Beşiktaş Forum  ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi


Geri git   Beşiktaş Forum ( 1903 - 2013 ) Taraftarın Sesi > Eğitim Öğretim > Dersler - Ödevler - Tezler - Konular > Bæsın Yayın

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 08-02-2007, 16:37   #11
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üretimin toplumsallaşmasıyla, üretimin koşullarından gittikçe daha az bilgi sahibi olmaya başlayan ve böylece üretim sürecinin bütününü görmekte alıkonulduğu bir toplumsal yaşamda bulunan bireyin, yaratıcısı olduğu emeğinin ürünlerin toplumdaki sınıflar arasındaki bölüşüm kararlarının emeğin dışında ve ona karşıt bir başka toplumsal sınıf tarafından ele alınmakta olduğundan emekten bağımsız bir güç olarak karşısına çıkması ve onun nesneleşmiş formalarına sahip olamamanın getirdiği yoksunlaşma ve yabancılaşmayı yaşaması, diğer yandan, çek şeklinde aldığı uyarımlar ile günlük yaşamı anlık algılamalar yoluyla, bütünlüğü içinde görmekten uzak bir anlamlandırma içinde görmesi, sonuçta, bireyin varolan realitenin değiştirilmemesinden dolayı kıskanması ve husumet dolu psikolojik tutumlar içine girmesine yol açmaktadır. Böylece, sistemin yarışmacı ve tüketim etiğini içinde barındıran kitle kültürü, insanlarla kurulan ilişkilerde av-avcı konumlarını olabileceği inancı içinde, “İnsanı eşitsizlik ilişkileri içinde yaşatıyor, yalnızlaştırıyor. Gücü yeten dilediğini yapabiliyor. Bu durumda herkes kendisinden daha güçlü olanların karşısında boyun eğmekte, gücü yettiğindeyse zorba kesilmekte. Böyle bir toplumsal realite insanlarda husumet yaratıyor. Sonuçta, her hiyerarşik kademe içindekiler öncelikle kendi konumlarındaki insanları hırpalayıp onlardan kopuyor, onları karşıt bir konuma geçirip yalnızlaştırıyor” (Oskay 1992 a: 8-11).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:37   #12
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Özellikle bu durum, sosyo ekonomik yapının hızla değiştiği ancak ekonomik gelişmenin aynı hızla gitmediği ve bu nedenle, bu değişmenin gerektirdiği yapılanma içinde özellikle bu değişimden dolayı durumları sarsılan eski sosyal sınıfların, endişe ve istemlerini duyurabileceği katılımcı ve bölüşümcü bir demokratik kurumlaşmanın yeterince oluşamadığı ülkelerde daha da önem kazanmaktadır. “Alışılageldikleri toplumsal kurumların değişmesi, inana geldikleri değerlerin anlamını yitirmesi, anlamsızlık ve güvensizlik duygusunu pekiştirir insanların,Şimdiye dek alıştıkları yaşamlarına anlam ve yön veren, onlara davranışlarında başvuru çerçevesi oluşturan inanç, değer ve kurumlarıyla bir yaşam biçiminin değişmesi milyonlarca insanı rahatsız edecektir. Sürekli ekonomik bunalımda toplumda yaygınlaşan tedirginliği ve güvensizliği besliyor. Hele bu bireyler kurulan yeni dünyanın taleplerini karşılayacak beceri, bilgi ve ekonomik işlevlerle ya da fırsatlarla donatılmamışlarsa” (Ergil 1980: 53-61-117).
Yine söz konusu ülkelerde, değişimi ve dönüşümü gerçekleştiren iç dinamiklerin yaratılması mümkün olmadığından, bunu belirleyen güç, dış dinamikler ve dışardan ithal edilen ve dışsal öğelere bağlı bir yaşam üslubunun kendisi olmuştur. “Bu ülkelere, ekonomik gelişme hızlarını aşan bir tempo ile ihraç edilen bu yeni hayat tarzı, geri kalmış ülkelerin içinde egemenlik ilişkilerini sürdürmeye yaradığı için, yerli egemen sınıflarca da ekonomik alanda yaratacağı çeşitli sorunlara rağmen karşı çıkılması olanaksız bir zorunluluk olarak kabul edilmektedir”(Oskay 1992 a: 252).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:37   #13
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bundan dolayı, doğrudan baskı yöntemleri yerine, kültürel hegemonyaya dayalı araçsal düzenlemeler kullanılmakta ve özellikle kitle iletişim araçları yoluyla belirli bir yaşam üslubunun verilmeye çalışıldığı görülmektedir. “Öteki birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de dizilerde işlenen öğeler yaşama girmekte daha sonra bu öğelere uygun rol ve ilişkiler, toplumsal formasyon içinde yer almaktadır. En sonunda global hatlarıyla bir yaşam biçimi hem özlenen hem de olabildiğince taklit edilen bir amaç durumuna gelmektedir. Amerikan yaşam biçimini (American way of life) her ABD kaynaklı yapıt ister istemez kullanmaktadır”(Kazancı 1981: 411-436).
Böylece, dışardan gelen üst yapısal öğeler bağlı olarak yukarıdan aşağıya bir yasal düzenleme yoluna gidilirken, bu değişime uygun bir alt-yapı ve gelişkin bir insan potansiyeli oluşturulamadığından dolayı, anlayamadığı ve özümseyemediği bu değişimlerde, “Yeni amaçlar gösterilirken, bu amaçlara varmak için aynı oranda gelişmemiş, geliştirilmemiş olan alt-yapı ekonomik fırsatlar, yoksul tabakalara bunlara erişme fırsatında üst sınıflar kadar olanak sağlamaz. İşte amaçlar-araçlar arasındaki bu aralık ne kadar açıksa, topluma benimsetilen amaçlara varmak için başvurulan araçlar ve yöntemler de olağandışı biçimler alır. Büyük ölçüde dış kökenli, fakat yerli üst sınıfların benimseyip yaydığı değer ve amaçlara varmak için yeterli araçlara sahip olmaya sosyal tabakalar içinde, yine üst sınıfların koyduğu kuralların dışına çıkan suçların çok olması bu yüzdendir. Böylece, Bu sosyal gruplar ve katmanlar huzursuzluklarını şu ya da bu şekilde dışa vururken, huzursuzluklarının kaynağı olan sosyal ve ekonomik yapıdan yabancılaştıklarını gösteren davranış türleri sergiliyorlar” (Ergil 1980: 109-118).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:37   #14
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bunun altında, toplumsal statü ve konum atlamanın, ekonomik boyutunu yükseltmenin, başarı ve güvenlik duygusunun yarattığı beklentilerden, varolan realite içinde yoksun bırakılmışlığın getirdiği yaygın engellenme duygusu yatmaktadır. “Hızlı toplumsal değişme özellikle yoksun kimselerin beklentilerinin, olanaksızlık ya da başkalarınca, bunların beklentilerini elde etmelerine ısrarla karşı çıkılması durumunda, işe daha da ciddiyet kazandırmaktadır. Yaşamın isteklerine yanıt verme olanakları sınırlandırılmış olan ve daha başka çözüm de göremeyenler, sonunda, şiddete başvurmaktadırlar. Şiddet, onlara toplumda çok yüksek değer kazanmış nitelikler olan başarının, yükselmenin ve statünün bir seçeneği, hatta tek yolu olarak gelebilir”(Halloran 1983: 63-84)
Anonimleşen toplumsal ilişkilerin oluşturduğu sınıflı bir toplumsal yaşamda, sistemin etkinliği açısından bireye yüklediği ve benimsettiği konumun ve rollerinin icrasının sağlanması, diğer yandan, varolan toplumsal konumdan dolayı duyulan rahatsızlıkların ve kırgınlıkların doyumunu, işlik dışı yaşam alanlarda sistemin yarışmacı ve tüketim etiği içinde av-avcı, ezen-ezilen insan ilişkilerine dayalı olarak arayan hırslı, acımasız tek tek bireylerin yaratılması ve de yabancılaşmayı ve şiddeti temel alan bu toplumsal ilişkilerin misti fiye edilmiştir. Bir olgunun, nesnenin, bir ilişkinin gerçekliğinin algılanmasını anlamı bakımından bozma, çarpıtma; görünümünü bulanıklaştırma bir kurgusal replikasının verilmesi, sonuçta; özellikle toplumsal konumlarını değiştirme umutları olmayan orta ve alt-orta sınıflarda, değiştirilmeyen varolan realiteden doğan husumetin, toplumsal realitenin diğer kurbanlarına yönelmesine ve onlar üzerinde şiddet kullanımı yanında, daha güçlü olanların veya iktidarı elinde tutanların şiddet uygulamasının meşrulaştırılmasına ve böylesi bir toplumsal realitenin normalizasyonuna ve içselleştirilmesine yol açmaktadır. Böylesi bir ortamın oluşmasında, hem kendi toplumsal konum ve varoluşunun gerektirdiği biçimde bilgilenmenin, hem de benzer konumdaki insanlarla iletişimin ortadan kalkmasının ve böylece, kendi sorunlarına şiddete dayalı çözümler dışında getirebileceği bir alternatif toplumsal realiteyi gerçekleştirebilecek bir bilince sahip olmasının olanaksızlığı yatmaktadır. Çünkü; “ İletişim bombardımanından söz edilen, modern zamanımızda insanların kendi sorunların çözümünün toplumsal yapıdaki değişikliklere bağlı olduğunu anlamalarını kolaylaştıracak içerikte hayata, kendi konumlarına benzer konumdaki diğer insanlara ilişkin iletişimin ortadan kalkmış bulunuşudur. Kitle iletişim araçlarının bu denli çoğaldığı, hayatımızın her alanını bu denli kapladığı günümüzde görebildiğimiz, izleyebildiğimiz, öğrenebildiğimiz hayatın gerçek yüzü değil de, onun sistem açısından yapılmış kurgusal bir replikası ise; sokaklarımızdaki binaların duvarlarından tutun da, odalarımıza dek her yanımızı dolduran iletiler gerçek bir iletimden çok bir gürültünün serpintileri ise yaşadığımız, kabullendiğimiz bugünkü hayat tarzımızı yeniden değerlendirmemiz gerekiyor”(Oskay 1992 b: 32-112-113).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:38   #15
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Böylece, kitle araçlarını şiddeti temel olan davranış biçimlerini göstermesi, meşrulaştırması konusundaki gerçek etkileri; varolan toplumsal realitenin mistifiye edilmiş görünümlerini sunan, bir başka deyişle, sistem etiğinin aynısını haklılaştırıp, meşrulaştıracak bir biçimde veren anlatım biçimiyle olmakta ve bu şekildeki bir enforme ediş biçimi ise, böylesi bir yaşamın görünümlerinin ardındaki gerçekliği görmemizi engelleyen yoğun bir yanılsama ve yanlış bilince yol açmaktadır.
Şiddetin kitle iletişim araçlarında sunumu ya da veriliş biçimlerinin ve bu alandaki etkilerinin ortaya konması, her şeyden önce, iletişime, kitle iletişimine ve kitle iletişim araçlarına yüklenilen anlam ve işlevlerin hem genel boyutta hem de bu araçların kendine özgü boyutunda ele alınmasını gerektirmektedir.
B. Kitle İletişim Araçlarında Şiddet

İnsanoğlunun çevresinde olup-bitenler hakkında bilgi sahibi olma ihtiyacı ve çabasının tarihi, -bir anlamda iletişim tarihi- kendi tarihiyle hem eşzamanlı hem de ilgili bir yapı göstermektedir. Böylece, “İletişim konusunun tarihini yazmak söz konusu olsaydı, ya da iletişimle ilgilenenler sıralansaydı, bugün birçok toplumsal bilim için yazılanlar kadar sayfa doldurulabilirdi”(Alemdar 1981: 1-8).
Üretimin toplumsallaştığı bir meta ekonomisine geçişle birlikte, yaşanan kitleselleşme olgusu içinde bilgilenebilme yol ve yöntemleri çeşitlendiği gibi, bilgilenecek olan konu ve alanda oldukça genişlemiştir. Böylece modern toplumlara geçişten itibaren, insanların toplumun gidişatı ve dünyada olup-bitenler hakkında bilgi sahibi olabilmeleri kitle iletişim araçları ile mümkün olabilmiştir. Geniş toplumsal kesimlerin, içinde bulundukları toplumsal sınıf ve konumları açısından bilgilenebilmeleri, kendi konum ve varoluşlarının gerektirdiği biçimde toplumsal hayata müdahale, biçim verme ve katılma olanakları, günümüzde, ekonomik ve siyasal iktidar klikleri/devlet tarafından kültürel ve araçsal düzenlemelerle engellenmekte ve egemen bağımlı insan ilişkilerin dayalı sistemin yeniden üretilmesi ise, bu kesimleri artan toplumsal üretimden yararlandırma ve onları böylece sisteme entegre etme yoluyla işleyen, artık günümüzde zora dayanan baskı yöntemleriyle bunun sağlanamayacağının anlaşılmış bulunmasından dolayı toplumsal hayatın içinde tutulmasıyla gerçekleştirilmektedir.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:38   #16
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Artan toplumsal üretim içindeki paylarının mutlak anlamda artsa da göreli olarak azalma şeklinde görülen göreli yoksullaşmaya geçişle birlikte, varolan toplumsal hayatın herkes için en iyi ve en doğru yaşam biçimi olduğunu verecek şekilde, birey bilincinin kolektif ve bireysel yanının düzenlenmesi yoluyla, varolan yarışmacı ve tüketim etiğinin benimsetilmesi sağlanmakta ve sonuçta, farklı sınıf ve tabakalarda yer alanlar, varolan toplumsal yapıya uyumlanarak elde ettikleri itibar ve konumlarına uygun değer ve davranış biçimlerini kazandıran başat/kitle kültürü kendilerine bir yol haritası olarak görmektedirler. Bunun böyle olmasında, yaşamı anlık algılamalar yoluyla fragmanlara ayrılmış ve şokla şeklinde yaşayan bireyin yanlış bilincinin önemli payı bulunmakta ve böylece, yaşanan algılama bunalımı içinde, sınıfsal bilinçlilikten yoksun bireyler, ezen-ezilen, av-avcı, horlayan-horlanan şeklinde temel insan ilişkilerini olağan saydıran ussallıkdışı bu yaşam tarzının getirdiği yabancılaşma, anomi ve şiddeti temel almış bir toplumsal realiteyi değiştirememenin getirdiği husumet, kırgınlık ve acılara denk düşecek biçimde, kendilerinde rahatlama ve boşalma hissi doğuran ve kaçışı oluşturan alt kültür alanlarına –ki bunlardan yaygını olan popüler kültür, kitle kültürü içinde varolan realiteye karşı duyulan kırgınlığın ve karşıtlığın yarattığı acıları, doyumsuzlukları ve öfkeleri hafifletecek, bizde hegomonik/başat kültürün henüz denetleyemediği hayat alanlarında hafta sonları, televizyonun belli dizileri, tefrikalar, çizgi romanlar bir rahatlama, rahatlık ve farklılık hissi yaratacak olan kültürdür. En önemli özelliği, belli bir yaşam biçiminin görsel ve sözel olarak yeniden üretilmesini sağlamak olan popüler kültüre doğru kendiliğinden yönelmektedirler. Tam bu noktada iletişim, “Gündelik yaşamımızda bize nesneleri, insanları tanımlar, işbölümü içinde değişik toplumsal roller yüklenmiş insanlara bu rolleri yerine getirirken, bu rol dağılımından oluşan toplumun o tarih dönemindeki hayat tarzını öğretir, olumlatır, yeniden-üretim için gereken değerlendirme biçimlerini aşılar. Toplumsal sistemin sürmesini, kendini yeniden üretmesini sağlar”(Oskay 1992 b: 8).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:38   #17
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Bundan dolayı özellikle günümüzde, “Birbirinden bağlantısız bir yapıyı içinde barındıran mozaik kültürü yayan kitle iletişim araçlarının, bireyin yaşamı eleştiriyel ve bütüncül bir bakışla kendi yaşam-deneyimleriyle özümsemesine engel olacak bir biçimde yanlış bilinç ve algılama bunalımı yarattıkları, bir yandan, sistemin tüketim ve yarışmacı etiğini, neyin moda olduğunu, neyi favori olup, neyin olmadığını “out” Elbette ki bir süre sonra “in”ler “out”, “out”lar “in” olacak, yeni “in” ve “out”lar bizlere sunulacak ve bizler de öğreneceğiz, neleri ve kimleri kıskanacağımızı, verecek bir eylem haritasını sunarken, diğer yandan da bunlara ulaşmada kendi boyutunun yetersizliği içinde kalanlara ise, varolan realiteyi değiştirememenin yarattığı husumet akıtabilmesi yanında, bu realiteden kaçış şeklinde kendini gösteren ve kendi tatminlerine denk düşen yayınların abonesi durumuna getirdikleri söylenebilir. Oysa ki günümüzde bireyin, bunu görebilecek bir bilince oluşabilmesi mümkün görünmemektedir” (Sabah 1990: 9).
Çünkü; “Kültürün ve bilgilenmenin mozaik bir görünüm olması, bilgilenme sürecinin iş bağıntısını ortadan kaldırmaktadır. Giderek parçalanmış ve birbiriyle bağlantısız alt birimlere bölünmüş bir kültürün, bütünsel bir bilinç yaratma olanağı yoktur. Oysa insanın her zamankinden daha çok böyle bütünsel bir bilince gereksinmesi bulunmaktadır. Bu mozaik yapı, bilgilenmenin parçalanmasına dolayısıyla algılanmasının bölük-pörçük hale gelmesine yol açmaktadır. İletişim sistemleri zaten böyle bir parçalanmaya hazır insanlardan oluşan bir toplum içinde çalışmaktadırlar. Bu alt yapı ise tikel bir parçalanmadan çok toplumsal yapı ile kültürel yapı arasındaki bütünsel bir kopmada yatmaktadır” (Özkök 1985: 132, 340).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:38   #18
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Böylece, içinde yaşadığı sorunların çözümünün varolan toplumsal yapıdaki değişikliklere bağlı olduğunu göremeyen insan, “Bir televizyon dizisinde, kendi sorunların benzeri olan sorunları yaşayan başka insanların da olduğunu gördüğünde rahatlamaktır. Yaşadığı acı verici sorunların tek kabahatlisinin kendisi olmadığını gördüğü için rahatlamaktadır. Yaşadığı acı verici sorunların tek kabahatlisinin kendisi olmadığını gördüğü için rahatlamaktadır. Bu rahatlama arayışı, bizim yaşadığımız sorunları yaşar görünen karakterlerin başından geçen olayları anlatan dizileri, programları bizim için ilgi çekici kılmaktadır. İlgi çekicilikleri yaşadığımız hayatla etkileşimimize uygun oluşlarındandır. Okuyucusuna ve izleyicisine ne istiyorsa onu veren gazete yönetimi, radyo ya da televizyon kuruluşunun okuyucusu/izleyicisi artmaktadır. Bu “başarılı yayın politikası” denmektedir”(Oskay 1992 b: 83-84).
Bu durumda reel hayat içinde duyduğumuz kırgınlıkları, tatminsizlikleri unutturacak ve bu hayatın dışında oldukları izlenimini uyandıracak yayınları bu amaçla izleyenler, egemen kesimin kendi hegomonik/başat kültürünü benimsetmek, rasyonalize etmek için kullandığı kitle iletişimine kendi istekleriyle ve kendiliğinden katılıp televizyon seyretmekte ve gazete okumaktadırlar. “Potansiyel okuyucu kitlesinde yer alan insanlar, yaşadıkları ortamdaki simgeleri, olguları, nesneleri, kişileri, sorunları belirli bir tarzının olağan saydırdığı bakma tarzı içinde bakıp algılıyorlarsa, kitle iletişim araçlarının bunu zorlayacak biçimde olayları, sorunları eleştiriyel bir yayın politikası ile alışılmış anlamlandırma kalıplarından farklı biçimde sunmaları, açıklamaları, anlatmaya kalkışmaları okuyuculara itici gelecektir” (Oskay 1992 b: 23).
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:38   #19
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Sözü edilen durum, sadece sorunların çözümünün toplumsal yapıdan ve onun değişmesine bağlı olduğunu insanlara göstermekten neredeyse vazgeçmiş bulunan kitle iletişim araçlarının, kitlelerdeki pasivite, güvensizlik ve yabancılaşmayı onlarca hissedilmez kılmak şeklinde işlevlendirilmekte olduğunu söyleyen açıklamalarla yetinilecek bir boyutu aşmaktadır. Çünkü, sistem içerisinde bireyler, kitle iletişim ortamına katılmadan önce, hayatın diğer alanlarında gerçekleştirilen düzenlemelerle zaten maniple edilmekte, bir başka deyişle, günümüzde kitle, kitle toplumu içinde, kültürel ve araçsal düzenlemelerle eğlence ve bilinç endüstrisinin tek yanlı çalışarak bireylere verdiği yanlış bilinç sayesinde bireyler, bu yanlış bilincin üretiminde gönüllü, ücretsiz ve çalışma saatleri dışındaki rutin işlerle harcanan serbest zamanlarını (işlikteki çalışmanın mantığının, işlik dışındaki yaşam alanlarına da istila etmesi yüzünden) vererek işçilik yapmaktadırlar. Bu yapı içerisinde asıl sorun, kitleler ile kitle iletişim araçları arasındaki iletişimin kendisi değil, onu da kuşatan ve geniş kesimlerin toplumsal hayata katılımını engelleyen ve bu şekilde onları tecrit eden toplumsal yapı olmaktadır.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-02-2007, 16:38   #20
imparator
Guest
 
imparator - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

1. Kitle İletişim Araçlarında Şiddet İçerikli Haberlerin Sunumu

Böylesi bir ortamda, kitle iletişim araçlarını şiddetin normalizasyonu ve içselleştirilmesi konusundaki gerçek etkilerinin, şiddetin sunulmasından öte kendisine şiddeti temel almış sistem realitesinin aynısını haklılaştıracak biçimde, onun kurgusal bir görünüşünün/ideolojik bir tasvirinin sunulmasından kaynaklanmaktadır. Zaten toplumsal yaşamda kazanılan yanlış bilincin etkisiyle, birbirine benzer sınıf ve konumlarda yer aldıklarının farkına varabilecek bir sınıfsal bilinçten yoksun bir biçimde, atomize olmuş bireyler, içinde yer aldıkları realiteyi değiştirebilecek yeterli parasal, zamansal ve kültürel olanaklara da sahip olamadıklarından dolayı, beğenmedikleri konumlarının yalnız kendi kabahati olduğunun güvensizliği ve husumeti içinde, bir yandan, kendinden yukarı konumdaki insanların önünde ezik durup, onların uyguladığı şiddeti meşru görürken, diğer yandan ise, kendine benzer konumdakilere karşı şiddet uygulamalarını haklı görmeye başlamaktadır.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık




Türkiye`de Saat: 17:21 .

Powered by vBulletin® Copyright ©2000 - 2008, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.3.2

Sitemiz CSS Standartlarına uygundur. Sitemiz XHTML Standartlarına uygundur

Oracle DBA | Kadife | Oracle Danışmanlık



1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 319 320 321 322 323 324 325 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 350 351 352 353 354 355 356 357 358 359 360 361 362 363 364 365 366 367 368 369 370 371 372 373 374 375 376 377 378 379 380 381 382 383 384 385 386 387 388 389 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 400 401 402 403 404 405 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 418 419 420 421 422 423 424 425 426 427 428 429 430 431 432 433 434 435 436 437 438 439 440 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 451 452 453 454 455 456 457 458 459 460 461 462 463 464 465 466 467 468 469 470 471 472 473 474 475 476 477 478 479 480 481 482 483 484 485 486 487 488 489 490 491 492 493 494 495 496 497 498 499 500 501 502 503 504 505 506 507 508 509 510 511 512 513 514 515 516 517 518 519 520 521 522 523 524 525 526 527 528 529 530 531 532 533 534 535 536 537 538 539 540 541 542 543 544 545 546 547 548 549 550 551 552 553 554 555 556 557 558 559 560 561 562 563 564 565 566 567 568 569 570 571 572 573 574 575 576 577 578 579 580