|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Oyun Alanı | Ajanda | Arama | Bugünkü Mesajlar | Forumları Okundu Kabul Et XML | RSS | |
27-05-2006, 14:23 | #1 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 |
Beşiktaşlılık... 102 yıl önce Akaretlerde doğan, ardından bir çığ gibi büyüyen ve bugün dünyanın her tarafına ulaşmış olan Beşiktaş sevgisi, sadece sportif başarılar sonucunda bir semt takımının gelebileceği en üst nokta mıdır ya da herhangi bir kulüp sempatizanı olmak mıdır Beşiktaşlılık? Herkesin imrenerek baktığı ve kabullendiği bu büyüklük nedir, nedir bu Beşiktaşlılık? - Beşiktaşlı olmak bir başkaldırıdır düzene, aykırı olmaktır, ezmemek ve ezdirmemektir kimseyi kimselere, dürüstlük ve mertlikle eşanlamlıdır Beşiktaşlılık. - Yeri geldiğinde tevazu göstermek, yeri geldiğinde kimseye ihtiyaç duymadan dimdik tek başına ayakta durabilmektir Beşiktaşlılık. - Kimileri hesap vermemek için kaçarken, yakalayıp hesap sormaktır, camiasına yaptıklarından ötürü hesap vermektir Beşiktaşlılık. - Hayatı en Siyahıyla en Beyazıyla yaşamaktır Beşiktaşlılık. - Saray eşrafından gençlerin maçlara at arabalarıyla gelmelerinden ötürü Beşiktaşlıların “Arabalı” lakabı almasını, kelime oyunuyla “Arabacı” takımına çevirenleri kendi hallerine bırakmaktır Beşiktaşlılık. - Kurtuluş Savaşında futbol topunu bırakıp, koşa koşa cepheye gitmek ve orada ülkesi uğruna şehit olmaktır Beşiktaşlılık. - Hiçbir zaman Fransız sempatizanı olmakla suçlanmamaktır Beşiktaşlılık. - Kulübün bir parçası olmak için belli bir okuldan mezun olmayı gerektirmez, halktan olmayı gerektirir Beşiktaşlılık. - Unutmamaktır Beşiktaşlılık, Unutturmamaktır. Sadece İstatistiklerde kalacak Şampiyonlukları kucaklamak yerine , şerefli ikincilikleri kabullenmektir Beşiktaşlılık. - Yenildiğinde ortalarda gözükmemek, yendiğinde aylarca dalga geçmek değildir , yenmek ve yenilmenin olgunluğunu yaşayabilmektir Beşiktaşlılık. - Mağlubiyetlerinde rakibinin elini sıkmak, zaferlerinde sevincini abartmamaktır Beşiktaşlılık. - Herkesin bir gün Beşiktaşlı olacağını savunmamak, zaten herkesin Beşiktaşlı olmayacağını olamayacağını bilmek ve bildirmektir Beşiktaşlılık. - Ulu Önder Atatürk’ten Cumhurbaşkanlarına, İşadamlarından esnaflara, Dolmuşçulardan Balıkçılara Siyahla Beyazı aynı heyecanla yaşamaktır Beşiktaşlılık. - Yıldızlarıyla övünenlere formasındaki şanlı bayrağımızın yıldızıyla karşılık verebilmektir Beşiktaşlılık... İşte böyle bir tutkudur, bir hasrettir, uğruna canların verildiği siyah beyaz bir sevdadır Beşiktaşlılık... - Sevinmek için sevmemektir, Beşiktaşlı olmayana zor gelir, Beşiktaşlı olana kolaydır Beşiktaşlılık... ATILIM ÜNİVERSİTELİ BEŞİKTAŞLILAR alıntıdır...
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
|
27-05-2006, 14:24 | #2 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 | Beşiktaşlı Seyirci değil.......................T A R A F T A R...
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
27-05-2006, 14:25 | #3 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 | Beşiktaş'ım! Dedikya bir kere, "Beşiktaş ya ruhumuzdadır, ya da hiçbir yerde..." Biz ki en sağır kulaklara fısıldardık: "Burası İnönü burdan çıkış yok oğlum, yok kızım " diye... Burası İnönü; golden sonraki sevinçle başlar ölüm-kalım savaşı; Beşiktaş’ımızın üstünde siyah-beyaz çubuklu forma, bizim dilimizde "Beşiktaş’ım sen çok yaşa, canım feda olsun sana" ... Gökyüzü simsiyah, ruhlar bembeyazdır artık. Ve, bir Kartal seyretmektedir bunları gökyüzünün en yüksek noktasından süzülürcesine... Beşiktaşlı olmak sadece "taraftar" olmak anlamına gelmez. Taraftarlığı da bir kutsal forma içerisinde kutsamaktır... İşte o zaman ruhlar ve bedenler tek bir varlık gibi dans ederler tribünlerde... Dedikya; Burası İnönü! Burada yaşanılanlar, anlamayanların akıl sağlığını bozar. Mabedimiz İnönü kutsaldır bizim için. Kucaklaşmanın olduğu güne siyah-beyaz peynir zeytinle başlarsın; sonra Kartal olur 40 bin kişi konarsın tribünlere, topla birlikte sen de tribünde atağa geçersin; orta yaparsın; kafa topuna çıkarsın; gol atar gol kaçırırsın; rakibin atağını kesmek için tribünde kendi kalene koşarsın; arasıra sen de tribünde sakatlanırsın ama kimseye çaktırmazsın; totem yaparsın; maçı bırakıp, koridora çıkıp dua edersin; kulaklarına gelen sesin tansiyonuna dayanamaz, tekrar tribüne koşarsın; inanmışlığın verdiği haykırmayla tekrar tribünde atak üstüne atağa geçersin... "Haydi Kartalım... Haydi Beşiktaşım..." diye yalvarırcasına bağırırsın... Çünkü sen 12. Adamsın! 12. Adam asla yorulmaz, inancını yitirmez, hep pozitif olmak zorundadır, bu enerjiyi sahaya yansıtmalıdır. Giydiği 12 numaralı formanın hakkını verir. Akıttığı terden güneşte çay demler. Maçı Kartallar edasında koparır, kazandırır. İnönü'de maç oynanırken orada olamayan 12. Adamların gözleri açık gider ölüme. 12. Adamlar zor bulunurlar... Öldüklerinde İnönü'nün Beleştepe'sinde gömülmek için oranın kendilerine mezarlık yeri olarak ayrılmasını isterler ya da küllerini İnönü'nün çimlerine savrulmasını vasiyet ederler. Ama, ruhları asla ve asla ölmez! 12. Adam giydiği Kartal Baskılı ÇARŞI Formasını stad yapılırken İnönü'nün çimlerine çoktan ruhuyla birlikte gömmüştür. Şimdi o formanın üstünde gelecekteki başarılar ve zaferler özgürce yeşermektedir... Ve, artık sahada 12'ler savaşmaktadır. Forma nerede mi gömülü? Eski açık tarafı ceza alanı dışındaki sağ iç köşede... '12.Adam Çarşı Forması'nı yaptığımız ayinle mabedimize gömdük ve üzerine de şu dörlüğü yazdık: İnönü'ye karanlık çöktüğü zaman Dışarıda yağmurlar yağdığı zaman Tibünlerde ÇARŞI coştuğu zaman Haydi bastır Şanlı Karakartalım... O forma Beşiktaşımıza ömür vermiş ve vermekte olan tüm Kartallara hitaben oraya gömülmüştür.Dünyada başka örneği varsa buyursunlar çıkarsınlar. Bir ömür de bizden Kartalım... Bir ömür de bizden Beşiktaşım...
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
27-05-2006, 14:25 | #4 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 | Beşiktaş Beşiktaşlılarındır! İyot kokularında oturmuştum. Akıntıya karşı kuşanmanın anlamsızlığını düşünüyordum Yeniköy sahillerinde. İstinye'ye doğru koşuşan denizin dinginliği hayret alanımdaydı. Fırtına öncesi sessizlik bu demekti galiba. Bin yıllar öncesine ait bu düzenek her nüansı ayrı ayrı düşünülmüş, bin yıllar sonrasına ait bir makineydi sanki. Tabiat ana dedikleri bu kurgunun sert ve katı tek bir kuralı vardı. Bana asla karşı gelemezsiniz. Oysa yıkılmış devletlerin, yakılmış imparatorlukların tek suçu vardı. Kendilerini tabiat ana gibi zannetmek. Meçhul anaforların, dipsiz girdapların içinde kaybolan nice insanın tek handikapı kendini karşı konulmaz sanmasıydı. Tek başına hayata dikilmiş bir ağaç gibi tek ve hür yaşamaktı sevdalarımız ormanların kardeşliğinde. Kimseye ait olmadan. Tek başına göklerde uçan Kartal'ı kıskanmaktı hasretlerimiz, özgürlüklerin pençesinde. Kimseyi, bir kıl ucunu dahi incitmeden. Sevmenin, delice sevmenin hesabı gelmişti. Avucumda ne varsa ödemiştim hayata dair. Hem de üstü kalsın diyerek. Bahşişleri biriktirip zengin olanlar bile vardı. Cabalarını yazmıyorum. Her defasında çıplak gövdemizi siper ettik. Tek kullandığımız "Beşiktaş alın yazım" yazılı kalkanlarımızdı. Kahrettiğim, kahrolduğum gecelerin siyahındayım. Hüzün, makas almış yanağımdan. Ve o yanaktan iki damla da yaş süzülmekte. Üzülmekteyim yani. Radyoda bir sevda türküsü... Ve bitirirken ilk defa nasıl bitireceğim diye düşünmüyorum. Hatta önemsemiyorum bile. Neyse! Açmayalım okyanusun kapağını. Sadece... Beşiktaş'ı Beşiktaşlı gibi düşünün ve Beşiktaşlı gibi de yaşayın. Çünkü Beşiktaş, sadece Beşiktaşlılarındır.
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
27-05-2006, 14:26 | #5 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 | BEŞİKTAŞ, BEŞİKTAŞLILIK, GERÇEKLER Dünyanın öbür ucunda, memleketinden olabilecek en uzak noktalardan birinde yapayalnız geçen bir hayatta, o nefes alıp vermelerin devam edip etmeyeceğinin belirleneceği ameliyat masasına, üzerine Siyah-Beyazlı formasını giyip uzanmaktır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "son arzu"dur. O forma da, yeri ve zamanı geldiğinde "kefen"... "Sen babamdan kalan miras değil, evladıma olan borcumsun" cümlesini bir pankartın üzerinde BJK İnönü'nün duvarına asan anlayıştır Beşiktaşlılık. Beşiktaş nesilden nesle taşınan bir "yaşam biçimi", bir "hayat anlayışı"dır. O forma da "kutsal emanet"... "Siyah-Beyaz, ölüm-yaşam" sloganındaki iddia ve "romantik realizm"dir Beşiktaşlılık. Beşiktaş kaderciliktir isyankarca. O forma da zıtlıkların uyumunun kanıtı... "Tarihi zafer"in habercisi bir skorla biten ilk 45 dakikanın ardından, ikinci yarıda yaşanan dram sonrası hüsran ile biten maçın ardından, bir gece yarısı gittiği idman sahasının tel örgüsünün arkasından, futbolcusuna "İlk yarının sonunda yatağına götürüp uyuttuğum oğluma yarın sabah ben ne diyeceğim?" diye göz yaşları içinde sormaktır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "söz"dür, "umut"tur, "duygu"dur. O forma da yeni sabahlara altında uyanılacak yorgan... "Başarı için her yol mübah ise ben böyle başarıyı istemiyorum" diyebilmektir Beşiktaşlılık. Beşiktaş "başarı"ya tapmak değil, "dik durmak"tır. O forma da bedel ödemeyi göze alabilenlerin üniforması... Şahıslara değil, renklere ve felsefeye olan aşktır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "takım sevgisi"nden öte, "ahlak anlayışı"dır. O forma da "moda" değil, "tarihi zenginlik"... Rakipleri aşağılamak değil, saha içinde futbol, tribünde ise kıvrak zeka ve espri yeteneği ile kazanmayı ilke edinmektir Beşiktaşlılık. Beşiktaş belden aşağı vurmadan mücadele etmektir. O forma da göğsündeki armanın tam ortasında duran liyakat nişanının hakkı verilerek ıslatılacak en nadide giysi... Genel yozlaşmadan etkilenmemenin mümkün olmadığının farkında olarak, bu bozulmayı asgari seviyede tutabilmek için mücadele etme çabasıdır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "direnmek"tir. O forma da ütüsü mümkün olduğunca az bozulsun diye üstüne titrenen kıyafet... Emekle, alın teriyle kazanılan, ancak vakti zamanında tescil edilmemiş olan şampiyonluklarının yıllar sonra resmi kayıtlara geçirilmesi için yaptığı haklı hukuk mücadelesi rakipleri tarafından saptırılıp, yapılan sanki bir "yıldız kapma" yarışıymış gibi gösterilirken; formasındaki armanın üzerine konulacak olanla değil, o armanın kalbinde taşıma ayrıcalığına sahip olduğu "ay-yıldız" ile övünmektir Beşiktaşlılık. Beşiktaş "haksız kazanç", "haksız rekabet" değil; hakkını, olması gerektiği yollardan arayıp almaktır. O forma da onur mücadelesinin bayrağı... Beşiktaş'ın, Beşiktaşlılığın yukarıdaki tariflerini ancak bu ortak aşka gönül verenler tam manasıyla anlayabilir, hissedebilirler. "Seyirci" ile "taraftar" arasındaki farkın ayrımında olmayanlar, bu yazıda yer verilen görüşleri "abartı" hatta "saçmalık" şeklinde bile değerlendirebilirler. Zaten bu da doğal olandır, normal olandır. Ve şimdi, içinde bulunulan şu "vahim süreç"te, tüm bunların, yani Beşiktaş ve Beşiktaşlılık gerçeğinin; İspanya'dan, Brezilya'dan, Romanya'dan, Mısır'dan, Kolombiya'dan, Norveç'ten, Kadıköy'den, Mecidiyeköy'den gelenlere anlatılmasının (hatta gelmiş de geçmekte olan) vaktidir. Asıl yapılması gereken ve maalesef asıl zor olan işte budur.
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
27-05-2006, 14:27 | #6 | ||
Kıdemli Kartal Üyelik tarihi: Mar 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 5.868
Tecrübe Puanı: 24 | ÇARŞI:</B> Bazı aklı evveller, özelliklede Beşiktaş'ın B'sini bilmeden televizyonlarda ahkam kesip atıp tutmaktalar. Herkesin parmakla işaret ettiği bir "ÇARŞI" fenomeni var ortada. Yanlı basına göre ÇARŞI bir guruptur. Her şeyin sorumlusudur. Hepsi ,kendini bilmez , serseri, holigan, piskopat bir insan topluluğudur. Bu sıfatlar daha sıralanabilir. Bu cahil basın işleri geldiğinde "muhteşem taraftar", "böyle aşk hiçbir tribünde yok UEFA’nın sitesine kapak oldular" haberleri yapar ama tribünde en ufak bir kötü olay olduğunda "rant için birbirini yiyen kendini bilmez çetesi" oluverir ÇARŞI !!! ÇARŞI kapalının ortasında sıralanan bir gurup değildir. ÇARŞI bir ruhtur. ÇARŞI, New York’da Metro trenine yazılmış siyah beyaz bir grafitidir, Prag'da duvara yazılmış bir yazıdır, Erzincan'da bir dağın yamacına yazılmış sevgidir, Adana'da bir rengi bozuk derneğinin duvarlarına boyanmış siyah'la beyazdır, Galatasaray lisesi duvarına yazılmış "ÇARŞI ULAN" işaretidir. Bir Tiyatro sahnesinde hiç bir dekora uymadan sırtında taşınan kutsal BEŞİKTAŞ formasındadır ÇARŞI. Zonguldak'ta maden göçüğünden çıkarıldığında ilk nefesle sorulan "maç kaç kaç?" sorusundadır ÇARŞI. Hakeme kızdığında "Satanist hakem" diye bağırıp gündemi takip edenlerdir. Atatürk’e dil uzatan dönemin milletvekili Hasan Mezarcı'ya "Hasan Mezarcı'ya kafam girsin" diyen tezahüratıyla Cumhuriyet'in Kemalist çizgisindeki duruşunun ödünsüz sesidir. Ezik CİVCİVler'in yalakalıklarına "TEK ADAM, ATAM" yada "Bir Pankartta Verhaugen’e Aç Avrupa Şampiyonu Ol Fener" diyen zekadır. BEŞİKTAŞ aşkını pankartlarda "Başka Boyutların Tanrısı" diye ifade eden kalp’dir. Ceza'sı gereği boş kalmış tribünlere "RUHUMUZ YETER" yazan yüreklerdir. Kaşınanı tesislerinde ziyaret eden yada ellerine verdikleri "Cobarde Gallina Ortega (Korkak Tavuk Ortega)" pankartıyla maymun edenlerdir. "Erkek Adam Renkli Takım Tutmaz" deyip alemi dut yemiş bülbüle çevirenlerdir. "Işıklar Söndüğü Zaman Tüm Fenerliler Güzeldir" pankartıyla herkesi güldürenlerdir. "Bizim taraftarımız daha fazla" diye böbürlenenlere "en fazla sinek'de bokun üzerinde olur" cevabını yapıştıranlardır. Futbolcusuna kızdığında "Aşkımız renklere sizlere değil" diyen renk aşkıdır. 2 Km bayrak yapıp dünya rekoru kıran sevgidir, o bayrağın en arkasında hiç bırakmadan duran 72 yaşındaki teyzedir. Dünkü Bükreş maçında televizyonların gösterdiği, o soğukda, ayakta boynunda siyah beyaz kaşkoluyla titreyerek KARAKARTALLARINI seyreden nine'dir. Tribünde bir doktordur, işçidir, iş adamıdır, okuma yazma bilmeyen bir sokak çocuğudur, profesördür. Omuz omuza zıplayıp "Beşiktaşım benim biricik sevgilim" diye gözünde yaş gırtlağını yırtan Solcusudur, Sağcısıdır, Ateistidir, Hacısıdır, Müslümanıdır, Ermenisidir, Yahudisidir, Hıristiyanıdır. Irak işgalinden önce Savaşa karşı duran yurtseverlerin yanındaki ruhtur. Mitinglerde "BEŞİKTAŞLIYIZ, SAVAŞA KARŞIYIZ" tezahüratlarında, Tribün'de "Savaşa HAYIR", "Amerikan Şahinlerine karşı Karakartallar" pankartlarıyla tepkisini koyandır. Bir F16 burnuna yapılmış Kartal’dır. ÇARŞI’nın "A" sını Anarşinin "A"sıyla yazan güce tapmayan isyankarlıktır. "Siyah Beyaz Ölüm Yaşam" diyen felsefedir. Holiganlığı kahpelik, delikanlılığıda hayat felsefesi olarak benimseyenlerdir. Sevinmek için sevmeyendir, inadına inançla bağlı olandır. Nazım Hikmet'in "ASLOLAN HAYATTIR" ına tribünlerin Hacı Babasıyla "HAYATTA BEŞİKTAŞ" diye ölümsüzleştirenlerdir. "ÇARŞI, MUSTAFA KEMAL HARİÇ HERKESE, HATTA KENDİNEDE KARŞI" diyen aykırılıktır. Tribüne boydan boya "Ölüm Ne Zaman ve Nereden Gelirse Gelsin; Mezarıma Siyah Beyaz Güller Atılacaksa, Mezar Taşıma BEŞİKTAŞ Yazılacaksa, Böyle Ölüm Hoş Gelsin Sefa Gelsin..." yazan ölümsüz sevgidir. ÇARŞI ruhu BEŞİKTAŞININ uslanmaz asi ruhudur, BEŞİKTAŞINI taparcasına seven çılgın aşığıdır. Şimdi hangi şaşkın bu ruhu yok edebilir sorarım. Hangi şakın zincir vurabilir bu aşk'a, ebediyete kadar olan SADECE BEŞİKTAŞ aşkına? Hade len! Güldürmeyin adamı. Yazın o kafalarınıza; Dünyada herşey yıkılsabile BEŞİKTAŞ aşkı yerinde durur
__________________ iLk ÇıĞLıĞıM SoN NeFeSiM TeK AşKıM BEŞİKTAŞ'ım.... HeRşEyİn BiR sOnU vAr AmA BEŞİKTAŞ SeVgİsİnİn AsLa...! | ||
27-05-2006, 14:57 | #9 | |||
Dişi Kartal Üyelik tarihi: Feb 2006
Mesajlar: 2.248
Tecrübe Puanı: 21 | Alıntı:
| |||
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |