|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
08-02-2007, 14:21 | #11 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| İbrahim Müteferrika ilk olarak 1729'da Vankul adlı sözlüğün basımını yapmıştır. Yine ilk resimli kitap İbrahim Müteferrika tarafından gerçekleştirilen "Tarih-i Hind-i Garibi" adlı kitaptır. O devir için (19. yy) mükemmel çizimler içeren Cedit Atlas Tercümesi adlı Türkçe Coğrafya Atlası’nın basımı gerçekleştirmiştir. İlk gazete ve pullar da 19. yüzyılda basılmıştır. Meşrutiyetle birlikte (1908) basın özgürlüğünü, gazetelerde ilanların çoğaldığını ve ilan şirketlerinin kurulduğunu görmekteyiz.[1] Afiş sanatının gerçek anlamda Türkiye’ye girişi Cumhuriyet’in' ilk yıllarına rastlar. Bu dönemde Almanya’da öğrenim görmüş olan ve afişe ilgi duyan sanatçılarımız (İhap Hulusi, Kenan Temizan) bu alanda çalışmaya başlamışlardır. İhap Hulusi’nin afişlerinde sağlam bir desen gücünün yanında, kompozisyon büyük lekelerle kurulmaktadır. Özellikle ressamları bile endişelendiren fotografikten korkusuzca yararlanmıştır. Aynı dönem sanatçılarından Kenan Temizan da fotoğraftan çokça yararlanmıştır. Özellikle sinema afişlerini işlemiştir. Gelişen teknolojiyi iyi takip eden Temizan'ın eserlerinde daha gerçekçi figüratif çalışmalar görülmektedir. İhap Hulusi ise başlangıçta seçtiği tarzı sürdürmek istemesi yüzünden değişen beğeni ve istekleri karşılayamamıştır.[2] | ||
|
08-02-2007, 14:22 | #12 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Savaş öncesi ve savaş sonrası yıllarda Türk afiş sanatı ekonomideki çalkantılar yüzünden başıboş kalmıştı. Sadece akademi dışında baskı işleri ile uğraşan ressamların çabalarıyla ayakta kalabildi. 1930 ve 1945'lerde Türk afiş sanatını Tarık Uzmen, Faruk Morel, Atıf Tura ve Orhan Umay (Akademi afiş bölümünün ilk mezunların dan) gibi sanatçılar temsil ettiler. 1950'lere gelindiğinde Devlet Tatbiki Güzel SanatlarYüksek Okulu kuruldu. Güzel Sanatlar Akademisinde 1923'te bir de afiş atölyesi kurulmuştur. 1950'lere doğru bu bölüm Grafik bölümüne dönüştürülmüştür.[1] Afiş sanatında yeni anlayışların gelişmesi ve canlanmada Akademi'nin ve de sanatçıların önemli rolleri olmuştur. 1930 -1945 arasında eserlerde çarpıcı olma çabası ağırlıkta olmasına rağmen renk anlayışları, düzenleme gibi anlayışlar da Fransız afiş estetiğine yakınlık göstermekle birlikte daha niteliklidir. Bu estetik Güzel Sanatlar Akademisi afiş bölümünün yetiştirdiği Cevher Bozkurt. Mesut Manıoğlu, Namık Bayık, Selçuk Önal, Vedat Sargın, Ayhan Akalp, Fikret Akgün, Yüksel Güşsev, Rauf Alazan, Atilla Bayraktar gibi sanatçıları da etkilemiştir ki bu etkilenme 1954 – 1958’lere kadar sürmüştür.[2] Genetikle, ele alınan konuların birkaç simgesi bir arada birbiri içine yedirilerek çalışılıyor, içerik yansıtılması, espriden çok bu bütünleme ile sağlanıyordu. | ||
08-02-2007, 14:22 | #13 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Türk sanayinin 1960'lardan sonra hızla gelişmeye başlaması afiş sanatına canlılık getirmiştir. Artık her alanda ve her konuda ihtiyaca göre afiş üretimi yapılmaktadır. Aynı zamanda bu yıllar bu medya olarak afişin keşfedildiği ve yoğun olarak kullanılmaya başlandığı önemli yıllardır. Afişlerin boyutlarındaki değişiklik yine bu yıllarda görülür. 70 x 100 ebadında yapılan afişler sonradan 100 x 140 gibi büyük boyutlarda çalışılmıştır.[1] 1962 - 1969 yıllarında ülke endüstrisi artık sağlıksızda olsa gelişmiş sanat etkinlikleri artmıştır. Aynı zamanda tanıtma etkinliklerine verilen önemde de artış gözlemlenmiştir. Bu koşullar içinde devreye giren Akademi Afiş Atölyesi kökenli Yurdaer Altıntaş, Ahmet Güleryüz, Metin Edremit, Uğur Köseahmetoğlu, Turgay Betil, Sadi Pektaş, Sungu Çapan vb. afiş sanatına biraz daha farklı yaklaşmışlardı. Adı geçen sanatçı kuşağının esinlendiği estetik ise, Polonya merkezli diyebileceğimiz bir Orta Avrupa beğenisi ve deneyimleridir. Özellikle tiyatroların ve operanın afiş Gereksinimleri genç sanatçılara yeni yapıtlar üretme olanağı vermiştir.[2] Ayrıca reklam fotoğrafçılığının gelişmeye başlaması, afişlerde fotoğrafın ağırlık kazanmasına.yol açmıştır. Baskı tekniğinin gelişmesinin yanı sıra, afiş için gerekli her türlü malzeme ve tekniğin varlığı da eskiye oranla, afiş sanatçısına ve etkin olanaklar sağlamıştır. | ||
08-02-2007, 14:22 | #14 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Cumhuriyet'ten 1980’lere kadar geçen sürede afiş. çok süratli bir gelişim içersine girmiş ve günümüze kaçar gelmiştir. Halen bu gelişim devam etmektedir. Türk toplumu bu medyayı benimsemiş ve günlük hayatının bir parçacı haline getirmiştir. Afişimize devlet estetiği sağlanabildiği takdirde ülkemizde önce ulusal kimlik başarısı kanıtlanacak ve doğal olarak uluslararası düzeyimiz de rahatça yükselecektir. II. BÖLÜM 2.1. Kültür Amaçlı Afişler Kültürümüzün zenginliği ile bunun kalıcılığını ve tanımlamasını sağlayan en önemli unsur, yazılı, sözlü ve görüntülü yayındır. Milli kültürümüzün gerçek değerini bulması için, tüm öğeleri ile ele alınıp, bilimsel metotlar ve araçları kullanılarak yurt içinde ve yurt dışında özenle tanıtılması zorunludur.Çok zengin olan kültürümüzü tanıtma ve pazarlama politikasını uygularken saptayacağımız strateji de seçeceğimiz hedef kitle ve kullanacağımız kitle iletişim aracı ayrı önem taşımaktadır. Kültürümüzü yansıtan afişler ağırlıklı olarak Vakıf afişlerinde görülmekle beraber turizm afişlerinde de ara ara ele alınıp işlenmiştir. | ||
08-02-2007, 14:23 | #15 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 2.1.1. Tarihi Eserleri Tanıtma Amaçlı Afişler Tarihi eserleri tanıtma amacıyla yapılan afişler genellikle Vakıf Afişleridir. Türk - İslam düşüncesinin önemli ürünlerinden bin olan vakıf müessesesi, çok yönlü bir müessesedir. Dini ve milli yönlerin yanında, oldukça geniş ve kapsamlı bir faaliyet alanına sahiptir. Vakıf müessesesi tarihi gelişimi içersinde genişleyerek hayat boyunca insanlığın ihtiyaç duyduğu bütün konuları ele alıp işlemiş ve ortaya çıkan çeşitli meseleleri çöze gelen bir müessese olmuştur. [1] Yurdumuzda yüzyıllar boyunca kurulmuş Vakıflar hayır yapma şartı ve hizmetleri ile sosyal, ekonomik ve kültürel sahalarda önemli hizmetler verdiği gibi, gelir kaynağı olan malların idare ve işletmesi de ekonomik hayatta geniş ölçüde tesirini göstermiştir. Ayrıca hayır yapma şartları içerisinde de iktisadi fonksiyonu olanları unutmamak gerekir. | ||
08-02-2007, 14:23 | #16 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Her sene aralık ayında kutlanan Vakıf Haftası dolayısıyla hazırlanan afişler kültürümüzün tüm zenginliklerini gözler önüne sermektedir. Vakıf müessesesinin en gelişkin biçimi Osmanlı döneminde aldığı söylenebilir.Bu dönemde tüm kamusal yapı ve hizmetler vakıf kurumu sayesinde kurulup, bakım görebilmişlerdir. Dolayısıyla, mimarlığı doğrudan etkilemese bile, Vakıf geleneği mimari etkinliğin başlatıcı nedeni olmuş, vakıf kurmak isleyenler mimarlığın en büyük müşteri kitlesini oluşturmuştur.[1] Vakıf afişlerinde kullanılan resim öğesinde konu tarihi eserler olmakla birlikte yörenin doğal yapısı, konuyla ilgili söylenmiş sözler veya yazılar içice kullanılmışlardır. Grafiksel düzenlemede bir arayış gözlenmekle birlikte salt yazı veya salt resim öğesi ele alınmayıp bu iki öğe kaynaştırılmaya çalışılmıştır. Ayrıca renk ve seçim işlemleri genelde konuyla bütünleşebilecek renklerden oluşturulmaya çalışılmıştır. 2.2. Turizm Afişleri Bu tip afişler genellikle doğa, kültür, folklor, mimari vs… gibi konuları işlemektedir. Ancak araştırmalarımıza Turizm ve Tanıtma Bakanlığınca hazırlan afişlerde ağırlıklı konuyu tabiat oluşturmaktadır. Deniz, kum, güneş gibi olgular sıkça kullanılmıştır. Oysa turizm söz konusu olduğunda seslenilecek hedef kitlenin istek ve arzuları farklılıklar taşıyabilmektedir. | ||
08-02-2007, 14:23 | #17 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Özellikle son yıllarda hazırlanan turizm afişleri görsel olguya ağırlık vermiş, imaj, deniz, kum, güneş olmakla birlikte ara ara kültürel zenginliklerimizi de içine alıp yansıtılmaya çalışılmıştır. Ancak kullanılan görsel öğe hemen her yıl yayınlanan yerlerle ilgili olup bunlar değişik açılardan verilmeye çalışılmıştır. Bununla birlikle iyi olan yan, seçilen bu fotoğrafik öğelerin çekim açılarının iyi ayarlanmış olması, net ve canlı çekimler her şeye rağmen afişlere değer kazandırmaktadır. 2.2.l. Turizm Afiş Türleri Turizm afişleri türlerine geçmeden önce Turizm nedir sorusunu yanıtlamak gere kir. Turizm kavramının kökeni, Latince, "Tornus" kelimesinden gelmektedir. Tornus kelimesinin anlamı dönme hareketini ifade eder. AIEST Association of International Experst of Scientific Tourism (Uluslararası Bilimsel Turizm Uzmanları Derneği) daha geniş anlamda şu açıklamayı yapmıştır: “Turizm, yabancıların sürekli yerleşmeye dönüşmeyecek ve herhangi bir kazanç getirici faaliyetle ilişkili olmayacak şekilde seyahat etmelerinden ve konaklamalarından dolayı ortaya çıkan olayların ve ilişkilerin tümüdür.” | ||
08-02-2007, 14:23 | #18 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| Çağımızda insanların ilgisini çeken o kadar çok konu ve yer vardır ki bu büyük turist kitlesini daha da arttırmakta ve ülkeler arası turizm rekabetini kızıştırmaktadır. Turizm olayı ile insanlar ve ülkeler birbirlerine yaklaşırken, doğal değerlerin de üstünde kültürel veriler ağırlık kazanmaktadır. Güzel kıyıları, ormanları dağları pek çok ülkede bulmak olanağı vardır. Ancak bugün yer değiştirme isteğinin en önemli dürtüsü, değişik ulusların başlangıçtan bugüne tüm yaşamlarını görmek, tanımak hatta yararlanmaktır. Tüm bunlar göz önüne alındığında turizmde çeşitlilik görülmektedir. Öncelikle turizm faaliyetlerinde en etkin aracın afiş olduğu bilinmektedir. Yapılan afişler iç ve dış turizm kapsamında ele alınmaktadır. Ayrıca turizmin bireye, belli bir gruba veya kitleye seslenip seslenmeyeceği, önceden belirlenmesi gereken bir çalışma olması lazımdır. Turistin hangi amaçla seyahate karar vermiş olduğunu belirlemek, amaçların birbirleriyle yakından ilişkili ve çoğu zaman da iç içe olması nedeniyle oldukça güçtür. Bununla birlikte, seyahat ve konaklama süresince yapılan faaliyetlerin ve kurulan ilişkilerin ağırlığını hangi noktalarda toplandığına bakılarak temel amacın belirlenmesi mümkündür. Dinlenme, sağlık, kültür, spor, av,dinsel, iş, politik, gençlik, yat, vs… gibi değişik amaçlı turizm çeşitleri vardır. Turizm amaçlı afişler bu bağlamda kısıtlı kalıp ancak bir-iki unsur ele alınmakla beraber devamlı ayrı tip afiş çalışmaları (türleri) karşımıza çıkmaktadır. Bu ya bir deniz manzarası, ya bir doğa harikası (Pamukkale, Kapadokya ve…), yada dini mimarilerimizdir. | ||
08-02-2007, 14:23 | #19 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 2.2.2. Hedef Kitle Konu bir ülke tanıtım faaliyeti ise, o toplumun yapısı, kültürü, gelenek ve görenekleri, ekonomisi, siyasi teşkilatlanması, çağdaş nitelikleri ve işleyişi ile bir bütün olarak incelenmelidir. Tanıtmada öncelikle bir hedef belirlenmeli, bu hedefin özellikleri, tanıtma faaliyetlerinin programlanması, uygulanması ve sonuçların değerlendirilmesi açısından büyük önem taşıdığı bilinmelidir. Bütün bu özellikler belirlenmeden girişilecek bir faaliyetle rastlantılara bağlı bir etkinlik söz konusu olacaktır. İlk aşamada tanıtma faaliyetlerinde mesajların ve bütün araçların yöneleceği hedef belirlenmelidir. Seçilen hedef ve bu hedefin özellikleni bilmeden, tanımadan yapılan herhangi bir tanıtım veya reklam çalışması ancak rastlantılara bağlı olarak bir başarı grafiği gösterecektir, iletilmek istenen mesajın basarı kazanma şansı, hedefin tutum, değer, inanç ve amaçlarının dikkate aldığı oranda artmaktadır.[1] Çağdaş bir tanıtma anlayışında iki hedef unsur karşımıza çıkar. Bunlar insan ve örgüt unsurlarıdır. Açarsak bunları: | ||
08-02-2007, 14:24 | #20 | ||
Guest
Mesajlar: n/a
| 2.2.2.1. İnsan Unsuru[1] İnsan beyni karmaşık bir yapıya sahiptir. Beyne belirli uyarıcılar etki eder ve beyinde bazı işlemlerin olmasıyla davranış şekilleri ortaya çıkar. Davranışlar bir yandan insanın bireysel olarak gereksinim ve güdülerinin, öğrenim sürecinin, kişiliğinin, algılamalarının, tutum ve amaçlarının etkisiyle, öte yandan kişinin üyesi olarak bulunduğu toplumda kültür, sosyal sınıf, referans grubu ve aile gibi sosyo - kültürel faktörlerin etkileri ile ortaya çıkar. Ünlü psikoanalist Sigmunt Freud davranışları kişiye dayandıran "Psikomatik Model" e göre[2] şöyle sıralanabilir a) Bilinçaltı (şuuraltı, ilkel benlik veya kendi deyimiyle “ID” b) Bilinç (şuur, benlik veya ego) c) Bilincüstü (şuur üstü, süper ego) İnsan davranışlarını yönlendiren diğer etkenler ise algılama, tutum ve inançtır. Bütün bunların yanında davranışları etkileyen en önemli faktörler sosyo - kültürel olanlarıdır. Bunlar: KÜLTÜR: İnsanlar tarafından yaratılan değer sisteminin, örf-adet, tutum, inanç, ahlak, sanat ve sembollerin bileşimini ifade eder.[3] | ||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |