|
Ana Sayfa | Kayıt ol | Yardım | Ortak Alan | Ajanda | Bugünkü Mesajlar | XML | RSS | |
21-07-2006, 11:00 | #1 | ||
Üyelik tarihi: May 2006 Yaş: 39
Mesajlar: 362
Tecrübe Puanı: 18 |
Kariyerinin sonuna gelmiş, para için oynayan futbolcular tehlikelidir. Cordoba, Zago ve Ronaldo 6 ay para alamayınca, hayatları boyunca yapmadıkları hataları 9 maç tekrarladılar. Geçmişe bakınca onlardan şüpheleniyorum." Beşiktaş'ın 101. yılında, 11 puan öndeyken şampiyonluğu F.Bahçe'ye kaptırması hâlâ Türk spor kamuoyunun tartıştığı bir konu... Ligin ikinci yarısında oynanan 17 maçın 12'sinde puan kaybeden siyah-beyazlıların üzerindeki sis perdesi dağılmazken, zamanın teknik direktörü Mircea Lucescu, bugüne kadar konuşmadığı gibi konuştu. VATAN'ın 'Lütfen temiz futbol' kampanyasının Türkiye için büyük bir şans olduğunu da belirten Lucescu, kaptan Tayfur'un jübilesine geldiği İstanbul'da İtalya'nın Türk futbolu için örnek olması gerektiğini söyledi. 'Haklı çıktım' Türkiye'deki son sezonunda birçok gerçeğe parmak bastığını fakat basın tarafından 'istenmeyen adam' ilan edildiğini de söyleyen Lucescu, "Haklı çıkmayı istemezdim ama ne yazık ki haklı çıktım" dedi. Şampiyonluğu kaybetmelerinde kendisinin de suçu olduğunu belirten Lucescu, "Benim en büyük hatam etrafımdaki insanlara güvenmem oldu. Çıkıp yaşananları tek tek anlatmalıydım" diye konuştu. Shakthar Donekts'i 3 yıl daha çalıştırıp antrenörlük kariyerine son noktayı koyacağını söyleyen Lucescu, "Artık yoruldum. Bu görevimi de bitirip, evime çekileceğim. Dinleneceğim" diye konuştu İşte tecrübeli Mircea Lucescu'nun kelime kelime söyledikleri: 'Emek hırsızlığı' "Türkiye'de çok mutlu zamanlarım geçti ama bir o kadar da yıprandım. Yaşananları anlatmak bir yana, konuşmak bile bana zor geliyor. Ben zamanında gereken uyarıları yapmıştım. Ama o zaman da kötü adam olmuştum. Bugün görüyorum ki Türkiye, futbolundaki kirlenmeden çok şikayetçi. Benim söylediğim hakemlere maç verilmiyor. Fakat bu yetmez. Haksızlık yapanlar, rakibinin cebinden kupa çalanlar cezalandırılmalı. İtalya'da olduğu gibi işlerin çığrından çıkması beklenmemeli. Herkes aslında ne olduğunu biliyor. Gereken şey cesaretle işlerin üzerine gitmek. Durmamak. Beşiktaş ile o karanlık sezona mükemmel başlamıştık. Sonra ne olduğunu anlamadığım bir şekilde yönetim futbolculara para ödemeyi kesti. Forvetlerimizi sattı. Ahmet Dursun'u gönderdi, İlhan'ı Japonya'ya sattı. Samsun maçıyla birlikte de kâbus dolu günler başladı. Hakemler kasıtlı olarak üzerimize geldi. Futbolcularım geri adım attı. Sahada cesur bir takını yerine olanları kabullenmiş, kabuğuna çekilmiş bir takım vardı artık. Benim bütün müdahalelerim boşa çıkıyordu. Düşünün 34 maçımızın 11 tanesine Selçuk Kaya diye bir yardımcı hakem verdiler. Adam resmen bayrağıyla bizi doğradı. Ben sesimi çıkarttıkça, yönetim sustu. Yalnız kaldım. Herkes beni hedef tahtası yaptı. Takım üzerinde de böyle olunca bana karşı soru işaretleri doğdu. Ama benim gördüğüm benim dışımda herkesin yaşananlardan memnun olduğuydu. Yönetim bana verdiği sözleri tutmadı. Hüsnü Güreli 'İlhan'ı satıp takımın parasını ödeyeceğiz' dedi. Ama yapmadı. Kasada para olduğu halde takıma hiçbir ödeme yapılmadı. 'Böylesi olmaz' Daha sonra çok güvendiğim futbolcularım büyük hatalar yapmaya başladılar. Özellikle kariyerinin sonuna gelmiş, tecrübeli ve futbolu çok iyi bilen oyuncularım resmen bana ve takıma ihanet ettiler. Başta Zago, Cordoba ve Ronaldo olmak üzere yabancılar iyice kenara çekildiler. 9 maçta Zago, Ronaldo ve Cordoba'nın hatalarıyla puanlar kaybettik. İnanılır gibi değildi. 5 ay önce süper oynayan bu futbolculara ne oldu? Bir türlü anlayamadım. Cordoba hakkında bugüne kadar hiç duymadığım söylentiler çıktı. O da söylenenleri doğrularcasına hatalar yapıyordu. Zago tamamen uçmuştu. Kariyerinde yapmadıklarını bize izlettiriyordu. Ronaldo da onları yalnız bırakmadı. Takımın en önemli yeri, defansımız adeta çöktü. 'Maç sattı mı?' Ama ben yöneticilere söylemiştim. Onlara kariyerinin sonuna gelmiş, para için oynayan futbolcuların, herşeyi deneyebileceğini anlatmıştım. Buna rağmen Beşiktaş yönetimi onların parasını vermedi. Onlara yol açtı. Boşluk bıraktı. Konya maçından sonra Cordoba'yı kenara çekip "Maç sattın mı? " diye sordular. Madem böyle bir düşünceleri vardı, neden o kadar beklediler? Neden sonra Oscar Cordoba'yı 2 yıl daha takımda tuttular. Geriye dönüp baktığımda, şüphelerimin yerine oturduğunu görüyorum. Şampiyonluğumuz çalındı. Bunda benim de suçum vardı. Çıkıp düşündüklerimi bu kadar açık anlatmadım. Şimdi kendime kızıyorum. Çünkü o zaman kötü adam ben olmuştum. Fakat Türkiye'deki sisteme karşı mücadele etmek çok zor. Çok yoruldum. 4 yıl kaldım. 10 yıl çalışmış gibi yoruldum. Fakat Türkiye'de şimdi bir düzelme olacağını düşünüyorum. Çünkü artık basın da temiz futbol istiyor. Basın ne kadar güçlü olursa, bu işleri yapanlar o kadar geriye çekilir. Benim sizi uyarmak istememin nedeni buydu. Basın o zaman sesini çıkartmıyor, olanlan alkışlıyordu. Şimdi ise temizlik için öncülük yapıyor. Gerçekten tebrik ederim. Geç ama güzel oldu. Ukrayna benim çalışacağım son ülke olacak. Sonra emekliliğimi yaşayacağım. Türkiye'ye gelip tatil yapacağım. Eski günleri anacağım. Ama şuna seviniyorum. Türkiye'de bazılarının gözünü açmasına yardımcı olmuşum." | ||
|
Bu konuyu arkadaşlarınızla paylaşın |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |