri, Anlarız Atatürk üzüldü. Behçet NECATİGİL Atatürk'ün Sesi Atatürk'ün sesi Bazen Erzurum Kongresi Bazen Sivas Bazen Anadolu'da sert bir rüzgar Atatürk'ün sesi Bazen Ankara'da ilk Millet Meclisi Bazen Orta Anadolu'da kartal Bazen Akdeniz'de tatlı bir rüzgar Atatürk'ün sesi Gökyüzünde ak bir bulut Bazen önünde İzmir'e ordular akar Bazen Akdeniz'de bir kartal Atatürk'ün sesi Bazen devrimlerin alfabesi Bazen Cumhuriyetin gür sesi Bazen Menemen'de deli bir rüzgar Bilgay ESEMENLİ Atatürk Oratoryosu İhtiyarlar Korosu Yol kapalı, yol uzun, tanyeri karanlık, Yürür Atatürk elinde ışık... Geceler mi çöktü? Karalar mı bastı? Çatılar mı göçtü? Damlar mı yıkık? Yetişir Atatürk imdada o zaman, Atatürk başta o zaman, İşte Atatürk o zaman büyük. Analar Korosu Hey çelik göğüslü, kaya omuzlu! Düşman binlerle, engel yüz bin! Doruklar yüce, tepeler şahin, Okla, kılıçla kesildi önün! Gençlik Korosu Gene de onun buyruğu: İleri! Yüreği, soluğu ileri... Ordular, atılın ileri! Kartallar sınırdan sınıra uçun!... Yiğitler, koşun ileri! Halk Korosu Nasıl atıldındı düşmana acınla, Ellerin kanda, kırılmış kaburgan. Nasıl döğüştündü yenilmez gücünle, İnmeden bir soluk atından. Büyüktü savaşın, büyüktü ulusun da, Bastığın toprak kahraman. Analar Korosu Sana bağlandı gönüller o gün, Baş kodu yoluna başı olan Sana eklendi sevgiler, saygılar, Yüceydin daha da yüceldin o zaman... Atatürk bir destan oldu koskoca. İhtiyarlar Korosu Açıklar, açlar, yenikler, yitikler, Bir uçtan bir uca çırpınan bir vatan. İnişler, yokuşlar, göçüşler, çöküşler, Kağnı kağnı ateş, oluk oluk kan. Nineler dizlerini uzattı başına, Analar saçlarını örttü üstüne, Yorgun kanatları, omuzları kan... Saf saftı ölüler meydanlarda, Vurulmuş devlerdi açıkta yatan. Gençler Korosu Göz seni görmeyince kör oldu o gün, Bir seni bulmayan umutsuzdu. Adını anmayan mutsuzdu, İzinde yürüyen yol aldı o gün. Analar Korosu Ömrün koskoca bir acıydı, Atatürk. Kimse çekmedi sencileyin. Baş baştı yüreğin, göz gözdü. Gençler Korosu Karaydı geceler doğularca, Bir sen güneşce gürledin. İnanın dedin ulusa inanınca, Güvenin dedin. Halk Korosu El ele çıktık yola seninle, Sen öğrettin, biz öğrendik seninle, Ateşe, ölüme gittik seninle. İşte önümüz sonumuz seninle, Ya varız ya yoğuz seninle... Gençler Korosu Sen gel bize gene, Atatürk! Yürü bizimle ölüme dirime, Hep sen ol bizimle, Kal bizimle, Yürü bizimle, Ara, bul bizimle, Hep sen ol bizimle Atatürk! Selahattin BATU Biz Varız Ömründe davandan vermedin taviz, Bu yüzden düşmanlar kaldılar aciz. Bizler geliyoruz zinde ve yağız, Rahat uyu aziz Atam biz varız. İlkelerin var ya vermeyiz taviz, Yıkmak isteyenler vız geliyor, vız. Koruyacak, kollayacak bizleriz, Rahat uyu aziz Atam biz varız. Böldürtmeyiz, vatan bizim canımız, İlkelerin tendir, bayrak kanımız, Türk gençliğiyiz biz büyük şanımız, Rahat uyu aziz Atam biz varız. Hakkı ÇEBİ
__________________ | ||
10-11-2009, 10:56 | #14 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 53
Mesajlar: 16.883
Tecrübe Puanı: 69 | Büyüyen Atatürk Şimdi sen Akdeniz'de Yükselen dalga dalga, Bakışlarının rengiyle mutlu, Uçan rüzgârlarla hür. Şimdi sen Edirne'de, Sivas'ta, Ardahan'da, Şimdi İzmir'de, Afyon'da, Van'da... Yükselen dağ dağ, serilen yayla yayla, Düşünen köy köy, kasaba kasaba Nefes alan her canda. Şimdi sen tarlalarda Boy atan buğdaylarda, Saçlarının ışıklarıyla zengin Büyüyen vatan çiçeklerinde, Büyüyen yüreklerimizde Fetheden gelecek günleri, fetheden düşünceleri Tek bir sevginin aydınlığında. Ahmet KÖKSAL Havza Yollarında Mustafa Kemal Mahmur dağının başında bir duman bir duman Mustafa Kemal'in başında daha bir duman Dağ düşünür gündüz gece başından duman gitmez Mustafa Kemal düşünür gündüz gece başından duman gitmez Dağların başından duman eksik olmaz Soy yiğidin başından duman eksik olmaz Mahmur dağının dumanlarına baktı da dedi Mustafa Kemal, Köroğlu olmak ne güzel şu dağlarda Tutmak gece gündüz denizlerin yolunu, yol vermemek Üşümek, ateş yakmak, yola düşmek ne güzel Bölmek orta yerlerinden gemilerin getirdiği güneşi Bir sana bir bana sermek ne güzel Çakal dağının eteğine vardı ki Mustafa Kemal Vakit alaca karanlık, dağın eteğinde bir kahve Kahvede düze inmiş eşkıya, Karadeniz uşakları Kaynıyor Erzurum işi semaver, çay demleniyor Uyanmış su gözleri adamların susuz gözleri sıcak Mustafa Kemal baktı, tanıdı hepsi halk Oturdular, hep beraber çayı içtiler Ordan burdan, dereden tepeden konuştular Sabah güneşi gelip bağdaş kurdu bir yana Yarı karanlıktı yüzleri birden aydınlandılar Acı çekmiş, susamış, dağ çizgileri sert Mustafa Kemal'in gözlerinde tek tek ışıdılar Çıktı kavak yaylasına oh, dedi Mustafa Kemal Ölmez be, insan bu vatanı sevince Halk kokusudur güller çimenlerden gelir Ovaları sürenler aşağıda, ormanlarda bıçkı sesleri Dağılmış Mahmur dağının dumanları Çekip cümle türküleri bir dere ışıltısıyla akar Havzaya vardım ki, kulağımızı koyalım bir Bağımsız yaşamak diyelim bir, dinle ne ses verir Havza pazarına inmiş allı morlu köylüler Çıkarlar ormanlardan gizli gizli, çağıralım bir Gelirler toplanırlar ateşimize onlar için yaktık Özgür yüreklerinin soluğunu üflesinler bir Sevelim dedi, Mustafa Kemal, sevelim bir Selam verelim bir, selam alalım bir Halk olmak ne güzel şeydir arkadaşlar Şu sabah çayını içelim bir kardeşçe sıcak Yüzümüzü yunalım şu derede bir Sonra kursunlar darağacını kavgamıza Asarlarsa assınlar bizi düşlerimizden! Ceyhun Atuf KANSU Mavi Aydınlık Yakından görmüştüm gözlerini Mavi bir ışık akmıştı içime. Bu büyük aydınlıkla Dopdoluyum gene. Kara bir çağ kapandı Işık bakışlarınla. Mutlu yarınlar müjdeleyen sesin Kulaklarımızda hâlâ. Silemez mavi aydınlığını Atatürkleşen gönüllerden. Ne yobazlaşan karanlık Ne kızıl kefen. Bunca yıl geçti aradan Daha dünmüş gibi taptaze acın. Yaprakları her mevsim yeşil İçimizde diktiğin ağacın. Mutlu bir ışıksın ufkumuzda Bitmeyen, eksilmeyen Dualar taşır sana kuşlar Dünyanın dört yerinden. Ellerin geçti alnımızdan, En büyük tesellimiz Dağılsın bütün karanlıklar Daha da yücelen Türkiye'miz. İlhan GEÇER Mustafa Kemal - Dağ başını efkâr almış Gümüş dere durmaz ağlar - Gözyaşından kana kesmiş gözlerim; Ben ağlarım. Çayır ağlar, çimen ağlar. Ağlar-ağlar: Cihan ağlar Mızıkalar iniler: Irlam-ırlam dövülür Altmış üç ilimiz: Altmış üç yetim Yıllar gelir-geçer: Kuşlar gelir-geçer Her geçen seni bizden parça-parça götürür Mustafa'm! Mustafa Kemal'im! Diz dövdüm: Gözlerimin şavkı gitti Sakarya'nın suyuna. Sakarya'nın suları namım söyleşir. Hemşehrim Sakarya! Öksüz Sakarya! Ankara'dan uçan kuşlar - "Kemal'im" der, günler-günü çağrışır. Kahrolur. Bulutlara karışır. Gök bulut, yaşmak bulut. Uca dağlar, dev-boyunlu morca dağlar Divan durmuş bekleşir Mustafa'm! Mustafa Kemal'im! Nasıl böyle varıp geldin? Hoş geldin! Çıngı kaymış, yalazlanmış gözlerin Şol yüzünde güneş-südü sıcaklık. Ellerinden öperim Mustafa Kemal. Senin dalın yağrağın, biz senin fidanların. Biz, bunları yapmadık. Sen elbette bilirsin, bilirsin Mustafa Kemal: Elsiz-ayaksız bir yeşil yılan. Yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal! Hani bir vakitler Kubilay'ı kestiler. Çün buyurdun! Kesenleri astılar Sen uyudun. Asılanlar dirildi. Mustafa'm! Mustafa Kemal'im! Karalar kuşanmış Karadeniz akmam diyor. Dokunmayın! Ağlamaktan bıkmam diyor. Bu gece kıyamet gecesi. Bu vapur Bandırma vapuru. Yattığı yer nur olsun Mustafa Kemal Ben ölümden korkmam diyor Korkmam diyen dilleri: Toz oldu-toprak oldu. Değirmen döndü dolandı: On yıl oldu. Bir kusur işledik, bağışlar mı kimbilir; O bize öğretmedi kazan kaldırmasını. Günahı-vebali öğretenin boynuna Erdirip-olduran'a ana-avrat sövmesini. Yüreğim kırıldı, kanım kurudu. Var git Karadeniz! Var git başımdan. Mızıka çalındı: Düğün mü sandın Bir yol koyup gideni gelir mi sandın? Mustafa'm! Mustafa Kemal'im! Ankara'nın taşına bak! Tut ki baktım: Uzar gider efkârım: Çayır ağlar, çimen ağlar, ben ağlarım. Gözlerimin yaşına bak! Ankara Kalesi'nde, Rasat-Tepe'de Bir akça-şahan, gezer dolanır: Yaşın-yaşın mezarını aranır Şu dünyanın işine bak! - Mustafa'm! Mustafa Kemal'im! Attila İLHAN Mustafa Kemal Bir kartal dolaşır gökte Kanatlanır anılarca Mustafa Kemal eli tetikte Kocatepe dağlarında Bir gölge yağız atın üstünde İleri hatlarda bir nefer Bir kurşun saatin kalbinde Mustafa Kemal ölmez der Bir devrim devrimler içinde Öğretmen, çiftçi, kumandan... Kanat germiş Türk göklerine Bir varlık Tanrı'dan. Mustafa Kemal yaşadığım... Mustafa Kemal inandığım... Mustafa Kemal andığım... Her bayram, Ağladığım On Kasım'larca Ergun EVREN
__________________ | ||
10-11-2009, 10:57 | #15 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 53
Mesajlar: 16.883
Tecrübe Puanı: 69 | Mustafa Kemal'in Kartalı Masaldı dağlar, taşlar gerçekten masaldı ha Geçiyordu Mustafa Kemal Çamlıbel'den. Yabanın kurdu kuşu seyrine inmiştiler Kara pençelerle, ak gagalarla. Susmuştu yeryüzü efsaneler içinde Masaldı dağlar, taşlar gerçekten masaldı ha. Ona iyce yaklaşan kocaman bir kartaldı ha Bakır kızıllığındaydı tüyleri, kor alevindeydi gözleri Kondu ilk kayaya, düşen bir rüzgar parçası gibi Sevgiyle bakıştılar Tanış çıktılar sanki kainatlar üstünde Ona iyce yaklaşan kocaman bir kartaldı ha. Kartal uçup gidince ortalık boşaldı ha Kayboldu mucizesi havaların. Neydi, nasıl bir parıltıydı, bilemedi kimseler Kimin aşkıydı, inmişti semalardan toprağa, paşam? Kalmadı sonsuzluk, haşmet, gurur Kartal uçup gidince ortalık boşaldı ha. Aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha Vatan göklerinden vatana söyler: Kocaman zafer bayraklarının geleceğini Kocaman günlerin ucunda. Anladı Mustafa Kemal, kimseye söylemedi Aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha. Mustafa Kemal'i de Mustafa Kemal'di ha Unutmadı kartalı hiç. Gün doğarken kızaran yamaçlarda aradı Bekledi kanat seslerini fırtınalardan. Kartal değilse de kartal vefalıydı Mustafa Kemal'i de Mustafa Kemal'di ha. Artık bütün mevsim yapraksız bir daldı ha Yoktu Mustafa Kemal'in umduğu Gelmiyordu kartalı geriye şahikalardan Üç yıldır gelmiyordu. Konmuyordu büyük habercisi zaferin Artık bütün mevsim yapraksız bir daldı ha. Kanatları amma da al aldı ha Hangi şehitler seslenmiş belli değil. Bir 30 Ağustos günü göründü Mustafa Kemal'in kartalı Koca kanatlarını çırptı boşluğa Sallandı gök Kanatları amma da al aldı ha. Fazıl Hüsnü DAĞLARCA Nöbetçi Millet Yaradan hey Yaradan! Dört yıl değil bin yıl geçse aradan Sensin ateş diye kanımızdaki Sesin ışık diye önümüzdeki! Ey yanımızdaki Beş on mermere, bir avuç toprağa sığan Sınırsız mavi umman hey! Yeni kıyılar bulur, yeni yarlar kazardın Sen her köpürüp taşmanda; Her konuşmanda Milletin alın yazısını yeniden yazardın. Bakışların inanmayanı ezerdi Sağ kolun bir tırpana benzerdi: Başlardı yurt tarlasında düşüncenin hasadı. Cümlelerin ya örsten kalkardı Ya çıkardı kından. Başak saçların sarkardı harman alnından: Halk, biçilmiş ekin gibi, düşerdi dizlerine. Milyonlar katılırdı sözlerine Mıknatısa koşan zerreler gibi. Köhne kanaatler, köhne küreler gibi Sözünde çarpışıp düşerdi. Tam sustuğun gün kıyamet oldu Tam konuştuğun anlarsa mahşerdi: Rab, gökte "dinleyin" derdi meleklerine; Yıldızlar girerdi yeni mahreklerine; Nehirler kavuşurdu yeni denizlerine: Halk biçilmiş ekin gibi düşerdi dizlerine. Şimdi nöbetçi olmak için Anıtkabrine Tamamlayabilmek için tavafını Sarmış yalın kılıçlar gibi etrafını Tutuyor nöbet. Bu millet: Bu, vaktiyle ayaklarını ummanlar yalayan Bu, üç kıtayı atının nallarıyla damgalayan Bu, Timur'u, Atilla'yı, Oğuz'u Bu, Yıldırım'ı, Fatih'i, Yavuz'u Bu, seni yetiştiren ulu millet. Vakar ve haysiyetle dimdik Uyanık, tetik Anıtkabrinde tutuyor nöbet. Dünya dönüp dolaşıp Boğazlaşıp dalaşıp Ergeç ve ancak Milli misaklarda karar kılacak. Ey en büyük usta! Düşünen olmadı bu hususta Senden evvel ve senden ileri. İlk müjdeyi, ilk haberi Senden almıştı cihan Ta o zamandan Anlayamadığına yansın. Sen, dünyanın dönüp dolaşıp geleceği Uğrunda milyonların seve seve öleceği En büyük maksat için Dünyaya ilk karşı koyansın. Nasıl içimizdeysen bütün varınla İşte öylece dünya davalarındasın! O ışık saçların, o alev sözlerinle O gök gözlerinle sen. Ey ıssız geceler içinden Bize eşsiz sabahı getiren! Ey asırlardır dul bayrağın eşi Ey geceyarılarımızın güneşi Ey ışık saçlar Ey yele kaşlar Ey çekilmiş hançer bakışlar Ey fikri döven şakaklar Ey kalem parmaklar Ey ay-yıldızlı el Ey en güzel Ey en büyük Ey Atatürk! Getir dudaklarını bir bir alnımıza koy Dağlansın ateşinle bu soy. Oy Atatürk oy... İrkilmez Ata çocuğu irkilmez: Zaptedilmez, Atam, zaptedilmez Biz varken senin hisarının burçları: Bakışlarımız kılıç uçları Bekliyoruz devrimini biz. Çökmeyeceğiz diz İsterse hayat zehrolsun İsterse refah kahrolsun İsterse kurşun düşsün yanımıza belimize İsterse geçinmek için bir dilim Kuru ekmek geçmesin elimize. Halel gelmez bizim ateşimize; Dünya düşse peşimize Yer sarsılsa yerinden Ne senden geçeriz, ne senin eserinden. Behçet Kemal ÇAĞLAR Onsuz Ah işte duyuyorum mesut günler içinden Sana "Sevimli yüzün asla solmasın" diyen Bütün adınla dolu sevinç şarkıları... - Sen öldüğün için mi şimdi bayraklar yarı! Ah işte görüyorum seni gördüğüm günü Altından, alkışlarla geçiyorsun bir tak'ın O gün bana gelmiştin babamdan daha yakın. Meğer duyacakmışım bir sabah öldüğünü... Meğer görecekmişim bir sabah gidişini İstanbul'un önünden son defa geçişini... Bizler seninle nasıl, ah nasıl beraberdik Bizler ki az sıkılsak "O başımızda" derdik Nasıl yok bileceğiz, O güzel güneş yüzü Ana, baba değil bu, bizler Ata öksüzü... Tatmadık, bilmiyoruz bu bambaşka yarayı Öğret bize yarabbi, ah O'nsuz yaşamayı... Ziya Osman SABA Onundur Ne yaptığını ne yapacağını bilendi Atatürk Halktan daha ulu soy yoktu gözünde Kesinkes ulusal egemenlik Halk yönetimi onundur Kaldırır ululuk aldatmacasını tüm Ne denli köhnelik yobazlık yozluk varsa Laiklik içinde gerçek din duyarlığı Türk kadınını yücelten istem onundur Tarihimizi temele kökene boyutlayan Türk'ün düşüncesini sanatıyla bir tutan Türkçemizi anlatımda ışıklara büründüren Kafamız yüreğimiz soluğumuz onundu Hiç bir akıma benzemez ondaki görüşler Kendi çerçeveledi kendi yorumladı En yeni bilimdir tekniktir Atatürkçülük Bu çağın çok ötesinde bir çağ onundur Oğuz Kazım ATOK Senin Çocukların Çiçek olup açtılar. Sokaklarda coştular. Neşe sevinç saçtılar. İşte huzurundalar. Kardeşlikler pekişti. Hür dünyaya serpişti. Bak çocuklar yetişti. İşte huzurundalar. Minnet şükran sundular. Huzurunda durdular. Sevgi bağı kurdular. İşte huzurundalar. Hakkı ÇEBİ
__________________ | ||
10-11-2009, 10:58 | #16 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 53
Mesajlar: 16.883
Tecrübe Puanı: 69 | Söylevleri Okurken Ya bir gece yarısı, ya bir sabah çok erken Gözlerim yorulurken, parmaklarım donarken Bir cümle, gözlerimin-ellerimin altında Bir kavram şahlanıyor bir söyleyiş atında Geziyor damarımı bir kutsal ısı gibi Gazi'ce kımıldanıp Ata'ca doğrularak Birden dalgalanıyor baş ucumda al bayrak Haydi yiğit duygular korkunç karanlıkla cenk... Babil duvarındaki ateşten harflere denk Dolaşıp ülke ülke dolaşıp durak durak Her geride durana-uyuyana çarparak Şu bu kurdun ağzından kapıp aslan hakkımı Yakasından tutarak bir bir bütün halkımı Mustafa Kemal'im eliyle silkiyorum... Sanki her söyleneni ben duyup ben diyorum... Mondros'tan Lozan'a aklım çıkıyor yola Ankara'dan İzmir'e duygularım dört nala Tutuşuyor ne varsa gece gibi, kış gibi Çağlıyor balkonumdan yağmurlar alkış gibi... Behçet Kemal ÇAĞLAR Atatürk Bir gün sordum babama, Atatürk neden büyük? Çocuğum dedi bana, Onu seviyor her Türk. Onu biz değil yalnız Üstün tanır her millet. En büyük eseridir, Kurduğu Cumhuriyet. Çok kötü bir zamanda, Uçurumdaydı vatan. O büyük kahramandı, Yurdumuzu kurtaran. Kalbimiz sevgi dolu, Yol gösteren O, Türk’e. Yolumuz O’nun yolu, Saygı duy Atatürk’e İ.Hakkı TALAS
__________________ | ||
10-11-2009, 10:58 | #17 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 53
Mesajlar: 16.883
Tecrübe Puanı: 69 | ATATÜRK ORATORYOSU — SELANİK’TEN CUMHURİYET’E - — Yıl 1881 —Selanik’te Türk milletinin aydınlığı parlak bir güneş doğuyor. Selanik pırıl pırıl o gece Gökten iri bir yıldız kaydı Sabaha karşı yüz yıl önce Aktı Karadeniz’e doğru Cihan tarihini süsledi adı Ey büyük milletim övün ve sevin Bir benzeri daha yaratılmadı Dünyada bir tane senin Kemal’in Işıklıydı yüzü al aydınlıktı İlkbahar göklerinin pembe bulutları gibi Maviydi gözleri, mavi Akdeniz’in suları gibi… Ak bir yol çizdi uzun uzun Karanlıklar içinden. Sildi karayazısını alnımızın Daha o günden. — Zaman ve günler geçer, Mustafa adı verilen çocuk serpildikçe serpilir, geliştikçe gelişir. Artık okul çağı gelmiştir. Yavrum sen de olacaksın bir asker Evet, asker, çünkü vatan er ister Bilirsin ki çok sever seni baban Fakat senden sevimlidir şu vatan. — Mahalle mektebi — 1893 Askeri Rüştiye — 1895 Askeri İdadi — 1902 Harp Akademisi — ve 11 OCAK 1905 Mustafa Kemal Kurmay Yüzbaşı — 1912 Balkan Savaşları — Galiçya, Trablusgarp, Çanakkale Savaşları. Mustafa Kemal Osmanlı ordusunun en gözde subaylarındandır. Gece karanlık ve soğuk Dışarıda bıçak sırtı bir ayaz Gökte ay üşür, Gökte yıldız üşür, Dışarıda gece üşür, Mustafa Kemal üşümez, Düşünür. — Anadolu, güzel Anadolu. Türk’ün kanla, irfanla yoğurduğu mukaddes Anadolu. — O bile çok görülmüş Türk’e. Atılmak, koparılmak isteniyor canından. Et kemikten ayrılır mı? Göğüsten sökülür mü yürek? Türk ayrılır mı Anadolu’dan Onu öldürsek. Ankara’nın taştır yolu Her tarafı asker dolu Yetiş Kemal Paşa kolu Kan ağlıyor Anadolu — Bu sese kulak verdi Mustafa Kemal. Milletinin feryadı titredi kulaklarında. — Yıl 1919, Mayıs’ın 19’u — Millet suskun, aç, sefil — Başlar eğik, gözler yaşlı — İmanından başka milletin her şeyi alınmış. “Ön düşüncem istiklaldi Son düşüncem – Ya istiklal ya ölüm! – Böylece halkımla birlikte oldum yürüdüm.” Analar bacılar yola döküldü Cephane taşıdı arkasından Irmaklar suyundan faydalattı Ağaçlar daldasından Yer gök inledi: Bir yol daha Kurtuluş Savaşı’nda. — Anadolu içlerinde köyde bir anne “ ben nice çileler çektim. Bir oğlum var o da vatana feda olsun” diyerek oğlunu cepheye uğurlamaktadır. “Durma, git evladım, açıktır yolun Cenge sıvansın o bükülmez kolun Silahını al, ön safa geçmiş bulun Uğurun açık olsun uğurlar ola.” Bir tehlike karşısında Milletçe Önce vatan İşimizi bırakarak bir yana Bir koşu geliriz köyden kente Kara gözlü kızları yurdumun Dağları, taşarlı, denizleri Sen, ey Mehmet Aslan yeleli ışığısın sınırlarımın Tutun ellerinizden bir birinizin “- İstiklale kavuşuncaya dek —Bütün milletle birlikte —Fedakârlıkla çalışacağım —Kutsal inançlarım adına —Yemin ediyorum —Artık ben Anadolu’dan başka —Hiçbir yere gidemem.” Böyle and içildi, yemin edildi, Mustafa Kemal’in ardından. 20 HAZİRAN 1919 Amasya’dan gürleyen bir ses Kesildi gürültüler ruhu okşayan bir nefes “İSTİKLALİ YİNE MİLLETİN KESİN KARARI KURTARACAKTIR.” Vatan sürüklenirken bir uçurum ucuna Dağılan kuvvetleri topladı avucuna Kurşunlar gülle oldu, sopalar süngü oldu Sınırlar baştanbaşa bir çelik örgü oldu Bir kale heybeti var vatanın her taşında Her işin başında o, her iş onun başında. — Orada durmadı Mustafa Kemal — Anadolu’ya Anadolu’nun bağrına iyice girmek istiyordu. — Sivas illerine doğru yollandı. Sivas illerinde sazım çalınır Çamlı beller bölük bölük bölünür Yardan ayrılmış bağrım delinir Kâtip arzu halim yaz yâre böyle — Şöyle haykırdı Mustafa Kemal Sivas’tan: “MANDA VE HİMAYE KABUL OLUNMAZ. MİLLİ SINIRLAR İÇİNDE VATAN BİR BÜTÜNDÜR, BÖLÜNEMEZ. MİLLETİN İRADESİNİ HÂKİM KILMAK TEMEL ESASTIR.” Ne yıldızlar kaynaşır gökyüzünde Ne sevda ile taşar gönüller Bir rüzgâr eser ki bıçak gibi El ayak şişer Erzurum yollarında geceleri Ağır ağır kağnılar gider. — Eylülde tekrar döndü Sivas’a — Başladı Sivas Kongresi — Subaylar, çiftçiler, din adamları, memurlar oturup şunları konuştular: “ Vatanın dört bir yanını düşman sarmıştır.” “ İstanbul hükümeti hiçbir şey yapmamaktadır.” “ Anadolu’da uyanan sesi düşman boğmak istiyor.” “ Nerede milli bir kıpırdanma varsa sindirmeye çalışıyor.” Biz biliriz bizim işlerimizi İşimiz kimseden sorulmamıştır Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle Başımız bir kere eğilmemiştir. Bir selam gibi gitti Erzurum’a Bir selam gibi geldi, Sivas’a Erzurum’dan Dağlar alçaldı yol vermeye Temizlendi iklimin karından Yer gök inledi bir daha İstiklal sevdasından. — Mustafa Kemal ve arkadaşları 27 ARALIK 1919 günü, türküler ve bal verici çiçekler toprağı Ankara’ya ayakbastılar. Ankara’nın taştır yolu Her tarafı asker dolu Artık yetiş Kemal Paşa Kan ağlıyor Anadolu. Kara bulut ne ki? Kara gece ne ki? Güneş şöyle bir vurunca “Dağ başında duman” gibi Dağılı dağılıverir Evremizi saran sızı. — İstanbul’un işgali, Mustafa Kemal tarafından şöyle protesto edildi. Ona göre “bu işgal 20. yüzyıl insanlık ve medeniyetine temel prensiplerine indirilmiş bir yumruktur.” Gökyüzünde kara kara bulutlar Başımıza neden geldiniz Bizler konukseveriz ama Düşmanları sevmeyiz. Bu toprak bizim yurdumuzdur Deli gönül yücesine çıkar Bir üveyik olur uçar gider Ardahan’dan Edirne’ye Edirne’den Ardahan’a kadar. Bir gün kara bulutlar göklerimizde konaklamış Yaylılar gelip geçiyordu güneyden Örtük kara perdeler sallanıyordu Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçenler Milletin yüreği kan ağlıyordu. —Biz haklarımızı ve istiklalimizi korumak için giriştiğimiz savaşın kutsallığına ve hiçbir gücün bir millete yaşama hakkından mahrum bırakmayacağına inanıyoruz.” — 23 NİSAN 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Bahar çiçekleri kanımız bizim İnönü, Sakarya şanımız bizim Kurumadı hala süngümüzde kan Seni yabanlara vermeyiz vatan — Milli savaşımızı yürütmek için Anadolu’nun bağrına toplanan bu meclisin görevi alınan haklarını geri almak idi. “Tek gayem milletin istiklalini yeniden kazanmasıydı.” “Egemenlik milletin olmalıydı.” “ Milli bir ordu kurulmalıydı.” “ Türk vatanından işgalci güçler atılmalıydı.” Haince yurduma saldıran Yunan Er olan evinde kalmasın anam Kardeşler ocağı yıkılan yuvam Toprağı düşmanlar almasın anam. — Başlamıştı mukaddes savaş. Millet varlığını feda ediyordu. Kadın, kız, çocuk, genç, ihtiyar baş koymuştu istiklal savaşına. — Türk milleti Mustafa Kemal’ini büyük bir göreve getirir. “ Türk Orduları Baş Komutanlığı… Davranı da deli gönül davranı Kemal Paşa dinlemiyor fermanı Anası, bacısı, kızı, kızanı Bizim gibi millet görülmemiştir. Kuzumuz var yaylalarda meleşir Çeşmemiz var gece gündüz söyleşir Yazımız var pehlivanlar güreşir Bu toprağa kimse girememiştir Düşman koymuş meydanları kaçıyordu Kattı Kemal Paşa’nın ordusu Düşmanı önüne Pişman etti anasından doğduğuna. — Aydınlandı 26 AĞUSTOS şafağında memleketim Türkiye’m son sözü söylüyordu Mustafa Kemal. “ ORDULAR, İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR, İLERİ’” —Böyle bir imanla, böyle bir emirle savaşan bir millet, elbette ki muzaffer olacaktır. Ardından Batı Cephesi komutanına bir telyazısı: “ SİZ ORADA DÜŞMANI DEĞİL TÜRK MİLLETİNİN MAKUZ TALİHİNİ YENDİNİZ.” — 25 AĞUSTOS — 26 AĞUSTOS 30 AĞUSTOS ve 9 EYLÜL güzel İzmir yeniden Türk’ün olmuştur. Kattı Kemal Paşa’nın ordusu sürdü gitti Yetiştikçe vurdu düşmana Hain düşman sallana sallana 15 günde İzmir’i dar buldu Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu. İzmir’in dağlarında çiçekler açar Altın güneş orda sırmalar saçar Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa Adın yazılacak mücevher taşa. Güzel İzmir kordon boyun şen olsun Beni senden ayıranlar son olsun. — Kemal Paşa bir an bile durmayacaktı, çünkü vakti çok azdı. Ona göre asıl savaş şimdi başlıyordu: Medeniyet savaşı… 10 KASIM 1938 O sabah Gök karardı birden bire Kuşlar kanat çırptı Yaprakları döküldü ağaçların Yıl 1938 KASIM 10 9.05 geçiyordu saat Ve o, Kocatepe’de Bir çadırdan bir çadıra geçer gibi Rahat ve cesur Ankara’dan gelir geçer trenim Bir gün olur elbet ben de binerim Varır toprağına yüzüm sürerim Biz vatan çocukları Gazi Paşa’m Dilimiz takılı kaldı: DİYEMEDİK Boynumuz bükülü kaldı: DOYAMADIK Gidiyor, rast gelmez bir daha tarih eşine Gidiyor, milyonları takmış peşine. Yağışın ince ince toprağa Ya dağılışın, bereket Bayrak bayrak dalgalanışın Kan, ümit, kuvvet Gelişin çiçek çiçek açmış bahara Gidişin kızılca kıyamet. Gidiyor, sulhun ufuklarda yanan meşalesi Gidiyor, harbin en korkulu aslan yelesi. Sana borçluyuz ta derinden Çünkü yurdumuzu sen kurtardın Hasta yorgun düşmüştük Yaramızı iyice sardın Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla Gidiyor, göğsünü çepeçevre saran bayrakla Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın Sanatkârdın denizler kadar engin Kimsenin görmediğini görürdü Sevgiye bakan gözlerin. Dedin ki, bu millet, bu büyük millet Yüzyıllar boyunca geri kalmış Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz Her yanından yaralar almış Büyüyor, gökten inmiş toprağa yaklaştıkça Büyüyor, git gide gözlerden uzaklaştıkça Dedin ki, bir güzel savaşmalı Kurmak için yeniden Bilgiyle, inançla, coşkunlukla “ ÖVÜN, ÇALIŞ, GÜVEN!”
__________________ | ||
10-11-2009, 10:59 | #18 | ||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Mar 2008 Yaş: 53
Mesajlar: 16.883
Tecrübe Puanı: 69 | 10 KASIM ATATÜRK ORATORYOSU ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞINDA (CAHİT KÜLEBİ'DEN) KORO: Bir gün kara bulutlar göklerimize konaklamıştı. Yaylılar gelip geçiyordu güneyden, Örtük kara perdeler sallanıyordu. Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçen, Milletin yüreği kan ağlıyordu. SOLO(KIZ): Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini? KORO(ERKEKLER): Askerler gelip geçiyordu güneyden, Yaralı, hasta, yorgun askerler. Akşam olmuştu yurda toplanıyordu, Sağ kalan yiğitler birer birer. SOLO(ERKEK) “Bu kışlanın kapısına, Mail oldum yapısına, Telli kurban bağlayayım, Nazlı yarin kapısına” KORO(KIZLAR): Analar haber soruyordu güneyden, Tarlalar kadar ırmaklar kadar durgun analar Örtük kara perdeler sallanıyordu, Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçen Amma kalanlar anayurtta toplanıyordu. KORO(ERKEKLER) Gökyüzünde kara kara bulutlar Başımıza nerden geldiniz? Bizler konukseveriz ama Düşmanları sevmeyiz. KORO(KIZLAR) Gökyüzünde kara kara bulutlar, Harmanlar çürüdü yüzünüzden, Sizinle görecek işimiz yok, Gidin üstümüzden. KORO: Gökyüzünde kara kara bulutlar, Hayın mı hayın Birgün gelir hesabını sorarız Buralarda durmayın. SOLO(KIZ): Çanakkale içinde vurdular beni, Ölmeden mezara koydular beni, Ooof gençliğim eyvah KORO: Çanakkale içinde aynalı çarşı, Anne ben gidiyom düşmana karşı, Ooof gençliğim eyvah SOLO(KIZ): Ne bulutlar gitti, ne göklerden bir haber geldi. Bu sefer de millet padişahlara seslendi. KORO(ERKEKLER): Biz yoksul bir milletiz, Gözlerimizde solgun ışıklar yanar. Nasılsa yenilmişiz bir kere, Ama uzun sürmez o kadar! KORO: Bu toprak bizim yurdumuzdur, Deli gönül yücesine çıkar! Bir üveyik olur uçar gider, Ardahan’dan Edirne’ye Edirne ‘den Ardahan’a kadar. SOLO: Havada bulut yok bu ne dumandır? Mahlede ölüm yok bu ne figandır? Bu Yemen elleri ne de yamandır KORO(KIZLAR): Ano Yemendir,gülü çemendir, Giden gelmiyor, acep nedendir, KORO(ERKEKLER) Burası Huş’tur yolu yokuştur, Giden gelmiyor, acep ne iştir? KORO(KIZLAR) Ne bulutlar gitti, ne padişahlardan bir haber geldi, Kemal Paşa derler bir yiğit vardı, Bu sefer de millet türkülerle Kemal Paşa’ya haber saldı, KORO(ERKEKLER) Kemal Paşa, yenilmez yiğit, şanlı komutan! Savşa girer gibi yetiş bize! Yetiş bize çöllerde bile olsan! KORO İnanç doldur, güç doldur içimize Bin kere yurdumuzu kurtaran, Bir görseydin ağlardın halimize. SOLO(ERKEK) Kuşun kanadında türküler, Kemal Paşa’nın gönlüne vardı. Cevabından önce kendi geldi SOLO(ERKEK): "Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini" SOLO (KIZ): Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı, Selam durdu kayığı, çaparı, takası, Selam durdu tayfası. Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman, Duman değildi bu, Memleketin uçup giden kaygılarıydı. Samsun Limanı’na bu gemiden atılan, Demir değil! Sarılan anayurda Kemal Paşa ‘nın kollarıydı. Selam vererek anadolu çocuklarına, Çıkarken yüce komutan, Karadeniz’in halini görmeliydi. Kalktı ayağa ardı sıra baktı dalgalar, Kalktı takalar, İzin verseydi Kemal Paşa, Ardından gürleyip giderlerdi, Erzurum’a kadar. SOLO(ERKEK): "Önsözüm İstiklal dir, Son sözüm "Ya İstiklal,ya ölüm'"" KORO: Bu ne inanç ki Kemal PaŞa, Atının teri kurumadan, Sürüp geldin yeni yeni savaşların peşinde. SOLO(ERKEK) Bir selam gibi gitti Erzurum’a Bin selam gibi geldi Sivas’a Erzurum’dan. Dağlar alçaldı yol vermeye Temizlendi ılkımından karından. Analar bacılar yola döküldü, Cephane taşıdı arkasından, Irmaklar suyundan faydalattı, Ağaçlar dallarından Yer gök inledi bir yol daha, Kurtuluş Savaşı’ndan. SOLO(ERKEK): "Siz orada düşmanı değil,bir milletin makus tarihini yendiniz" KORO: Bu vatan toprağın kara bağrında Sıra dağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca onun uğrunda Kendini tarihe verenlerindir... KORO(KIZLAR): Tutuşup kül olan ocaklarından, Şahlanıp, köpüren ırmaklarından, Hudutlarda gaza bayraklarından, Alnına ışıklar vuranlarındır... KORO(ERKEKLER): Ardına bakmadan yollara düşen, Şimşek gibi çakan sel gibi coşan, Huduttan hududa yol bulup koşan, Cepheden cepheyi soranlarındır... KORO: İleri atılıp sellercesine, Göğsünden vurulup tam ercesine, Bir gül bahçesine girercesine, Şu kara toprağa girenlerindir... KORO: Hoş Gelişler Ola Mustafa Kemal Paşa Askerin Milletin Bayrağınla Çok Yaşa Arş Arş Arş ileri ileri Arş ileri Marş ileri Dönmez Geri, Türk'ün Askeri Sağdan Sola, Soldan Sağa Al Da Bayrağı Düşman Üstüne Cephede Süngüler Ayna Gibi Parlıyor Cumhuriyet Gençleri Bayrak Açmış Bekliyor Arş Arş Arş ileri ileri Arş ileri Marş ileri Dönmez Geri, Türk'ün Askeri Sağdan Sola, Soldan Sağa Al Da Bayrağı Düşman Üstüne KORO(KIZLAR): Biz biliriz bizim işlerimizi İşimiz kimseden sorulmamıştır. Kılıçla, mızrakla, topla, tüfekle Başımız yere eğilmemiştir. SOLO(ERKEK) Kuzumuz var, yaylalarda meleşir, Çeşmemiz var, gece gündüz söyleşir, Yazımız var, pehlivanlar güreşir, Bu toprağa kimse girememiştir KORO: Davranı da deli gönül davranı! Kemal Paşa dinlemiyor fermanı! Anası, bacısı, kızı, kızanı. Bizim millet gibi görülmemiştir KORO(ERKEKLER) Bu ne inançtı ki, Gazi Paşa! Atının teri kurumadan, Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşinden. KORO(KIZLAR) Sana borçluyuz ta derinden, Çünkü yurdumuzu sen kurtardın! Hasta, yorgun düşmüştük, Yaralarımızı iyice sardın. Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın, Sanatkârdın, denizler kadar engin, Kimsenin görmediğini görürdü. Sevgiyle bakan gözlerin. SOLO(ERKEK) Dedin ki: bu millet, bu büyük millet, Yüzyıllar boyunca geri kalmış, Bu yurt, bu güzel yurt bizim yurdumuz, Her yanından yaralar almış. SOLO(KIZ) Dedin ki: bir güzel savaşmalı, Kırmak için yeniden, Bilgiyle, inançla, coşkunlukla, Öğün, çalış, güven! SOLO(ERKEK) Sana borçluyuz ta derinden! Işığısın bu yurdun Dilimizi, ulusallığımızı ö?rettin bize, Çünkü cumhuriyetimizi sen kurdun. SOLO(KIZ) Hürriyeti sen yaydın içimize, Halkçıyız dedin halk içinden. İnançla hür yetiŞtirdin bizi Sana borçluyuz ta derinden. SOLO(ERKEK) Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti, Bu milleti temiz ellerin, Sana borçluyuz ta derinden, En büyüğü Mustafa Kemal’lerin KORO(KIZLAR) Davullar zurnalar döğende, Biz seni hatırlarız! KORO(ERKEKLER): Binip trene gezende, Biz seni hatırlarız! KORO(KIZLAR): Önce adını öğrenir çocuklarımız, Eli kalem tutup yazanda. KORO: Binler yaşa, yurdumuza hizmeti büyük! Kemal Paşa! Ölümsüz insan! şanlı Atatürk! KORO: İstiklal güneş gibi hür alnımda parıldar Nabzımda ateş gibi fatihlerden bir kan var Atam sen rahat uyu, yolcusuyuz biz hürriyetin Atam sen rahat uyu, bekçisiyiz Cumhuriyetin İnsanlIkla ün aldI tarihinde bu millet Atamdan eser kaldI ülkümüz Cumhuriyet Atam sen rahat uyu, yolcusuyuz biz hürriyetin Atam sen rahat uyu, bekçisiyiz Cumhuriyetin Zaferlerle doldurdun ömrünü her cephede Sönmeyen Işık oldun Şimdi Anıttepede Atam sen rahat uyu, yolcusuyuz biz hürriyetin Atam sen rahat uyu, bekçisiyiz Cumhuriyetin
__________________ | ||
10-11-2009, 11:43 | #19 | ||
saLLa Üyelik tarihi: Feb 2009 Yaş: 33
Mesajlar: 2.239
Tecrübe Puanı: 20 |
-İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur! -Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir. -Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir. - Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü müşkülât önünde, belki gâyelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle dönüyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur. -Benim, Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar. -Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerini inkâr edenler ve beni yerenler çıkabilir. Hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki bu fikirler, Hint'ten, Mısır'dan döner dolaşır gene gelir, verimli neticeleri kalpleri doldurur. -Ben ölürsem soylu milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim; bununla gönlüm rahat! rahat uyu ATA'm.. rahat uyu en büyük Beşiktaşlı..
__________________ AяdaAydemir..* Siyahı yaşıyor, beyazı arıyoruz.. | ||
10-11-2009, 13:08 | #20 | ||
TEK AŞK BEŞİKTAŞK Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 5.172
Tecrübe Puanı: 32 | bu yazıları bizimle paylaştığınız için teşekkürler Atatürk:"Bir zamanlar gelir,beni unutmak ve unutturmak isteyen gayretler belirebilir.Fakat ektiğimiz tohumlar o kadar kuvvetlidir ki verimli neticeleri kalpleri doldurur." Ata'm seni asla unutmayacağız ve unutturmayacağız | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |