10 Kasım :( http://i211.photobucket.com/albums/bb76/ae-alp/5_k1.jpg Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir. K.Atatürk Ölümünün 71. yılında saygıyla andığımız Ulu Önderimiz Atatürk, Kulübümüz’ün kurulmasından büyük mutluluk duymuş ve kurtuluşu sağlayacak ilk gizli teşkilatlanmayı Beşiktaşlı sporculara vermiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Erkan-ı Harbiye’nin 3. sınıfına gelmişti. Bazen sabahlara kadar uyumuyor, hürriyet ve istibdadı düşünüyordu. Bu arada mektebini bitirdikten sonra kurmayı düşündüğü Vatan ve Hürriyet Cemiyeti yavaş yavaş kafasında şekilleniyor, mezun olacak arkadaşlarını bu doğrultuda hazırlıyordu. İşte tam bu günlerde bir haber aldı. Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü (1903) kurulmuştu. Subay ve Saray’a yakın kişilerden oluşan bu kuruluş, Mustafa Kemal’in ilgisini iyice çekti. Nasıl olmuştu da Yıldız Sarayı’na 100 metre mesafedeki Osman Paşa Konağı’nda gençler biraraya gelmiş; Saray hafiyelerinin gözlerinin önünde sportif faaliyetlerine girişmişlerdi? Mustafa Kemal’i o günlerde sportif çalışmalardan çok, Saray’a karşı oluşturdukları fikirler ilgilendiriyordu. Mustafa Kemal, kurucularının Zabit, yaptıkları sporların güreş, eskrim, gülle, aletli jimnastik, boks, halter, barfiks olmasından dolayı da Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü ile ilgilenmişti. Fakat O’nu daha çok ilgilendiren, bu gençlerin istibdadı yenerek biraraya gelmeleriydi. Atatürk’ün bu şekilde Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü’ne bağlılığı arttı. Öyle ki, Mustafa Kemal Atatürk, katıldığı bir İttihati Terakki toplantısında şu tenkitlerde bulunuyordu: “Beşiktaş Osmanlı Terbiye-i Bedeniye kadar olamadınız. Programınız ve lideriniz yok.” 1914 ile 1920 yılları arasında Akaretler/Spor Caddesi'nde Beşiktaş Jimnastik Kulübü'ne komşu olan Atatürk, görevi gereği sık sık İstanbul dışına çıktığı günlerde, birlikte oturduğu annesiyle kız kardeşinin Siyah-Beyazlı sporcu ve idarecilere emanet ederdi. Taraftarlar arasında asker kökenli olmanın getirdiği sevgi ve saygıyla pekişen bağlılık, Ulu Önder'in kurtuluşu sağlayacak ilk gizli teşkilatlanmayı Beşiktaşlı sporculara verdiği belgelerle sabittir. Atatürk’ün Akaretler Yokuşu üzerinde oturduğu 76 nolu binanın dış kapısı yanındaki Mermer Kitabe'de şu satırlar yer almaktadır: "Atatürk, 1.Dünya Savaşı'ndan düşmana karşı İstanbul'u koruyup kurtaran, Çanakkale Müdafihi Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal Paşa iken bu evde kiracı olarak kalmıştır." Mustafa Kemal Atatürk; Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığı görevine başlamadan önce 1916'nın ilk günlerinde Akaretler'deki evinin arka kapısından Beşiktaş Jimnastik Kulübü idman sahasına inmiş (şimdiki Plazalar'ın bulunduğu alan), Ahmet Fetgeri ile Fuat Balkan Beyler'i yanına çağırıp, kendileriyle şu konuşmayı yapmıştır: "Efendiler; sizlerin ve sporcularınızın ciddi çalışmalarını, çeviklik ve maharetlerini uzun zamandan beri büyük bir zevkle, dikkatle izliyorum. Spordan yoksun bir gençlik nasıl ki vatan müdafası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni ikişafı noksan ve yetersiz olursa o vücut o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz. Bugün bünyenizde toplayıp, ilmi metodlarla yetiştirmeye çalıştığınız bu gençler, tam anlamda bedenen ve fikren geliştikleri zaman vatan müdafaasında ilmi sahalarda olduğu gibi spor alanlarında da Avrupalı hasımlarına Türk'ün ölmez gücünü ispat edeceklerdir. Sizi candan kutlar, başarılarınızı her zaman duymak isterim." |
Atatürk Haftası Ülkemizin kurtarıcısı, devletimizin kurucusu Atatürk, 10 Kasım 1938 günü saat dokuzu beş geçe öldü. O tarihten bu yana 10 Kasım'la başlayan hafta, yurdumuzda Atatürk Haftası olarak değerlendirilir. Bu hafta içinde; Atatürk'ün yaşamı, yurtseverliği, inkılap ve ilkeleri anlatılır. Ata'nın daha iyi tanıtılması amacıyla açık oturumlar düzenlenir. Radyo ve televizyonda, Atatürk'ün konuşmaları kendi sesinden dinletilir. Atatürk'le ilgili filmler gösterilir. 10 Kasım günü Atatürk, tüm yurtta törenlerle anılır. Ölüm anı olan saat dokuzu beş geçe "ti" sesi ile saygı duruşuna geçilir. Kara ve deniz taşıtları oldukları yerde durarak düdüklerini çalarlar. Düzenlenen anma törenlerinde Ata'nın yaşam öyküsü, Atatürk inkılap ve ilkeleri anlatılır, seçilmiş Atatürk şiirleri okunur. |
Atatürk'ün Son Yılları Ve Ölümü Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu. Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiği millî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara'ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı. 29 Ekim 1938'de kahraman Türk Ordusu'na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile Türk Ordusu'nun önemini belirtmiştir. Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türk'lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu'na olan güvenini belirtmiştir. Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı. Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı. Bu kara haberle, yalnız Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü Atatürk'ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı'nın büyük tören salonunda katafalka konuldu. Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı'na götürüldü. Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyi İzmit'e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu. Atalarına son saygı görevlerini yapmak üzere toplanan halkın kalbinde derin bir üzüntü bırakarak Ankara'ya getirilmek üzere hareket edildi. Atatürk'ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkam, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk'ün tabutu katafalkta alınarak. Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe'de bir Anıtkabir yaptırdı. 10 Kasım 1953'te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk'ün naaşı Anıtkabir'e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan toprakları ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi. |
Atatürk'ün Vasiyeti "Malik olduğum bütün nutuk ve hisse senetleriyle Çankaya'daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi'ne atideki şartlara, terk ve vasiyet ediyorum: 1. Nutuk ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır. 2. Her seneki gibi nemadan, nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule'ye ayda bin, Afet'e 800, Sabiha Gökçen'e 600, Ülkü'ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile'ye şimdiki yüzer lira verilecektir. 3. Sabiha Gökçen'e bir ev de alınabilecek, ayrıca para verilecektir. 4. Makbule'nin yaşadığı müddetçe Çankaya'da oturduğu ev de emrinde kalacaktır. 5. İsmet İnönü'nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır. 6. Her sene nemâdan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir." Mustafa Kemal Atatürk |
Mustafa Kemal’in Ardından Genç, ihtiyar herkes ölür. Ama, Atatürk’ün bu ulusa aşıladığı kalkınma ve yükselme inancı asla ölmez.” Yaşar Nabi Nayır “Atatürk, dinamik bir ruha sahiptir. O’na tutunan insan, olduğu yerde kalmaz. Atatürk, geliştirici ve genişletici bir düşünceyse sahiptir. O’nun arkasından gidenler, geride kalmaz.” Cemal Gürsel “O’na, ‘Ordu yok’ dediler, ‘Kurulur’ dedi. ‘Para yok’ dediler, ‘Bulunur’ dedi. ‘Düşman çok’ dediler, ‘Yenilir’ dedi. Ve bütün dedikleri çıktı.” İ. Habib Sevük “Çoktan, pek çoktan beri bu millet bir oğlunun kişiliğinde böylesine kendini bulmamıştı.” Yahya Kemal Beyatlı “Türk ulusu Atatürk’te iki yüz yıl beklediği kurtarıcıyı bulmuştur.Atatürk’ün eseri,bir bütün olarak tek bir kelimede toplanabilir: Kurtuluş! Falih Rıfkı Atay “Hiç bir ülke, yeni Türkiye’nin Atası tarafından başlatılan yenileşme kadar hızlı ve o kadar kökten bir gelişme göstermemiştir. Şimdiki Türkiye’nin tarihi, bu eşsiz devlet adamının tarihidir. Bulgar Dneess Gazetesi “Atatürk, yüzyılımızın yetiştirdiği en büyük şahsiyetlerden ve eşsiz deha ve fazileti toplamış önderlerinden biriydi. O, mücadelesini çalışmasının, ahlakının ve yaratıcılığının verimini ulusu için kullanmıştır.” Suriye Elif Ba Gazetesi |
10 Kasım Türküsü Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler, Bozkır ovalarına, Erciyes'e Ağrı'ya, Ulusun egemen olduğunu Özgür olduğunu Haykıracağım haykıracağım işte, Senin sustuğunca! Yolunda yürüyeceğim Atatürk; Ana baba oğul kız, Dere tepe bucak köy, Yeryüzü yaşamalarımla değil Oralarda, Senin gittigince! Atatürk, taşıyacağım Çanakkale'de, Sakarya'da, Çankaya'da, al al, Senin taşıdığını; Yurdun gök ülküsü Dalgalanırken, Senin bayrağını yücelteceğim. Senin çıktığınca. F. Hüsnü DAĞLARCA Atatürk Sen Atatürk'ü tanımazsın çocuğum Ne insandı O, ne insandı. İzmir'e gelişini görseydin. Ne şanlıydı O, ne şanlıydı. Benzerdi sana, bana Bizim gibiydi eli, ayağı Ama bir yol baksaydın yüzüne. İçin sevgisiyle dolardı. Vapura biniyorsak dilediğimizde, Sokakta geziyorsak hür, İyi bak dört yana, Atatürk'ün aklı görünür. Arı Türkçe konuşuyorsak, Türkçe düşünüyorsak bugün, Her işimizde O'nun gücü. Büyük öğretmeni Türk'ün. Halkımızın arasında, halktan, Davul vurur dengi dengine. Dünya rastlamış mıdır? Atatürk'ün dengine. N. Ulvi AKGÜN Atatürk'ü Duymak Ulu rüzgâr esmedikçe Yaşamak uyumak gibi. Kişi ne zaman dinç; Dalgalanırsa bayrak bayrak gibi. Ne var şu dünyada ekmekten daha aziz? Sürdüğün tarlalara sevginle serpildik. Ekmek olmak için önce Buğday olmak gibi. Silinir sözcüklerden sen hatıra geldikçe Cılız sözler: Uzanmak, yorulmak, durmak gibi. Kuvvettir yaptıkların her yeni yetişene Her ışık-kaynak gibi. En yakınlar zamanla yüzyıllarca uzak gibi, Bir sen varsın kalacak, bir sen ölümsüz, Daha da yakınsın, daha da sıcak Bıraktığın toprak gibi. Kaç Türk var şu dünyada, bir o kadar susuz, Hepsinin gönlünde sen, bir pınar bulmak gibi, Ancak senin havanda sağlıklar esenlikler: Olmaya devlet cihanda Atatürk'ü duymak gibi. Behçet NECATİGİL Atatürk Gülümsedi Atatürk gülümsedi öğretmenim Siz sınıfa girince Dağıldı kara bulutlar Açıldı gonca. Baktı ki okul yenidir Siz yenisiniz düşünceler yeni Atatürk gülümsedi öğretmenim Saklayamadı sevincini. Baktı ki gençsiniz bilgili Eğitiyorsunuz yolunca yöntemince Atatürk gülümsedi öğretmenim Sevindi onca. Baktı ki karışmış aramıza Çiziyorsunuz yolu Atatürk gülümsedi öğretmenim Gözleri dolu dolu. Anlaşılan bütün yaz Atatürk gözünü kırpmamış Çünkü boşmuş sıralar Çünkü harf okunmamış. ............................. Ama baktı ki gün doğmuş Bir koşu varmışız okula Özlemle açılmış kitaplar Bir iştah kızda oğlanda. Baktı ki zil çalmış sınıfa girmişsiniz Bütün bakışlar sizde Günaydın demiş derse başlıyorsunuz Sımsıcak bir sevgi gözlerinizde Baktı ki Türkiye'si Türkiye'miz Aydınlık ufuklara yürüyor hızla Atatürk gülümsedi öğretmenim Kürsüde kendini görünce. Talât TEKİN Atatürk'ü Gördüm Düşümde Sizler yaşadıkça çocuklarım Ben de yaşıyorum demek, İşte aranızdayım Ahmetler, Mehmetler'le, Sizler yaşadıkça çocuklarım Elele Yanınızdayım Sizler yaşadıkça çocuklarım Daha ferah içim, Gök daha geniş denizler daha geniş, Vatan ya vatan, Vatan sonsuzluktan gelmiş Sonsuzluğa açılan yol Vatan siz. Sizler yaşadıkça çocuklarım Bilin ki Ben de yaşarım, Bir sevinç düştü mü içinize Bir keder düştü mü içinize Bilin ki Aranızda ben varım. A.Rıza ERGÜVEN |
Bir Tutkudur Mustafa Kemal Bir Tutkudur Mustafa Kemal; Nice sevdalara değişilmeyen. Yitirilmiş Kasımlarda açan umuttur, Bir baştır, vazgeçilmeyen... Bir Türküdür Mustafa Kemal; Suskun ağızlarda söyleşir, durur. Çaltıburnu'nda gözetir denizi. Köroğlu'nda bağdaş kurup oturur... Bir İnançtır Mustafa Kemal; Yurdun dört yönünde, bir çağdır yaşayan. Sarmış kollarıyla, çepçevre ulusu. Sakarya boylarından Akdeniz'e taşıyan... Bir Anlamdır Mustafa Kemal; Belkahve'den dürbünüyle seyrediyor İzmir'i. Özgürlük diyor, al atının üstünde, Kırıyor kılıcıyla, tutsak eden zinciri... Bir Bayraktır Mustafa Kemal; Çekilmiş kalelere, rüzgârda dalgalanan. Bozkırın bağrında yol alan kağnılara, Işık tutan, güç veren, yol bulan... Y.Doğan ERGENELİ Kurtuluş Öncüleri İçin Yan yana iki çocuk görsem İşte Atatürk diyorum Özgürlüğün toprağı uyanıyor İçin için seviniyorum. Koşuşan iki öğrenci görsem İçimin güneşi ısınıyor Yürüyen bir bakış gibi Mustafa Kemal geliyor. Kol kola iki işçi görsem Ekmeğim çoğalıyor birden Bir ışık düşüyor ortalığa İşte Atatürk diyorum. İşte Atatürk diyorum İlk kuruluş öncüleri Bir gül çağrısında hepsi Bize uzanmış elleri. Mehmet KIYAT Atatürk Yazar Sordum seni; Dağına, taşına Türkiye'min, Herkes kendinden emin, Yükseldi gür sesler; Umutlar, sevgiler: O biziz, O bizleriz. Hepimiz bir parçayız Atatürk'ten, Bütün doğa, Atatürk'ü anar, Atatürk'ü şaşar. Herşeydir OTürkiyem'de. Göller, ırmaklar, ormanlar. İmza imza Atatürk yazar. M. Vasfi SARAL Mustafa Kemal'ler Tükenmez Tükenir elbet gökte yıldız, denizde kum tükenir Bu vatan bu topraklar cömert Kutsal bir ateşim ki ben sönmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez Ben de etten kemiktendim elbet Ben de bir gün geçecektim elbet İki Mustafa Kemal var iyi bilin Ben işte o ikincisi sonsuzlukta Ruh gibi bir şey görünmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda Bilimin yapıcılığın aydınlığında Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben Evrensel yepyeni buluşlarda Geriliği kovmuşum ben dönmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez Başın mı dertte beni hatırla Duy beni en sıkıldığın an Baştan sona herşeyiyle bu vatan Sakın ağlamasın Kasım'larda Fatih'ler Kanunî'ler ölmez İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez Halim YAGCIOGLU Mustafa Kemal'in Elleri Elleri konuşuyor Mustafa Kemal'in; Zaferi, barışı yaratmış elleri. Hürriyeti, saadeti, adaleti Sevgiyle dağıtmış elleri. Elleri konuşuyor Mustafa Kemal'in, İçli, temiz, mert elleri, Bütün nimetlerini sunmuş bize Türk sofrası gibi cömert elleri. Elleri konuşuyor Mustafa Kemal'in; Öğretmen elleri. Bir tahta başında, bir kürsüde Bize bizi öğreten elleri. Elleri konuşuyor Mustafa Kemal'in; Işık, deniz, sel elleri. Bizi her şeyden çok seven Güzel elleri. A. Hikmet PAR |
Mustafa Kemal Seslense Yüzyıllar öncesinden Yüzyıllar sonrasından sesleniyorum size Ben Mustafa Kemal'im heyy... Ben Mustafa Kemal'im. Büyük büyük denizlerim vardır benim Hürriyeti içmiş dalgalarım. Hürriyetle kabarmış dalgalarım vardır benim Ulusumun yarınında sevincim Ben Mustafa Kemal'im heyy... Karanlığı deler gözlerim. Dalgalara binip gelmiş kahraman, Gökçe gözlerine türküler yaktığımız... Hâni bir güneş doğmuştu ya Samsun'dan İşte benim... Ben... Mustafa Kemal... Ölmek yaşamaktır vatan uğrunda Deyip, öyle girdim savaşa Komut verdim Şahlandı cümle vatan Boğdum kör talihi zindanında. Bahtı gülen anaları yurdumun Gökleri, dağları, denizleri Yarınları, güvenip de uyuduğum Aslan yeleli ışığı sınırlarımın Mehmetleri Tutun ellerinden yüreklerinizin Sevgilerinizle beni yıkayın. Yüzyıllar öncesinden Yüzyıllar sonrasından gelir sesim Sevdiğim Bir tanem Türkiye'lim Sen varoldukça belli ki Ben Mustafa Kemal'im. Sen var oldukça belli ki Ben Mustafa Kemal'im. B.Kemal ÇAĞLAR Mustafa Kemal'ın Gök Yazıları Ben Mustafa Kemal, elimde tebeşir, Kocaman, Mavicek bebelerin, ak kızların, Taş ninelerin, çatal dedelerin gözleri, kocaman, Bir 1O Kasım gecesi Yazıyorum ateşten çağrımı karşınıza: -Ey Türk gençliği... Ben Mustafa Kemal, doyamadım haykırmaya, Şimdi destan ellerimle yazıyorum, Yeşiline suyun, Kuşun, Yelin, Yaprağın: "Ne Mutlu Türküm Diyene." Ben Mustafa Kemal, önümde kırk bin köy, Kırk bin ovaya karşı bir tek dağ gibiyim Bayraklarım değerken evren bayraklarına şimdi, Elimde tebeşir Yazıyorum kara gecenin üstüne Yazıyorum armağanımı: "Övün, Çalış, Güven." F. Hüsnü DAĞLARCA Mustafa Kemal'e Giden Yol Karşıda bir ışık, bir ümit yolu Kollarımı yarına güvenle açacağım, Karşıda bir ışık, bir ümit yolu Bırakın, Mustafa Kemal'e varacağım. Ellerimi uzatıyorum, daha ötede Son duraktan biraz daha ötede Gücümün kuvvetimin kesildiği yerde Karşıda Mustafa Kemal'i görüyorum; Gün geçer devir değişir En olmaz istekler biter, Bir ses bırakmaz kişiyi yerinde Mustafa Kemal'in sesi, "İleri" der. Boyuna yeniliğe, ileriye Boyuna en yüce gerçeklere doğru! Apaydınlık bir yoldasınız, bakın Karşıda Mustafa Kemal, Mustafa Kemal yolu Attığım her adımı biliyorum Yarın daha güzel, daha aydınlık! Nasıl durabilirim, Mustafa Kemal sesleniyor Uzattım ellerimi varıyorum. Yürüyorum, yılmadan yürüyorum -Karşıda bir ışık, bir ümit yolu- İşte, ışıklar içinde büyüyen Mustafa Kemal'i görüyorum Mustafa CANPOLAT Mustafa Kemal'i Düşünüyorum Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Yeleleri alevden al bir ata binmiş Aşıyor yüce dağları, engin denizleri, Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri... Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında Destanlar yaratıyor cihanın görmediği Arkasından dağ dağ ordular geliyor Her askeri Mustafa Kemal gibi. Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere. Al bir ata binmiş yalın kılıç Koşuyorlar zaferden zafere... Mustafa Kemal'i düşünüyorum; Ölmemiş bir Kasım sabahı! Yine bizimle beraber her yerde. Yaşıyor dört köşesinde vatanın Yaşıyor damar damar yüreklerde. Mustafa Kemal'i düşünüyorum: Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Mavi gözleri ışıl ışıl görüyorum. Uykularıma giriyor her gece. Elllerinden öpüyorum. Ü.Yaşar OĞUZCAN Öğretmen Atatürk Yine derse giriyorsun Samsun kapısından Selâmlıyor, seviyor tek öğretmenini İl il, köy köy, can can Tüm Anavatan. Hemen başlıyor mutlu ders Erzurum'dan Sonra derinleşiyor volkan-öğütle Sivas'taki son oturumdan. Bütün memleket tek sınıf Bir yön bayrak, bir yön tan Öyle bir ödev veriyorsun ki öğretmenim Süngü-kalemle başlıyoruz Afyon'dan. Sınıfımız her an kutlu bir savaş Öğretiyor, eğitiyorsun Ankara'dan Hep birden söylüyoruz özgürlük türkümüzü Vatanın uzaklıkları kalkıyor da aradan. Mavi gözlerin hep barış barış Mavi yüceliğin hep duman duman Öyle alev alev bir ders ki Yanıyor, yanması gerektiğinde her düşman. Anlatış tadı, kıvam kıvam öz Son bölüm: İlk hedef, Dumlupınar'dan Kocatepe, yalnız coğrafya değil Dağ dağ ateş yağdırıyorsun her damla kandan Öpüyorsun hepimizi göz göz Şehitler birinci geldikçe hep destan destan. Yağmurlaşıyoruz er er Akdeniz'e Ektiklerini biçiyorsun İzmir yollarından Bir özgür meyva doğuyor Türklüğümüze Tattırıyorsun utku yemişi utku dallarından. Öğrenmeye son yok Cumhuriyet, bir ders aynı konudan Öğrendikçe özleşiyoruz da hep geçiyoruz Senin yarattığın vatan-kanıdan. Anlatıyorsun açık ve seçik Yıkılıyor her gölge fikir-kurşundan Dövüyorsun her yüreği örsünde devrimlerin Tümleniyor her eksik, yaratan vuruşundan. Yaşatarak öğretmek senin elinde Sonsuz ders, tek hayat, bize bayraktan Seni özledikçe bellemek güzel Fikir-toprak oldu vatan, gerçek topraktan. Sor bize her şeyi, konuşsun her öz Başlayı versin en zor imtihan Özgürlük güneşin ilk cevap, inan Ey vatan-sınıfta ey Ata-vatan!.. İ. Zeki BURDURLU |
Resim Her gün, Enginlerden engin, Yücelerden yüce Bir duygu sarar bizi, Bu sınıfa girince. Yanda, bir uçtan bir uca Mavi deniz, Odanın içinde güneşleri bulunca Isınırız. Enginlerin engini deniz olsa Deniz ufak! Yücelerin yücesi güneş olsa Güneş küçük! İlk günü gördük, nerden geldi: Duvardaydı Denizleri, güneşleri Küçülten büyüklük. Kürsünün üstünde bir resim: Gözleri denizlerden mavi Bakışları güneşlerden sıcak, Dört mevsim Kürsünün üstünde: Atatürk'ün arkasında al bayrak, Kollarını kavuşturmuş göğsünde. Bu resimle başlar bizim günümüz, Karşımızda Atatürk'ü gördükçe, Kıvançla dolar, taşar gönlümüz. Öğretmenimizin kürsüde Verdiği dersi Dinler bizimle birlikte Atatürk'ün resmi. Çalışkanız, çünkü, Çalışınca Bakarız, Atatürk güldü. Bir yanlışlık yapsak Bulutlanır gözleri, Anlarız, Atatürk üzüldü. Gelsek kürsünün dibine Görür bizi Eğilince. Kalksak, gitsek gerilere, Otursak arkalarda; Başımızı kaldırmadan duyarız Atatürk orada. Öteki odalarda Başka başka resimleri Ata'mın. Atatürk'üm, artık ömrüm oldukça Bu resimle karşımdasın! Yok hiç birinde Bundaki tılsım, Değişen çizgilerle Canlı gibi bu resim. Öyle canlı ki, sanırım, Ben de bir gün okulu bitirince Uzanan ellerinle Okşanacak sırtım. Öyle canlı ki, sanırım, Karanlık bile olsa Serpeceğin ışıkla Aydınlanır yollarım. Tıpkı sınıftaki gibi, Yapacağım bir işte Bu resmindir rehberim Kötülüğe uzanırsam Çat kaşlarını, Tutulsun ellerim. Tıpkı sınıftaki gibi, Bütün ömrüm boyunca Yaptığım bir işte İyi, doğru oldumsa Sevincini belli et, Gülümse! Yaprak yaprak dökülürken önümde Her yıl, dört mevsim; Sınıflar içinde yalnız bu sınıf, Resimler içinde yalnız bu resim! Behçet NECATİGİL Sen Varsın Atatürk'üm Her Şeyimizde Bu gün yatağımdan hür kalkıyorsam Ekmeğim ak suyum berraksa, Ağaçlar çiçek açıyor Topraklar ısınabiliyorsa, Sesim gür çıkıyor Özgür özgür bakabiliyorsam, Sen varsın gözbebeklerimde Sen varsın Atatürk'üm sen varsın. Yazabiliyorsam gönlümce Okuyabiliyorsam... Kazabiliyorsam toprağımı Gün ışığında çapa kürek elde, Çalışabiliyorsam gece gündüz Ekip biçebiliyorsam dileğimce, Sen varsın yüreğimde Sen varsın Atatürk'üm sen varsın. M. Esat TOZKOPARAN 10 Kasım 1952 Sabahlar, her zaman güzel değildir, Her zaman ayrılık akşamla gelmez. Al atlar sırtında hoyrattır fecir, Hoyrattır, ne kalbler kırmıştır, bilmez. Sabahlar her zaman güzel değildir. Vakti, bir yerinden bölünce şafak İri ve rüyalı gözlerle müphem; Nur olmuş içimde sanırım ak pak Ayrı bir mânada korktuğum adem, Eski düşüncemde, rahat ve uzak. Fethe çıkmış gibi duyarım birden Eşsiz gururunu bir cihangirin. Ufuklar üstünde yüzen tekbirden Vatanca büyümüş asil ve derin Bir matem tütmekte şimdi fecirden Nefti yalnızlığı başlar zamanın Mağfiret ürperir, dağılır, uçar. Ölüm korkusuyle dolu bir anın Müphem uzletinde ebedî ruhlar; Nefti yalnızlığı başlar zamanın. Rüzgar esmez olmuş, sular durgundur, Bir garip hali var Dolmabahçe'nin; Hala içimizde yüzen gecenin Aydınlık bilmeyen devamı durur, Rüzgar esmez olmuş, sular durgundur. Ruh için, ölümsüz, derler cihanda, Her mevsim onunla güzel her seher Bütün esatiri parçalasan da Atatürk önünde mağlupsun kader! Ruh için, ölümsüz derler cihanda. Vehbi KIZILGÜL Atatürk'ten Son Mektup Siz beni hâlâ anlayamadınız, Ve anlayamayacaksınız çağlarca da, Hep tutturmuş "yıl 1919, Mayısın 19'u" diyorsunuz, Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övünüyorsunuz. Mustafa Kemal'i anlamak bu değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Bırakın o altın yaprağı artık, Bırakın rahat etsin anılarda şehitler, Siz bana neler yaptınız ondan haber verin, Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin, Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Bana muştular getirin bir daha, Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan; Kuru söz değil iş istiyorum sizden anladınız mı, Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı, Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil Hâlâ o acıklı ağıtlar dudaklarınızda, Hâlâ oturmuş 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz, Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın, Uluslar, fethine çıkıyor uzak dünyaların. Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız, Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil, Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar, Ancak böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar. Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü Görüyorum ki hâlâ aynı yerdesiniz hiç ilerlememiş; Birbirinize düşmüşsünüz halka eğilmek dururken, Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen, Mustafa Kemal'i anlamak işitmek değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla, Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla, Bu vatan, bu canım vatan sizden çalışmak ister, Paydos öğünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter, Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil, Mustafa Kemal ülküsü sadece söz değil. Halim YAĞCIOĞLU Anıttepe'de Toplanmış Türkiye'min Tepeleri Bu tepe Üç Şehitler tepesi Sallanır kavaklar, ışıklar Gider bulur Mustafa Kemal'in soluğu Yurt köşesinde en uzak köyü Karanlıklar ak olur Bu tepe Rasattepe Tepelerden bakıyorum ülkeme Doruklarda Mustafa Kemal'in elleri Bu Tınaztepe, bu Kocatepe Düşlerimiz yaprak olur Bu tepe İstasyon tepe Bir ışık çakar, bir bulut sallanır Umudumuz başak olur Uykuların dar vaktinde geceler boyu Türküler yaşamak olur Bu tepe Anıttepe Mustafa Kemal Anıttepe'den bakar Türkiye'ye Yankılanır içimizde Eser yel, durmaz yaşam Anıttepe bayrak olur Mahmut ALPTEKİN |
Sana Borçluyuz Ta Derinden Sana borçluyuz ta derinden Çünkü yurdumuzu sen kurtardın Hasta, yorgun düşmüştük Yaralarımızı iyice sardın Yiğittin, inanç doluydun, yapıcıydın Sanatkardın, denizler kadar engin Kimsenin görmediğini görürdü Sevgiyle bakan gözlerin Dedin ki: Bu millet, bu büyük millet Yüzyıllar boyu geri kalmış Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz Her yanından yaralar almış Dedin ki: Bir güzel savaşmalı Kurmak için yeniden Bilgiyle, inançla, coşkunlukla "Öğün, çalış, güven" Sana borçluyuz ta derinden Işığısın bu yurdun Dilimizi, ulusallığımızı öğrettin bize Çünkü cumhuriyetimizi sen kurdun Hürriyeti sen yaydın içimize Halkçıyız dedin halk içinden İnançta hür yetiştirdin bizi Borçluyuz sana ta derinden Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti Bu milleti temiz ellerin Sana borçluyuz ta derinden En büyüğü Mustafa Kemallerin Cahit KÜLEBİ Ata'ma Ağıt I Sırma sarısı yay saçlarına Gözüne rengini koy denizlerin Düşün dudakların en incesini Yüzüne tuncunu ver benizlerin Onda yürüyüşün en yiğitçesi Onda bükülmezi vardır dizlerin Gezerdi ülkede bir hızır gibi Em olup derdine çaresizlerin II Durgun bir denizi andırır dışı İçi hiç sönmeyen bir yanardağı Sesinde ıslığı eser kuvvetin Sözünde şahlanır hakkın bayrağı Gökle güneş gibi buluştu onda Sezinin sağlamı duyunun sağı Yıkarak kökünden Osmanlılığı O gömdü tarihe bir ortaçağı III Ürperir ovalar avazesine Dağlar dümdüz olur işaretiyle Devrilir hıncına çarpan ordular Kaleler dayanmaz yelpazesine Fikrin güzelliğin aşkın her şeyin Bağlıydı daima en tazesine Yaşadı başı dik, dünyaya karşı Getirdi dünyayı cenazesine IV Onsuz kaldığını bilse tabiat Bağlar üzüm vermez bahçeler kurur Okşar saçlarını ezelin eli Yüzüne ebedin ışığı vurur Övünür insanlık eserleriyle Yurt onun sevgisi üstünde durur Adıdır kurduğu devlete temel Ünü kurtardığı millete gurur V Fani varlığını kaybetti ama Damgası yurdumun burçlarındadır Engin ufuklara uzanmış kolu Hızı şimşeklerin uçlarındadır Kadının erkeğin hafızasında Gencin ihtiyarın düşlerindedir Yayla yellerinde eser gölgesi Sesi bahçemizin kuşlarındadır VI Ben mi yazacaktım göçüm gününü Dökerek ardından böyle gözyaşı Ben ki ona büyük gezilerinde Oldum bir küçük yol arkadaşı En son durağına varmadan ömrün Kapadı yolunu bir mezar taşı Büyük kurucusu Cumhuriyetin Hürriyet aşıkı milletin başı Kemalettin KAMU Atatürk Atatürk’üm eğilmiş vatan haritasına Görmedim tunç yüzünü böylesine geceler Atatürk neylesin memleketin yarasına Uçup gitmiş elinden, eski makbul çareler Nerede İstiklal harbinin o mutlu günleri Türlü düşmana karşı kazanılan zaferi Hiç sanmam, öyle ağarsın bi daha tan yeri Atatürküm ben ölecek adam değildim der Git hemşerim, git kardeşim toprağına yüz sür O'dur karşı kıyıdan cümlemizi düşünür Resimlerinde bile melül mahzun görünür Atatürküm kabrinde rahat uyumak ister Cahit Sıtkı TARANCI Atatürk Üstümüze gece gündüz kol geren, Bize güzel, iyi günler gösteren, Türk iline yeni baştan can veren Kimdir diye sorarlarsa : Atatürk. Yurdumuzu aydınlatan sabahlar, Düşmanlara korku veren silahlar, Tersaneler, fabrikalar, tezgahlar, Göze çarpan her ne varsa : Atatürk. Tanrı gibi görünüyor her yerde, Topraklarda, denizlerde, göklerde. Gönül tapar kendisinden geçer de Hangi yana göz dalarsa : Atatürk. Babasından önce onun adını Öğretiyor oğluna Türk kadını, Ondan aldık yaşamanın tadını, Bahtiyarız, bahtiyarsa Atatürk. Faruk Nafiz ÇAMLIBEL Atatürk Atatürk’ün sevgisi Türk milletinin sesi Yapacağı çok şey vardı. Erken yetti vadesi Kalbimiz ondan çarptı. Birçok devrimler yaptı. Bakışları ileri Bir su kadar berraktı. Kurduğu Cumhuriyet Bize büyük bir nimet Türklüğün Türk dehası Yaşadın ilelebet Halime ATAKLI |
Türkiye`de Saat: 03:10 . |
Powered by: vBulletin Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2